Türk devletinin 18 Nisan günü başlattığı Pençe -Kilit operasyonu bu yaz boyunca Kürtler tarafından çokça tartışılacak. 2018 yılında başlayan “Kararlılık Operasyonundan” bu yana 5 yıldır her bahar ayından sonbahar ayına değin duyduğumuz rutin cümleler var. Türk devleti “terörü yok ettik, zafer kazandık”, PKK ise “kahraman şehitlerimiz önder Apo’nun izinde büyük direniş gösterdi” sözlerini tekrar eder. 2022 yılı boyunca da durum böyle olacak. Fakat bu defaki savaş Ortadoğu’nun kırılgan fay hatlarını daha fazla sarsacak ve daha büyük ihtimal savaşın seyrediş biçimi ve siyasal etkisi her yılkinden daha fazla olacak.
PKK yöneticilerinin ve tabi ki medyalarının yaptığı açıklamalara bakınca şunu net göre biliyoruz aslında saldırı altında olan PKK değil Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Barzani hareketidir. Türk devleti her zaman ki gibi işgüzar sömürgeci rolündedir. PKK ise devletten çok KDP’yi gündeme koymakta, dezenformasyon yaymaktadır. Yöneticiler basıncılara perspektif veriyor, basıncılar yöneticilerinin üzerine konuşması için materyal hazırlıyor. PKK’nin bu insanları gerçeği görmelerini engelleyen bir çeşit hipnotize etme döngüsü içinde insanların gerçekleri görmesi zor oluyor. Bunun için tarihi, yaşananları ve gerçek bilgiyi sürekli sürekli hatırlatmak gerekiyor.
Türk devletinin Pençe Kilit operasyonu da bize PKK tarihinden bazı kesitler hatırlatıyor ve aslında PKK’nin kaybetmiş olduğunu, artık adım atamaz duruma geldiğini hatırlatıyor.
Pençe Kilit operasyonu Türk devletinin Zap vadisinin Güney kıyısını sıralayan dağların işgal edilmesi planlaması ile yapılmış ve operasyon 3 saat içinde Zap vadisinin en stratejik yükseltilerini tutuyor. İndirmeler yapıyor. Yani Türk devleti kendi hedefine daha şimdiden ulaşmıştır. Sadece ara yerleri temizlemek kalmıştır kendisine. Bu duruma rağmen PKK medyası sürekli kendi direniş ve zaferden söz ediyor. Madem direniş var o zaman Türk askerleri nasıl 3 saat içinde o dağların hepsini tuttu. Sinya’dan Kurê Jarî’ye kadar dev bir alana nasıl indirme yapıldı. Çemço, Mahir Mirzo, Mazi tepesi hepsi nasıl tutuldu. Madem tutulmuş o zaman ne direnişi var?
Direniş nedir, direniş zafer kazanmaktır. Direniş nedir direniş hedefe ulaşmaktır. Direniş nedir? Direniş üç beş tane kahraman Kürt evladını tünele, mevziye koyup öleceğini bile bile orda tutmak değildir. O genç o tünelde öldüğü zaman kalkıp ANF’de RojNew’te şarkı videolarını, resimlerini paylaşıp arkalarından rant yapmak hiç değildir. PKK Haftanin’de, Şekif’te, Zap’ta kaybettiği savaşı muhabirlerinin yalan haberleri ile kazanmaya çalışıyor. Bunun için bu medya bu kadar pervasızdır. Oysa ki PKK kaybetmiştir. Şöyle bir dönüp PKK’nin Zap süreçlerine bakınca PKK’nin nasıl kaybettiği çok daha iyi anlaşılmaktadır.
Zap Vadisini kaybetmek PKK için sıradan bir olay değildi. PKK 1984 yılından bu yana Zap Vadisinde bulunuyor. İlk olarak 1984 yılında Zêvê kampında Kürdistan dağlarına adım attı. İlk silah kullanma, ilk dağda nasıl yürünür, silah yağmurda nasıl korunur, şarjörler nasıl taşınır, bele kemerle nasıl bağlanır hepsini i şimdi düşmanlık yaptıkları KDP Peşmergelerinden öğrendiler. Zap vadisinde onların tabaklarından yemek yediler, onların ekmeklerini yediler.
PKK’nin ilk 15 Ağustos eylem karar aldığı yerde Zap’tır. Daha önce Lolan’da hamle kararı alınmıştır. Fakat pratik planlama ve uygulama kararı Türk ordusunun 18 Nisan gecesi iki saat içinde indirme yaptığı Sinya’da (Şikefta Brindara) – Bêrûman köyü arasındaki bir dut ağacı altında alınmıştı. Yani PKK Türk ordusuna karşı savaş kararı aldığı dut ağacın altını 38 yıl sonra Türk devleti karşısında koruyamamıştır. Bu bir yenilgi değil midir?
