Xalifan bahane, Şam şahane

Xalifan bahane, Şam şahane PKK, KCK; CEmil Bayık, İran, Suriye, Rojava Aldar Xalil, Lozan, Kürdistanilik, Esad,

PKK son aylarda Kürdistan Bölgesel Yönetimine dönük Rojava merkezli bir anti propaganda ve karalama yürütüyordu. Roj Peşmergelerine dönük saldırının zirveye çıkması ve Xalifan’da Roj peşmergeleri gerillalarımızı öldürdü diye bir kurgunun servis edilmesi ve bir avuç PKK kitlesinin Sêmalka kapısına cenazelerimizi istiyoruz diye yığılması, Kürdistan Bölgesel Yönetimi merkezli K24 vb medya çalışmalarının engellenmesi, ENKS üyelerinin işkence ile öldürülmesi bu sistemli propaganda saldırısının birer parçasıydı.

Siyaseti yakından takip edenler PKK’nin bunda bir amacının olduğunu göre biliyordu. Sonuç olarak; PKK’nin bu saldırgan tutumunun altında Şam ile PYD arasındaki görüşmeler daha doğrusu PKK ile Tahran arasındaki görüşmeler çıktı. Yani Xalifan bahane Şam şahane.

PKK ve Şam arasında stratejik anlaşma

Eldeki bilgiler ve güvenilir kaynakların verdiği bilgilere göre, İran ve PKK arasında Süleymaniye ve Tahran’da üst düzey görüşmeler yapıldı.  Görüşmelerin stratejik olanı Süleymaniye yakınlarında direk Cemil Bayık ve İran İtlaatından isimlerin katıldığı dar bir toplantı idi. İran burada Suriye rejiminin uluslararası alanda elinin güçlenmesi için artık Kürtlerin rejim ile anlaşması gerektiğini belirtti. Geçmişte aralarında olan stratejik anlaşmayı yenilediler ve PKK yeni bazı pratik imtiyazlar aldı. Suriye’de 1990’lardaki gibi hastane, okul, havalimanını kullanma vb. pratik imtiyazları aldı. Rojava’nın geleceği konusu ise tali bir konu gibi küçük evlatlar Şam ve PYD’ye bırakıldı

PKK hiçbir zaman Rojava’yı Suriye’den koparmaya çalışmadı

Her zaman söyledik Rojava zaten bir çatışma ile kurtarılmamıştı. Yine İran ve PKK arasındaki görüşmeler sonucu PYD’ye teslim edilmişti. Bunun için Esad rejimi her zaman Rojava’yı kendi alanı olarak gördü. Yıllardır devam eden savaşa rağmen memur maaşlarını, öğretmen, doktor vb maaşları ödedi. Hava alanı gibi temel yerlerden çekilmedi. Hatta petrol boru hatları zarar görmesin diye geri çekilirken Rimelan gibi Petrol tesislerinin memur, mühendis ve teknik elemanlarını da Rojava yönetimine teslim etti. Bunun böyle olmasının bir sakıncası yok. Burada sakıncalı olan PKK’nin Kürtler için tarihi bir fırsat olan Rojava’da direksyonu hiçbir zaman Kürtlerden yana kırmaması idi.

PKK Rejim artıklarına değil Kürtlere yöneldi

PKK önce Rojava’da kendisi dışında kalan Kürt partileri temizledi. Mesela Emin Siyasi, Emin Devli, Emin askeri gibi isimlerle bilenen Suriye rejiminin güvenlik güçlerinde yer alan insanlar Qamişlo, Haseki gibi yerlerde yaşıyor ama ENKS’liler yaşayamıyor. PKK Rojava’dan Esad Rejimini ötelemeye çalışmadı.

PKK Rojava’nın Kürt kimliiğini geri planda tuttu. PKK Rojavanın Suriyelilik kimliğini zayıflatmadı, güçlendirdi. PKK için Rojava kendisine altın yumurtalayan bir tavuktu. Rojava’da Kürtlerin omuzları üzerinden yükselen savaş ile uluslararası alanda diplomatik, ekonomik ve lojistik bazı imtiyazlar elde etti. Fakat bunların hiçbiri Kürtler lehine çevrilmedi.

