Siz hala İmralı üzerinde bir tecrit olduğuna inananlardanmısınız?

Siz hala İmralı üzerinde bir tecrit olduğuna inananlardanmısınız? Selahattin Demirtaş Hasan atilla Uğur, PKK, İmralı, Türkiye, MİT, HDP, Kobani, Erbili işgal planı, Türk Maıl, Ali Kemal Özcan

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün konuşmasında “Edirne’deki İmralı’dakine büyük hesap verecek” demesi geçmişte var olan bir tartışmayı tekrar alevlendirdi. “Öcalan ve Demirtaş birinin halefi ve selefi mi? Aralarında bir rekabet mi var?” Soruları gündeme getirildi. Oysa ki şunu sormak gerek Abdullah Öcalan Selahattin Demirtaş’tan neyin hesabını isteyecek? Demirtaş Öcalan’ın söylediği neyi yapmamış? Hepsini geçtik Erdoğan bunları nereden biliyor?

Açık söylemek gerekirse Erdoğan’ın İmralı adına Demirtaş’tan hesap istenecek demesi şu anlama geliyor: Şu anda hala Türkiye devleti ve İmralı arasında bir görüşme trafiği var. Yani öyle PKK’nin dediği gibi bir İmralı üzerinde tecrit yok ve hiçbir zaman da olmadı. Abdullah Öcalan İmralı’da Türk devletinin ve hükümetinin danışmanı gibi çalışıyor. Devlete akıl veriyor. Abdullah Öcalan devlete çalışıyor. Fakat bir türlü bunu görmek istemeyen bir kitle var. Bunun ispat eden onlarca şey var. Onlarca belge ve söz var. Buna rağmen Öcalan’ın arkasından gitmeye çalışanlar var.

Abdullah Öcalan’ın yol arkadaşlığını yapmış, PKK içinde önemli yer edinmiş pek çok insan Öcalan’ın Mit ile ilişkili olduğunu, devlet tarafından organize edildiğini, PKK’nin kuruluşundan bu yana Öcalan ve MİT arasında bir ilişki olduğunu söylüyor. Bunu da onlarca olay ile ispatlıyor. Hadi biz bunları bir yana bırakalım. Sadece 1999 yılında Türkiye’ye geldikten sonra Abdullah Öcalan adı etrafından yaşananları bile alt alta yazınca Öcalan ve devlet arasındaki ilişki nettir. Mesela birkaç örnek;

      1. Abdullah Öcalan’ın 16-21 Şubat tarihinde altıda kendi imzası da olan PKK’ye ait bilgileri, vergi verenleri ifşa ettiği ilk tutanaklar.
      2. Abdullah Öcalan’ın devlet görevlisi Atilla Uğur’la yaptığı konuşmalar. Bu konuşmalarda “beraber Erbil’i alalım, Barzani ve Talabani’yi sizin ayağınıza getireceğim” gibi onlarca ilginç öneri var.
      3. 1975 yılından 1999 yılına değin bağımsız birleşik Kürdistan devleti istiyoruz diyerek, Güney ve Kuzeyde bağımsız devlet istemiyorlar diye hain ilan eden ve saldıran PKK’nin Öcalan yakalandığı an “benim annem Türk” demesi, Kürt devleti istemenin “uluslararası bir komplo olduğunu” söylemesi.
      4. Abdullah Öcalan’ın kendi kitaplarında ve İmralı notları adlı kitaplarda “Türkiye’yi dünyanın etkili gücü yapmak, Kürtleri Türkiyelilik üst kimliği altında devlete bağlamak, Kürtleri Türkiye’nin demokrasi gücü yapmak” gibi onlarca söz kullanması.
      5. İmralı notları adlı kitaplarda devlete yaptığı öneriler, hükümeti güçlendirme çalışmaları. HDP ve öncesi partilerin tüzüklerinin nasıl devlet ile ortak yazdıkları cümlelerin olması. Roboski meselesini büyütmeyin demesi, Kobani için Hakan Fidan’la ortak çalıştım demesi”
      6. Yine sözde tecrit varken Efrin’in bir gecede bırakılması ve Karayılan’ın çıkıp Rusya İmralı’ya bir heyet gönderdi, önderliğimizi tehdit etti, demesi. Sonra konunu kapanması.

