8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde 8 Kürt kadınının portresi

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde 8 Kürt kadınının portresi, Abdullah Öcalan, PKK, Saime Aşkın, Filiz Yerlikaya, Viyan Soran, Betül Cicim, Sakince Cansız, kadın gerilla, kadın peşmerge, Ağrı dağından kadınlar, Kürt kadınları, Prokrustes'in yatağı, ideoloji, kadın partisi
  1. Bölüm: Kadınları parti mülkü olarak  görmek kadını köleliştirmektir

Kadın sorunu ve kadınların özgürlük meselesi her ideolojinin el attığı ve her gücün maniple etmek istediği temel sorunların başında geliyor. Kadınları özgürleştirdiğini iddia etmeyen ideoloji yok gibi. İslamcısından deistine, sağcısından solcusuna, muhafazakârından anarşistine kadar herkes en özgür ve en iyi kadınlar benim kadınlarım diyor. Kürtlerde bu “benim kadınlarım en özgürü” furyasına dahil ve bunun başını da PKK çekiyor. PKK’ye göre sadece Kürt kadınlarını değil Ortadoğu hatta dünya kadınlarını PKK özgürleştiriyor. ABD Ordusundaki kadınları bile YPG’ye özeniyorlar, dünyada kadına yer veren siyasal yapıları da “bizden öğrendiler” biçiminde yorumluyorlar.

PKK’nin Kürt kadınını özgürleştirdiği mi yoksa Kürt kimliğinden sıyrılmış bir kadın tipi mi yaratmak istediği sorusu en çok tartışılması gereken sorulardan biri. Bunun için öncelikle de belki PKK’deki kadın meselesine bakmak gerekiyor. PKK tüm kendisin dışındaki siyasi yapıları ihanetçi, ajan, işbirlikçi, hain, kadın düşmanı, totaliter, hiyerarşik, vicdansız olmakla suçluyor. Herkesin her kutsalına ve tarihine yorum yapıp, değersizleştiriyor. Kendisi dışında hiç kimse yurtseverlik yapmamış, silah sıkmamış, şehit vermemiş gibi sıradanlaştırmak istiyor. Bunu en çok da kadın konusunda yapıyor. Kürdistan’daki kadınların özgürlük mücadelesini, silah kaldırmasını sadece kendisinde var gibi gösteriyor. Oysaki 19 ve 20’inci yüzyıldaki Kürt isyanları içinde kadının belirgin bir yeri vardır. Koçgiri’de kadınlar vardı, Ağrı dağı isyanında kadınlar vardı, Mahabad’ta kadınlar vardı. Mahabad sonrası ortaya çıkan KDP geleneğinin Güney ve Doğu Kürdistan yapıları içinde her zaman kadın oldu ve silahta aldı. PKK Kürt sosyolojisinin mücadele eden kadın geleneğini zapt ederek sadece PKK’de kadınlar var gibi gösteriyor.

 Her yerde kadın resimleri kullanılıyor, kadınlar her sahada var gibi gösteriliyor, kadınlar her şeyi yönetiyor gibi görülüyor. Bu buz dağının görünün yüzü. Buz dağının görünmeyen yüzünde ise sadece partisine hizmet etmek için var olan, bireysel özgürlüğü redde zorlanan, kişisel hakları olmayan, PKK dışında yaşaması yasaklanan bir kadın gerçeği var.

PKK’de kadın hareketi ve Prokrustes’in yatağı

Yunan Mitolojisinde Prokrustes adında Atina yolu üzerinde yaşayan bir adamda söz edilir. Prokrestus yoldan geçen yolcuları tatlı dili ile evine davet eder. Prokrustes’in amacı aslında herkesi değiştirmek ve tek tip bir insan yaratmaktır. Evinde biri uzun biri kısa iki ayrı yatak vardır. Her eve getirdiğini yatağa bağlar. Uzunları keser kısaltır, kısa olanları mengene ile çekermiş. Yani kurtuluş yok, herkesi o yataktan geçecek ve tek tipleşecek. PKK’de bireysel özgürlük ve kadın özgürlüğüne dayatılan böyle bir düzey var. Herkes tek tipleşecek. Parti ne derse ona hizmet edecek, sorgulamayacak ve partinin yılmaz savunucusu olacak. Bildiğiniz klasik Marksist parti modeli, Ortadoğu’nun klasik şeyhlik, müritlik ilişkisinin bir tekrarı. Bir kadın hareketi, hatta dünyanın en özgür kadın hareketi olduğunu iddia eden PKK özünde bir tarikat gibi örgütlenmiştir. İçindekiler mürittir. Baş şeyh Abdullah Öcalan ve sonrasında da diğer Cemil Bayık gibi PKK yöneticileri gelir. PKK özünde böylesi klasik bir Ortadoğu tarikat örgütüdür. Herkes de PKK’nin ölçülerine göre olacak. PKK ölçülerine göre olmayanlarda Proukrustes’in yöntemleri gibi yöntemlere maruz kalacak. “Kişilik dönüşümü, kişilik intiharı, iradesini partiye teslim etme” gibi kavramlarla insan kendisi olmaktan çıkarılıp, partinin çalışkan bir dişlisi haline getirilecek.

