Bu gün PKK’nin sembol isimlerinden Mahsum Korkmaz’ın ölümünün 35’inci yıl dönümü. Mahsum Kormaz gerçek bir vatansever ve Kürdistani bir kişilik olarak Kuzey Kürdistan’da yetişen bir şahsiyet. Onun anısına sahip çıkmak için ölümü üzerindeki sis perdesini aralamak ve bazı gerçekleri kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.
Mahsum Korkmaz kimdir?
Mahsum Korkmaz 1956 yılında Amed’in Silvan ilçesinde doğar. Ailesi Batman’a göç eden Korkmaz burada Kürt hareketlerine ilgi duyuyor. Zaten yurtsever bir aile geleneği var. PKK’ye katılıyor. Aslında 1982’ye kadar da örgüt içinde önemli ve ileri bir düzeyde görevi yok. 1980’’de Lübnan’a gidiyor. Lübnan’dan döndükten sonra Güney Kürdistan’a gelir ve buradan da Kuzeye geçer. PKK silahlı savaş verme kararı alır ve bunu eş zamanlı büyük eylemlerle duyurmak ister. Aynı gün üç büyük eylem yapılacaktır. PKK’nin kurucu üyesi Duran Kalkan zamanında kendisine verilen bu görevi yerine getirmemiştir. Görev yeni bir ekibe kalır. (Abdullah Ekinci) Gözlüklü Ali’nin gurubu Şemdinli’de yapmaları gereken eylem başarıya ulaşmaz. Planlanan üç eylemden sadece başında Mahsum Korkmaz’ın olduğu eylem sonuç verir. Mahsum Korkmaz’ın PKK’de görünür bir kişi olması burada başlar.
Mahsum Korkmaz’dan kim rahatsız olmaya başladı?
Yalnız Mahsum Korkmaz’ın bu görünürlüğü bazılarını rahatsız etmektedir. Çünkü Korkmaz Eruh eyleminden sonra PKK’ye ve komuta kademesine dönük büyük eleştiriler yapar. Mahsum Korkmaz’a göre PKK’nin tüm merkezi Kuzey Kürdistan’a geçmelidir. PKK kadrolarının Haftanin ve Lolan gibi Güney Kürdistan karargâhlarında kalmasını eleştirir. Mahsum Korkmaz’a göre PKK kamplarının Lübnan’da Beka vadisinde olması da yanlıştır. Mahsum Korkmaz PKK’nin Suriye ve İran devleti ile ittifak yaparak sınır hattına yerleşmesini oportünizm olarak görür. Devlet daha Kuzey Kürdistan’da dağlara yerleşmemiştir, eğer PKK eylemlerini içeri kaydırırsa ordu yerleşmeden Kuzey Kürdistan kırsalını gerilla kontrol ede bilecektir.
Mahsum Korkmaz yazdığı raporlar ile durumu eleştirir. Korkmaz Botan’ın içlerine kadar gitmiş araziyi, halkı tanımıştır. PKK içinde onun dışında bu konuda öncülük yaparak sorumluluk alan kimse yoktur. Mahsum Korkmaz kimsenin istemediği kadar büyümüş ve tanınmıştır. Etrafında güç birikmektedir. Kendine karşı güçlü bir özgüveni vardır. İşte tüm bunlar Mahsum Korkmaz’ın genç yaşta bir komploya kurban gitmesine yol açmıştır.
Mahsum Korkmaz düşman kurşuna ile değil PKK içindeki bir komplo mermisi ile hayatını kaybeder. 28 Mart günü Gabar dağında gece 25 kişilik bir gurupla yürürken Türk ordusunun pususuna düşerler. Pusuda sadece bir iki kişi hafif yaralanır, fakat Mahsum Korkmaz tam anlından tek mermi ile vurulmuştur. Gurup olaydan şüphelenir ve bir soruşturma başlatır. Pusuya giren gurup içinde Gabar yamaçlarındaki Guyina isimli köyden Selim ve Ferhad isminde iki kişi vardır. Gözler bu iki kişiyi çevrilir. Selim Guyina’nın Mahsum Kormaz’ın vurulduğu yerin 30 metre uzağında tabancası bulunur. Durum kuşkuludur. Komisyon bu kuşkulu durumu ve gözlerin Selim ile Ferhad’ın üzerinde olduğunu rapor ederler. Fakat Öcalan herhangi bir şey yapmaz.
Fevzi Aslan olaydan kısa bir süre sonra Lübnan’a eğitime gider. Burada da olayla ilgili tek bir soruşturma vb geçmez. Bir iki ay sonra bir sabah eğitim gücüne bir açıklama yapılır: “Fevzi Aslan kampın yakınlarında ki bir kayanın önünde intihar etti.”
Feyzi’nin neden ve nasıl intihar ettiğine dair herhangi bir bilgi yoktur. Mahsum Korkmaz olayının en önemli şüphelilerden biri de şüpheli biçimde ölür. Kafalarda birkaç soru kalır. Mahsum Kormaz’ın ölümünden birkaç ay önce Lübnan’dan Gabar’a giden Feyzi denen kişi neden Mahsum Kormaz’ın ölümünden birkaç sonra yine Lübnan’a gönderilir? Neden hiçbir sorun yokken aniden intihar ettiği söylenir?
