Hayatını kaybeden 17 HPG gerillası, nedenler, sonuçlar ve sorumlular

Hayatını kaybeden 17 HPG gerillası, nedenler, sonuçlar ve sorumlular

HPG yaptığı bir açıklama ile 17 gerillasının hayatını kaybettiğini açıkladı. Açıklamada bu gerillaların kimyasal silah ile hayatını kaybettiği belirtildi. Kimyasal silah kullanıp kullanılmadığı ve olayın teknik boyutu bu yazının konusu değil. Sonuç olarak 17 genç Kürt insanı hayatını kaybetmiş. 17 aile acı yaşamıştır. Ölenler bu halkın çocuklarıdır.  Bu nedenle acılarını hissetmemek imkansızdır.

Duygular değil doğru sorular ve çözümler gerekiyor

Fakat olayları sadece duygularla ele almak gibi bir hata sadece bizi daha büyük yanlışlara daha büyük acılara götürür. Bunun için doğru soruları sormak ve asıl sorumluları tespit ederek, gerekli eleştirileri yaparak ancak bundan sonraki ölümler engellene bilir.

Kürtlerin bu ölümlerden sorumlu tutacağı kurum Türk devleti değildir. Çünkü Türk devleti düşmandır. Kürt gençlerini hangi yöntemlerle olunsa olsun öldürmek düşmanlığının gereğidir. Türk devleti bunu ilk kez yapmıyor. 1920 yılından bu yana Türk devleti Kürtleri öldürüyor. 1938’de Dersim’de bile fare zehri kullanan bir Türk devleti var karşımızda. Bu devlet değil miydi 2015 yılında Cizre’de bodrumda yaralı Kürt gençlerini canlı canlı yakan? Evet bu devletti.  Peki, Kürt gençlerinin hayatını hendeklere, bodrumlara ve tünellere esir eden siyasi hareket çok mu masum? Hayır değil. PKK gençlerin ölüme mahkum edilmesi konusunda en az devlet kadar sorumludur.

Cizre Hendekleri ile Zap Tünellerindeki ölümlerden aynı eller sorumludur

Tünelde hayatını kaybeden 17 Kürt genci ile Cizre hendeklerinde ve bodrumlarında hayatını kaybeden gençler maalesef ki aynı kaderi paylaşmıştır. 2015 yılı PKK ve Türk devletinin Hendek Savaşları nasıl bir yıkımsa tünellerde öyle bir yıkımdır. PKK dört tarafı çevrili hendeklerin eninde sonunda devlet tarafından ele geçirileceğini ve hendeklerdeki gençlerin tek tek öldürüleceğini biliyordu. Aynı biçimde kalkıp dağın zirvesine düşmanın yanı başına kurduğu tünellerinde eninde sonunda ele geçeceğini içindeki gençlerin eninde sonunda öldürüleceğini biliyordu.

Devlet o gençlerin bedenlerini yok etmeye ne kadar yeminliyse PKK’de o gençlerin bedenleri üzerinden siyaset ve şov yapmaya o denli yeminlidir.

Tünellerde ölen gençlerin sorumluluğu PKK medyasının ve siyasi rantçılarının dile getirdiği gibi uluslararası kurumlar, KDP şu bu asla değildir. Tünellerde ölen gençlerin sorumluluğu birinci derecede Abdullah Öcalan ve PKK’nin sorumluluğundadır.

Abdullah Öcalan’ın sorumluluğu

Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında Türk devletine teslim olduktan sonra çizdiği siyasal ve ideolojik çizgi 2000 yılından bu yana ölen Kürt gençlerinin katilidir. Öcalan açık açık mahkemede, kitaplarında videolarda, mektuplarında şunu söyledi: “Kürt devleti istemiyoruz, Türkiye bizimde devletimiz, Türkiye’yi güçlendirmek istiyoruz”. Abdullah Öcalan binlerce sayfa yazı yazarak “Kürtleri, Türkiye ortak bayrağı ve Türkiyelilik üst kimliği altına gönüllü olarak girecek” kıvama getirmeye çalıştı.  O tarihten bu yana da Kürt gençleri öle öle Türk devletini demokratikleştirmeye çalışıyor.

Türk devleti Abdullah Öcalan yakalandıktan ve yargılandıktan sonra idamı neden kaldırdı? Çünkü Türk devleti Kürtler üzerindeki “Kürt milli kimliği soykırımı” projesinde Abdullah Öcalan’ı Kürtler içindeki Truva atı olarak kullanacaktı.  Öcalan kendi hayatı karşılığında 2000 yılından bu yana binlerce gencin hayatını vermiştir. Öcalan’ın sürekli büyük bir gururla “Kimse Muhammed için, İsa için kendini yakmadı, benim için yaktı” demektedir. Bu kendini yakacak kadar onu dinleyen insanların kanı üzerinden pazarlık yapılmaktadır.

1978 yılından bu yana neredeyse 5 kuşak Kürt genci PKK mevzilerinde imha oldu. Hangi amaç için, ne kazanıldı, kimler hangi pazarlıkları yaptı? Beş kuşak tükendi. Hangi amaç için?