Şimdi ise sanki çok denenmişte Rojava’da Kürtler arasında bir uzlaşma olamayacak kadar kötü koşullar var, Kürtler Rojava’da asla bir araya gelemez gibi manzara ve algı yaratıyor. Bu Roj Peşmergelerinin çete diye tanımlanması, gerillaları öldürdüler demesi hepsi bunlar için yapılıyor. Semalka’da halkı bir yalan için kapıya yığmak da bunun için yapılıyor. Güney Kürdistan halkı ile ve Rojava Kürdistanı halkı arasında büyük bir tarihi bağ ve içiçelik vardı. PKK bunu bozmak için özel harp dairesi gibi çalıştı ve her iki Kürdistan parçası arasına tarihte hiçbir zaman olmayan bir nefret tohumu ekti. İki parçayı suni gündemlerle karşı karşıya getirdi. Rojava’yı Esad ile, Araplar ile, Asuriler ile kardeş yaptı ama Güney Kürdistan’a karşı düşman yaptı. Aslında bunu yaptığı kitle kendisinin bilinen belli sayıdaki kitlesi ama sonuç olarak PKK bu kitle ile bir fotoğraf çiziyor, ve diyor ki: “Kürtler Rojava’da bir olamaz. Kürt birliği sağlanamaz. Rojava Kürtleri bir araya gelemez. Sonuç; O zaman Esad’la anlaşacağız.”

Zaten Türkiye’nin Rojava’ya saldırıları da biraz bu temelde oluyor. Türkiye saldırıyor onun eline geçeceğine Rejime verelim deniyor. Oysa Türkiye saldırılarına karşı tek yol rejim değil. Oysa ki bir ihtimal daha var: Kürt birliği.

Aldar Xalil gibi aklı bir karış hava PKK kadroları çıkıp Cenevre’de çözüm yok Şam’da çözüm olmalı diyor. Böylelikle esasen Kürtler Esad’a muhtaç diyor. Oysa ki Cenevre’yi ret etmek, Batı’yı ret etmek Kürtlerin Lozan’da yaptığı hatanın bir tekrarıdır. Oysa ki bir ihtimal daha var: Sadece Rojava partileri değil Kürtler bir olup diplomasi gücü Batı’yı çözüme zorlaya bilir. Bunu bile yaparsa Esad’tan daha fazla taviz kopara bilir.

Aldar Xalil’in yaptığı şey siyasi bir ahmaklık olduğu kadar siyasi bir ahlaksızlık ve ihanettir. 13 bin şehit, 28 bin yaralı, 5 bin gazin var ve sen masada görüşme varken “bizim alternatifimiz yok, biz Şam’a mecburuz” diyeceksin. Aslında baştan teslim olacaksın.

Ağanın biri marabası ile gidiyor. Yol kenarında bir sığır pisliği görüyorlar. Ağa, marabaya demiş ki eğer sen bunu yersen ben toprağımın yarısını sana veririm. Maraba almış pisliği yemiş. Toprağının yarısı giden ağanın canı sıkılmış. Maraba da pislik yedim diye kendine kızmış. Biraz daha gitmişler bir öbek daha sığır boku görmüşler. Bu kez maraba demiş ki “ağa sen bunu yersen toprağını sana geri veririm”. Ağa toprağını geri almak için almış pisliği yemiş. Az gitmişler maraba ağaya sormuş “Ağam biz bu boku niye yedik?”
Aldar Xalil madem hiçbir zaman çözümün Kürtler arasında olduğuna inanmadın, madem Batı devletlerinin çözüm yapma gücü yoktu, madem 1980-1990’lardaki gibi Şam ile uzlaşacaktınız niye  dört parça Kürdistan’dan 13 bin şehit, 28 bin yaralı, 5 bin gazi niye verildi? Niye o zaman Afrin ve Gire Sipiyi Türkiye’ye verdiniz. Yapmayın etmeyin.

PKK Rojava sürecinin başından beri üçüncü yol, üçüncü yol diye kendini paralayıp, biz kimse ile ittifak yapmayız, kendi yolumuzda yürürüz diyordu. Yolları belli oldu. PKK’nin yolu baştan beri Kürtleri Ortadoğu sömürgecilerinin belirdiği sınırlar içinde tutmak oldu. Bu zaten 30-40 yıllık PKK siyasetiydi. Şimdi bu siyaseti meşru göstermek için herkese çamur atıyor.

Buna gerek yok. Karasu, Cemil Bayık başınızda siyah saç kalmamış, bu yaşa gelmişsiniz kalkıp böyle çakallık yapıp, yalan dolan senaryolarla millete çamur atacağınıza çıkıp adam gibi, mertçe deyin ki biz eski dostumuz, Esad ile yürümeye karar verdik. Bunu söylemeniz bile bu iki kuruşluk yalan dolan senaryolarından daha iyidir. Bari bu kez kendinize saygı duyun bunu yapın.

Diğer Haberler