Diğer şüpheli Selim Guyina ise hala Mahmur Kampında yaşıyor. Tüm kendinden ayrılanları hain ilan eden ve Mahmur kampına girmesini engelleyen PKK Selim’e yer ve maaş verir. Selim PKK’den ayrılmadan önce de savaş alanlarının dışında özel yerlerde kalır. Yıllarca Rusya’da tutulmuştur.
Böylelikle soruşturma komisyonunun esasen Mahsum Korkmaz’ın ölümünden sorumlu tuttuğu iki kişi de aklanır.
Mahsum Korkmaz’ın öldürülmesi neden Şemdin Sakık’a mal edildi?
Yani Mahsum Korkmaz devlet eli ile değil PKK eli ile öldürülür ve olayın üstü kapatılır. Devlet zaten Mahsum Korkmazın cenazesini alarak yerlerde sürükler, her yerde gezdirir ve daha sonra Nevala Kasaba olarak bilinen bir çöplüğe atar. Mahsum Korkmaz artık halka mal olmuştur. Aslında Mahsum Korkmaz’ı PKK değil halk kahraman ilan etti. Mahsum Korkmaz’ın çalışma yürüttüğü Amed, Batman, Siirt, Botan kırsalı onu kahraman ilan eder. PKK’de olayın üstünü kapatır. Olayı yapan belli olduğu halde, raporlar ve ispatlar olduğu halde Öcalan ve PKK Mahsum Kormaz’ın öldürülmesinin üstünü örterler. Yukarda sözünü ettiğimiz Fevzi ve Selim’e olan yaklaşım bunu net olarak ortaya koyar.
PKK Mahsum Korkmaz olayının üstünü yıllarca örter. 92’lerden sonra Öcalan bir kez bir eğitim devresinde Agit bir komploya kurban gitmiş ola bilir der. Fakat zamanla bunu örgüt içi bir silah olarak kullanmak ister ve her defasında PKK’den ayrılan bir guruba yıkar. Ama genel olarak Mahsum Korkmaz’ın vurulduğu 1986 yılından 1998 yılına değin yani nerdeyse 12 yıl boyunca kimse Mahsum Korkmaz’ın nasıl öldürüldüğünü ciddi olarak gündem yapmaz. Mahsum Kormaz’ın adı üstünden rant yapılır fakat hesabı sorulmaz. Ne zaman ki Zeki kod adlı Merkez Komite üyesi Şemdin Sakık 1998 Mart ayında PKK’den ayrıldı o zaman PKK Mahsum Korkmaz meselesini yorumladı. Abdullah Öcalan Korkmaz’ı Şemdin Sakık’ın vurduğunu iddia etti. Oysa ki olayın üstünden 12 yıl geçmiş ve bu zaman içinde Şemdin Sakık defalarca Abdullah Öcalan’ın yanına gelmiş ve her defasına da en üst düzeyde görev verilerek gönderilmiştir. Şemdin Sakık ayrıldığı döneme değin tek bir gün Mahsum Korkmaz meselesinde soruşturulmamıştır.
Kim Mahsum Korkmaz olayının üstünü örtmüşse katil odur
Tüm parçalar bir araya getirildiği zaman ortaya çıkan tablo şudur. Feyzi Aslan Öcalan’ın yakın çevresinden biridir, Mahsum Korkmaz Öcalan ve PKK’yi eleştirmektedir, fazla güçlenmiştir. Ortadan kaldırılmıştır. Eğer Öcalan talimatı vermediyse neden katil Fevzi’yi korumuş ve 12 yıl boyunca bu olayın üstünü örtmüştür. Şemdin Sakık ayrılıp Türkiye’ye gidince günah keçisi haline getirilmiş suç ona yüklenmiştir. Öncesinde sadece tek bir kez bir komploya kurban gitmiş olabilir demek dışında da Öcalan olayı gündem yapmamıştır. Katili koruyorsanız ya emri siz vermişsinizdir ya da cinayette çıkarınız vardır.
PKK’nin içindeki binler ile izah edilen infazların hepsi için PKK’nin suçlayacağı biri vardır. PKK her bir cinayetini PKK’den ayrılan birine yükler. Hiçbir zaman çıkıp biz bu cinayeti işledik demez. Mahsum Kormaz olayında da aynı şey olmuştur.
Mahsum Korkmaz olayı PKK’nin önemli bir hakikatini daha gösterir bize: PKK hiçbir kadrosunun ölmesi ile ilgilenmez PKK ölen kişi üzerinden propaganda yapıp yapamayacağını bir çıkarı olup olmadığı ile ilgilenir. Mahsum Korkmaz bir Kürtçü, milliyetçi ve vatansever bir insandı, halk seviyordu, yıllarca bu halkın çocukları Mahsum Korkmaz veya kodu olan Agit ismini olarak dağa geldi, onu kendine idol gördü. PKK bundan faydalandı.