Beritan olarak tanınan Gülnaz Karataş hayatı üzerinde en çok manipülasyon yapılan kişilerden biridir. Aslında hayatından çok ölümü üzerinde sürekli bir manipülasyon durumu var. Hayatını kaybettiği 25 Ekim 1992 tarihinden bu yana kendisi hakkında söylenenlere bakarsak ölüm hikayesine bir yap boz tahtası muamelesi yapıldığını göre biliriz. PKK kendi dönemsel gerekliliklerine göre hikayeyi defalarca değiştirmiştir. PKK, hangi dönem kime düşmansa Beritan’ı onun öldürdüğünü iddia eder. İşin kötü bu hikayelerin hiç biri de Beritan’ın gerçek hikayesi değildir. PKK en başından geri Beritan’ı gerektiği zaman kullanılacak bir sembol olarak kurgulamıştır.
Beritan’ın bu biçimde kullanılan bir metaya dönüştürülmesi korkunç bir şeydir. Ölüye veya insan hayatına saygı yoktur, Eğer Beritan mezarından kalksa öncelikle kendi hayatı ve ölümü üzerinden rant yapan bu kişilerin yüzüne tükürecektir. Beritan onurlu bir kızdır, Kürt olduğunu öğrendiği gibi Kürt mücadelesine katılmıştır. Hiç kimseye baş eğmemiştir, hatta PKK’ye de baş eğmemiştir. PKK içinde yaşadığı bir buçuk yıllık kısa hayatında da Beritan ne PKK’ye nede PKK’nin oradaki yöneticilerine boyun eğmemiştir. Bu nedene hep teşhir edilmiş, ağır eleştiriler almış ve dışlanmıştır. O zaman kimseye boyun eğemeyen Beritan’ın ölümü ise artık PKK’nin rant sağlayacağı biçimde kurgulanıyor.
Beritan’ın hayatını kaybettiğini gören var mı?
Baştan söyleyelim kimse Beritan’ın nasıl ve hangi gün hayatını kaybettiğini hiç kimse bilmiyor. Söylenen Peşmergeler Beritan’a “teslim ol” dedi o da “ ben işbirlikçiliğe teslim olmama” diyerek kayalardan atladı meselesi tamamen kurgudur.
İşin gerçeği şudur: Olay, 1992 yılında ki ilk PKK ile savaşta yaşanıyor. Beritan, Lilkan’da, Xaxurk sınırları içindeki bir cephede ağır yaralanıyor. Bu cephe YNK’li peşmergelerin olduğu bir cephedir. Savaş sonunda taraflar arasında görüşme vardır. PKK mevzilerden güçlerini çekiyor. Beritan’la aynı cephede buluna diğer yaralılar ve yaralı olmayanlar tepeyi bırakıp gidiyor. Beritan uzun boylu biri olduğu ve bulunduğu tepe de çok sarp olduğu için kimse onu getirmeye çalışmıyor. Bu olayların hepsi 24 Ekim günü oluyor. Beritan hayatını kaybettiği gün o zamanın Xaxurke Eyalet komutanı Osman Öcalan ve YNK’li yetkililer görüşme halindedir. Adı konmamış bir ateşkes vardır. Cephelerden ara sıra tedbir amaçlı etrafa sıkılan mermi dışında silah sesi gelmemektedir.
Beritan’ın yanıdaki insanların hepsi kurtuluyor, tepeyi terk ediyor. Hatta yaralıların hepsi de kurtarılıyor. O zaman ki PKK yöneticisi Osman Öcalan’ın YNK ve KDP ile anlaşma imzalar. Anlaşmaya göre tüm PKK güçleri İran sınırına yakın yerdeki Zelê adlı kampa gidecektir. KDP ve YNK’nin gönderdiği araçlar ile Haftanin, Çukurca ve Xaxurke’de ki tüm gerillalar Zele’ye taşınıyor. Tüm yaralılar Hewler’deki hastanelerde tedavi ediliyor. Bizzat Beritan’ın yanında yaralanan insanlarda burada tedavi görüyor.
Beritan tepede bırakıldıktan sonra da hiçbir PKK’li ne olay yerine gidiyor ne de kendisinden bir bilgi alınıyor. Tek bildiğimiz şey peşmergelerin o zaman dağlarda kalan pek çok yaralıya çağrı yaptığı, bunlarının hepsinin alınıp tedavilerinin yapıldığı ve PKK’ye dönmek isteyenlerin döndüğüdür.
Olay hakkındaki tek gerçek bilgi bu yukarda yazdıklarımızdır. Geri kalan şu şunu söyledi bu bunu söyledi meselesi bir kurmacadır. Fakat Öcalan binlerce km uzaktan olayı biliyormuş gibi yorumlar ve servis eder.
