PKK yönetimi uzun bir zamandır sessizliğini koruyordu. PKK’nin kurucu üyeleri ve medyasının daimi yazarçizeri olan Duran Kalkan ve Mustafa Karasu gibi isimler Gare Operasyonu sonrası büyük bir sessizliğe bürünmüştü. Gare Operasyonu sonrası mağaraların güvelik durumunun tehlikeye girmesi, bahar planlarının netleşememesi ve ayrıca PKK’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimine yaptığı saldırıların durması ve diyalog kurulmasını isteyen bir çevreye de mesaj olarak kendilerini medyadan çektiklerini söyleye biliriz. Fakat Nisan ayının başı ile beraber bu sessizlik bitti ve PKK’nin kurucu üyeleri yavaş yavaş yaptıkları konuşmalarda bahar planlamalarını özelliklede kendi medyalarındaki dönemsel politikayı ortaya koydular. Öyle görülüyor ki PKK tüm çalışmalarının merkezine Kürdistan Bölgesel Yönetimini koyacak. Hatta buna Kürdistan Bölgesini hedef tahtasına koyacak demek daha yerinde olur. Duran Kalkan geçtiğimiz gün bunun startını verdi.
Duran Kalkan neyin startını verdi?
Duran Kalkan 29 Mart günü PKK’nin Medya Haber adlı Türkçe yayın yapan televizyonuna katıldı hemen sonrasında ise Selahaddin Erdem ismi ile Özgür Politika gazetesinde bir makale yayınladı. Yayınlanan makale çok açık olarak Kürdistan Bölgesini halka hedef gösteriyor hatta Kürtler arasında, Kürdistan parçaları arasında suni tartışma ve çatışmalara yol açmak istiyordu. Duran Kalkan’a göre “Güney’de halk PKK’yi MİT’e ihbar ediyor ve gerilla ölümlerine sebep veriyordu ve yurtseverim diyenler Kürtler buna karşı tavır göstermeliydi”.
PKK’nin “Kürdistan Bölgesel sınırları içinde MİT ajanları gerillayı ihbar ediyor” konulu açıklamalarının daha da artacağını ve PKK’nin bu konuyu 2021 yılı Kürtler arası gerginliğin ana noktası haline getireceğini ön görmek yanlış olmayacaktır. Çünkü PKK dikkat edilirse her yıl bir iki temel konu belirler ve bu konular üzerinden kendi kitlesini motive eder. 2020 yılında PKK yine Mart ayında Zine Werte ile Kürt-Kürt çatışmasının startını verip Kürtler KBY’ye saldırısını uluslararası ve iç kamuoyunda meşrulaştırmaya çalışmıştır. Aslında PKK 2020 yılındaki direk peşmerge ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi güçlerine askeri, politik ve diplomatik yollarla saldırma programını bu yılda kaldığı yerden devam ettirmek istiyordu fakat bunun imkanı yoktu.
PKK’deki suskunluğun nedenleri?
Birincisi Gare Operasyonu sonrası PKK’nin mağaraları artık güvenli değildi, Gare aslında askeri anlamda PKK için yeni bir süreci gösteriyordu ve yeniden organize olunmalıydı. Bunun içinde direk bir çatışma halini biraz durdurmak gerekirdi. İkincisi; Papa’nın Kürdistan ziyareti uluslararası alanda KBY varlığının vazgeçilmezliğini oraya koymuş ve Ortadoğu’da KBY ve Barzani geleneğinin bir vaha olduğunu göstermişti. PKK bu koşullarda KBY ve Peşmergeye saldırırsa siyasi olarak zor durumda kalacaktı. PKK’nin geçen yıl Çemanke ve Amediye’de iki peşmergenin şehit düştüğü saldırılar sonrası ABD, Fransa ve İngiltere tarafından kınanmış ve terör eylemi olarak gösterilmişti. PKK’nin KBY ile çatışmaya büyük ihtiyacı vardı vardı ama tüm bu nedenle geri adım attı. Eğer bu iki sebep olmazsa büyük ihtimal Mart ayı ile beraber Amediye, Sidekan ve Batufa çevresinde gerginlik artmış olacaktı. PKK şimdilik bu planı ertelemiş olsa bile zemin hazırlama çalışmalarından vazgeçmeyecek. Bunun içinde öncelikle Kürt kamuoyunda sonra uluslararası kamuoyunda bu çatışmanın nedenlerini oluşturması gerekiyor. KBY, KDP ve Parastin Türkiye’ye ajan yetiştiriyor meselesi de PKK’nin bu ihtiyacına dayanıyor.
