Bağdat’ta ki Kürt değerlerine saldırı Kürtlerin Şengal hamlesini barajlamak için yapılmıştır

Bağdat’ta ki Kürt değerlerine saldırı Kürtlerin Şengal hamlesini barajlamak için yapılmıştır

Haşti Şabi’nin Bağdat’ta KDP bürosuna saldırması ve Kürdistan bayrağı yakması Ortadoğu’da ki siyasal olayların arka planını daha görünür kıldı. Hem Kürtler açısından hem de Irak açısından kimin kiminle, nerede, niçin gibi pek çok soruya sadece bu olay açısından bile cevap verilebilir.

Bağdat’ta KDP bürosunu ve Kürdistan değerlerine saldırılmasının nedeni Hoşyar Zebari’nin açıklamaları değildir. Zebari ve başka birçok Kürt siyasetçi benzer açıklamalar yapmıştır. Ayrıca bu saldırı bir gurup insanın veya Haşdi Şabi taraftarlarının işi de değildir. Saldıranlar sadece talimatı yerine getirmişlerdir. Saldırı kararını veren bir güç vardır. Birde bu saldırıdan nemalanmak isteyen başka bir güç vardır.  Saldırı kararını alan güç İran ve cephesindeki güçlerdir. Irak hükümeti de bu işten nemalanmak istemektedir. Şii ve Kürtleri karşı karşıya getirmek Bağdat yönetiminin de işine gelmektedir.

Ayrıca bu saldırıda Amerika ve AB’ye de mesaj vardır. Konsolosluğu sürekli olarak saldırıya uğrayan büyükelçiliğini bir an önce çekmesi istenmiştir bir nevi. Aslında İran ABD’ye Irak’ın bu bölgesi benimdir de demiştir. Konumuz bu değil. Daha çok vurgulamak istediğimiz konu Şii cephesinin hemen Şengal anlaşması sonrası böyle bir adım atmasının çok derin nedenleri olduğudur.

Şengal anlaşması Ortadoğu’da ki Kürt hamlesidir

Şengal anlaşmasının bu denli önemli bir rolü gerçekten var mıdır? Evet, vardır. Şengal anlaşması lokal bir anlaşma değildir. Tüm Kürtler açısından önemli bir anlaşmadır. Çünkü Kürtlerin payına nerdeyse 2014 yılından sonra hep savaşmak, direnmek düştü. Fakat diplomasi ile sorunları çözmek ve toprak kazanılmadı. Bu nedenle Şengal meselesi Kürtlerin ülkelerin diplomasi masasına güçlü bir geri dönüşü demektir. Şengal anlaşmasının başarılı uygulaması başta Güney Kürdistan’daki tartışmalı 140. Madde kapsamındaki bölgeleri etkileyeceği kadar Rojava Kürdistanı içinde önemli bir emsaldir.

Yani Şengal anlaşması Kürtlerin masaya dönmesi ile ilgili bir durumdur. Ayrıca pek çok planı da boşa çıkaracaktır. Çünkü Kürtlerin tartışmalı bölgelerdeki durumun tartışılmasının önü açılacaktır. 140. Madde kapsamında ki bölge demek İran’ın Şii hilali ve 2010 yılından beri Irak üzerinden yürüttüğü stratejinin yıkılması demektir.

Kürdistan Bölgesel Yönetimini barajlama çabası

2000’li yılların ilk çeyreğinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi Ortadoğu’nun en çekici ve en gelişmeye aday yeriydi. Ortadoğu’da yeni bir güç merkezi oluşuyordu. Her şeyden önce Kürtlere bağımsızlığa götürecek ekonomik pazar ve sermeye oluşuyordu. Diplomasinin önemli aktörüydüler. Kürtler Kürdistan Bölgesel Yönetimi şahsında güç biriktiriyordular. Yani Kürdistan Bölgesel Yönetimi Kürtlerin 20. Yüzyıldaki talihsiz kaderini dört parça Kürdistan için de değiştire bilecek koşullara ulaşıyordu. Bunun için Kürdistan’ın barajlama süreci başlatıldı.

IŞİD saldırıları Kürtlerin barajlanması istemine olanak sağladı. Fakat her zaman için kafa karıştıran ve çözülmesi gereken bir birkaç soruyu da kafalarda bıraktı.

IŞİD Bağdat’ı bıraktı Kürdistan’a döndü

IŞİD Musul çıkışından sonra Irak’da büyük ilerleme kaydetmişti. Musul’dan sonra nerdeyse hiçbir engelle karşılaşmadan yönünü Bağdat’a çevirdi. Yüzbinlerce insan Bağdat’tan kaçıyordu. Bağdat savunmasızdı.

Fakat IŞID Bağdat’ı alıp büyük bir güç kazana bilecekken. Gelip Musul’un küçük kasabası Şengal ve Kerkük çevresindeki bazı köylere ve kasabalara saldırdı. Saldırılar şiddetliydi fakat IŞİD buralara yerleşmeye pek niyetli değildi. Asıl soru burada başlıyor. IŞID Bağdat’ı ala bilecek koşulları varken neden Kürdistan’a saldırdı?

İşin gerçeği şu ki IŞID tek bir ülke veya gücün kontrolünde değildi. IŞID çok uluslu bir şirket gibi birçok çıkar çevresi tarafından kontrol ediliyordu. Başta İran ve Türkiye olmak üzere pek çok güç aslında Sünni Arapların isyanı olan IŞİD’te bir eksen değişikliği yaptılar. Öncelikle ilk çıkışı olan Sünnilerin ezilmişliğine karşı isyan biçimin değiştirdiler. Daha küresel bir hedef koydular ve IŞİD’e savaşçı ihraç ettiler. Böylelikle IŞİD Kürtleri birincil hedefi yaptı.

Diye biliriz ki IŞİD Kürtlerin güç olmasını barajlamada birincil rol oynadı. Kendisine biçilen misyonlardan biri de gerektiğinde Kürtlere karşı kullanılmaktı. Ayrıca tıpkı avcıya yol açan bir tazı gibi IŞİD gerekçesi ile İran ve Türkiye’ye bağlı birçok paramiliter güce yol açtı. IŞİD’in varlığı Türkiye ve İran’ın kendi toprakları dışında da askeri güç oluşturmasına ve kendi sınırları dışında askeri hareketliliğe yol açtı. Kısacası IŞİD en fazla Şiilere ve Türklere hizmet etti.  Kürtler büyük kayıplar verdiler fakat fırsatlar da yakaladılar. Sonuç olarak Kürtler sömürgecilerin beklediğini yenilgiyi yaşamadı.  Şengal anlaşması Kürtlerin dumanlı ve sisli havayı dağıtması için bir hamledir. Bunun ekonomik, siyasal, demografik ve sosyal pek çok boyutu vardır. Kürtlere büyük kazanımlar getirecektir.

İşte Şengal meselesi ile sömürgeciler yeni bir barajlama süreci yaramak yeni sisler ve dumanlar yaratmak istiyorlar. İran bunu Haşdi Şabi ve başka işbirlikçi Kürt örgütleri eli ile yapmaya kararlıdır. Bunun için Kürtlerin yapması gereken bu barajlamaya karşı öncelikle toplumsal olarak karşı koymaktır. İran’ın yedeğine düşecek ve İran politikalarına ortak olacak her güç Kürtlerin, Kürdistan Bölgesel Yönetiminin ve dört parça Kürdistan’ın barajlama çalışmasına ortak olur.

Diğer Haberler