PKK’nin Doğu Kürdistan’a ilişkin çalışma yapan siyasi partisi PJAK tarafından iki gün önce bir deklarasyon yayınlandı. Bu deklarasyonun en öne çıkan boyutu PJAK’ın “Mahabad Cumhuriyeti Bayrağını kullanacağını” açıklaması oldu. Oysa ki bayrak meselesi ve deklarasyonda geçen tüm ifadeler Doğu Kürdistan’ın devrimci ve mücadeleci halkına ihanetin, anti -Kürdistani bir siyasetin alametleriydiler. Tek bir Kürdistan’ın, Kürtlerin kendini yönetme hakkından söz edilmemişti. Genel geçek kavramlar içinde Kürdistan’ın varlığı kaybedilmişti. Bir yandan da İran’a aslında rejim değiştirmek gibi bir amaçlarının olmadığının sözü tekrar verilmiş oldu.
Tüm kongrelerinin divanın Öcalan resmi var Qazi Muhammed yok
2003 yılında kurulan PJAK kongre salonlarını baştan aşağı Abdullah Öcalan’ın, PKK liderleri ile donatılmıştır. Tek bir kongre divanında Qazi Muhammed’in resmini bulundurmayan PJAK, birdenbire Qazi Muhammed’in Kürdistan Cumhuriyetinin olduğunu iddia ettiği bayrağı kullanacağını söyledi.
PJAK açıklamasında “her türlü bayrakçı ve sembolcü anlayışa karşıyız” dedi. Oysa ki aynı PJAK ve uzantısı olduğu PKK Avrupa’da, Rojava’da hatta kendi dağdaki kongrelerinde bile yüzlerce kendi renkli sembollerini asıyorlar. Avrupa’da yapılan bir yürüyüşe beş PJAK-KODAR’lı gidiyor her biri üçer bayrak, ikişer döviz ile yürüyen reklam panosu gibi ortada geziyor, herkesin attığı sloganı değil kendi sloganını atıyor. Avrupa’da yapılan yürüyüşler yüzde 90’ı HDK, Komela ve PAK gibi yapıların tabanı olmasına rağmen hiçbir parti kendi partisinin amblemini kaldırmıyor. Fakat PJAK sadece kendi kadroları ve yapılarının bayrağını kaldırıyor.
PJAK kendine Mahabad’ta ilan edilen Kürdistan Cumhuriyetini örnek aldığını söylüyor. O zaman askeri güçlerde de örnek alsın. Mahabad’ta askeri güçlerin adı “Peşmerge Güçleri” idi. PJAK-KODAR’da kendi askeri yapıları YRK’nin ismini değiştirerek Peşmerge koyması gerekir.
Karton Yöneticiler
Aslında bu deklarasyonu PJAK yayınlamış gibi ele almak yanlıştır. PJAK demek PKK demektir. Jina Amini gösterilerinden sonra KODAR, PJAK, YRK gibi örgütler adına bazı Doğu Kürdistanlı PKK kadroları medyaya çıkarak yorumlarda bulunuyor. KODAR Eşbaşkanı Gulan Fehim vb vb isimler eşbaşkan, başkan yönetim gibi sıfatlar taşısalar da aslında hiçbir etkileri olmayan karton yönetici diye bileceğimiz kişilerdir. PJAK’ı asıl yöneten güç PKK’dir.
O deklarasyon PKK’nin ideologlarının deklarasyonudur. Yani Cemil Bayık, Mustafa Karasu ve Bese Hozat gibi isimlerin deklarasyonudur.
PKK her devletin bayrağını kullanıyor sadece Kürdistan’ın bayrağını kullanmıyor
Dünyada Kürdistan bayrağını ret eden ve kullanmamak için elinden geleni yapan iki güç vardır. Biri PKK diğeri ise Türkiye devleti.
PKK, Türkiye’de Türk bayrağını kullanıyor. HDP mitinglerinde Türk devletinin bayrağı ve Mustafa Kemal’ın resimlerini asıyorlar.
PKK, Suriye’de Suriye bayrağını kullanıyor. Kamışlo’nun içinde Suriye bayrağı asılıdır. PKK’nin Rojava’daki kolu PYD hem Suriye bayrağını hem Esad’ın resminin kullanılmasına sıcak bakıyor.
PKK Şengal’de Irak bayrağını kullanıyor. Buradaki PKK’nin askeri yapısı YBŞ savaşçıları kollarına Irak bayrağını asıyorlar.
Fakat mesela PKK tarafından idare edilen Mahmur Kampı yıllarca Kürdistan Bölgesi tarafından desteklendiği halde Ala Rengini kullanmıyorlar.
PKK, ret ettiği bayrağın Kuzey Kürdistan direnişçileri tarafından yapıldığını çok iyi biliyor
PKK sadece Doğu Kürdistan’da değil her parçada ret ettiği Ala Rengin’i etkili olduğu kitle içinde KDP bayrağı diye propaganda etti. Oysa ki bu bayrağın KDP ile alakalı olmadığını PKK çok iyi biliyor.
