TSK ve PKK’nin Berwari Bala bölgesindeki çatışmalar devam ediyor. Geçtiğimiz 10 gün içinde her iki taraftan da kayıplar verildi. Köyler bombalandı, köylüler ata topraklarını terk etmek zorunda kaldı.
Bu savaşın verildiği Berwari Bala bölgesi Kürdistan’ın en güzel coğrafyalarından biridir. Suları, köyleri, dereleri, kayalıkları, doğal burçları ile bir doğa harikasıdır. Berwari Bala’ın elmalarının, papatya ve güllerinin kokusunu bir kilometre uzaktan duyarsınız. Bir cennet parçasıdır Berwari Bala. Berwari Bala Amediye’nin Duhok’un arka bahçesidir. Berwari Bala Behdinan’ı Behdinan yapan yerdir. Fakat bu cennet parçası şu anda bir savaşın kıskacında. Peki, bu savaş niye veriliyor? Bu savaşın ismi ne?
TSK ve PKK arasındaki savaşın anlamının ne olduğu Kürt halkı çok iyi koymak zorundadır. Gerçekten bu savaş Kürtlerin savaşı mı? TSK ve PKK savaşı Kürdistan Ulusal Kurtuluş savaşı mı? Bu sorulara ne cevaplar vermek zorundayız. Çünkü eğer bu gün Metina’da Berwari Bala’da ki TSK ve PKK arasındaki çatışmalar Kürdistan savaşı ise hepimiz gider savaşırız ama yok öyle değilse o savaş bizim topraklarımızdan gitmelidir. Medyaya baktığımız zaman başta PKK yönetimi olmak üzere PKK’ye yakın bazı isimlerin halka çağrı yaptığını görüyoruz. Halka bu operasyona karşı mücadele edin diyor. Örneğin KCK yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık dün yaptığı bir açıklama da halktan “evlatlarına sahip çıkmak için serhildan” yapmasını istedi. Bayık ayrıca şunları söyledi “bu saldırılar sadece gerilla ve PKK’ye karşı değildir.”
Açıkçası bizim yapmamız gereken de bu operasyonların gerçek amacını görmek ve tutum almaktır. Cemil Bayık bize çağrı yapmışsa bizde Cemi Bayık’a çağrı yapmalıyız.
Öncelikle şunu söylemek gerekir hiç kimse Kürt gençlerinin ölmesini istemiyor. PKK’nin hataları başka bir yerde ölen gençler başka bir yerdedir. Ayrıca o gençlerin hayatlarını feda etmesi PKK’nin de haklı olduğu anlamıma gelmiyor. Bu nedenle Cemil Bayık ve PKK’nin bize gençlerin kanı üzerinden yaptığı duygusal çağrılar anlamsızdır. Bizim eleştirdiğimiz şey PKK’nin siyasetidir, PKK’nin kendisidir. PKK öncelikle bu savaşta o ölen gençlere ihanet etmiştir. PKK’nin ne olduğu belli olmayan siyasetinin üstünü gençlerin cenazeleri örtmesi kabul edilemez.
Kürtler Türk devletinin ne yaman bir Kürt düşmanı olduğunu biliyor. Halkın bilmediği ve bilmek istediği PKK’nin ne yapmak istediğidir. Bunun içinde iki önemli soru var. PKK ve TSK arasında Karadeniz’de, Ege’de, Marmara’da tek mermi atılmazken çatıştıkları tek yer neden Güney Kürdistan’dır? PKK neden savaşı Güney Kürdistan’a taşıdı? PKK işte bu soruya cevap vermelidir. Örneğin Türk askeri konvoyu önemli bir askeri merkez olan Bolu’dan yola çıkıyor ve 1529 km tır ve tank ile yol gelip Hakkâri’ye ulaşıyor. Tek bir engelleyici eylem yok. Hakkâri’ye geliyor orda da ses yok, gelip helikoptere biniyor Zinare Kesteye geliyor, Mam Reşo’ya geliyor. Orda köyün içine saklanan üç gerilla çıkıp o askere ateş açıyor. Türkiye’de her şey yerli yerinde Türkler popolarını koltuktan kaldırmıyor ama Keste köyündeki köylü gözyaşları içinde uçak vuruşu altında hayvanlarını kurtarmaya çalışıyor. PKK dürüst olsa bu savaşı Güney Kürdistan’da hatta Kuzey Kürdistan’da değil Türkiye metropollerinde verirdi.
