Jina Emini gösterileri ve PKK’nin tutumu  

Jina Emini gösterileri ve PKK’nin tutumu  

22 yaşındaki genç bedeni ile Jina Emini Kürtlerin ve Kürt kadınlarının bu coğrafyadaki kaderini temsil etti. Jina doğunca ailesi kendisine Jina ismini vermek ister fakat nüfus müdürlüğü Jina isminin Kürtçe olduğunu söyler ve kabul etmez. Bu kez adı Mahsa olarak yazılır. Yani Jina daha doğarken Kürt olduğu için büyük bir haksızlığa uğramıştı. O genç bedenine ölümcül darbeler vuranlar da Kürt olduğu ve kadın olduğu için o kadar pervasız vurdular. Jina ülkesi sömürge Kürtlerin kaderini yaşadı. Fakat ölümü ile kaderi parçalayacak bir kıvılcım çaktı. Jina Emini ve onun yaktığı kıvılcımı büyütmek isterken hayatını kaybedenlerin anısı saygı duyulacak bir anıdır.

Jina Emini serhildanı Doğu Kürdistan halkının İran sömürgeciliğine karşı başlattığı mücadelenin bir parçasıdır. Ayrıca İran devletinin yok saydığı tüm kimlikler bu serhildana katıldı. Yani artık Jina Emini serhildanı sadece bir hüznün değil bölgesel siyasetinde bir parçasıdır. Bu başkaldırı İran’ı zorlamıştır. Daha da zorlayacaktır. Fakat İran devlet geleneğini küçümsenecek bir gelenek değildir. Bu gösterilere karşı ve sonrasında yapılacaklara karşı neler yapılacağı konusunda şimdiden strateji belirlemiştir. Muhaliflerin ne yapacağı hangi ittifaklarla başarıya gidebileceği meselesi ise apayrı bir tartışma konusudur.

Navende Hewkari Hizbekani Kurdistane İran” stratejik önemde

Özellikle Kürtlerin neler yapabileceği ve yapması gerektiği konusunda bir Kürt ortak aklı harekete geçmelidir. Şu ana değin “Doğu Kürdistan Partileri iş birliği merkezi- Navende Hewkari Hizbekani Kurdistane İran” bu konuda etkili bir rol oynadı.  Bu merkez içinde üç parti aktif olarak yer alıyor. Ayrıca PKK geleneğinden gelen PJAK-KODAR yapısı dışında ki siyasi yapılar bu merkezi esas alıyor. Zaten gösterilerin ilk kıvılcımını yakanda bu yapı oldu. i-KDP’nin lideri Şerefkendi’nin İran devletinin katledilmesi yıl dönümü 17 Eylül’de  Berlin’de yaptıkları yürüyüşte genel grev çağrısı yaptılar.

Bu merkezin pozisyonu şu anda hayati önemde. Fakat hayati önemdeki bir başka durumda PKK’nin olaya yaklaşımı.

PKK’nin tutum değişikliği

Jina Emini olayının ilk günlerinde PKK ve ona bağlı PJAK ve KODAR gibi yapılar sessiz kaldı. Genel grev çağrısına da yarım ağızla bir katılım gösterdiler. Gösterilerin büyüdüğü 22 Eylül gününden sonra ise 180 derecelik bir dönüş ile gösterilerin asıl sahibi gibi davranmaya başladılar.

PKK aşırı merkezi bir örgüttür. Tüm çalışma alanlarına jina Emini’yi sahiplenin biçiminde talimat verildiği görülmektedir. Yoksa, İran gibi bir devleti kınamak için HDP bile talimat bekler. Kuzey Kürdistan’da örgütlü bir talimat gibi başlayan Jina protestoları da Kuzey’e talimat verildiğini gösteriyor. Ayrıca son dönemde Rojava’nın aktif olması da merkezi bir karar alındığını gösteriyor. Yani PKK Jina Emini meselesinde önde olmak, önde görünmek istiyor.

Normal koşullarda aslında PKK’nin bu tutum değişikliğini alkışlamak gerekir. Fakat son 30 yıllık zaman diliminde PKK ve İran arasındaki ilişkileri bilenler ve yakın tarihe tanıklık edenler PKK’nin Jina Emini olayındaki tutum değişikliğinin bu kadar masum olmayacağını tahmin edebilir.

PKK yönetiminin hayatı İran’ın elinde iken, PKK İran karşıtı hareket edemez

Demirtaş’ın saçlarını kazıtması, Mazlum Abdi’nin mesajı, PKK’nin medya üzerindeki hareketliğine rağmen emin olduğumuz bir formül vardır: “Cemil Bayık başta olmak üzere PKK’nin kurucu üyeleri Mustafa Karasu, Duran Kalkan, Rıza Altun İran’ın tahsis ettiği Süleymaniye çevresindeki korunaklı mekanlarında yaşadıkları müddetçe PKK’nin İran’ı zora sokacak tek bir adımı olamaz”.

Evet ortada böyle net bir formül var. Bunun için bizi ilgilendiren PKK’nin sosyal medya ordusunun dizdiği methiyeler ve PKK’nin etkisiz elemanı Bese Erzincan vb. söylemleri sadece kitlenin duygularına hitap eden, propaganda amaçlı söylemlerdir.

