- Bölüm; PKK’nin Güney Kürdistan’ı dış ve iç kamuoyunda karalama taktikleri
Yazımızın diğer iki bölümünde PKK’nin Güney Kürdistan’a dönük ajandasının iki temel boyutunu vermiştik. Bunlar coğrafik kuşatma ve içten fethetme girişimleriydi. Bunlardan belki daha önemli olan bir boyutta PKK’nin Güney Kürdistan’ı medya yolu ile karalama politikasıdır. Maalesef ki Kürt siyaset dünyası içinde medyanın gücünü PKK kadar güçlü kullanan bir hareket yoktur. PKK medya yolu ile hiç olmayan düşmanlar yaratmakta, medya zaferleri kazanmaktadır, medya üzeri dostlar yaratmaktadır. Neden maalesef diyoruz? Çünkü PKK medyası gücünü Kürdistan sömürgecilerinden daha çok Kürtlere karşı kullanmaktadır. Özellikle son yıllarda Kürdistan Bölgesel Yönetiminin statüsünü ve itibarını zedelemeyi hedefleyen bir yayın politikası görülüyor.
PKK medyası Ortadoğu da ki kaos ortamı ile berber İngilizce, Almanca, İspanyolca ve Arapça dillerine medyasında büyük oranda yer verdi. Kürtler içinde en çok yabancı dilde yayın yapan medya PKK’nindir. Bu medya ise çok özenle seçilmiş haberleri tercüme etmektedir. Bu haberlerde işlenen konuların seçilme hedefinin ise Kürdistan Bölgesel Yönetimini geri, feodal göstermek, Kürdistan Bölgesindeki sadece olumsuz yanları işlemek olduğu çok rahatlıkla görüle biliyor. Sadece birkaç gün göz atan birisi her gün KDP, Peşmerge, Hewler, Kürdistan Bölgesel Yönetimi gibi bir kavramın hedefe oturtulduğunu ve hedef haline getirildiğini göre bilir.
Yalnız, PKK medyası olumsuzlukları öne çıkarmakla kalmıyor ayrıca bir de kendisi de masa başında haber üretiyor. Örneğin, 2014 yılından bu yana PKK medyası AKP=KDP gibi bir algı yaratmak istiyor. Bu durumu işlemek içinde kendisi masa başında haber kurguluyor. PKK’nin istihbarat örgütü olan NLP’nin Türkçe yayın yapan sitesinde ısmarlama haberler yapılarak KDP ve Kürdistan Bölgesi karalanıyor. Örneğin AKP’nin IŞİD vb. paramiliter güçlerini eğiten SADAT’ın Kürdistan Bölgesindeki Peşmergeleri de eğittiğine dair bilinçli haberler yapılıyor. Haberde sürekli olarak “adının açıklanmasını istemeyen kaynaklar vb.” ifadeler kullanılıyor. Çünkü SADAT bir gayri nizami güç sistemidir, Kürdistan Peşmergesini SADAT ile ilişkilendirmek Peşmerge’nin yasal statüsüne gölge düşürür. PKK kendi basınında Peşmergelere “çete” derken uluslararası alanda da bu imajı yaratmak için çaba harcıyor. PKK’nin ANF gibi daha tanınmış medya organları ise kaynak olarak NLP’nin sitesini kaynak göstererek yazıları Türkçe ve Kürtçe dışında dillere çeviriyor. Oysaki Peşmerge IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonla koordineli hareket ediyor, eğitimleri de oradan veriliyor. Peşmerge ile SADAT arasında hiçbir şekilde bağlantı olmamıştır. Fakat PKK bu yöntemle yabancı okuyucunun zihninde bu algıyı yaratıyor. Yani tam bir “çamuru at tutmazsa izi kalsın” meselesi. Maalesef ki Güney Kürdistan medyası da bu tür algıları kırmaya ve karşı cevap vermeye göre örgütlenmediği için internet bu tür yazılarla dolup taşıyor.
