PKK’nin bir anti-Kürt hareketi olduğunu söylememiz taraftarlarının zoruna gidiyor. Fakat eylemlerinin dili ve anlamına bakınca PKK’nin yeminli bir KDP-Barzani düşmanı olduğu ve bu düşmanlığını da artık Güney Kürdistan’ın statüsünü yıkmaya vardırmaktan çekinmediğini çok iyi göre biliyoruz. PKK şu anda medyasını, diplomasisini, askeri güçlerinin hepsini Güney Kürdistan’ı zayıflatmaya yönlendirmiştir. Ve PKK çok zor durumdadır, öylesine zor durumdadır ki artık Güney Kürdistan ve KDP üzerinden yaptığı düşmanlığının yöntemi bir dilencilik durumuna düşmüştür. Fildişi Sahillerinden, Afganistan’dan medet umar durumdadır.
Fildişi Sahilleri nere Kürdistan nere; Kamerun Halklar Birliği nere KDP nere
PKK’nin yayın organı ANF Ocak ayı içinde “uluslararası örgütlerden KDP’ye tepki” başlığı ile bir haber yayınlandı. Oldukça ciddi olan başlığın içeriğine bakınca kendine Kürdistan Özgürlük Mücadelesi diyen PKK’nin nasıl kendi halkına düşmanlık yaptığını, nasıl başka partileri kötülemek için dilencilik yaptığını çok ne olarak göre biliyoruz.
Söz konusu yazılı açıklamanın içeriği ve imzacıları durumun vahametini gösteriyor. PKK’ye destek veren örgütlerden bazıları şunlar:
PCPCI Fildişi Sahili Proleter Komünist Partisi
MMLPL Marksist-Leninist Proleter Çizgi, Fas
CPSA (ML) Güney Afrika Komünist Partisi (Marksist-Leninist)
PCT Togo Komünist Partisi
PPDS Yurtsever Demokratik Sosyalist Parti, Tunus
MLOA Afganistan Marksist-Leninist Örgütü
CPB Bangladeş Komünist Partisi
CPI (ML) Red Star Hindistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Kızıl Yıldız
NCP (Mashal) Nepal Komünist Partisi (Maşal)
PPRF Nepal Yurtsever Halklar Cumhuriyeti Cephesi
NDMLP Yeni-Demokratik Marksist-Leninist Parti, Sri Lanka
MLKP Marksist Leninist Komünist Parti Türkiye / Kürdistan
KSRD İşçi Sınıf Hareketi Koordinasyon Konseyi, Ukrayna
PR Partija Rada İşçi Partisi, Yugoslavya (eski)
PCC-M Kolombiya Komünist Partisi – Maoist
NPCH (ML) Haiti Yeni Komünist Partisi (Marksist-Leninist)
PCP (independiente) Paraguay Komünist Parti (Bağımsız)
BDP Peru Demokratik Halkçı Blok
PC (ML) Dominik Cumhuriyeti Komünist Parti (Marksist-Leninist)
PCR-U Uruguay Devrimci Komünist Partisi
UPC-Manidem Kamerun Halklar Birliği – Demokrasi için Ulusal Manifesto.”
Bu örgütler Zine Werte’den başlayarak KDP’nin PKK’ye saldırdığını, Bağdat ve Hewler’in Şengal anlaşmasının PKK’ye karşı yapıldığını, KDP’nin tutumunun Kürtler arası iç savaşı kışkırtmak olduğunu belirtmişler. Bildirinin içeriği bir yana bu kendi halkına bir faydası dokunmamış, reel siyasette hiçbir karşılığı olmayan, kendi ülkelerinde kımıldama fırsatı bulmayan örgütlerin Kürtlere neyin yanlış neyin doğru olduğunu söylemesi kabul edilmez. Ama şunu söyleyebilirim bu örgütlerin KDP’yi bu kadar yakından takip etmesi, bu açıklamayı yapacak kadar Güney Kürdistanı tanıması da zaten başlı başına ilginç bir konu. Elbette ki bu partiler bu belgenin ne olduğunu bile bilmiyor.
Olayın gerçeği şu bu partilerin her biri üye sayısı iki elin parmak sayısını geçmeyen, marjinal, kendi ülkeleri dışında yaşayan küçük guruplar. Hatta bunlara parti değil dostlar kulübü diye biliriz. Bunlar ile dünyadaki bazı form vb. guruplara çoğunlukla sosyal medya üzerinden üye oluyorlar. PKK’de bazı kadroları ve örgütleri üzerinden bu gruplara üye oluyor. Ve hiç aymadan bu guruplarda Güney Kürdistan düşmanlığı yapıyor. Ortak adrese bir metin gönderiyor herkes imzalıyor.
