KCK Yürütme Konseyi 6 Haziran tarihinde bir bildiri yayınlayarak aslında Amediye’de yaşanan çatışmaya dönük tutumunu açıkladı. Bildiride şehit düşen 5 Kürt evladı, 5 Peşmerge yokmuş gibi utanmaz bir tutum vardı. Dostlar pazarda görsün mealinde bile “5 insan vuruldu, ailelerine başsağlığı” vb. tek bir ifade yer almayan bildiride tam tersine aslında çatışmanın daha fazla derinleştirileceği ve saldırılarını daha fazla yoğunlaştıracağını da beyan ediliyordu.
Türkiye’nin ele geçirdiği her karış toprak PKK sorumluluğundaydı
Bildiride KCK “TC’nin yenildiğini ve KDP’nin Türkiye’yi kurtarmaya çalıştığı” gibi çok absürt bir tespit vardı. Çünkü TC’nin gerilla karşısında yenildiği gibi durum yoktur. Evet, Türkiye çok kötü bir devlet, faşist bir devlet, Türkiye Kürtleri kabullenemeyen sömürgeci bir devlet, Türkiye’nin birçok ekonomik sorunu var, Erdoğan rejimi çok zor günler yaşıyor, taban kaybediyor, belki girdiği bir seçimi kaybedecek. Ama Türkiye eşittir Erdoğan gibi bir durum ortada yok. Erdoğan’ın kaybetmesi demek Türkiye devletinin kaybetmesi demek olmayacak. PKK medyasının arşivlerini açın göreceksiniz ki PKK 2011 yılından beri Türkiye’nin kaybettiğini iddia ediyor. Ama buna rağmen Türkiye Efrin’i, Serkaniye’yi alıyor, doğru Erdoğan yönetimi sarsılıyor ama Türkiye hiçbir zaman olmadığı kadar Kuzey Kürdistan’ın dağlarını kontrol ediyor, toprak büyütüyor. Türkiye geliyor PKK’nin 40 yıldır kontrol ettiği alanlara oturuyor. Türkiye toprak büyütüyor ama büyüdüğü alanların hepsinde PKK var. Efrin PKK’nin elindeydi, Serekaniye, Girespi PKK’nin elindeydi, Haftanin’de Xantur, Deriye Davetiya, Keşane PKK’nin elindeydi. Xaxurke’de Şekif, Lolan vadisi, Abdal Kuvî, PKK’nin elindeydi.
Türkiye’nin KDP’nin elinden aldığı tek bir karış toprak yok.Tüm toprakları PKK’den almış. Nasıl aldığı da bilinmiyor. Abdullah Öcalan’ın talimatı ile mi verdiler konusu şaibeli. PKK içindeki Türkiyeci sol görüşlü Ankara gurubu mu verdi konusu ise şaibeli. Fakat insanın hem yüzlerce şehit verip, 40 yıl oturduğu dağı bir gecede vermesi çok normal bir geri çekilme olarak göremiyoruz. Gerçek olan bir şey var, PKK’nin elindeki Kuzeydeki, Rojava’daki, Güney’deki dağların hepsi bir bir Türkiye’nin eline geçiyor. PKK 2017 yılından beri toprakları tek tek, şehir şehir, dağ dağ Türkiye’nin eline geçmesine neden oluyor, Türkiye’yi büyütüyor ama suçu KDP’ye atıyor.
On bin yıllık Kürt dağı Metina dağını PKK’mi yarattı?
KCK buna ispat olarak da şunu söylüyor: “KDP gerilla alanlarını kuşatma saldırısı başlattı”. Sormak gerekiyor gerilla alanı nedir? KCK diyor ki “KDP Özel Kuvvetleri gerilla alanlarına girmek istedi, çatışma oldu”. Sözünü ettiği alan neresi? Metina dağı mı? 1000 yıldır adı kitaplarda bile geçen Metina PKK’nin babasının malı mıdır? Yoksa Metina dağlarını PKK’mi yaratmış? PKK dağa kurulmadan Metina dağları Eylül ve Mayıs devriminin ilk kıvılcımlarının çakıldığı dağlar olmuştur. Yüzlerce Peşmerge o dağlarda Saddam rejimine karşı savaşmış ve Şehit düşmüştür. Enver Mayi gibi onlarca Peşmerge o dağlarda şehit düşmüştür Şimdi PKK sanki bu dağları kendisi yarattı gibi gerilla alanı diyerek, tabusunu cebinde saymaktadır. Hayır, gerilla alanı diye bir şey yoktur. PKK o alanları düşmandan kurtarmamıştır. 1982 yılında KDP, PKK’nin Güney Kürdistan’a gelmesini kabul etmiş, kendi kamplarına PKK almış ve bunun sonucunda da 9 maddelik bir protokol imzalanmıştır.
PKK tek karış toprak kurtarmadı, ama kendisine verilen her karış toprağı Türklere verdi?
PKK 1984 yılına kadar direk KDP kamplarının içinde, onların maddi imkânları ile yaşamıştır. 1983 yılı Mayıs ayından Eylül ayına kadar TSK bu alana dönük bir operasyon başlatmış peşmergelere tıpkı bu gün olduğu gibi PKK’yi gerekçe ederek saldırmıştır. Bunun üzerine bir durum değerlendirmesi yapılarak KDP ve PKK şu kararı almıştır: Türkiye sınırına yakın yerleri KDP PKK’ye savunması için bırakmış, kendisi de Saddam askerlerinin olduğu alanda ağırlıklı kalmıştır. Aralarında bir iki km bir mesafe olmuştur. Fakat her güç kendi düşmanına karşı aktif savaşsın denerek bu kara alınmıştır. O zamanda da PKK yine Metina dağında yer almamıştır. Yine KDP’nin imkanları ile yaşamıştır. Sanki ortada böyle bir tarih yok PKK bu dağları kendisi yaratmış gibi göstermeye çalışmaktadır. Hayır, gerilla alanı diye bir şey yoktur. Sınır vardır. Uluslararası teamüllere göre de tarihi meşruluğa göre de tüm alan Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin sınırıdır. Kürdistan Bölgesel Yönetiminin resmi askeri gücü Peşmerge’dir. Yani Metina’da, Gare’de, her yerde Peşmerge’nin alanıdır.
