16 Ekim tarihinde Kerkük ve Kürdistani Bölgelerin Irak ordusu ve Haşdi Şabi adı altında İran tarafından işgal edilmesinin üzerinden 5 yıl geçti. Ne ilginçtir ki 5’inci yıla üç gün kala Irak’ın başkenti Bağdat’ta yine Kürtler için önemli bir olay vardı. Irak Cumhurbaşkanı seçilecekti.
Seçim yapıldı daha önceki Cumhurbaşkanı Berhem Salih seçimi büyük bir yenilgi ile kaybetti. Latif Reşid -ki kendisi de YNK’lidir- seçildi.
Aslında Berhem Salih’in kaybetmesine Güney Kürdistanlıların büyük çoğunluğu sevindi. Hatta YNK tabanı bile sevindi. Normalde zaten biraz yurtseverlik duyguları olan herkes sevinmeliydi. Çünkü Berhem Salih’in kaybetmesi demek 16 Ekim ihanetinin mimarlarının kaybetmesini aklımıza getiriyordu. Şöyle hatırlarsak:
Berhem Salih kimin adayıydı?
Berhem Salih 2018 yılında aday oldu. O zaman Kerkük işgal edilmiş, Kürdistan kuşatma ve ambargo ile yüz yüze kalmıştı. Erbil hükümeti ayakta kalmak için büyük bir direniş gösteriyordu. Fakat daha da önemlisi Kürdistan Bölgesinde bir gurup bir gurup biz yeni kuşağız, Kürdistanı biz kurtaracağız, yeni Irak’ı kuracağız diyerek ortalıkta geziyordu. Başını Lahur Cengi’nin çektiği bu gurup Aras Cengi, Bavil Talabani, Ala Talabani gibi isimlerden oluşuyordu.
O yıllar Irak’ın gerçek reisi ise Kasım Süleymani idi. Berhem Salih’in Irak Cumhurbaşkanlığına adaylığını da Kasım Süleymani önermişti. Hem Kürt olduğu için teammül yerine gelmiş sayılacaktı. Biraz modern bir yüzü vardı ABD ve AB’yi oyalayacak Irak’taki İran etkisini perdeleyecekti. Ama Süleymani’nin kendisine çizdiği sınırları aşmayacak, İran’ın çıkarlarına dokunmayacaktı.
Berhem Salih ayrıca eski partisi YNK içindeki en güçlü kanat olan Lahor Cengi’ye de sözler vermişti. Lahur Cengi’nin Kürdistandaki etkisi için çalışacaktı. İlk iş olarak kardeşi Aras Cengi’yi kendi danışmanı yaptı. Lahur Cengi’yi allayıp pulluyor. Yabancı önemli isimler -Emanuell Macron gibi- Irak’a gelince Lahor Cengi’yi önemli bir Kürt temsilcisi gibi gayri resmi biçimde görüştürüyordu.
Ayrıca kendi şirketi Kaywan üzerinden kaçak petrol ticareti başta olmak üzere pek çok işte Lahor Cengi ve kardeşi Polat Cengi ile ortaklık yapıyordu. Bavil’de arada idare ediliyordu.
Yanlışların ortaklığı uzun sürmedi
Kendi çıkarları için ülkelerini satanların ortaklığı ebetteki ihanet ile sonuçlandı. Lahor, Bavil’i ve pek çok YNK’liyi zehirledi. Ekibi ile beraber YNK’den atıldı. Kardeşi Berhem Salih’in danışmanlığını açılan davalar nedeni ile bırakmak zorunda kaldı. Kendini yeni kuşak kurtarıcı olarak gösteren Lahor Cenginin bir çete gurubu olduğu ortaya çıktı.
Kasım Süleymani öldürüldü. Böylelikle Berhem Salih’i Cumhurbaşkanı yapan ekip bir bütün siyasette kalmadı.
