-Yalanların Efsanesi, PKK medyası
Dünya faşizm tarihine baktığımızda, kana susamış katillerin amaçlarına ulaşabilmek için her şeyi yaptıklarını görüyoruz. Büyük, küçük, kadın ve erkek demeden her kesimden insanı peşlerinden sürükleyip terör eylemlerini gerçekleştirmenin pratiğini göstermişlerdir. PKK medyası sahte efsanelerle, yalan hikayelerle insanları aldatmaya çalışıyor. Farz edelim Afrika, Avustralya ya da Latin Amerika’da bir olay meydana geldiği takdirde, PKK medyası yalandan bir hikaye uydurup KDP’yi bu olayların sorumlusu olarak görüp suçlamaktan imtina etmeyeceklerdir. Aradan geçen 40 yıla rağmen çoğu yurttaş bu sahtekarların söylediklerine inanıyor ve Apocu-faşist zihniyetinin öncüleri olmaya devam ediyor. Birkaç gün önce Xelîfan da yaşanan olay üzerine çok fazla yorum yapıldı. PKK ilk defa Xelîfan efsanesi yalanını haber yapmıyor başları sıkıştıkça tarihi geçmiş yemek gibi yalan haberleri halka servis etmeye devam ediyorlar. Ancak burada bazı gerçeklerin dile getirilmediğini onun için şu soruların mantık çerçevesinde cevaplanmasında fayda var:
-“Raperin” bölgesine doğru yola çıkan gerillaların sorumlusu kimdir?
– Gerillaların gidişinden kim haberdardı ve yola çıkmadan önce hangi PKK komutanı bu eylemlerine izin verdi?
– Xelîfan’a ulaştıklarında nasıl birden dronların hedefi haline geldiler? MİT’e kim haber uçuruyor?
Burada oynanan oyunu görmek isteyen herkesin mantığı ile hareket etmesinde fayda vardır. PKK liderlerinin tamamı tarihlerinde olduğu gibi Türk istihbaratı ile iyi ilişkiler kurduklarını kör olmayan herkesin gördüğüne şüphe yoktur. Özellikle ordudakilerin çoğu MİT’e bağlı olduklarını ve onlarla güçlü bir ilişkilerinin olduğunu biliyoruz. Dronlar hedefinde olduklarının zaten farkındalardı ve mağaralarında gizleniyorlardı. Aynı zamanda, gerillaları da savaşın ön cephesine gönderip öldürülmelerine sebep olmuşlardır. Başka bir konu daha var ki PKK’nin ne kadar yolundan saptığını ve kendi militanlarına bile acımadan kararlar almasından imtiyaz etmediğini görmekteyiz buna da fedai eylemler güzellemesi yaparak halkın bilinci ile dalga geçip ve bunu misyon haline getirmeleridir. PKK yöneticileri gerillalarını ortadan kaldırmak istediklerinde onları Türk insansız hava araçlarının hedef aldığı yerlere gönderip ölmelerine sebep oluyor. PKK’yi desteklemeye devam eden zavallı ve aldatılmış bu insanlar PKK ihanetinin gerçeklerini ne zaman kabul edip çocuklarını ejderhaların ağzına sokmaktan vazgeçecek? PKK, Kürtler için elini taşın altına sokmadan, hiçbir şey yapmadan 40 bin kişinin ölümüne sebep oldu. Eğer 40 bin kişi daha öldürülürse, o zaman insanlar şimdi oldukları gibi durumu idrak edip öyle mi davranacaklar yoksa superstasyon içinde mi yaşayacaklar?
-Bekaa Vadisi’nden Xelîfan Vadisi’ne
Ünlü İtalyan filozof Marcus Tolius Sisro şöyle der: “Bilge insanların hiçbiri bir haine güvenilmesi gerektiğini asla düşünmez”.
Sisro’nun bu sözü Kürt halkı için acınası bir durum tespitidir. Çünkü şu an bile bazı çevreler Kürtler arasında hain ve teröristleri meşrulaştırmaya çalışıyor. PKK, kurulduğundan bugüne kadar Kürt halkının başına sadece kan, ölüm ve yıkım getirmiştir. PKK ihanet şebekesi 4 parça Kürdistan’da Kürt özgürlük mücadelesini baltaladığı yetmiyormuş gibi Kürt halkına en az Kürdistan’ın işgalcileri kadar despot yaklaşıyor, kıyımdan geçiriyor ve zarar veriyor. İğne ucu kadar tarih bilinci olanlar bilir ki; Abdullah Öcalan ve kana susamış Kürt kıran adamları Bekaa vadisinde Kürtlere uyguladığı işkenceleri, Esat Oktay Yıldıran ve arkadaşları bile Diyarbakır Zindanında Kürtlere uygulamıyordu. İnsan öldürmek, Kürt kızlarına ve kadınlarına tecavüz etmek ve farklı yollarla işkence uygulayarak Kürtlere karşı bu şekilde terör eylemlerini reva gören bu örgüt Kürt tarihine kara bir leke olarak kalmalarına sebep olmuştur. Son birkaç gündür Xelîfan’da yaşanan olaylar, Bekaa Vadisi’nde PKK’nin 80’li ve 90’lı yıllarında yürüttüğü siyaset ile aynıdır. Öcalan, rakiplerini ortadan kaldırmak için tüm işgalcilerine biat edip işgalcilerin istihbarat kurumlarına uşaklık etmiştir. Şimdi de aynı mantıkla PKK, Kürtleri insansız hava araçlarına yem ediyor. PKK yöneticileri MİT istihbarat teşkilatına o kadar bağlılar ki, Türkiye’ye silah bırakma nankörlüğünü yapmaya hazır olduklarını, Türklerin kapısında köle olmaya razı olduklarını ve Türkiye’nin genel bir af çıkarmalarını temenni ettikleri gösteren beyanlar vermektedirler. Eski ve yeni Kürt tarihinde Öcalan gibi bir cellat ve PKK gibi bir terör örgütü olmamıştır. PKK var olduğu sürece Kürtler kanlarının dökülmesini, öldürülmeyi ve işkenceleri görmeye devam edecektir.