PKK IŞİD savaşına değin şimdi gerilla alanını denilen yerlere adım atamıyordu IŞİD savaşı ile alanda Peşmerge güçlerinin sayısı azaltıldı, Kürdistan Bölgesi özellikle Rojava’daki savaştan dolayı PKK’ye zaman zaman buraları kullanmasına müsamaha gösterdi. Şimdi ise PKK tamamen yavuz hırsız gibi buraların kendisine ait olduğunu iddia ediyor ve bunu bir savaş gerekçesi kabul ediyor. Oysaki KDP’nin 1984’te PKK’ye siz buraları kullana bilirsiniz diye verdiği yerler Sinahttır, (Buraya ekleme yapsan iyi olur) hepsini Türklere verdiniz şimdi gidip oraları geri alması gerekiyor. PKK zamanında KDP ile yaptığı anlaşma gereği yerleştiği yerleri koruyamamışsa Güney Kürdistan’da başka hiçbir yere girme hakkı yoktur.
Kürdistan Bölgesini IŞİD ve Haşdi Şabi ile eş zamanlı saldırmak PKK’yi tarihte kara bir leke haline getirecek
KCK’nin bildirisinde “gerilla ile TC arasındaki savaşın en kritik anında müdahale ederek TC’nin zayıflayan konumunu güçlendirecek bir rol üstlenmiştir. Kürt düşmanı soykırımcı sömürgeciliğe böyle bir destekte bulunmak Kürt tarihine kara bir leke olarak geçecektir” denmiştir. Halbuki tam tersi doğrusudur. Kürdistan Bölgesinin statüsünü yok etmek isteyen bu kadar düşmanın olduğu bir dönemden geçiliyor. İran Haşdi Şabi milisleri ile Erbili füze ile vuruyor. Öte yandan Pirde’de ve diğer yerlerde IŞİD peşmergeleri şehit ediyor ve eş zamanlı olarak PKK de peşmergeleri şehit ediyor. IŞİD, PKK ve Haşdi Şabi aynı anda Peşmergeye saldırıyor. İşte asıl bu PKK’nin Kürdistan tarihinde kara bir leke gibi anılmasına yol açacaktır.
KCK bildirisinde “Fazıl Mirani gerilla ile savaş ola bilir, demek ki hazırlık yapıyordular” denmiş. Fakat bir yıl önce çıkıp “Peşmerge ile savaşırsak bu birakujî olmaz” diyen Bese Hozat ve Mustafa Karasu’dan söz etmiyor. Yine daha 5 ay önce “KDP ile büyük bir savaş olacağını öngörüyoruz” diyen Cemil Bayık’ın sözlerini biz unuttuk sanıyor. Hayır, Peşmerge ile savaş konusunda ajandası olan hatta gizli değil açık ajandası olan PKK’nin kendisidir.
PKK’nin Hewler minneti
KCK’nin her başı sıkışınca başvurduğu bir diğer argüman ise şudur. “IŞİD Hewler’e saldırınca biz gelip koruduk, Mesut Barzani’de bize teşekkür” etti. İŞİD Mahmura saldırdı. Peşmerge ve Mahmur kampındaki bir gurup gerilla beraber mevzi aldılar. PKK tek başına Hewleri savunmadı. Hewleri koalisyon gücü öncülüğünde Peşmerge ağırlıklı bir gurup savundu. Evet, gerillalar vardı. Fakat PKK 8 yıldır hiç ar etmeden aynı şeyi söylüyor. Kobani’ye de Peşmerge gitti. Rojava’daki tüm yaralılarınız özel bir muamele görerek tedavi edildi. Mahmur cephesinde Peşmerge ile mevzilendiniz diye Başkan Barzani mütevazı davrandı, yanınıza geldi. Siz “mal bulmuş mağripli” gibi 8 yıldır aynı şeyin minnetini ediyorsunuz. Oysaki zaten bir verdiniz karşılığında on alınız. Yaptıklarınızın katı kadar imkan verildi size.
HPG ve KCK bildirisi arasındaki çelişki mi var?
5 peşmerge’nin şehit düşmesi olayında KCK ve HPG aynı günde bildiriler yayınladılar. Her iki bildiri arasında bir uslup farkı vardı. HPG bildirisi araştırma gurubu önermiştir. KCK ise direk daha da saldıracağız demiştir. Öyle görülüyor ki Peşmerge’ye karşı savaş kararının ana kaynağı KCK’dir. KCK yani Cemil Bayık. Cemil Bayık’ın Süleymaniye kırsalında İran ve YNK’nin kendisine güvence verdiği bir kuytulukta yaşarkenPeşmergeye karşı böyle bir savaş konusunda daha hadsiz davranması da bu bildiride görmemiz gereken önemli bir husustur.
Sonuç olarak; KCK bildirisi hakikatleri tersyüz etme bildirisidir. KCK bildirisi bir savaş bildisidir. KCK bildirisi daha çok “Peşmerge kanı dökeceğiz” demenin bildirisidir. KCK bildirisi böyle anlaşılmadığı müddetçe atılacak her adım hatalı olacaktır.