Perex saldırısı Kürdistan Bölgesi’ne karşı yapılan bir komplodur

Perex saldırısı Kürdistan Bölgesi’ne karşı yapılan bir komplodur

20 Temmuz günü Türk devletine bağlı güçlerin bağımsız Zaxo idaresine bağlı Perex köyüne yaptığı saldırı ve saldırının yaratacağı sonuçları daha çok tartışacağız. Bu saldırı özellikle Kürtler açısından hayati önemdedir. Olayın failleri, sonuçlarını çok daha yakından gözlemlemeye ihtiyacımız var. Çünkü olayın tüm taraflarının anti-Kürt cephenin bir parçası olduğunu biliyoruz.

Saldırı rast gele değil bir strateji çerçevesinde yapıldı

Türkiye Ortadoğu’nun en gerici, milliyetçi, faşist siyasal yapısıdır, yayılmacı bir siyaset izler ve Anti-Kürt nizamın başını çekmektedir. Türkiye gittiği hiçbir yere huzur götürmez, girdiği her yere ölüm, asimilasyon, teslimiyet dayatır.  Tıpkı İran ve diğer Kürdistanı sömüren güçler gibi. Fakat açık söylemek gerekirse biz Kürtlerin olaya sadece duygular ve intikam sözleri ile yaklaşma lüksümüz yok.  Hele biz Kürtlerin Irak Merkezi hükümetinin önüne geçip sağla solla düşmanlık yapacak lüksümüz hiç yok. Çünkü olay rast gele olmadı ve stratejik bir derinliği var.

Özce şunu söylemek mümkündür: “Perex saldırısı Kürdistan Bölgesine karşı yapılan bir komplodur.” Bunun için bizler uyanık olmak zorundayız. Olayların arkasındaki derin planları görmek zorundayız.

Kürdistan Bölgesini Şii ve Türki yapıların çatışma alanı yapmak istiyorlar

Perex saldırısı Arap Turistlere değil Kürdistan Bölgesinin varlığına, Irak içindeki federal statüsüne ve artan stratejik misyonuna yapılmıştır. Saldıran taraf Türkiye’dir. Türkiye tehlikeli bir yapıdır ama bir de Irak’ta Türkiye’ye saldırır gibi görünüp aslında Kürdistan Bölgesine saldırmak isteyen başka tehlikeli güçler var.  Bu savaşı bir Türkiye ve Şii yapılar arası çatışmaya çevirmek isteyen güçler var ve bu savaşı da Kürdistan Bölgesi üzerinde vermek istiyorlar. Daha açık ve net söylemek gerekirse 2019 yılından bu yana aktif olarak Türkiye ve PKK arasında gibi görünüp Behdinan-Barzan-Xaxurk hattında verilen savaşı şimdi bu kez Şii yapıları dahil ederek Hewler-Kerkük-Musul hattına kaydırmak istiyorlar. Bu yeni gelişen bir plan değildir. Aslında Kürdistan Bölgesinin statü elde ettiği 2004 yılından bu yana sömürgecilerin yapmak istediği bir plandır.

Şiilerin Irak’ta Türkiye’ye saldırması meşrulaştı

Şiiler ve Türkler arasındaki çatışmanın tarihi boyutu var. Fakat özellikle son yıllarda Suriye-Irak merkezli çatışma arttı. Şiiler Türkiye düşmanlığı için ciddi olarak motive olmuşlar. Bu son saldırıda hayatını kaybedenlerin çoğunun Şii Araplar olması Şii milislerin Irak’ta Türkiye’ye yapmak istediği saldırıyı meşrulaştıracak bir etken olarak kullanılacaktır.

Şii yapılar Kürdistan’ın içinde Türkiye’ye saldıra bilir

Şu an bu duygusal ortamda toz duman içinde şöyle bir tehlike gelişe bilir: “Türkiye’ye karşı hareket ediyormuş gibi görünen Şii milis yapıları ve hatta Irak ordusu Kürdistan Bölgesini Türkiye ile çatışmanın merkezi haline getirmek isteye bilirler.  Şiilerin şimdiye kadar Başika’daki Türk üssüne dönük yaptıkları saldırılar artık şehirler ve başka alanlarda gerçekleşe bilir.

