28 Aralık 2011 tarihinde Roboski’de bir katliam yaşandı. 34 insan hayatını kaybetti. Bunlardan 19’u ise 18 yaşından küçüktü. Bu olay Kürtlerin başına bir sopa vurulmuş etkisi yarattı. Kürtler 21’inci yüz yılda hala böyle apaçık öldürüle bilecekleri gerçeği karşısında dehşete düştü. Öfke vardı, kin vardı, intikam isteği vardı. Türk devleti hem iç hem dış kamuoyunda ciddi olarak sıkıştı. Malum siyasi hareketler “kanları yerde kalmayacak, hesap sorulacak” vb sloganlar attılar.
Fakat sonra kanları yerde kaldı.
Bu olaydan 11 yıl sonra Paris’te bu kez kimliği ve nasıl yönlendirildiği belli olmayan biri üç Kürdü öldürdü. Kürtler yine öfkeli, yine kinli. Yine malum hareket “kanları yerde kalmayacak, hesap sorulacak” vb sloganlar atıyor.
50 yıllık siyaset tecrübeme dayanarak söylüyorum: Roboski’nin hesabını sormayan Paris’in hesabını soramaz.
Çünkü Kürt meselesinde bir Bermuda Şeytan üçgeni var. Nasıl ki Bermuda Şeytan üçgeninden geçen uçak ve gemiler kaza yapıyor ve kayboluyor ise şimdi de Kürtlerle ilgili meselelerin kaybolduğu bir üçgen var: Türkiye Devleti, PKK ve Kandil arasında Kürtlerin Bermuda Şeytan üçgeni.
Bu üçlü arasına giren her şey bir biçimde karambole geliyor, kendi aralarında konuşuyor, tartışıyor, karar alıyorlar. Halka ise masal anlatıyorlar.
Roboski meselesinde de malum hareket PKK ve misyon verdiği örgütü HDP Roboski konusunda halka masal anlatıyor. Oysa ki Roboski 2013 katliamı sözünü ettiğimiz Bermuda Şeytan üçgeninde kaybolmuştur.
Aslında bu sözü en iyi anlatan Roboski’de katledilenlerin en küçüğü olan 13 yaşındaki oğlunu kaybeden Felek Encü’dür. Felek Encü: “Çözüm süreci ortaya çıktıktan sonra biz tamamen unutulduk” dedi.
Roboski katilamı PKK-Kandil-Türk devleti şeytan üçgeninde kaybedildi. Abdullah Öcalan’ın 2013 yılı Mart ayında İmralı’da Demirtaş’a “Madem bir barışma sürecinden bahsediyoruz o zaman genel bir barışın prototipi olarak Roboskili aileler ile AKP’yi bir araya getirip uzlaşma sağlaya bilirsiniz. Anladığım kadarıyla Roboski meselesi AKP’yi çok zorluyor. Bunun diğer failli meçhuller, kirli olaylarla anılması daha doğru olur” dediği an Roboski dosyası kapandı.
Bugün Roboski’nin yıl dönümü bu şeytan üçgeninin ortağı olan HDP’lilerde dahil olmak üzere meselenin şeytan üçgeninde nasıl yok edildiğini bilen insanlar yine timsah göz yaşları dökecek. “Hesap sorulacak, AKP – MHP faşizmini yeneceğiz” sözleri havada uçacak. Oysa ki Roboski’nin hesabını sormak isteyen önce Abdullah Öcalan’ın ve PKK’nin yakasını tutmak zorundadır. Çünkü biz Roboski’nin hesabını PKK ve imralı’dan sormaz ve Kürtlerin acıları üzerinde kurdukları tekeli karmazsak daha çok acımız bunların Bermuda Şeytan üçgeninde yok edilecektir.
Birinci Paris vakası, Sakine Cansızları katledilmesi de yine Bermuda Şeytan üçgeninin kurbanı olmuştur. PKK Türkiye istihbarat teşkilatı MİT’i korumuştur.
İkinci Paris vakası da aynı akıbete uğramaya mahkumdur. Çünkü PKK’nin ajandasında Kürtlerin hakkını arama, hesap sorma yoktur. PKK’nin siyaset tarzında bir gündem yaratarak o gündemden bir şeyler kapma çabası vardır. İnsan ölümleri, katliamlar PKK’nin üzerinden rant elde edeceği “şeyler-malzemeler” dir.
Yoksa gerçekten Paris’te görkemli bir cenaze töreni yapılır, Kürt liderler katılır, dünya izlerdi. Kürtler o zaman dünyaya karşı güçlü olurdu. Ama bu yapılmadı. Biraz Fransız hükümetinin gözü korkutularak bir iki taviz alınmaya çalışılacak, pazarlık yapılacak. Tıpkı Roboski’de olduğu gibi insanları canı üzerinden kan pazarlığı yapılacak.
Roboski’nin uluslararası bir mahkemeye taşınmasın engelleyen el ile Paris meselelerinin uluslararası saygınlık kazanmasını engelleyen el aynı eldir. Sözünü ettiğimiz Bermuda Şeytan üçgenidir.