PKK’nin ret ettiği Ala Rengin Kuzey Kürdistan’ın bağrından çıkmıştır. Ala Rengin ilk olarak 1920’de Teşkilate İçtimayiye Cemiyeti tarafından çizilmiş ve kabul edilmiştir.
Koçgiri isyanında Ümraniye’de Alişer ve Nuri Dersimi bu bayrağı kabul ediliyor ve bayrak olarak kaldırılıyor.
Şeyh Sait isyanında Varto’da Vartolu Nebi şimdi ki Ala Rengin’i Hükümet Konağına asılıyor. Hoybun Cemiyeti bunu ulusal bayrak olarak kabul ediyor.
Hoybun ta Lübnan’dan Ağrı dağına bu bayrağın bir örneğini gönderiyor. 1928 yılının Mayıs ayında Seyitxanê Kêr tarafından tüm isyan liderlerinin huzurunda ve civar halkın katılım ile yüz kişilik üniformalı Ağrı Dağı peşmergelerinin de huzurunda bu bayrak Ağrı Dağına törenle asılıyor. 17 Aralık 1945 yılında Mahabad’da Belediye binasına yine bu bayrak asılıyor.
Bu kadim bayrak Kürtlerin 20’inci yüzyıldaki var olma savaşından süzmüş gelmiş ve şimdi Kürdistan Bölgesi ile resmileşmiştir.
PKK’nin bu tarihi gerçeklere rağmen Kürdistan bayrağına düşmanlığının altında PKK’nin varoluş ve kuruluşu ile ilgili hususlar yatmaktadır. Ayrıca bunun ciddi bir psikolojik ve stratejik nedenler vardır. Bu nedenle PKK’ye Kürdistan Bölgesi bayrağının Kürdistan tarihinde ilk ne zaman kullanıldığını anlatmak, bu bayrağın tarihi, siyasi ve diplomatik anlamda Kürtlerin bayrağı olduğunu anlatmak yanlıştır. PKK Ala Rengin’in varlığını kendi yokluğu olarak görüyor ve bilinçli düşmanlık yapıyor.
PJAK’ın Ala Rengin’u kullanmayacağız demesinin nedeni PKK’nin bu Ala Rengin sentromunun yansımasıdır.
Doğu Kürdistan’daki durum gelişmeler PKK’nin dengesini sarstı
Doğu Kürdistan ve İran’da Jina Amini ile başlayan toplumsal başkaldırının biçimi ve argümanları sadece İran’ı değil tüm bölgeyi etkiledi. Türkiye bir yandan İran’ın böyle sıkışmışlık yaşamasından memnun olsa da Kürtlerin kimlik olarak görünür olmasını ve Kürtler arası birlik ruhunun gelişmesinden rahatsız oldu.
Fakat Jina Amini gösterilerinden dolayı en çok dengesi bozulan PKK oldu. Çünkü PKK Arap Baharı ile başlayan Ortadoğu sürecinde İran’ın stratejisine biat etmiş ve İran himayesini kabul etmişti.
Geçtiğimiz kış boyunca Mustafa Karasu Tahran’da bulunuyordu. Hasta olan Rıza Altun yine Tahran’da tedavi oldu. Cemil Bayık ve Bese Hozat gibi isimler İran’ın kendilerine tahsis ettiği Çartay, Merga Pahn, Sergelu alanlarındaki korunaklı yerlerde yaşıyorlar. Bu durumu asla ama asla değiştiremezler.
Bu olaylara karşı gösterilen tutum aslında PKK’nin gerçek yüzünü ortaya çıkara bilecektir. Bunun için PKK bu konuda ince oynuyor.
PKK Kürtlerin dikkatini İran’dan dağıtmak istiyor
Bu nedenle İran ve Doğu Kürdistan’daki devrimsel süreci zehirlemeye çalışıyorlar. Dikkatleri İran’dan dağıtmak istiyorlar. PKK bunun için iki büyük hamle yaptı. 4 Ekim’de Mersin’de yapılan eylem ve 18 Ekim’de ki “kimyasal silah kullanılıyor” hareketliliği. Bu iki aksiyonun başka amaçlarının yanı sıra Kürtlerin dikkatini İran’dan çekmek de vardır.
PKK medyası İran devletinin halkı saldırısın bile işlememektedir. Kürdistan Bölgesinde İran devleti saldırısında 26 kişi hayatını kaybetti. PKK bir baş sağlığı bile dilemedi. Bunları medyasında asla vermedi.
PKK bunu 2011 yılında İran’la yaptığı strateji anlaşma gereği yapmaktadır.
Gerçek vatansever Kürtler ve Doğu Kürdistan’daki ulusal devrime hizmet etmek isteyenler PKK’nin PJAK kamuflajı altında Doğu Kürdistan devrimini nasıl zehirlemek istediğini deşifre etmek zorundadır.