Evet, PKK yönetimi İran’ın garantörlüğünde yaşıyor. Aslında bu durumu PKK’nin 2012 yılından bu yana İran’ın Ortadoğu’daki ajandasına göre kendini konumlandırdığı biçiminde daha net izah edebiliriz. 2012 yılından bu yana PKK her dönem İran’ın çıkarına göre hareket etmiştir.

Kısaca özetlersek Rojava kentlerinin PKK’ye veya PYD’ye teslim edilmesi İran’ın planının bir sonucudur. İran süreci planlamış ve PKK ve Esad arasında devir teslim gerçekleşmiştir. PKK o tarihten bu yana Rojava karşılığında Rojhilatlı yapıları KODAR ve PJAK’ı rehin vermiştir. Rojhilatta sorun çıkarmamak üzerinden Rojava’yı almıştır.

Rojhilatlı göstericiler PKK’nin yakın dostu Kasım Süleymani’nin posterini parçaladı

Aynı biçimde PKK’ni Irak’a ve Kürdistan Bölgesine yerleşmesi de İran ile yapılan anlaşma sonucudur. PKK güçlerinin Kerkük’e gelişi, Haşdi Şabi bünyesine katılması, Şengal’de yer tutmaları, Süleymaniye, Asos, Karadağ kırsalının PKK’ye açılması da İran’ın onayı ve planı dahilinde gerçekleşmiştir. PKK bu anlaşma gereğince Referanduma karşı çıkmış, 16 Ekim Kerkük’ün işgal döneminde Irak’ın yanında yer almıştır. Daha birçok ayrıntı vardır bu konuda. Tüm bunlar ise Cemil Bayık ve Kasım Süleymani’nin Süleymaniye Karaçolan’da yaptığı anlaşma ile gerçekleşmiştir.

Şimdi Rojhilattaki Jina Emini göstericileri PKK’nin stratejik anlaşma imzaladığı Kasım Süleymani’nin resimlerini ve heykellerini parçalıyor. Peki PKK bu anlaşmayı parçalaya bilir mi?

“PKK, İran içindeki sistem karşıtı koalisyona engel olacak mı?”

PKK göbekten İran’a bağlıdır. Ya da daha doğru bir ifade ile Cemil Bayık’ın PKK’si göbekten İran’a bağlıdır. Günlük olarak bile İran’ın desteği ile yaşıyor. Zaten Cemil Bayık 3 Ocak 2019 tarihinde “PKK içinde Kürtlerinde olduğu İran karşıtı koalisyona engel” diyerek stratejilerini ortaya koymuştu.  Şimdi önümüzde kritik bir soru var: “PKK İran içindeki sistem karşıtı koalisyona engel olacak mı?”

Bir iki temel madde ile bu kritik sorunun cevabı aranabilir.

  • Öncelikle PKK’nin Jina Emini duyarlılığı sadece kitleye dönük bir propagandadır. PKK, İran karşıtı hareket etmez. Ettiği gün Şengal’den ve Süleymaniye’den çıkmak zorunda kalır.
  • PKK müthiş fırsatçı bir harekettir. Jina Emini gösterilerinin her koşulda bir sonucu olacaktır. Toplum içinde öfke büyüyecektir. PKK bu öfkeli topluluk içinden kendine savaşçı devşirmeye çalışacaktır. Zaten şimdiden Pencevin- Merivan hattında savaşçı alma birimlerini gönderdiği bilgileri geliyor.
  • PKK’nin Jina gösterilerine dahil oluşu İran’dan bağımsız değildir. Cemil Bayık’ın yaşadığı yer ile Süleymaniye’deki İran merkezi arasındaki mesafe yürüyüş mesafesidir. Bu mesafeden kimse kimseye savaş açmaz. Elbette ki sürece dahil olmak için PKK, İran’dan izin almıştır.
  • PKK’nin Jina sürecine dahil olması İran’ın da tercih ettiği bir durumdur. Çünkü diğer Rojhilatlı partiler duruş ve program olarak Kürdistani ve ilkelidir. Varlıları İran’ı rahatsız eder. İran PKK’yi tercih etmiştir bu yeni bir durum değildir. Bundan sonra da böyle olacaktır.
  • PKK hiçbir zaman dört sömürgeci ülkenin istihbaratı dışında hiçbir örgüt ile uzun süreli birlik kurmamıştır. Sadece birlikleri içten fethetmek, hâkim olmak için var olur. PKK güvenilmez bir partnerdir.

Yani PKK’den İran karşısında stratejik bir duruş beklenemez. PKK Haşdi Şabi armasını savaşçılarının kolunda tuttuğu, Süleymaniye’de İran güvencesinde yaşadığı, Rojava’da Şam-Tahran siyasetinin bekçisi olduğu müddetçe de bu duruş değişmeyecektir. Bu nedenle PKK’nin duruşu Twitter’deki yorumlara göre değil sahadaki gerçek durumla anlaşılır.

Diğer Haberler