PKK’nin Güney Kürdistan’daki yanlış hesabı

PKK’nin Güney Kürdistan’daki yanlış hesabı Irak Federal Mahkemesi kararı, Kürdistan Petrol ve gazı, KDP, Barzani, Hoşyar Zebari, Irak Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Zilar Sterk, iran, YNK, Şasuvar Abdulvahit, Newe Nu, anti Kürt ittifakı, erbil, Cemil Bayık, PKK 6. Kongresi,

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı bir haftayı aşkındır devam ediyor. İnsanlar ölüyor, şehirler yıkılıyor, Ukraynalılar hiç tahmin etmedikleri bir savaşın şokunu yaşıyor. Savaşlar kötüdür, yıkım getirir. Bunu en iyi bilen halklardan biri de biz Kürtleriz.  Kürtler üzgün ve hiçbir çocuğun burnu kanasın istemiyor.
Fakat Ukrayna’da yaşanan sürecin Kürdistan üzerinde de etkisi olacağını biliyoruz. Dünya siyasal sistemi yeniden kurgulanıyor. Elbette ki Kürtler de buna göre pozisyon almak zorunda. Özellikle de Rojava ve Güney’in durumundaki hassasiyeti çok iyi görmek zorundayız. Güney Kürdistan ve Irak’ta son dönemde yaşanan olayları da bu çerçeveden ele alınmalı.  Çünkü şu an Güney Kürdistan üzerinde aktif bir saldırı durumu var. Bu saldırılardan biri de Irak Federal Mahkemesinin Kürdistan Bölgesinin gaz ve petrol satışına dönük aldığı karardır.

Bu kararın 10 yıl sonra tozlu raflardan indirilmesinin “Kürdistanı yutma” girişiminin bir parçası olduğunu objektif olarak olaya bakan herkes biliyor. Kürdistan’ın statüsünü tartışmaya kadar götürülecek bu kararı Kürtler çok iyi idrak etmek zorundadır. Bunun tüm Kürtlere zarar verecek bir adım olduğu konusu da netleştirilmelidir.  Anti-Kürt cephesinin bu adımını KDP’ye karşı görüp Irak’ı destekleyen Kürtlerde var. Bunların başında ise PKK, YNK içindeki bir kesim ve Şasuvar Abdulvahid isimli kişinin başını çektiği Newe Nu adlı gurup geliyor. Açık söylemek gerekirse Irak Kürtler içinde bu kararı meşrulaştırmaya çalışan, hatta haklı göstermek isteyen bir kesim vardır. Kürtlerin modern cahşları diye bileceğimiz bu kesimi teşhir etmek ve karşı durmak her gerçek yurtsever ve milli kürdün görevidir.

Irak seçimlerinde içinde PKK’nin de olduğu İran’a yakın Haşdi Şabi ve diğer kesimlerin aldığı yenilgi ırak üzerindeki gizli planları da deşifre etti. Özellikle PKK bu seçimden sonra açık biçimde Kürdistan Bölgesi ve Sadr hareketi düşmanlığı yaptı. Irak federal mahkemesinin kararı sonrası da PKK Kürdistan Bölgesini hedef göstermeyi tercih etti. PKK direk olarak Irak Federal Mahkemesi kararını destekliyoruz demiyor. Ama mahkeme kararını meşru göstermek için her türlü propaganda yöntemini kullanıyor.

Ayrıca hemen belirtelim PKK’nin Irak ve Kürdistan Bölgesindeki hareketi Tevgera Azadi Irak mahkeme kararını Irak’ın geleceği ve Demokratikleşmesi için önemli bir karar olarak gördüğünü açıkladı. İlginçtir bu açıklama PKK medyasında bile yayınlanmadı. Sadece Tevgera Azadi’nin kendi sitesinde sessiz sedasız yayınlandı. Bu da şu anlama geliyor aslında PKK’nin kendisi de bu kararın utanılacak ve anti Kürt karşıtı bir tutum olduğunu biliyor. Bunun için gizli gizli süreci yönetmeye çalışıyor.

PKK medyası, özellikle de bilinen yazarları sürekli olarak Irak mahkemesinin kararının alınmasına Kürdistan Yönetiminin neden olduğunu iddia ediyor. Bu durumun Kürtlere vereceği zarardan hiç söz edilmiyor ve karara yol açanın Kürdistan Bölgesi olduğunu söylüyor. Yani sömürgeci suçsuz, sömürgecinin hiçbir şeyi yok birazda bunu söylemeye getiriyorlar. Yani PKK Kürdistan Bölgesine saldırıları meşru göstermeye çalışıyor. Yıllardır PKK medyasının yaptığı budur. Ayrıca kendi kadrosunda ve taraftarlarında şöyle bir algı yaratmak istiyor “Eğer KDP kaybederse biz kazanırız” bu nedenle KDP’nin başarısızlıklarını, eksikliklerini kendi başarısı olarak görüyor. Sanıyor ki KDP kaybederse kendisi kazanacak. Sanıyor ki Kürdistan Bölgesi statüsünü kaybederse kendisi kazanacak, buralara kendisi konacak.

