Demirtaş’ın sözünü etmediği üçüncü tarafa ne olacak?

Demirtaş’ın söylemediği üçüncü tarafa ne olacak?

Hakan Arslan 1990 doğumlu, Erzurum Karayazılı bir genç. PKK’ye katılmış ve yedi yıl önce Amed Sur’da hayatını kaybetmiştir. Devlet tam yedi yıl sonra kemiklerini bir çuval içinde babasına verdi.

Baba, Amed şehir merkezinde, tek başına elinde 22 yaşında ki oğlunun kemikleri ile duruyordu.  Aslında orda sadece baba değil Kürtlerin hepsi bir örtülü bir travma yaşadı.
Fakat sonra gördük ki bazı Türkler içinde yazar çizeri de olan Türkler “kemiklerin verilmesini bile” çok görmüştü. Karşı karşıya olduğumuz devletin onun tebaasının durumu bu. Travma yaşayan Kürt cephesinde ise öfke dorukta. Tam bu esnada HDP’nin tutuklu eski eşbaşkanı  Demirtaş bir açıklama yaptı.

Demirtaş’ın açıklaması

Demirtaş şunları söyledi: “Toplum kutuplaşacaksa, demokrasiye ve insani evrensel değerlere inananlar ile faşistler ve hırsızlar halinde iki kutba ayrılmalı. Ali Rıza Amca’ya bunu yaşatanlar ve buna “oh olsun” diyenler ile bu acıyı yüreklerinde hissedenler arasında bir seçim olmalı.”

Evet Demirtaş’ın söylemi bayağı edebi görünüyor. Fakat ne gerçek durumu izah ediyor ne de olaydan doğru bir çıkış yolu gösteriyor. Sadece Demirtaş’ın her zaman ki popülist, nabza göre şerbet veren, yüzeysel, edebi ve tribünlere söylenmiş sözlerinden biri olma özelliği taşıyor. Kürtlere yaşatılan travmanın üstünü örtüyor.

Hangi toplum? Kürt toplumu mu, Türk toplumu mu?

Demirtaş’ın Hakan Arslan’ın kemiklerinin ardından bile Kürt ve Kürdistan kelimelerini kullanmaması anlaşılır değildir. Toplum ikiye bölünsün, tamam bölünsün. Ama zaten toplum ikiye bölünmemiş mi?  Bölünmüş bir taraf Kürt olduğu için öldürülenler diğer taraf ise Kürtleri ölümüne sevinenler, bir şey yapmayanlar, önemsemeyenler.

Siz eğer Hakan Arslan’ın cenazesinin ardından bile Kürdistan diyemiyorsanız, hiç konuşmayın. Çünkü Hakan Arslan Kürt olduğu için ölmedi mi? Hakan Arslan Erzurum Karayazılı, Kürt yurtseverliğinin canlı yaşadığı bir yer. Onlara bedel vermişler. Ali Rıza Arslan Hakan’ın babası Türkçe bile bilmiyor, ama siz onun acısına atıfta bulunurken bile Kürt diyemiyorsunuz. O zaman vardır sizde bir çürümüşlük. Bu kadar kesin ve nettir her şey.

Demirtaş konuşmasında sadece Kürdistan demekten imtina etmedi, bir de olayın gerçek sorumlularını da deşifre etmekten de imtina etti. Olay toplumun iyi ve kötü insanlarının yaptığı bir şey değildi. Olayın nedeni Kürdistan’ın sömürge olmasına dayanıyordu. Hakan’ın öldüğü savaş Türk devleti ile bu devlete karşı savaştığını iddia eden PKK arasında yaşanmıştı. O savaş neyi yaşanmıştı?

PKK en az devlet kadar sorumludur

PKK, öleceklerini bile bile Kürt evlatlarının hendek denen o mezarlara koydu. 12 Kürt şehri yıkıldı. Hala onlarca cenaze kimsesizler mezarlığında yatıyor.  Neden, neden o hendekler kazıldı, o gençler niye öldü? Hakan Arslan neden Erzurum Karayazı’da köyünden getirilip Sur’da savaştırıldı? Neden Varto, Silvan, Silopi gibi şehirlerdeki başarısızlığa ve yıkıma rağmen neden Nusaybin, Sur, Cizre ve diğer yerlerde aynı yıkıma izin verildi? Cizre’de bodrumlardaki gençlerin ambulanslarla alınmasına “Bese Hozat itibarımız sarsılır” diye neden izin vermedi? Tüm bu sorular hala canlıdır. Ve biz her elinde oğlunun kemikleri ile Ali Rıza Arslan’ın fotosunu gördükçe PKK’nin Hendek savaşlarının Kürtlere yapılan büyük bir ihanet olduğunu ve Kuzey Kürdistan’ı baş aşağı götürdüğünü hatırlayacağız.

Demirtaş toplum ikiye bölünsün diyor sözünü etmediği üçüncü taraf var. Hakan’ın bedeni üzerinden devrimcilik, siyaset yapmaya çalışan PKK de var.

Hani slogan atanlar, nerede?

Tabi biz Demirtaş’ın sözünü etmediği birilerini daha hatırlayacağız; “Hendek savaşlarına karşı çıkanları hain ilan eden, hendek savaşları için çığırtkanlık yapanları”. PKK’nin baskısı veya değil HDP -ki Demirtaş o zaman HDP Eşbaşkanıydı- hendek savaşlarını destek çıktı. Figen Yüksekdağ Silvan’da orda burada hendek savaşlarının bir devrim olduğunu söylüyordu. Sırrı Süreyya Önder hendek savaşlarına karşı çıkan PKK kadrolarına bile parmak sallıyor, “o hendekler kazılacak” diyordu. HDP içindeki onlarca vekil hendek savaşlarını koordine etti. PKK’nin Amed’de ki kadroları Ciğerci Miheme’de ciğer yer “Şu Sur’daki savaş devrimci hamledir” derdi. Peki o insanlara ne oldu?
Hendekler için çığırtkanlık yapan, o gençleri ölüme motive eden o kişiler nerde? Ali Rıza Arslan neden oğlunun cenazesini tek başına aldı? Neden yanında tek bir HDP’li yoktu? Neden cenaze köyde sadece ailesi ve köylüler tarafından gömüldü? Neden HDP sanatçı Gülşen için gösterdiği tepkinin onda birini Hakan Arslan için göstermedi?

İşte Demirtaş eğer Hakan Arslan için konuşacaksa önce bunları konuşacak. Çünkü Demirtaş bir yorumcu değildir. Hakan’ın ölüme götüren sürecin ortaklarından biridir.
Bunun için eğer bir bölünme olacaksa şöyle olsun. Bir taraf sömürgeciler, yani Hakan’ın ölümüne sevinenler; ikinci taraf, Hakan’ı devrim diye hendeğe mahkûm edip, cenazesinin bile yanında bulunmayanlar.
Demirtaş’ın her şeyden habersiz, iyi niyetli, saf siyasetçi rolünü oynama zamanı geçmiştir. Demirtaş Hakan için insanları yargılamakla değil ancak özeleştiri vermekle yükümlüdür.

Diğer Haberler