Türkçe bilme şartı…

PKK’de örgüte teslim olmak şarttır. Bu kadınlar için çok daha fazla ağırlaştırılmış bir kuraldır. Kadınlar önce Abdullah Öcalan’ı kutsayacak. PKK’ye göre Abdullah Öcalan’ı kutsal görmeyen kadın köleliği kabul etmiş demektir. Abdullah Öcalan’ı sorgulayan ve ya eleştiren kadın tasfiyecidir. Önce Abdullah Öcalan’ a itaat, sonra Partiye itaat.  Kısaca PKK’de özgür kabul edilmenin ilk şartı PKK’ye teslim olmaktır. En ateşli Öcalan savunucuları, en öne çıkan kişilerdir. Abdullah Öcalan’ın kadınlardan beklediği tek bir özellik vardır, Öcalan’ı tek erkek olarak kutsamak, ona bağlı kalmak. Öcalan’ı sorgulamak ve Öcalan’la çelişki yaşamak PKK’de işlene bilecek en ağır suçtur. Genelde de cezası ölüm olmuştur.

PKK’nin kadın özgürlüğüne vurduğu en büyük darbe onu Kürdistani özelliklerden uzaklaştırmak olmuştur. İyi Türkçe bilen, iyi konuşan, fiziği düzgün ve şehirli kadınlar Öcalan’ın favorisi olmuştur. Güzeller ve Türkçe bilenler otomatik olarak avantajlıdırlar. Köylüler, fiziği yeteri kadar çekici olmayanlar, Türkçe bilmeyenler ise zenci muamelesi görürler. Hatta Rojava, Rojhilat ve Başur parçalarındaki kadınlar bile Türkçe bildikleri müddetçe öne çıkabilirler. Bu ölçüler Abdullah Öcalan’dan sonra da devam etmiştir.

Kadını en çok meta gibi kullanan PKK’dir

PKK her fırsatta kadınların metalaştırılmasından, mal-mülk sahibi olmasından söz eder. Oysaki PKK tek tek kadınları ve kadın özgürlük mücadelesini kendi mülkü gibi görmektedir. PKK için kadın özgürlük mücadelesi bir sempatik görünme, propaganda ve rant alanıdır. Genç, güleç yüzlü kadın gerillaların fotoğrafları bir nevi PKK içindeki kadınların karşı karşıya kaldığı uygulamaların kamuflajı olmuştur. Yoksa aslında kadınlar PKK içinde Ortadoğu’nun her yerinde olduğu gibi ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Kadınlıklarından ve kendilerinden ödün verdikleri, iş değeri oldukları müddetçe değer görüyorlar.

Her şeyden önce bir kadın militanın PKK’den ayrılma hakkı yoktur. PKK’ye katılan kadın tıpkı Katolik nikahı kıymış gibidir. Ayrılmak isteyen haindir. Yani yaşam hakkı sadece PKK içindedir. Avrupa’da, dağda nerede olursa olsun PKK bir kadına yıllarca hizmet etmiş bile olsa artık kendi hayatını örgütleme imkanı vermez. Yaşlansa, sakat kalsa, nerde olursa olsun bir kadro gibi yaşamaya mecburdur. Bireysel hayatı olmayacak. 40 yılda hizmet etse eğer artık ben yoruldum diyen kadın haindir PKK için.

PKK ve kadın sorunu uzun arkeolojik inceleme istiyor. Yani katman katman kazılacak, veriler ancak öyle yorumlanacak. Öcalan’ın kişiliği, ilk kadınlardan günümüze değişen ölçüler ve öncüler tek tek incelenmeden PKK’nin kadın sorunu anlaşımayacaktır.

Biz 8 Mart Dünya Kadınlar gününün anısına 8 kadının kısa biyografisini yayınlayarak konuya giriş yapmak istiyoruz. 8 kadının yaşadıkları zorlular, hayatlarını kaybediş biçimleri hepsi PKK ve kadın gerçeğinin damıtılmış özünü yansıtır.

Yarın: Saime Aşkın, Filiz Yerlikaya  ve diğerlerinin öyküsü

Diğer Haberler