Kerkük’ün ve Kürdistani bölgelerin işgaline giden 16 Ekim ihanetinin mimarlarının Cumhurbaşkanı olan Salih Kürtler için hiçbir şey yapmadan, damla ter dökmeden, iki kelime etmeden, tek bir Kürdün acısını sarmadan, Cumhurbaşkanlığı koltuğundan kalktı.
Elbette ki bu kendi başına 16 Ekim ihanetinin faillerinin cezalandırıldığı anlamına gelmez fakat Kürdistan’da hainlik yapanlara cevap verenler olacağını da göstermiştir.
Bavil Talabani ne oldu?
Berhem Salih’in kaybettiği gün Irak Parlamentosunda bulunan Bavil Talabani’nin açıklamaları ve hareketleri YNK’nin durumunu ortaya koyuyordu. 16 yaşındaki ergenler gibi el kol hareketi, medyaya saldırganlığı tam bir lümpenlik örneğiydi. Bafil Irak parlamentosunda “Biz KDP’yi yendik” diye bağırıyordu.
Sadece Bavil’in o günkü tutumuna bile bakarak yönettiği partinin YNK’nin ne kadar hınç ve kin dolu olduğunu ne kadar büyük kötülükler yapa bileceğini bile göstermeye yetti. YNK geçtiğimiz gün kendi eski üyesi Hawkar Caf’ın çocuklarının bulunduğu arabaya bile bomba koyarak uzaktan patlattı.
16 Ekim ihanetinin mimarları birbirini sattı, birbirini zehirledi, öldürmeye kalktı. YNK bundan ders çıkaracak mı? Çok öyle görünmüyor. Bunun için belki de bundan sonra çok daha dikkatli olmak gerekecek. YNK hem kendi muhaliflerine saldıracak hem de Kürdistan Bölgesine karşı yeni büyük yanlışlar yapacak.
Başkan Barzani’nin tutum: “ilkede katı siyasette esnek”
PDK’nin Irak Latif Reşid’e oy verecek anlaşmayı yapması iyi bir diplomatik adım oldu. Ayrıca PDK’nin söylediklerinde tutarlığını da ortaya koydu.
PDK Irak’taki hükümetsizlik sürecinin Kürdistan’a artık zarar verdiğini gördü. Sorun artık çürüyor, çözümsüzleşiyordu. Mücadele edecek saha kalmamıştı. Bir mücadele sahası açmak gerekiyordu. Ayrıca siyaset sahnesinde de Irak’ta hükümet kurulması sürecini engeller pozisyona girmedi. Şiilerin çekişmesinde taraf olmadı. Berhem Salih’e de kendini mecbur bırakmadı. Üstelik Irak’ta ki siyasi çevrelere şu mesajı verdi: “Ben olmadan olmaz”. Tüm bunlar PDK’nin başarısıydı. Başkan Barzani tüm dayatmalara rağmen ilkede taviz vermedi ve ama siyasete ve diplomasiye açık kapı bıraktı.
Başkan Barzani daha önce bir röportajında şunu söylemişti: “Biz geri adımlar atabiliriz, geri çekiliriz ama biz vazgeçmeyiz, biz kazanma ümidini kaybetmeyiz”.
Nitekim Başkan Barzani son Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da “Bizim için ilke her zaman mevki ve rütbeden daha önemlidir ve sonunda hiç kimsenin Kürt halkının iradesine empoze edilmemesi ve cumhurbaşkanı olmaması ilkesi başarıya ulaşmıştır” diyerek kendi başarısını ilan etti.
Elbetteki Berhem Salih yerine başka bir ismin seçilmesinin sorunlarını çözmeyeceğini de en iyi bilen yine PDK’dir. Maliki’nin İran yanlısı olduğunu bilen de Latif Reşid’in YNK’li olduğunu en iyi bilende de yine PDK’dir. Bundan sonraki süreçte bundan öncekinden daha kolay olmayacaktır.