Dılovan Ali yazdı: PKK ve Kürt nefreti

Dılovan Ali yazdı: PKK ve Kürt nefreti

 Fransız devrimi öncülerinden Maximilien Robespierre; “Hainlere karşı imtiyazlı olmak, hepimizin sonu olur” der. Bu söz Kürtler için önemli bir örnektir. PKK 43 yıldır Kürtleri kıyamdan geçiriyor, bazı kişiler Türk solu ve Kemalist Kürtlere alkış tutuyor. Güney ve Doğu Kurdistan da bir grup gazeteci ve siyaset yorumcusu PKK’yi aklamak ve temize çıkarmak istiyorlar. Fakat kim PKK’nin Hendek olaylarında 10 bin günahsız ve suçsuz insanı öldürttüğünü unutabilir? Avaşîn, Metîna, Gare ve Xakurke’de  Kurdistan Pêşmergelerini şehit ettiler. Şengal’de de Haşdi Şabii adı altında Kürt milletine düşmanlık ediyorlar. Sizce katil ve ihanetçiler aklanabilir mi? Eline Kürt kanı bulaşanlar ölene kadar haindirler. 3-4 yaşlarındaki çocukları katledenler, özgürlük ve insan haklarını savunabilirler mi? Bu bir çelişki değil midir?

Kürt Kemalizmi

Kürt tarihini genel olarak ele aldığımız zaman hiçbir gücün PKK kadar düşmanına bağlı olduğuna inanmıyorum. Çünkü PKK’nin temeli Kürtleri yok etmek, Türk solu ve Kemalizme hizmet etmek üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla Türk Devletine ve Atatürk ekolüne karşı sıcak bir tavır sergilemektedirler. HDP milletvekilleri Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde bir Türk’ten daha fazla üzüntülerini dile getirmektedir. Atatürk ile övünen ve saygıyla ananlar Selahattin Demirtaş ve Ayhan Bilgen değiller miydi? Onlar bu felsefe ve teorileri Öcalan’dan almışlardır. Apo yazılarında Atatürk’ü kahraman ve saygın bir kişi olarak göstermektedir. Aynı zaman da Şeyh Said ve Seyid Riza’yı İngiliz ajanı, Mele Mustafa Barzanî ve Qazî Muhammed’i de gerici ve dinci olarak ele almıştır. Bir partinin lideri bu şekilde düşünüyorsa parti üyeleri Kürtlere karşı nasıl nefretle yaklaşmasın? Türkiye’nin bugünkü varlığı, demokrasi ve özgürlüğü Atatürk’ün bir mirası olarak görmektedir. Apo’nun Atatürk sevgisi bu kadar derindir. Yıllardır Atatürkçüler binlerce Kürdü gözaltına alıp zindanlarda işkence yapmışlardır.

PKK ve MİT

PKK ve MİT arasındaki ilişki, tarihi bir ilişkidir. Başlangıçta Kurdistan Devrcimleri daha sonra PKK olan bu grubun lideri Öcalan ve Doğu Perinçek arasında güçlü bir ilişki vardı. Doğu Perinçek 1977’lere kadar gazetesinde Apo ve PKK’nin propagandasını yapıyordu. Ergenekoncu olan Doğu Perinçek Kemalizm fikrini Öcalan ve arkadaşlarına benimsetmekte etkin rol oynamıştır. 1987’de Bekaa vadisine gidip bir süre PKK kamplarında kalmıştır. Apo ile birkaç röportaj yapıp PKK üyeleri üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Perinçek, PKK üyelerine Kemalizmi aşılayan ilk kişi değildir şüphesiz!
Öte yandan Apo’nun hocası ve MİT teorisyeni olan Yalçın Küçük de PKK’nin Kürtlere düşmanlık beslemesinde etkin rol oynamıştır. Küçük, Celal Talabanî için Politik Fahişe demiştir. Daha sonra Med TV ye verdiği röportaj da şöyle demiştir: ‘’ Amacımız Barzani ve Talabani karşıtlığıdır. Bu sadece benim fikrim değil. Kardeşim Abdullah da aynı fikirdedir’’