PKK’nin sorumluluğu

Abdullah Öcalan Türk devletinin “Kürt milli kimliğinin soykırımı projesinin” bir parçası olmayı kabul etmiş,PKK’de Öcalan’ın ayak izinden gitmeyi kabul etmiştir.

PKK yöneticileri savaşın durmasını istemiyor. Savaş Türk devleti kadar PKK’nin de var olmasının nedenidir. Eğer savaş olmaz ise o gençler ölmez ise Murat Karayılan neyin komutanıyım diye gezebilir ki? Veya Cemil Bayık hayatı boyunca tek bir mermi sıkmamış, her çatışma çıkınca tabanları yağlayıp kaçmış olan Cemil Bayık hangi sıfatla konuşa bilir ki? Eğer bu gençler ölmez ise PKK’nin HDP kadar bile etkinliği olmaz. Tüm diğer partilerden herhangi biri olur. PKK bu gençlerin bedenlerini kendi sermayesi gibi kullanıyor.

O gençler o tünellere ölecekleri bile bile gönderildi.

Gerillacılık 1994 yılında yenildi, tünel taktiği 1999 yılında Cudi’de yenildi

Öcalan, PKK ve Türk devleti arasındaki ilişkiler bir yana objektif olarak bile tarihe bakıldığında gerilla savaş taktiği 1994 yılında Botan’da yenilmiştir. 1998 yılında ise bu yenilgi Kuzey Kürdistan’ın tüm eyaletlerinde yaşanmıştır. 1994 yılından bu yana geçen 28 yıllık zaman zarfında verilen savaş sadece Kürt kuşaklarını bitirmiş, köylerini şehirlerini yıkmış, Kürt toplumunu yormuştur. Kazanımı olmamıştır.

HPG komutanı Murat Karayılan’ın 2020 yılından beri yeni savaş taktiği “savaş tünelleri” dediği yer altı sistemi ise daha 1999 yılında kimyasala yenilmiştir. 10 Mayıs 1999’da Cudi dağının yine çok korunaklı, gizli, ağzı bilinmeyen, uçurumlar arasındaki bir mağarasında kimyasalla vuruldu. 19 PKK’li hayatını kaybetti. Gerçekte kimyasal kullanılmıştı. Ama PKK Öcalan’ın isteği ile konuyu uluslararası kurumlara götürmedi.

Tünellerin aslında tünel değil mezarlık olduğu 10 Mayıs 1999 yılında Cudi’de netleşti. 2017 yılında Beytülşebap’ta yine onlarca metre uzunluğundaki yer altı tünelinde beş kadın gerilla bulunduğu yerin ağzını tespit eden devlet kapıya beton döktü. O kadınlardan bir daha haber alınamadı.

Ortada bu kadar tecrübe varken 2021 ve 2022 yılında gerillalar aslında mezar olan tünellere neden kondu? Çünkü PKK’nin varlığının devam etmesi için bu gençlerin ölmesi gerekiyordu.

Aydınlar siyasetçiler ve halkın sorumluğu

PKK’nin Kürt gençlerini bu kadar rahat ölüme göndermesinin sebebi aydınların, siyasetçilerin ve halkın tavır almamasıdır.
Eğer Kürt halkı, aydınlar PKK’nin Hendeklerde bile bile yüzlerce Kürt evladını öldürmesini ve 12 Kürt şehrinin yıkılmasının hesabını sorsaydı PKK bu kadar pervasız davranamazdı. Aileler çocuklarının neden bile bile ölüme gönderildiğinin hesabını sormak zorundadır.  Şehit Namirin diye slogan atıp, zılgıt çekmek direnmek değildir. Direnmek doğurup büyüttüğün çocuğun neden bu kadar ucuz öldüğünün hesabını sormaktır.
PKK ölümü insanları susturmak için kullanıyor. PKK’nin siyasetini eleştirmek ölenlere ihanetmiş gibi yansıtılıyor. PKK’yi eleştirmek devletin yaptığına onay vermekmiş gibi yansıtılıyor. Oysa ki hayır. Biz devletin Kürt öldürmeyi sevdiğini biliyoruz. Fakat biz PKK’nin bu 17 ismi bugün açıklamasının altında bir plan olduğunu da biliyoruz. PKK’nin ölümün hüznü altında kendini gizlemek istediğini biliyoruz.

Fakat biz gerçek soruları sorarak yaşamları PKK ve Türk devleti arasına sıkışmış gençlerin hakkını aramak istiyoruz.

Neden bu gençler tünel değil mezar olacağı bilenen yerlerde tutuldu?

Ölümler neden şimdi açıklandı?

PKK kameraları yakın mesafeden içeri gaz sıkan askerleri çekebiliyorsa neden arkadaşlarını kurtarmak için harekete geçmiyor?

Kaç kuşak daha bu sonu gelmez “Zafer yılına” kurban edilecek?

Kürt gençleri “Türkiyelilik üst kimliği altında yaşayarak, Türkiye’yi demokratikleştirmek” için daha hangi biçimlerde ölecek.

Biz bu soruları sormaya ve gerçekleri deşifre etmeye devam edeceğiz. Çünkü biz o gençlerin hayatına PKK’den daha saygılıyız.

Diğer Haberler