Kerkük’ün 17 Ekim 2017 tarihinde Irak ordusu ve Haşdi Şabi tarafından işgal edilişinden üç gün sonra PKK Başkanlık Konseyi üyesi Zılar Sterk isimli bir PKK’li katıldığı televizyon programında şöyle demişti: “Kerkük düştü. Bu şu anlama geliyor Kürdistan’da Barzani çizgisi kaybediyor, Önder Apo’nun çizgisi kazanıyor. Kürdistan’da kazanan çizgi biziz” PKK’nin bu kadrosunun bu sözlerinin kaynağı cehalet mi cahşlık mı bilmiyorum ama i işler Zılar Sterk’in söylediği gibi gitmedi.

Hemen ardından Efrin işgal edildi, Sere Kaniye ve Gire Spi işgal edildi.  Kuzey’de gerilla tasfiye edildi. PKK öyle bir duruma geldi ki dağ gerillası dediğimiz gücü mağaradan başını çıkaramıyor. Rojava’da bile yöneticiler eline telefon almaya korkuyor. PKK büyük bir sıkışmışlığa düştü.

Şimdide PKK çevresinde toplananlar öyle sanıyor ki Bağdat Kürdistan Bölgesini kuşatsa, Erbil’e girse PKK kazanacak. Bunun için büyük bir coşku ile Irak’ta hükümet kurulamasın, Kürdistan Bölgesinin bütçesi gönderilmesin, maaşlar ödenmesin, halk bezsin Irak yönetimi Kürdistan Bölgesinin statüsünü bölgeden düşürsün, eyaletlere özerklik versin diye bekliyor. Sanıyor ki o zaman Şengal bir eyalet olacak kendisine kalacak, Süleymaniye’de şimdiki gibi cirit atacak. Evet gerçekten bunu bekliyorlar.

Büyük ihtimalle küçük beyinler şunu düşünüyor; “biz PKK kendimizi kaç parçaya bölmüşüz. Önderimiz Türkiye ile ittifak halinde, Cemil Bayık İran ile ittifak halinde, Rojava’da Mazlum Abdi ABD ile ittifak halinde. Yani kim kazansa bizde kazanırız.” Tabi ki siyaset böyle yürümüyor. PKK’nin görünen kadroları böyle bir senaryo çiziyor, taraftarlarına umut vermeye çalışıyor. Bunun için PKK kadroları ve medya çalışanları yatıp kalkıp KDP diyorlar.

Bu hesap doğru mu? Elbette değil. Irak federal mahkemesinin kararı Kürdistan Bölgesini, KDP’nin veya Peşmerge’nin hatası vb. ile ilgili değildir. Irak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan krizin nedeni de Hoşyar Zebari veya KDP’nin ısrarı ile ilgili değildir. Sorun anti-Kürt cephesinin varlığıdır. Sorun Kürtlere bu yüzyılda da haritada yer vermek istemeyenlerin tutumudur. Bunun için Kürdistan Bölgesini gözümüz gibi korumak zorundayız. Hiç kimse kendisin kandırmasın Kürdistan Bölgesinin kaybetmesi veya KDP’nin kaybetmesi tüm Kürtlerin kaybetmesidir. Diyalektik budur. 1990’dan sonra Güney Kürdistan görünür olup Kürdistan Bölgesi olduktan sonra Kürtler tüm parçalarda görünür oldular.  Diyalektiktiğin hakikati budur. Bu hakikate saldıranlar kendi sonlarını da hazırlarlar.

Tabi ben yine de iyimser düşünmek istiyorum. En azından Cemil Bayık’ın bu kadar basit bir hesap yapmayacağına inanmak istiyorum. Belçika’da yatıp kalkan PKK medya kalemşörleri bilmese de Cemil Bayık Kürdistan Bölgesinin statüsünün tehlikeye girmesinin kendi hayatının bile tehlikeye girmesi demek olduğunu biliyor olmalı.  Böyle bir anti Kürt cephenin kazanması durumunda Cemil Bayık kafasına düşecek füzenin menşeini bile bilir.  Hatta büyük ihtimal Cemil Bayık 6. Kongre’de kaldığı mağaranın önüne düşen füzeyi de unutmamıştır. Cemil Bayık Kürtlerin darbe yemesi durumunda eskisi gibi Urmiye’de göl kenarında ki evde tavla oynayamayacağını iyi bilir.  Umarım bunu biliyordur.

Çünkü, PKK’nin Irak ve Kürdistan Bölgesi üzerine hesapları yanlış hesaplardır. O hesaplar tutmaz. O hesap herkesten önce PKK’nin kendisini yakar.

Diğer Haberler