PKK ve Kürtlerin Öldürülmesi

Kürt kıyımından bahsedildiğinde direkt olarak akıllara PKK gelmektedir. Bu şaşırılacak bir şey değildir. Kürdistan’ın dört bir yanında PKK’nin Kürtlerin kanını akıtmadığı bir yer kalmamıştır; Dağlarda, şehirlerde, sokaklarda… PKK’nin kurşun sıkmadığı bir köy ve kanına girmediği parti üyeleri kalmamıştır. PKK’nin genel tarihinde Kürt kıyımı, ihanet ve düşmanlarına kölelik vardır. Fis köyündeki olay bitmeden PKK, Mazlum Doğan’ın emri ile iki militanını (Emin Dal ve Ali Yaver Kaya) Siverek’te 1978 yılında Dengê Kawa örgütünün liderini (Ferit Uzun ) kana buladılar. PKK militanları daha Türk karakollarına saldırmadan Mardin’de PDK-KUK Peşmergelerine saldırdı ve birkaçını şehit ettiler. Bununla da sınırlı kalmayıp DDKD ve PSK’ye de saldırdılar.
Güney Kurdistan, en zor dönemlerde PKK’ye yardımda bulundu. Tarihten haberdar olanlar 1983’te bir grup PKK’linin Mehmet Karasungur’un komutasında Güney Kurdistan’a geldiğini, PDK kamplarında kaldığını ve onlara yer temin edildiğini bilirler. Güney Kurdistan Hükümeti kurulduğunda ise daha Kürt düşmanları sesini yükseltmeden PKK, Kurdistan Hükümetine savaş ilanında bulundu. Duran Kalkan: ‘’ Nefeslerini kesmemiz lazım’’ Öcalan: ‘’ Barzani ve Talabani emperyalizmin kölesidirler’’ demişlerdir.

 PKK ve Medya Manipülasyonu

PKK, medyayı kendi emelleri doğrultusunda kullanmayı iyi beceren bir partidir. Bilinçli bir şekilde kadrolarını bu konuda eğitiyor. Dünya genelinde etkin bir role sahip olan medya PKK içerisinde ahlaki bir boşluktan ibaret kalıyor. PKK’nin Avrupa’da yaşayan gazetecileri, bütün vakitlerini Kürtlere karşı yalan ve sahte haber yapmakla geçiriyorlar. Kendisini aile kavramından soyutlayan herhangi bir kişi isterse PKK medyasında çalışabilir. Hatta Güney Kürdistan’da PKK için çalışıp, gazete ve internet sayfalarında onların lehine yazanların çoğunun ailesi eski Baas partili Kürt düşmanlarından oluşuyor. PKK kendi medyasında açık bir şekilde Güney Kürdistan’a düşmanlık gütmektedir, Kürdistan işgalcileri bile bu konuda onlar kadar iyi değildir. Çünkü işgalci devletler görevlerini PKK’ye yüklemiştir. PKK’de bu görevi istekli bir şekilde yerine getirmektedir. Ne gariptir ki Kuzey Kürdistan’da bir kişi öldürüldüğü zaman PKK medyası 10 dakika içerisinde katilin fotoğrafını internette paylaşıyor! Bu bilgi nasıl ve nereden ellerine geçiyor?! Bu sorunun cevabını Kürdistan halkına bırakıyorum.