Cemil Bayık konuşmasında Murat Karayılan’ın 2 Mayıs günü ANF’de yayınlanan cihaz konuşmasına da atıfta bulunuyor ve “bu Kürdistan savaşıdır” diyor. Oysaki konuşmasının ilerleyen bölümlerinde o da tıpkı Karayılan gibi bu savaş halkların savaşıdır, insanlığın savaşıdır diyor. Karayılan daha ileri gitmiş ve bunun Türkiye’nin demokrasi savaşı olduğunu söylemişti. Karayılan konuşmasında ayrıca Güney Kürdistan içinde daha önce üslenen Türk güçlerine de çağrı yapmış ve hareket etmeyin demişti.
Şimdi şunu sormak istiyoruz Cemil Bayık ve Murat Karayılan’dan: Berwari Bala’daki savaş, Keste’deki savaş, Avaşin’deki savaş Türkiye’nin demokratikleştirilmesi için mi veriliyor? Çünkü Karayılan öyle dedi. Aslında işin gerçeği şu ki PKK’nin savaşı Türkiye devletinin yıkılması için değil, Kürtlerin kendini yönetmek hakkı için değil. Aslında gerçeği söyleyeceksek PKK’nin her hangi bir siyasal amacı yoktur. PKK sadece elini güçlü tutmak, muhatap alınmak ve zaman kazanmak için bu savaşı veriyor.
Karayılan’ın özellikle “Bazıları başta anlamamıştı ama şimdi anlıyorlar bu savaş Türkiye’nin demokratikleştirme savaşıdır” derken aslında bir merkeze mesaj gönderiyor. Türkiye içinde AKP tarafından dışlanan ergenekonculara, ötükencilere ve Kemalistlere mesaj gönderiyor. İktidarı devirmeyi yeni bir hükümet kurmayı teklif ediyor. Peki, bunu yeri Berwari Bala mıdır? Türkiye demokatikleşsin diye mi Kesteliler evsiz yersiz yurtsuz kaldı. Keste köylüleri can havli ile kaçarken köy muhtarı şunu söylüyordu: Köyün içinde beş gerillanın cenazesi vardı. Bu beş gençte Türkiye’nin demokratikleştirilmesi için mi öldü? Hayır işte ihanet dediğimiz şey budur. İnsanların cenazeleri ve hayatları üzerinden siyasi rant sağlamaktır.
PKK’nin beş kişilik ana üyeleri gizli ajandalarına göre siyaset belirlemekte, ne yapacaksa yapmakta sonra da bana destek vermeyen haindir, işbirlikçidir demektedir. Daha geçen yıl PKK’nin bu yıl bahada Keste Kayalıklarına gireceği Berwari Bala’ya yükleneceği belliydi. PKK ne kendisi dağı delip direnecek yer yapıyor ne de Kürdistan Hükümetine siz ne diyorsunuz diye bir soruyor. İş işten geçiyor, Türkiye gelip alacağı yeri alıyor sonra halka serhıldan yapın diyor, Kürdistan Bölgesi niye bizi desteklemedi diyor.
Ne TSK’nin nede PKK’nin halka acıdığı yoktur. PKK sivillerin ölmesini, köylerin bombalanmasını, evlerin yıkılmasını istemektedir. Çünkü PKK’yi güçlü yapan şey Türk devletinin halka dönük vahşeti ve Kürt inkarıdır.
Türk devleti Kürt nefreti ile Kürtlere saldırıp, Kürt değerlerine saldırdıkça halk başka alternatif olmadığı için PKK etrafında birikmektedir. Yani Türk devletinin faşizmi PKK’nin de kirli yüzünü saklamasına yol açmaktadır. Tam tersi de doğrudur PKK’nin varlığı da Türk devletinin Kürtlere saldırısını meşru kılmaktadır.
Yani PKK ve Türk devleti et ve tırnak gibidir. İkisi de bir birinden ayrılmazdır. İkisi de birbirine dayanarak yaşamaktadır.
Yıllardır aynı döngü vardır. PKK halkı koruyorum diyerek öne çıkmakta, devlet PKK’ye saldırıyorum diyerek halka saldırmakta, sonuçta evi yıkılan, hayatı mahvolan halk olmaktadır.
PKK Türkiye’nin Misaki Milli hayalini gerçekleştirmek için bir katalizör rolü oynuyor. PKK sınırlarını genişletiyor, PKK de zafer propagandası yapıyor. Her iki tarafta kazandığını söylüyor. Kürdistan halkı arada eziliyor ve kaybediyor.
O yüzden bu savaşta olması gereken şudur: Kürtler hem Türk sömürgeciliğine ve Kürt düşmanlığına “Edi Bese” demelidir, hem de PKK’nin Kürtlerin siyasi iradesini gasp eden yaklaşımına “Edi Bese” demelidir.