Karayılan’ın söylemedikleri…

Karayılan’ın söylemedikleri…

PKK yöneticisi Murat Karayılan PKK’nin Avrupa’da yayın yapan Özgür Gündem Gazetesine bir röportaj verdi. Röportajın şu ana değin iki bölümü yayınlandı.  Geri kalanlar bölümlerde yayınlanacak.

Murat Karayılan’ın röportajında Arap Baharından Kobani’ye değin yaşanan süreçler değerlendiriliyor. Karayılan’ın açıklamalarına göre, PKK, Arap baharının başından itibaren bir Süpermen rolü oynamış.

Süpermen filmindeki Clarak Kent gibi nerede kötüler varsa koşmuş, fedakarlık yapmış ve insanları kurtarmış.  Nerede bir saldırı varsa PKK oraya güç göndermiş, herkes onu engellemeye çalışmış, kimse PKK’ye yardım etmemiş. Fakat PKK kendi öz gücüne dayanarak yoktan var etmiş ve Süpermen rolü oynamış. Karayılan biz IŞİD’i yendik demiş. Ayrıca Kerkük, Şengal, Mahmur, Kobani, Hewler vb tüm yerleri kimsenin yardımı olmadan kurtardıklarını belirtmiş.

 Tabi ki Arap baharı süreci ve PKK’nin bu bahar içindeki rolünün Karayılan’ın anlattıklarından çok farklı noktada.

Karayılan neden bunları söyledi?

Murat Karayılan’ın bunları söyleme nedeni her şeyden önce bir tarih kurgusunu dile getirmek amaçlıdır. Yani PKK’nin tarihi saptırma ve sürekli yeniden kurgulama yönteminin bir devamı diye biliriz Karayılan’ın açıklamalarına.

PKK tarihi, kendi tarihini, Ortadoğu’yu, olay ve olguları her dönem kendi ihtiyaçlarına ve çıkarlarına göre yeniden kurgular ve servis eder. Mesela, PKK’nin 30 yıl önce kendi anlattıkları PKK tarihi ile şimdi anlattıkları tarihi arasında hiçbir ilişki yoktur. Her şey kişilerin rolleri ve kişilikleri, olaylar, toplantılar, sözler her şey yeniden kurgulanır. PKK bunun için ardında pek iz bırakmak istemez.  Sürekli delil karartır. Mesela kendi dijital ortamdaki yayınlarının adreslerini sürekli olarak değiştirerek arşivleri yok eder. Eski söylediklerini ortadan kaldırıp yeni sözlere yer açarlar. Bir bellek karartma diye biliriz buna.  Karayılan da konuşmasında IŞİD sürecini yeniden dizayn etmek istiyor. Eski bilgileri ısıtıyor, yeniden kurgulanıyor ve piyasaya sürüyor.

Fakat Karayılan’ın bir başka amacı daha var o da PKK’nin askeri güçlerinin yaşadığı güncel durumu örtbas etmek. Derler ki müflis tüccar eski defterleri karıştırır.  Karayılan’ın ki de biraz o hesap. Karayılan müflis ve gücünü tasfiye etmiş bir komutan olarak eski olayları anlatıyor. HPG’nin güncel durumunu, Kuzey Kürdistan’da 2016 yılından bu yana yani hendeklerle beraber yaşanan hezimeti, gerillanın tasfiye oluşunu anlatmıyor.

Karayılan, Güney Kürdistan’da PKK’nin kırk yıldır üslendiği Haftanin, Şekif dağı, Xaxurke, Avaşin zozanları, Zınare Keste ve daha onlarca PKK’nin kendine göre isimlendirdiği dağların her yıl TSK’ya bırakıldığını da anlatmıyor.

HPG’nin hala 2017 yılında hayatını kaybetmiş 70’ye yakın gerillanın kimliklerini açıklamıyor. 2019 yılında ise açıklamadığı 90 civarında kimlik var. Adı açıklanmamış bir düzine HPG ve PKK yöneticisi olduğunu biliyoruz. Sadece bu yıl 2020 yılında hayatını kaybetmiş 50’ye yakın isim açıkladı. Bu insanların isimlerini iki yıldır gizli tutuluyordu. PKK’nin şu ana değin ismini açıklamadığı sadece Kuzey Kürdistanlı 500 dolayında kaybı olduğu da biliniyor. Karayılan bunları da anlatmıyor.

Karayılan bu saydığımız pratiklerin sorumlusu. Hatta 2014 yılından bu yana HPG Ana karargâh Komutanı olarak bizzat bundan sorumlu. Bu nedenle öncelikle bunları açıklamalı.

Karayılan YPG ve HSD güçlerinin de sorumlusu

PKK sistemi içinde tüm parçalar merkeze bağlıdır.  Hiçbir yerel kararı kendi başına alamaz. Halk Savunma Merkezi denilen HPG tüm PKK askeri güçlerinin merkezidir.

Doğu Kürdistan’da HRK; Rojava’da YPG ve HSD, Türkiye’deki YPS vb. milis yapılar, ayrıca Güney Kürdistan’da resmi olarak Haşdi Şabi gücü olan Şengal’deki YBŞ’de Murat Karayılan’ın denetiminde. Tüm komuta atamaları, eğitimler, cephane ve lojistik ihtiyaçları da buradan koordine ediliyor. Mesela HPG’nin Mahsum Korkmaz Akademisinden mezun olan biri Şengal’deki YBŞ güçlerine düzenleniyor. Yani PKK bir kadrosunu Haşdi Şabi kıyafeti giydirmeye gönderiyor. Bu kişiyi de Karayılan seçiyor.