Sadece aklıma gelen birkaç noktayı yazdım. Tüm bunlara bakan biri Abdullah Öcalan’ın devlet ile ilişki içinde olduğunu anlaya bilir. Oysa ki hala buna rağmen Öcalan’ı kutsayan insanlar var. Oysa ki biraz objektif olan biri Öcalan’ın kitaplarını okuyunca devlete danışmanlık yaptığını zaten göre biliyor. Öcalan daha ilk tutuklandığı gün devlete “İbrahim Tatlıses bize vergi veriyordu” diyen bir insan, “Gizli plan yapalım, Erbil’i beraber alalım” diyen bir insana nasıl başkan denir, önderlik dene bilir? Aslında aklımızın almadığı şey budur.
Öcalan diyor ki “ben devletin hizmet eriyim” bunun videosu var.

Öcalan’ı sorgulayan kişi Hasan Atilla Uğur diyor ki Öcalan dedi ki: “Beni asmayın, size hizmet edeyim”.

Öcalan’a 1996 ilk kez Şam’da görüşen daha sonra 2019 yılında imarlı ’da görüşen ve mektubunu kamuoyuna getiren Türkiye üniversitelerinde çalışan Ali Kemal Özcan diyor ki “Abdullah Öcalan yerli ve millidir”. Yani Abdullah Öcalan Türk malıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı çıkıp diyor ki Öcalan Demirtaş’tan hesap soracak. Yani Türkiye Cumhurbaşkanı Öcalan’ın ne yapacağını biliyor.

Peki şimdi soruyoruz siz hala İmralı’da tecrit olduğuna inanıyor musunuz? İnsanlar cezaevlerinde kendini yakarken, açlık grevi yaparken de Öcalan devlet ile görüşüyordu.

Efrin işgal edilirken Öcalan ve Hakan Fidan görüşüyordu. Serekaniye ve Girê Spî işgal edilirken de Öcalan ve AKP arasında görüşme vardı. Öcalan ve devlet arasındaki görüşmeler, görüş alışverişleri hiçbir zaman bitmedi. Devlet ihtiyaç duyduğu zaman Öcalan’la PKK’ye gerekli mektup ve bilgilendirmeleri de yapıyor.

Yani Erdoğan’ın konuşmasından çıkarılacak sonuç şudur. Abdullah Öcalan Türkiye patentlidir, Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı tüm görüş ve önerilerin üzerinde “Made in Turkey” yazmaktadır. Bunun için 1999 yılından bu yana geçen 23 yıllık zaman içinde Kuzey Kürdistan’da Kürtler onlarca belediye kazandı, onlarca vekil çıkardı, nerdeyse 10 bin insan hayatını kaybetti, insanlar kendini yaktı, patlattı, gençler kendini kayalardan attı. Ama yine de Kuzey Kürdistan hiçbir şey kazanamadı. Çünkü eğer çoban kurdun söylediği yoldan giderse, sürüyü kurt kapar. Kuzey Kürdistan tüm bedelle ve emeklere rağmen “Türk malı” bir liderin arkasından gittiği için acıları azalmadı tam tersine arttı, kazanımları artmadı tam tersine hepsini harcadı. Sürekli tükendi.

Maalesef ki dün Erdoğan’ın konuşmasından zaten yıllardın bildiğimiz ve söylediğimiz bu gerçek yine teyit edilmiştir: İmralı üzerinde bir tecrit bir yoktur? Öcalan Türk devletinin yerli ve milli bir projesidir.

Diğer Haberler