Böylelikle PKK’de kendine burdan bir haber devşirmeye çalışıyor. Yoksa üye sayısı bir avuç insanı geçmeyen bu partiler ne Kürdistanı biliyor, ne KDP’yi biliyor ne de Zine Werte’yi biliyor. Kaldı ki bilseler bile siyaset perspektifi bu denli marjinal olan partilerin Kürtlere çözüm adresi olamayacağı bellidir. Hadi bunu da geçtik Kürt sorunu gibi bölgesel düzeyde bile çözülemeyen bir sorunu kalkıp dünyanın en marjinal yapısı Fildişi Sahilleri, Bangladeş ve Kamerun gibi partilerin örgütlerin gündemine koymanın da bir anlamı da yoktur. Kürt meselesi de PKK’nin bu imza dilenciliği siyaseti ile de çözülemeyecek kadar büyüktür.
Dilşad Barzani meselesi ve Avrupa’da PKK çalışmaları
PKK’nin yeminli KDP düşmanlığı elbette ki sadece marjinal sol örgütlerle sınırlı değil. PKK her fırsatta siyasetini tekrar ediyor. Özellikle de Avrupa çapında gittiği her kapıda Güney Kürdistan ve KDP karşıtlığı yapıyor. Dünya’da Rojava’da ki Kürt halkının direnişine olan sempatiyi tekkeline almaya çalışarak bunun üzerinden kendine yer yapmaya çalışıyor. Rojava üzerinden kendisine açılan kanalları da Kürt halkının değil kendi çıkarları için kullanıyor. Diye biliriz ki ulaştığı her parlamenter, siyasetçi, yazar vb. ile ilk konuştuğu konu KDP, Barzani ve Güney Kürdistan.
Bu olaylardan sonuncusu da Focus Dergisinin Dilşad Barzani hakkında2020 Ocak sayısında yayınladığı yaz ile ortaya çıktı. Focus Dergisi Dilşad Barzani’nin kara para akladığını, iki kişiyi öldürdüğünü iddia etmişti. Dilşad Barzani olayı yargıya taşımıştı. Mahkeme geçtiğimiz aylarda sonuçlandı ve haberin doğru olmadığı anlaşıldı. Sonuç olarak da Focus Dergisi yazıyı yayından kaldırdı ve yayın yönetmeni Robert Schneider Dilşad Barzani’yi ziyaret ederek olayı kendilerine bildiren kaynakların yanlış bilgi verdiğini belirterek özür diledi.
Burada bilgiyi veren kim. Peyama Kurd sitesi bilgiyi veren kişilerin Duhok’lu eski bir Saddam generalinin oğlu ile Alman Sol Partisinden parlamenteri olan Sevim Dağdelen olarak açıkladı. Sevim Dağdelen PKK’ye yakın biri. Avrupa’da da PKK’nin desteği ile parlamenter seçilmiş biri. PKK’ye sadakat ve teşekkürlerini de Dilşad Barzani şahsında KDP’yi karalayarak yapıyor. Çünkü eğer Sevim Dağdelen dürüst bir tutum sahibi olsa ve cinayetlere karşı olmayı görev bilse öncelikle PKK’nin 8 Ekim günü çocuklarının gözü önünde katlettiği Gazi Salih Alixan meselesine karşı dururdu. Dağdelen bir PKK yönlendirmesi ile Dilşad Barzani’yi hedef almıştır.
PKK etrafında topladığı bir avuç sol gurup ile solculuk kardeşliği üzerinden basit ama tehlikeli bir oyun oynamaktadır. Evet, bu kardeşlikten fazla bir sonuç çıkmaz ama tıpkı atasözünde söylendiği gibi “sinek küçüktür ama mide bulandırır”. PKK’nin de bazı sol örgütleri KDP düşmanlığı adı altıda Güney Kürdistan düşmanlığı yapması da küçük bir mesele ama mide bulandırır. PKK’nin bu dilenci siyasetine karşı koyması gereken aydınlardır. Kürt aydınları PKK’nin sömürdüğü bu sahaya daha duyarlı yaklaşmalı ve dilenci siyasetine karşı durmalıdır.