Rojava’ya ilgi nedeni ile ciddi bir takipçi oranı olan HawarNews’in yabancı dilde yayın yapan servisleri de kendini anlatmak ve düşmanları teşhir etmekten çok Güney Kürdistan’ı gündem yapmaktadırlar. Kürdistan Bölgesi=KDP=AKP algısı yaratmak için çalışıyorlar. Bu medya sürekli olarak kendi arasında koordineli hareket ediyor. KCK ve PKK merkezi siyasal programına göre bir haber istiyor ve medyası da o haberi kurguluyor ve yayıyor. PKK Arapça basında Güney Kürdistan’ın milliyetçi olduğu ikinci İsrail olacağı gibi ifadeler kullanırken İngilizce basında da insan hakları vb. yönleri işliyor. Yani PKK basını acaba hangi kesimi nasıl kazanır, nasıl Kürdistan Bölgesel Yönetimine düşman ederim gibi bir arayış içindedir.
PKK’nin kurucu üyelerinden Cemil Bayık bile röportaj verdiği yabancı basına da Güney Kürdistan’ı kötülemekten çekinmemiştir. Hatta bazı röportajlarda “Peşmergeye silah vermeyin bize verin” demiştir. PKK Güney Kürdistan karşıtlığı Avrupa’daki kitle ve diplomasi çalışmalarına da yansımıştır. Avrupa’da ki KNK vb. kurumları aracılığı ile de ulaşabildikleri, gazeteci, siyasetçi, parlamenter vb. çevrelere ulaştırmak için çaba harcamaktadırlar. Nilüfer Koç gibi PKK’li isimlerin Avrupa’daki temel görevi, başta Avrupa olmak üzere ulaşabildikleri kesimlere Kürdistan Bölgesini Ortadoğu’nun en geri bölgesi gibi göstermek. Oysaki Kürdistan Bölgesi Ortadoğu’da çatışmalar, birebir düşmanlaştırılmış kimlikler içinde bir vaha sayılır.
PKK’nin 2000’li yılların başından itibaren medyasındaki temel itki Güney Kürdistan’ı karalamak oldu. Bunu basit bir partiler arası çekişme vb. bir durum olarak görmek yanlıştır. PKK’nin yaptığı şey Kürtleri bir araya gelemez duruma getirmektir. Saddam’ın yıkıldığı ve Kürdistan Bölgesinin tanındığı 2004 yılında Güneyin tüm Kürtler manevi ve siyasi bir merkez haline gelmekteydi işte PKK’nin amacı bunu engellemekti. Bunun için halkı ikiye bölmekten çekinmedi. PKK kendi etrafındaki kitleyi Türk devletine karşı olmaktan çok Kürdistan Bölgesine karşı düşmanlık duygusu ile motive etti. PKK kitlesine Kürdistan Bölgesel Yönetimine Türkiye’nin resmi bakış açısının sol versiyonunu ile bakış sağladı. Buna göre “Kürdistan ikinci İsrail olacak ve Kürtlere kötülük getirecek, Güney Toplumu bir aşiret toplumudur, geridir, feodaldir. “
PKK’nin bu üç kuşatma biçiminde izah ettiğimiz Kürdistan Bölgesel Yönetim düşmanlığı daha çok kapsamlı değerlendirilmeye muhtaçtır.
Her zaman unutmamamız gereken bir gerçek vardır: PKK kaos ve çelişkilerden beslenen bir harekettir. Güney Kürdistan’ın istikrarlı olması PKK için bir engeldir. Bu nedenle PKK Güney Kürdistan’da bir kaos yaratmaya çalışmaktadır. PKK’nin başta YNK olmak üzere Süleymaniye merkezli diplomasisi, Haşdi Şabi ilişkileri, kitleyi Güney Kürdistan’dan uzaklaştırma isteminin hepsi aslında kendini büyütebileceği bir kaos ortamı yaratmaktır.
PKK’nin Kürdistan Bölgesine olan bu düşmanca tutumu hala toplum nezdinde yeteri kadar deşifre edilememiştir. Oysaki PKK’nin gerçek amacı deşifre edilmeden, PKK’nin Kürdistan açısından oynadığı olumsuz rol engellenemez. PKK ile mücadele ideolojik- düşünsel alanda da yürütülmelidir. Kürtler PKK’nin siyasal ajandasının Kürt kimliğinin özgürlüğü üzerine olmadığını ve partisinin çıkarlarını Kürdistan çıkarlarının üzerinde tuttuğu konusunda aydınlatılmalıdır.