Beritan’ın anısı siyasi malzeme olur
Peşmerge ile mevzi savaşına giren PKK güçleri zor durumdadır, peşmerge karşısında tutunamamaktadır, tüm ileri mevzileri kaybetmiştir. Askeri olarak büyük bir kırılma yaşanmıştır. Artık her şey bitmek üzereyken KDP -YNK güçleri görüşme teklif eder ve anlaşma yapılır. Bu anlaşma 2000’e yakın gerillanın hayatını kurtarır. Ruşen Çakır 2008 yılında yazdığı bir makalede üst düzey bir güvenlik görevlisinin o dönem için “ Eğer güneyliler elimizden almasaydı nerdeyse PKK’yi imha ediyorduk” dediğini yazar.
PKK aynı dönemde Kuzey Kürdistan’daki halk hareketinde de yavaş yavaş kırılmaya başlamıştır. Büyük bir güç kaybı başlamıştır. Abdullah Öcalan ne Kuzey Kürdistan’daki durumdan ne de Güney Kürdistan’daki durumdan memnun değildir. İnsanların etrafından toplanacağı bir motife ihtiyaç vardır.
Öcalan’a ayan olur ve kendisi bir talimat yayınlayarak şöyle der: Talabani’nin adamları Beritan’a çağrı yap teslim ol dediler, Beritan teslim olmadı, onlara dedi ki “ size asla teslim olmam, siz hainsiniz, Güneyden gelip kuzey devrimine saldırıyorsunuz”. Şimdi tüm Güney onun Beritan’ın bu şehadetinin etkisi altındadır, herkes bunu konuşuyor” der. Bunu da ondan çok etkilenen Peşmergeler anlattı der. Beritan’ın yanında tepeden inen insanlar bile bu sözleri okuyunca şaşırır. Öcalan Şam’da binlerce km uzaktaki bir kadının genç cesedi üzerine hayasızca kurgu yapar.
Abdullah Öcalan’ın bu konuşmasından sonra artık Beritan’ın hayatı ve ölümü bir kurgu tahtasına dönüşür. 1994-1998 yıllarında YNK-PKK ilişkileri iyiyken öykü biraz değiştirilir. Beritan; “ Ben ilkel miliyetçiliğe, gericiliğe teslim olmam” demişti sözleri eklenir. YNK adı çıkarılır.1999’da YNK PKK ilişkileri bozulur ve Öcalan imarlı ’da “Beritan’ı Talabanin adamları katletti” der.
2000 yılı Eylül ayında PKK YNK savaşı başlayınca PKK’nin aklına yine Beritan’ın hayatın kaybettiği cephenin YNK cephesi olduğu gelir. PKK’nin YNK ile tekrar anlaştığı 2013 yılına kadar Beritan’ı YNK vurmuştur. PKK Cemil Bayık’ın KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı olup YNK ve İran ile stratejik anlaşma imzalamasından sonra direksiyonu tekrar kırarlar. İlk olarak Ayla Akat Ata 2015 yılında “ KDP peşmergeleri Beritanı vurdu” der. Tepki üzerine bir tekzip yayınlayıp ben böyle söylemedim der. Adım adım derken bu yıl KCK’nin değişik yapıları PAJK, KJK vb. bildirilerde bu kez Beritan KDP’ye teslim olmadı dediler.
Yani PKK her on yılda bir Beritan’ın ölümünü yeniden yazıyor. Ve her defasında Beritan’ı yeniden öldürüyor. Türk devletinin ölen gerillarının mezarlarını gizlemesi ile PKK’nin ölenlerin hikayelerini gizlemesi aynı zihniyetin üründür. Yaşayanın yaşadıklarını yok etmek, hakikatlerini yok saymak gerekirse kendine göre yazmak. Mevzu bu denli basittir. Ölüye saygı aslında hayatına saygıdır. PKK’nin Beritan’ın yaşadığı hakikatleri tahrif etmesi yirmili yaşlardaki, asi bir Kürt kızına yapılacak en büyük hakarettir.
PKK, Beritan’ı Kürtler arası savaşı meşrulaştırmak için kullanılan bir araca çevirmiştir. İşin ilginci koskoca Türk ordusunda kendi patlatan Zilan ( Zeynep Kınacı) artık nerdeyse unutulmuştur. Çünkü PKK’nin Türkiye ilişkileri ve startejisi Zilan’ı geri plana koymayı gerektiriyor. PKK özellikle bu yıl Güney Kürdistan’a karşı savaş ilan etmesini manevi yönden de tamamlamak için Beritan motifini öne çıkarıyor.
İnsan PKK yöneticilerine sormak istiyor; Ey PKK yöneticileri! Eğer varsa öteki bir dünya Beritan’a neden her yıl başka bir senaryo uydurduğunuzu anlata bilecek misiniz?