PKK ve Tasfiye

PKK tarihinde tasfiyeler öyle bir şeydir ki örgüt bununla tanınmaktadır. Öcalan ve Ankara grubu kendilerine tehdit olarak gördüğü herkesi MİT ve Suriye istihbaratının yardımlarıyla direkt olarak tasfiye etmiştirler. Öcalan kendisi dışında birinin halk tarafından sevilmesi ve destek görmesinden endişe duyuyordu. Kendisini peygamber olarak gördüğü için, kendisi dışında birini kabul etmiyordu. Faşist Nazi lideri Hitler şöyle diyordu: ‘’Tek bir Tanrı vardır, tek bir lider olmalıdır.’’ Öyle görünüyor ki Öcalan da Hitler’in yolundan ilerleyip kendisini peygamber olarak görüp öyle ilan etmektedir. Öcalan’ın otoritesine tehdit olabilecek liderler PKK, MİT ve Suriye istihbaratı tarafından tasfiye ediliyorlardı. (Mehmet Şener, Çetin Gungur, Dilaver Yıldırım, Enver Ata, Resul Altınok, Suphi Karakuş, Dr. Nasir) bunun en iyi örnekleridir.
Birkaç gün önce PKK kurucusu ve yöneticisi Fuat kod isimli Ali Haydar Kaytan Mit operasyonunda öldürüldüğü ilan edildi. Gerçek şu ki yaklaşık iki yıl önce Kaytan’ın PKK tarafından Xakurk bölgesinden tasfiye edildiğidir. PKK bu senaryolarla kirli sularda balık tutmak istiyor!

PKK ve Uyuşturucu Madde (Narkotik)

Avrupa birliğine bağlı Narkotik Şubesinin hazırladığı yıllık rapora göre PKK’nin 2019 yılında 47 bin kilo Kokain ticaretini yaptığı tespit edilmiştir. Afganistan ve İran’da üretilen uyuşturucu PKK yoluyla Avrupa’ya taşınıp oradan da dünya pazarında satılıyor. Güney Kürdistan’da da PKK sınır ticareti ve uyuşturucu aktarımı yapmaktadır. Cemil Bayık uyuşturucu organizasyonunu yürüten birinci şahıs olarak ön plana çıkmaktadır. Önceleri Güney Kürdistan’da bir grup YNK’li uyuşturucu ticaretinde PKK’ye destek vermekteydi. Fakat 8 Temmuz olaylarından sonra bu durum değişti. Güney Kürdistan’da uyuşturucunun yayılmasının sebeplerinden bir tanesi de PKK idi. PKK Kürdistan’a uyuşturucuyu sokmak için sınır bölgelerinde güvenli yollar oluşturuyor ve Kürdistan halkını zehirliyor. Kürtlere zarar veren her türlü eylemin içerisinde PKK başrol oynamaktadır.

PKK ve Kürt Nefreti

PKK dünya üzerinde kendi milletinden haz etmeyen tek örgüttür. Kürtlere beslediği düşmanlık beraberinde her zaman kan ve ölümü getirmiştir. Bir Kürt partisi olmamakla beraber MİT tarafından kurulan PKK’nin asıl amacı Kürdistan sınırlarının genişlemesinin önüne geçmektir. Kürt kültürünün olduğu her karış toprakta PKK parti flamalarını ve Öcalan posterlerini dikerek Türkiye’yi oraya davet etmektedir. PKK bu tutumu ile Kürt düşmanlarına bahane üretip Kürtlerin kimliklerini yok etmeleri için onlara yol açmaktadır. Batı Kürdistan’ın Efrin şehrinde Öcalan posterleri ile Türkiye’yi tehdit ettiler ancak Türkiye Efrini işgal ettiğinde ise PKK militanları ve yöneticileri kaçtılar. Güney Kürdistan’ın Kestê dağını Peşmergeye bırakmayan PKK tek bir mermi sıkmadan işgalci Türk devletine teslim ettiler. Hendek savaşlarında Duran Kalkan’ın ve PKK yöneticilerinin ‘’ Halkımızın yanındayız ve onları yalnız bırakmayacağız. ’’söylemlerini kim unutabilir. Türkiye şehirleri talan edip 10 bin günahsız insanı öldürdüğünde ise PKK yöneticilerinin tümü kaçıp uzun bir süre sessiz kaldılar. PKK Kürt halkını kendilerine kalkan olarak kullanmıştır, hiçbir zaman Kürtler için savaşmamış Kürtlerin çıkarlarına karşı durmuşlardır.
Çünkü Kürt milletinin en büyük düşmanı PKK’dir.

Konuk yazar: Dilovan Ali

Darka Mazi konuk yazarların makalelerini imla hariç hiç bir biçimde değiştirmez.  Makale içindeki düşünceler yazarın kendi düşüncelerini içerir.

 

Diğer Haberler