Güney Kürdistan’da Türkiye için çalışan ajanlar var mı?
PKK son zamanlarda Güney Kürdistan içinde MİT ajanları olduğu iddialarını daha fazla yenilemeye başladı. Tüm istihbarat örgütleri gibi MİT’te kendi bilgi ağını oluşturmaya çalışıyor. Maalesef ki Kürt sosyolojisi içinde besiçlik, cahşlık ve buna benzer düşmanla ilişkili pozisyonlar var. MİT’in Güney Kürdistan içinde bazı bireyleri ajanlaştırma faaliyeti yürütmesi ihtimal dahilinde. Fakat burada çok çelişkili bir konu var o da PKK’nin Kürt düşmanı olan İran itlaatı ve Irak Haşdi Şabi güçleri ile ilişkisi. Kürtler bu meseleyi sorguluyor ve PKK kendisi Kürt düşmanları ile ilişkiliyken “bunlar düşmanla ilişkili ajanlardır diye” diye insanları tutuklama hakkı yoktur yorumları yapılıyor. Güney Kürdistan halkı PKK’ye “önce kendinin kimlerle aynı saflarda olduğuna bak” diyor.
PKK halkı Kürdistan Bölgesi Yönetimine karşı ajanlaştırıyor
Bir diğeri çelişkili konu da PKK’nin kendisini ajan ağı oluşturuyor olması. PKK Kürdistan Bölgesine karşı mücadelede bilgi sahibi olmak için pek çok insanı ajan olarak kullanıyor. Örneğin Şeladize gibi bölgelerdeki işsiz gençleri ayda 200-300 dolar karşılığında ajanlaştırıyor. Bu gençleri bölgedeki peşmerge ve asayiş sorumlularını takip etme, asayişlere giren çıkanları tespit etme, sorumların kendi köylerine geliş gidiş zamanlarını rapor etme gibi görevler veriliyor. Ayrıca elimizdeki bilgiler Serzêre asayiş sorumlusu Gazi Salih Alixan’ın da buna benzer bir yöntemle takip edildiği ve suikast yapıldığı yönündedir. Ayrıca PKK bu gençlere sosyal medyada de PKK eleştirisi yapan kişileri tespit etme ve bilgileri toplama görevi verdiği biliniyor. PKK’de gerillanın girebileceği alanlara yakın köylerdeki bu insanları tehdit ediyor. Yani PKK Kürdistan Bölgesi vatandaşlarını Kürdistan Bölgesine karşı ajanlaştırıyor.
PKK’nin ajan olarak kullandığı 5 gazetecinin iddiaları geçtiğimiz gün KBY Güvenlik birimleri tarafından teyit edilmiş ve itiraf videoları yayınlanmıştı. PKK’nin geçtiğimiz gün 4 köylünün ajan olduklarını söyledikleri programı yayınlayarak bir nevi misilleme de yapmıştır ama plan bundan büyüktür. PKK Kuzey halkı ve Güney Halkı arasındaki köprüleri tamamen yıkmak istiyor. PKK Kuzey’de halkın KBY’den duygusal anlamda kopmasını istiyor. Duygusal bir kırılma yaratmak içinde duygulara hitap edecek senaryolar düzenleniyor.
Örneğin Duran Kalkan “ İhbar KDP’den infaz MİT’ten” başlığı ile bir makale yayınlıyor. Bu makalede Savaş Elbistan kod adlı Mehmet Soysüren’nin KDP’nin verdiği bilgi sayesinde iddia etmektedir. Konuyu daha derinleştirek KDP ve Kürdistan Bölgesi Asayiş güçlerini toplumun ajanlaşmasına katkı sunmakla suçlamaktadır.