-Seçim ve Dilencilik
Türkiye’de seçim gündemi yeniden ısınıyor.
PKK’nin legal kanadı HDP Kemalist Türklerle ittifak kurmanın hesabı içerisindedir. Bu durum şaşırtıcı değildir, çünkü her iki oluşum da aynı inanç ve köklerden beslenmektedirler. Daha da şaşırtıcı olan ise, geçmişte PKK’nin terör örgütü olduğunu söyleyenlerin bugün PKK’nin kapısına gidip kişisel menfaatleri doğrultusunda tarihlerini yok saymalarıdır. Bunu gizli de yapmıyorlar Kürt halkına açıkça, PKK ve HDP’nin Kurdistanî oluşumlar olduğunu dile getirip bu anlayışla siyaset yapma yüzsüzlüğünü haya etmeden savunuyorlar. HAK-PAR Kuzey Kürdistan’da güçlendiğinde ve üç seçimde oyunu artırdığında Türk devleti ve PKK bir proje hazırlayıp HAK-PAR’a karşı bir operasyon gerçekleştirdi. 1998 yılında Özgür Ülke gazetesinde Abdullah Öcalan’ın, MİT elemanları olduğunu söylediği adamların bugün PSK ye danışman olduklarını görüyoruz bu adamların görevi ise PSK ve PKK arasında köprü inşa etmektir. Aynı zamanda sosyalistler üyeleri Barzani ve Güney Kürdistan’a hakaret etmeleri için gazetecilik kisvesi ile Apocuların önünü açmaktadır ki bu da sadece Kürdistan işgalcilerine hizmet etmek demektir. Sonuç olarak, Ramazan Adıgüzeli kana boğanların eli bugün PSK’nin üzerindedir. Yoldaşlarının kanının hesabını soramayanlar, Kürt milletinin hakkını nasıl savunabilirler?
-Teröristleri kim meşrulaştırıyor?
PKK’nin insanları öldüren, Kürdistan işgalcilerine hizmet eden bir terör örgütü olduğuna dair şüphe yoktur. Bu örgütün tarihi ispatlıyor ki, PKK’nin IŞİD, El Kaide, Nusra Cephesi ve diğer terörist oluşumlarının insanları katleden ve diğer kirli eylemlerin yapıldığı bütün terörist gruplar ile aynı mantık ile hareket ettiğini gözlemlemek çok da zor olmasa gerek. Fakat günümüzde siyasetin bu kadar yozlaşmış olduğu bir süreçte, geçmişte PKK’nin terörist bir oluşum olduğunu ve işgalcilerin istihbarat kurumlarının bir oluşumu olarak gören parti, örgüt ve şahısların bugün PKK’yi aklamaya çalışmaları ise tam bir akıl tutulması örneğidir. Bunu iki şey için yapıyorlar
Birincisi, ceplerini Türk lirası ve Amerikan doları ile doldurmak istemeleri, ikincisi de Belediye Başkanlığı ve Milletvekili olma hevesi, yani şahsi menfaatleri doğrultusunda ahlak ve etik kurallarından uzaklaşmayı tercih edecek kadar nankör olmayı kendilerine yedirebiliyorlardır. Aynı zaman da Aydın ve bağımsız gazeteci kisvesi ile halkın karşısına geçip PKK’nin Kürtlerin bir bileşeni olduğunu anlatmaya ve bu örgütün sahiplenmesi gerektiğini söyleyen çakma aydınların ya işgalcilerin istihbarat elemanlarıdır ya da Kürtlerin Hitler güzellemesi yapan Joseph Gobbels’leridir. PKK Terörünü ve cinayetlerini meşrulaştırmak isteyen birçok kişi eskiden (DDKD, DDKO, Rizgari, Ala Rizgari, PSK ve KAWA) hareketlerine üyeydiler. PKK gücü eline almak için bu parti ve örgütlere üye olan kadroları öldürdü birçoğunu da terör eylemlerine kurban etti. Sözde aydın ve gazeteciler şehitlerinin kanını o kadar ucuza satmışlar ki PKK ile ittifak kurabiliyor ve PKK’yi meşrulaştırmak için diğer Kürt partileri ile müzakere masasına oturtmaya çalışıyorlar. Ancak günümüz Kürt siyasetinin bir gerçekliği var, yeni nesil Kürtler 90’lı yıllardaki gibi PKK’yi meşrulaştıran, PKK’yi Kürt-Kürdistani bir parti gibi göstermek isteyenlere, vatan haini ve sözde siyaset uzmanlarına artık inanmıyorlar. PKK bugün ya da yarın elbet bir gün bitecektir fakat yalanlarla PKK efsanesini yaratmaya çalışanlar bir gün gelecek hesap vereceklerdir. Borç eskir ama unutulmaz!
Dilovan Ali
Yazının içeriği yazara aittir, DarkaMazi’nin görüşlerini yansıtmaya bilir