Özellikle de Irak’taki Haşdi Şabi adı altında toplanan pek çok radikal Şii güç Türkiye düşmanlığı yapar gibi görünerek aslında Kürdistan Bölgesine saldırıyor. Bu güçler şimdiye kadar Hewler şehir merkezi ve Kor Mor gaz tesisleri olmak üzere pek çok yeri füzelerle vurdular.

İlginçtir olayın geliştiği 20 Temmuz gününden bu yana hemen hemen her gece Arap medyasında, Bağdat kaynaklı bir haber yapılıyor: “Irak milisleri Amediye’de Türk üslerini vurdu”.  Yani Şii yapılar ve arkalarındaki derin güç artık füzelerini Hewler’e değil daha içeriye atmak istiyor. Bu en büyük tehlikedir.

Irak merkezi hükümeti güvenilir mi?

İkinci büyük tehlike Irak ordusunun yaşananları bahane ederek Irak ordusunun Kürdistan Bölgesinin içlerine doğru orduyu sürmek istemesidir. Aslında Irak ordusu temmuz ayının başından itibaren üç kez Kadir Kerem- Xurmatu hattına güç yerleştirmek istedi ve Peşmerge güçleri izin vermedi. Şimdi bu kez sınır muhafızları değil direk ordu güçleri ile Haftanin gibi yerlere gelmek isteye bilirler. Bunu normal görmemek lazım.

Kürtlerin “Irak ordusu gelsin, buraları korusun” gibi bir söylemi olamaz. Çünkü Irak devletinin de Kürtleri hiçbir zaman kendilerinin bir parçası görmediğini bilmek zorundayız. Irak ordusu çok değil daha beş yıl önce 18 Eylül 2017 tarihinde Türk ordusu ile beraber Silopi- Habur hattında bir ayı aşkın bir süre askeri tatbikat yaparak Kürdistan Bölge hükümetini tehdit etti. Irak’ı yönetenlerin bağımsız olmadığını, Kürdistan Bölgesinin statüsünü sindiremediklerini iyi biliyoruz.

Irak devleti şimdiye değin Türkiye’ye karşı tek bir adım atmış değil. Kürdistan Bölgesinin çağrılarına rağmen Türk ordusunu engelleyecek bir hiç şey yapmadı. Kürdistan’da 2019 yılından beri gerçekleşen Türk saldırılarını sadece alt düzeyde kınadı. Açık açık tutum almadı. Şimdi de görülen o ki amaç Türk devletini durdurmaktan çok kendine durumdan vazife çıkarıp hem Türkiye ile pazarlık yapmak hem de Kürdistan Bölgesini sınırlandırmak.

Açık söylemek gerekirse Irak ve Türkiye arasındaki bu gizli kapaklı pazarlık meselesinin dayanacağı nokta Kürdistan Bölgesinin gaz ve Petrol satışına kadar gider.

Türkiye bilinçli vurdu

Türkiye’nin Perex etrafında tuttuğu yerler oldukça alana hakim. Türkiye orada vurduğu insanların siviller olduğunu bilecek tekniğe sahip. Yani Türkiye oradaki kişileri bilinçli vurmuş olma ihtimali çok yüksek. Ayrıca bu vuruşun Tahran’daki Reisi, Putin, Erdoğan görüşmesinden sonra olması da çok ilginç.  Erdoğan’ın “ABD Fıratın Doğusundan (Rojava) çıkması gerekiyor” dedikten bir gün sonra olması da ilginç. Erdoğan Tahran’da ki zirvede ne istedi ne alamadı ne aldı soruları zamanla netleşecek. Sadece şunu biliyoruz Türkiye’nin Perex saldırısı bilinçli bir saldırıdır.

Tüm açılardan bakınca, hatta bu yazıya sığmayanlara bakınca şunu görüyoruz “Perex saldırısı Kürdistan Bölgesinin varlığına karşı yapılmış bir saldırıdır”. Her yerde öncelikle bunu söylemek zorundayız. Şii ve Türklerin tarihin daha önceki döneminde olduğu gibi yaptığı savaşın kurbanı bu kez de Kürtler olmamalı. Bunun içinde hepimiz Kürdistan Bölgesinin varlığını koruma etrafında kenetlenmeliyiz.

Diğer Haberler