Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis’in 5 Martta başlayan Irak ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi ziyareti hala tartışılıyor. Papa’nın gelişini tüm dünya medyası yakından takip etti. Dost düşman herkes özellikle Kürdistan bölgesel yönetiminin bu düzeyde ziyaretinin siyasal etkilerini konuşuyor. Fakat PKK medyası Papa’nın Kürdistan ziyaretini görmedi. Sadece 3. Sayfa haberi yapar gibi “Papa Musul’u ziyaret etti” başlıklı küçük bir haber geçti.
Papa Francis Irak ve Kürdistan’ı ziyaret eden ilk Vatikan lideri. Papalık kurumu çok görünen siyasal bir etkisi olması bile dünya siyasetinde perde arkasında görüşleri önemli olan bir kurum. Papa’nın bir yeri ziyaret etmesi yasal meşruiyet kadar bir meşruiyet getiren bir etkiye sahip. 3. Dünya Savaşını yaşadığımız bu süreçte ve savaşın merkezi konumundaki Irak ve Kürdistan’da Papa’nın varlığı elbette ki pek çok anlam taşıyor. Zaten başta Türk medyası olmak üzere Kürdistan düşmanlığı yapan herkes bu gerçeği gördüğü için saldırıya geçti.
PKK ise bu saldırıya suskunlukla katıldı. Her konuda bir sözü olan PKK medyası ve çalışanları bu önemli ziyareti görmezden geldi. Hatta sadece Musul’a gidildiğini yazdı. Sosyal medyada PKK basınının Papa ziyaretini görmezden gelen eleştiriler ardından da küçük bir haber geçti.
Oysaki PKK medyası Kürdistan Bölgesel Yönetimi içindeki her çeşit olaya karşı çok duyarlıdır. Her şeyi takip eder. Olayları da kendine göre tekrardan ele alır ve bilgi üretir. En küçük bir olayı bile büyük bir olumsuzluk yumağına çevirir. Dün sosyal Twitter de biri “Erbil’de bir araç bir tavuğa çarpıp öldürse, PKK medyası KDP asayişi hayvanları katlediyor diye manşet atar” demişti. Kesinlikle doğru tespit. Aynı PKK medyası büyük etkiye sahip Papa ziyaretini görmezden geliyor.
PKK medyası aynı biçimde Hewler’e 15 Şubat gecesi atılan füzeleri de görmezden gelmişti. PKK medyası ilk patlama saatlerinde Hewler’de patlama oldu diye vermişti. Fakat daha sonra hiç füze atılmamış gibi davrandı. Füzeyi atanların kimliği de bunda etkili elbette. Ama mesele şu ki PKK Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içindeki hiçbir iyi işten memnun olmuyor. Her şeyde bir kusur buluyor, her şeyi kötülüyor. Bir festivali, bir konferansı güzel bir sivil etkinliğin PKK medyası tarafından verildiğini göremezsiniz. Bu durumun adı amiyane bir değişle kıskançlık olarak yorumlana bilir. Fakat mesele PKK’nin siyasal tercihleri ve stratejisi ile ilgili bir durumdur.
PKK medyası Türk medyasından emekli olmuş Kemalist solcu Türkler ve Kürtlerden bir medya ekibi kurmuştur. Bu ekip tarafından da yönlendirilmektedir. Hep beraber yapılan şey Kürtlerin dünyadaki tek meşru ve yasal yapısına karşı karalama kampanyası. Kaldı ki artık bu bir karalama kampanyası değildir. Bu bir darbe ve yıkma girişimidir. Yani PKK medyasının yani PKK yönetiminin Kürdistan Bölgesi karşısındaki tutumu bir iç muhalefet tutumu değildir, düşmanca bir tutumdur. Hiçbir sevinç ve tasa tutumunda birlik olmayı kabul edemeyecek kadar gözü kara ve hiddet dolu bir düşmanlıktır PKK’nin tutumu. Kerkük işgali, füze saldırısı gibi ulusla ilgili olaylarda da aynı tutumu göstermiştir.
PKK medyası her ne kadar görmezden gelirse gelsin Erbil’de ki Papa ziyaretinde tüm dünyanın gördüğü şey Kürdistan Bölgesinin tüm dini ve etnik kimliklerin bir arada yaşaya bildiği, taassubun olmadığı, hoş görü ikliminin etkili olduğu, demokratik ve esnek bir yapı olduğudur.