Hiçbir Kürdün bir sömürgeci için ajanlık yapması kabul edilir bu durum değildir bunu baştan söyleyelim. Ortada öyle bir durum yoktur. Tek tük ajanlık yaptığı saptanan kişiler Kürdistan Bölgesi Asayişi tarafından da tutuklanmaktadır. Ayrıca eğer Kürdistan Bölgesi PKK bilgilerini Türkiye’ye veriyor olsaydı Güneyde bir günde onlarca gerilla hayatını kaybetmiş olurdu. Ayrıca Duran Kalkan’da Kandil’den Gare’ye, Gare’den Haftanine on yıllardır lüks jeepler ile gelip gediyor olmazdı. Demek ki ortada öyle bir durum yoktur.
Savaş Elbistan ne zaman hayatını kaybetti
Savaş Elbistan’ın alevi olması Avrupadaki Maraş kitlesini etkilemek için PKK için önemli bir propaganda konusu yapıldı. Mustafa Karasu’da Savaş Elbistan hakkında yazı yazmış ve ihbar edilmiş demiştir. Fakat ortada böyle bir sorun var Savaş Elbistan 2019 20 Martında hayatını kaybetmiş. Yani iki yıl önce. PKK iki yıldır Savaş Elbistan’ın hayatını kaybettiğini saklamış ve kendisine gerekince de çıkıp olay hakkında spekülasyon yapıp rant kazanmaya çalışmıştır. Yani PKK bir yıl öncede Savaş Elbistan’ın hayatını kaybettiğini biliyordu neden sustu? Çünkü PKK kadrolarının ölümleri üzerinden bir kazanç sağlamak için çabalıyor “acaba ben bu ölümü açıklasam bu kişini ailesi, şehri, aşiretinden ne gibi bir etki yaratırım” diye düşünüyor.
Fakat mesele bu da değil PKK yarın öbür gün birkaç zavallı köylüyü döverek “ben savaşı yerini ihbar ettim” dedirte bilir. Ama Duran Kalkan’ın Savaş Elbistan’ın ölümünü sorgulamadan önce cevap vermesi gereken başka birkaç soru vardır: Savaş Elbistan neden köyün kenarında kalıyordu?
PKK sürekli olarak Güney Kürdistan halkını suçlasa bile aslında cevap vermesi gereken asıl soru “Gerillanın neden sınırdan 40 km uzakta, köylerin kenarında durduğu” meselesidir. Yani “Halk gerilla noktalarını ihbar ediyor” durumum var yoksa “gerilla kendi asıl noktasını bırakmış, gelip halkın noktasının, evinin, bahçesinin, merasının içine yerleşmiş” durumumu var? Elbette ki gerilla eğer gerçekten savaşacaksa normalde Türkiye ile sınır hattında olması gerekirdi. Fakat gerilla sınırı bırakmış Batufa, Amideye, Çemanke, Kani Mazi ve daha onlarca köyün içinde gelip yerleşmiş, yarı sivil kıyafetle gezmektedir.
PKK’nin Güneyde ajanlar var demeleri işte bu tür bir taşla birkaç kuş vurma istemine dayanıyor. Yani hem Kuzey’i Güney’e ihbar edecek, hem niye ulusal birlik olmuyor meselesini izah edecek, hem savaşı kaybetme nedenini halka bağlayacak, olayı meşrulaştıracaktır.
Yani PKK medyası 2021 yılı bahar ayı basın politikasını Abdullah Öcalan, tecrit, açlık grevi vb rutin gündemlerin yanına bir de artık Güney Kürdistan’daki ajanlar konusunu koyacaktır. Bunlar manipülasyondur. Kürtler bu gündeme kanmamalıdır. Çünkü Kürtlerin kaderini birkaç köylünün verdiği bilgi belirlemeyecektir. Kürtlerin kaderini belirleyecek olan şey Haşdi Şabi-İran ve PKK ilişkisidir. Kürtlerin kaderini belirleyecek olan Şengal’in Kürdistan sınırları dışında yer almasını isteyen Kürtlerdir. Kürtlerin kaderi için önemli olan Rojava’da Kürt partilerinin bir araya gelip gelmeyeceğidir.