PKK yöneticisi Duran Kalkan bir devlet arıyor. Duran Kalkan PKK’nin Avrupa’da yayın yapan gazetesi Yeni Özgür Politika’ya yazdığı bir makalede “bir devlet aradığını” yazmış.
Kalkan’ın “gerillaya karşı kimyasal silah kullanıldığı” meselesine dönük kaleme aldığı yazdığı makalenin ilk cümlelerinde şöyle diyor: “Aslında başlığı “Bir Devlet Aranıyor” diye atsaydık belki daha doğru ve çarpıcı olurdu”. Kalkan kimyasal silah iddialarını uluslararası hukuka taşıyacak bir devlet bulunamadığını söylüyor. Yani bir devletiniz olmayınca dünya milletlerinin faydalandığı pek çok haktan mahrum kalıyorsunuz.
PKK’nin 1999 yılına değin Kürtleri bağımsız birleşik Kürdistan söylemi ile etrafına topladıktan sonra aniden Kürtlere “devletin kötü olduğu, devletlerin zamanının geçtiği, devlet olmanın özgürlük olmadığı” gibi binlerce söyleminden sonra Duran Kalkan’ın “bir devlete muhtaç” olduklarını söylemesi aslında bir anlamda itiraftır. 1999 yılından bu yana PKK ve Öcalan’ın “yeni paradigma” adı altında ki “Kürtleri devletsizliğe mahkum etme” siyasetinin ne kadar marazi bir söylem olduğunu, Kürtleri sakat bıraktığının da itirafıdır. Çünkü dünya siyaset düzleminin temeli devletler ve devletimsi yapılar üzerine kurulmuştur. Eğer devlet dışı bir yapıysanız otomatik olarak marjinal, belirleyenin yan tarafında yürüyen, idare edilen bir yapısınızdır. PKK ve Öcalan ise yıllardır “devletli Kürdün köle, devletsiz Kürdün özgür” olduğunu kabul ettirmeye çalışmaktadır.
PKK taktik mi yapıyor?
Fakat sözünü ettiğimiz dünya siyaset sisteminin devlet düzlemi çok etkilidir ve PKK kitlesi üzerindeki etkisi bile kırılmamıştır. PKK kitlesinin, çalışanlarının hatta kadrolarının bir bölümü bile hala PKK ve Öcalan’ın devlet meselesindeki tutumunu anlamamıştır. Onlara “siz devlet istemiyorsunuz” dediğimizde “hayır heval, siz önderliği tanımıyorsunuz, önderlik taktik yapıyor, biz devlet istiyoruz” demektedir.
Hayır PKK taktik yapmıyor. Kürdistan’ın diğer parçalarında da birçok Kürt partisi açıktan devlet istiyoruz demiyor. Ama Kürtlerin kendini yönetme hakkı, kendi kaderini tayin hakkını her fırsatta vurguluyorlar. Ayrıca koşullar nedeni ile “federasyon vb” biçimde şekillendirdikleri siyasi taleplerini güçlendirmek için ha bire “Kürtler devlet istemiyor, devlet kötüdür, devlet köleliktir” vb söylemlerde bulunmuyorlar. En önemlisi de “devlet isteyen Kürtlere” de gerici, milliyetçi diye saldırmıyorlar.
Öcalan: Devlet bir kadının bedenine sahip olmak demektir
PKK’nin söylemlerini taktik olarak algılayan kitlesinin dışında bir de fanatikleri var. Her söylene inanıp, hiç bilip öğrenmeden partisinin sözlerini tekrarlayan fanatik ve hastalıklı bir gurup var. Bunlara göre devlet isteyen herkes geridir, vurulmalı, yok edilmelidir.
Geçtiğimiz günlerde Öcalan’ın çömezlerinden diye bileceğimiz kadın kadrosu Viyan Leyla kod adlı kişi katılığı bir programda “devlet kelimesinin anlamı bir kadınla bir gece geçirme, kadın bedenini ele geçirmek” kelimesinden geliyor demişti. Kürtler sanki konuyu o kadının meselesi gibi ele aldı. Oysa ki o sözler Öcalan’a ait sözlerdir. Öcalan bir halkı savunmak adlı kitabında “devlet kelimesinin e tecavüz, kadının bedeninin ele geçirilmesi ile ilişkili olduğunu” söylemiştir. Küçük bir araştırma bile aslında devlet kelimesinin hiçbir dildeki karşılığında kadın ile ilgili bir anlam olmadığı görülüyor. Yani Öcalan sırf devleti kötülemek için ortaya sazanların düşeceği asılsız bilgilerde atmış.
Herkese çay var, Şakire yok, herkese devlet var Kürtlere yok
Öcalan ve PKK 24 yıldır devlet karşıtı bin bir söylemden sonra kalkıp başka devletleri demokratikleştirmekten söz ediyorlar. Irak, İran, Suriye ve Türkiye devletlerinin varlıklarını güçlendirmek ve demokratikleştirmekten söz ediyor. Demek ki herkes devlet ola bilir ama Kürtler devlet olamaz, olmamalıdır.
PKK, Kürtlerin Güney Kürdistan’daki Kürdistan Bölgesel Yönetimi adı ile gerçekleşmiş siyasal varlığını yıllardır Türkiye’ye, İran’a, Suriye’ye şikayet etmekte, ikinci İsrail olacak demektedir. Herkese büyük demokrasi, var oluş zemini sunan PKK’nin ve Öcalan’ın “1999 model yeni Paradigması” özünde “Kürtlerin ulusal ve siyasal yapısının hadım edilmesidir”.
Muray Bookchin’in öğretileri ve ölüm tünelindeki Kürt gençlerini kurtarmaz
Gerçekte üzücü olan şey şudur: Devletsizlik ideolojisini mimarı Öcalan ve PKK yöneticileri insanlara aşıladıkları fikrin nedenli zehirli ve öldürücü olduğunu bilmektedir. Mesela Cemil Bayık devletsizliğin öldürücü olduğunu bilir. Bunun için Bayık İran devletinin sınırından 10 km bile uzak yaşamaz. Sırtını İran devletine yaslar. Fakat Kürt gençlerine devletsiz yaşam özgür yaşamdır diye düşünce aşılarlar.
PKK yıllardır devletsizlik öğretisini ABD’li ünlü anarşist yazar Muray Bookchin’e dayandırmaktadır. ABD vatandaşı, sağlık sigortası olan, özgürce dünyayı gezme hakkı olan, kendisine, ailesine ve çocuğuna yetecek kadar maddi geliri olan, yaşamın pek çok ihtiyacına erişe bilen Bookchin’in öğretisini Kürtlere çözüm diye sunmanın hiçbir akıllı yönü yoktur. Bookichin’in teorisi ölüm tünellerindeki yoksul, ne için öldüğünü bilmeyen Kürtlerin çocuklarını ölümden kurtarmamıştır. Hatta bir devlet olmadığı için ölümleri bile araştırılamamaktadır. Bunun için Duran Kalkan 23 yılın sonunda ağzından kaçırıp itiraf etmiştir: Bir devlet aranıyor. Çünkü devletiniz olmayınca hiç oluyorsunuz.