 Karayılan’a sormak gerek “neden Kürt düşmanı Haşdi Şabi’nin armasını ve bayrağını Kürt güçlerinin kıyafetlerine yapıştırıyorsunuz?”.

Mesela Şengal’deki asayiş biriminiz Irak bayrağı altına, Haşdi Şabi arması ile yol kontrolü yapıyor.  Neden gururunuz ve kibriniz Haşdi Şabi arması taşımayı, kıyafeti giymeyi kabul ediyor da Peşmerge kıyafeti giymeyi ve Peşmerge güçlerinin bir parçası olmayı kabul etmiyor. Mesela neden, Kandil’deki yol kontrol biriminiz neden Peşmerge kıyafeti ve arması taşıyıp, Kürdistan bayrağı altında yol kontrolü yapmıyor? Karayılan öncelikle bunları açıklamalı.

Karayılan ayrıca YPG ve HSD’ye de talimat veren kurumdur. Mesela Efrin’deki YPG’nin anlam verilemez geri çekilmesinden bizzat Karayılan sorumludur. Efrin’de asla çekilmeyeceğiz dendiği halde hazırlık yapılmamış olması ve tam da Türklerin zafer 18 Mart Zafer Bayramı günü Efrin’in bırakılmasının sorumlusu da Karayılan’dır.

Karayılan Güney’deki Peşmergelerin şehit edilmesinden de sorumlu

Fakat kendisi kalkmış ne diyor birazda köylüce bir gösteriş, kibir ve böbürle “Mesut Barzani ve Mesrur Barzani bana özel kurye ile haber gönderdiler” diyor. Böylelikle iyi niyet ve Kürtperver olduğunu ispat etmek istemiş. Oysa ki Karayılan Güney’de yaptığı başka şeyleri anlata bilirdi. Mesela, Serê Zêrê Sınır Kapısı Asayiş Müdürü Gazi Salih Alixan’ın katledilmesi emrini nasıl vicdansızca verdiğini anlatması gerekiyor. Neden Kuzey Kürdistan’da tek bir MİT yöneticisi öldürülmezken neden Hewler’de Karayılan’a bağlı Özel Kuvvetler istihbarat birimi kalkıp

Hokkabaz restoranda MİT Diyerek birini vurdu?  Neden Türkiye’de değil neden Güney’de? Karayılan öncelikle bunu açıklamalı. Neden Peşmergelerin yollarına mayın döşeniyor? Karayılan bunu açıklamalı. Karayılan PKK’nin Güney Kürdistan’a askeri olarak savaş açma projesinin uygulayıcısıdır.

Karayılan “2014 yılında biz KDP’ye yardım ettik” diyor ama cümlenin devamını getirmiyor. O cümlenin devamı şöyledir; “KDP ve Güney Hükümeti de bizim yaptığımızın on katı iyilik yaptı. Ama sonra biz yediğimiz kaba pisledik” Eğer Karayılan’ın söylemediği hakikat budur.

Karayılan yıllardır hep makul adamı oynadı, Güney Kürdistan halkı ve siyasetçileri de PKK içindeki en iyi insan Karayılan’dır, Kürtçüdür, halkçıdır diye kendisine özel değer hatta taviz verdi. Fakat Karayılan kendisine verilen bu özel statünün değerini bilmedi. Karayılan PKK’nin Peşmerge’ye saldırma projesinin askeri ayağının mimarı oldu. Kendisine yapılan kişisel teveccühleri hoyratça kullandı.

Nankörlük ve vefasızlık

Aslında çok basit yalanlar ve kasaba politikacılığı ile kendi gerçek yüzünü ortaya koydu. Mesela Karayılan röportajında “PYD’nin ilk yıllarında kim Rojava’ya silah verdi” konusunu açıklamış. Demiş ki “KDP’den istediler ama KDP vermedi”.  Oysa ki Karayılan herkesten iyi şunu biliyor, “Eğer KDP ve özelde de o zaman ki Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin desteği olmazsa Serêkaniye daha 2012 yılında El Nusra çetelerinin eline geçecekti. O dönem savaşçıların ekmeği bile Güney Kürdistan’dan gidiyordu.” Fakat PKK, nankörlük ve vefa bilmezlik ile bunu yok saydı ve tam tersi bir kara propaganda yaptı.

Bir siyasi hareket bu kadar çıkarcı, benmerkezci, rekabetçi ise tehlikelidir. Aynı hareket eğer ayrıca vefa bilmez ve nankör ise çok daha tehlikelidir. Eğer aynı hareket birde göz kara ve yalan söylemeye açıksa orada bir siyasi hareket değil bir çete gurubu var demektir.

Karayılan her ne kadar küçük magazinsel bir iki ayrıntı ile tarihi yeniden yazmaya son on yılın değerlendirmesini yapmaya çalışmıştır.   PKK’nin anti-Kürt ittifakının bir parçası olduğunu gizlemeye çalışmıştır. Fakat gerçekler böyle değildir. Biz Karayılan’ın söylemediklerini ve gizlediklerini yazmaya devam edeceğiz.

Diğer Haberler