PKK 38 yıl boyunca o Zap vadisinde yaşadı, biraz güçlendiği gibi önce diğer Kürt partilerine saldırdı. PKK, kendisini eğiten, dağ savaşını öğreten KDP Peşmergelerini 1992 yılında kendisinin eğitim gördüğü kampta şehit etti. 1992 yılından bu yana Zap vadisine tek bir KDP kurumu giremedi, tek bir Peşmerge birliği giremedi, PKK Peşmerge’nin girmesini kabul etmedi. Ama Türk ordusuna karşı 38 yıldır el koyduğu halkın vadisini Türk ordusuna karşı 38 saat korumadı. Bizim yenilgi dediğimiz budur.
Oysa ki PKK Zap’ta bir Cumhuriyet kuracaktı. Daha 1997 yılında Zap’ta bir Cumhuriyet kuruldu. Zap vadisinin içinde büyük bir mağara yapılıp ulusal meclis ilan edildi. PKK o zaman ki televizyonu her gün Zap vadisindeki kendi Cumhuriyetinin reklamını yapıyordu. Sadece Cumhuriyetinin değil Hacer adlı gerillasının yaptığı turşuların görüntüleri veriliyor, halka sempatik görünmeye çalışıyordu. Avrupa’dan şimdiki KNK yönetiminden insanlar gelip Zap vadisinde konuşuyor, slogan atıyordu. Türk devletine operasyon yapmak için büyük bir zemin verildi. Devletin Çekiç operasyon, PKK’nin Mayıs operasyonu dediği operasyona giden süreç böyle başladı.
1997 yılı Mayıs’ında Türk devleti Zap’a girdi. Cumhuriyet kurulacak olan Zap bir gecede boşaltıldı. PKK’nin Cumhuriyet’i Türk askerlerinin eline geçmişti. Cumhuriyeti için yapılan mağaralar, turşular, erzaklar hepsi Türk devletinin eline geçti. Türk askerleri turşuları yapan Hacer’i duymuştu. Duvarlara “Geldik turşuları bulduk, Hacer’i bulmadık” yazacaklardı. Operasyon bir ay sürdükten sonra geri çekildi. Ama Cumhuriyet Zap vadisine gömüldü, bir daha söz edilmedi. Çünkü sadece halka dönük bir propagandaydı. Ve PKK o zaman Türk ordusunun bugün ki işgalleri için zemin hazırladı.
Çekiç operasyonda Zap’ı terk eden sadece Turşucu Hacer değildi. Biri daha terk etmişti Zap’ı. O da Cemil Bayık’tı. PKK’nin silahlı gücü ARGK’nin Ana Karargah Komutanı olan Cemil Bayık askerlerin Serê Seve karakolundan Zap’a doğru ilerlediklerini duyunca yanındaki güvenliği ile beraber Zap’ı terk etmişti. Oysak ki Cemil Bayık 1996-97 kışı boyunca Zap’ta “Partileşme” adı altında bir süreç başlatmış iyi partileşemeyen, zayıf kişilikli dediği yüze yakın kadroyu mağaralarda soruşturmaya almış işkence yaptırmıştı. Bunlardan 40 yakın kadroyu Cemil Bayık’ın talimatı ile öldürüldü ve Zap suyuna atıldı. Aynı Cemil Bayık iki ay sonra düşmanın ayak sesini duyarak kaçmıştı. Zap’taki diğer PKK güçleri Avaşin, Haftanin, Hinere, Gare gibi alanlara giderken Cemil Bayık hızını alamamış ovaya inmişti. Şu anda Mahmur Mülteci kampı denen yer Ninova ovasında Duhok’un Şexan ilçesindeydi. Bayık bu kampa gelerek gizli bir şekilde kampta ki bir çadırda iki ay kalır. Komutanları ovaya inen güç dağlarda perişan olur. Abdullah Öcalan’ın Cemil Bayık’ı dağa döndürmek için yaptıkları da tutmaz. En son Abdullah Öcalan cihaza çıkarak “Ana karargâh Komutanı kaçtı” deyince Cemil Bayık Gare’ye gitmek zorunda kalır.
Tabi ki sevgili okuyucu siz tüm bu anlattıklarımızın çok azını biliyorsunuz. Hala genç olanların çoğu bilmez. Çünkü PKK tüm delilleri karartmış ve sahte bir tarih yazmıştır. Kendi savaşçısını bırakıp kaçan Cemil Bayık insanlara “kahramanca direnin çağrısı yapıyor”. Kendi 38 yıldır tuttuğu Zap gibi haşmetli 20 km derinliğindeki vadiyi bir günde bırakan PKK kendini direnişçi gösteriyor. Zap Cumhuriyetinin adını bile kimse bilmiyor. Oysa ki şimdi PKK’nin Medya Savunma alanları var. Ve hiç çok insan biliyor ki hem Zap Cumhuriyeti hem Medya Savunma alanları Barzani hareketinden rol çalmak içindi. O zaman da Zap’ta bir direniş yoktu. Şimdi de yoktur. Zap’ta direniş varmış gibi göstermek Koma Avaze Çiya adlı müzik gurubu ile PKK medyasına kalmıştır. Onlarda yapacakları hayali direniş şarkıları ve yalan haberlerdir.