Kürdistan Referandumunun üçüncü yıl dönümü tüm Kürdistanilere, Kürdistanın bağımsızlığına inananlara ve Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını savunanlara kutlu olsun.
Tüm engellemelere ve tüm karalamalara rağmen Kürdistan’ın dört parçasında insanların büyük bir coşku ile karşıladığı referandum Kürtlerin 21’inci yüzyıldaki tüm gelişmelere karşı gösterdiği açık tutumdur. Kürtler 21’inci yüzyılda artık 20’inci yüzyılın yok sayılmışlığını, sömürgeciliğini ve ezilmişliğini kabul etmeyeceklerini açık açık beyan etmiş oluyorlar. 20’inci yüzyılın siyasal sistemine dur diyorlar.
Referandum Kürdistan’da iki çizgi olduğunu ortaya çıkardı
Tüm bunlarla beraber Kürdistan bağımsızlık referandumunun taşıdığı tarihi ve siyasi anlamı ayrıca gelecek açısından önemi hala tam olarak anlaşılmamıştır. Bilinçli veya bilinçsiz Kürdistan Bağımsızlık Referandumunu sıradan gören ve gösteren tutumlar vardır.
Kürdistan bağımsızlık referandumunun kendisi değil de daha sonra yaşanan ihanet nedeni ile ortaya çıkan olumsuz tablo sanki Referandumun kendisi ile ilgili gibi gösterilmektedir. Oysaki Referandum bir turnusol kağıdı gibi herkesin rengini ortaya çıkarmıştır.
Şu anda Kürdistan’da iki çizgi vardır. Birinci çizgi; Kürdistan’ın bağımsızlık gücü ve iradesine güvenen bunun için Kürdistan Bağımsızlık Referandumuna inan çizgi. Referandum zamanı dört parçadan referandumu yüksek sesle veya yüreğinde selamlayanlar, o referandumda oy kullanmayı canı gönülden isteyenler, Referandum çizgisini korumak için Pirde’de, Zumar’da canını veren şehitler birinci çizginin temsilcisidir. İkinci çizgi ise; Kürtlerin bağımsızlık iradesine ihanet damgası vurmak isteyenler, ben tarafsızım diyerek sinsi düşmanlık yapanlar, referandum bize kaybettirdi diyerek sömürgeciliğin devamını onaylayanlardır. Her iki çizginin de Kürdistan’da tarihi temelleri vardır.
Referandum Lozan ve Kürtleri ret eden sistemin çatlağıdır
Referandum sürecini 25 Eylül ve 16 Ekim arasındaki sürece bağlayıp referandum nedeni ile Kürdistan Kerkük ve diğer Kürdistani alanlar kaybedilmiş gibi algı yaratılıyor. Referandumun yapılış amacı da Irak merkezi hükümeti ile yaşanan sorunlar vb. birkaç son on yıllık durum ile izah ediliyor. Oysaki referandum gerçek anlamda 20’inci yüz yıl ile hesaplaşmadır.
Kürtlerin en azından son yirmi yıllık tarihi bilmeyen, 1. Dünya Savaşı sonrası Kürtlerin verdiği bağımsızlık mücadelesini bilemeden Referanduma giden yol anlaşılamaz. Referandum Lozan ve onun ardılı olan anlaşmaların Kürdistanı dört parçaya bölmesine karşı bir tepkidir. Çünkü Lozan aslında Kürtlerin kendini yönetme, kendi sınırlarının hükümranı olma ve kendi bağımsızlığının, kendi devletini yönetmenin elinden alındığı bir sistemdir. Amacı Kürtsüz bir sistem yaratmaktır. Kürtler bu sisteme karşı büyük bir direniş gösterdi. Nehri’den Abdulselam Barzani’ye Şeyh Sait’ten, Qazi Muhammede ve adını burada sayamayacağımız kadar irili ufaklı Kürt serhildanları ile Kürtsüz bir sisteme hayır dedi. Kürtler Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin varlığı bu sistemde açılan bir gediktir. Bu denli saldırı konusu olması da bu gedikle ilgilidir.
Barzani oyunu gördü
Bu gün referanduma bu denli karşıtlık yapılması da aslında Referandumun 20’inci yüzyıl siyasal sisteminde derin bir çatlak yaratmasıdır. Bağımsızlığın ilanı değil referandumu yapmak bile sistemin çatlamasıdır. Eğer bağımsızlık ilan edilirse sistem yıkılacaktır. Bu kadar net bir siyasal, sistemsel ve tarihsel bir gerçek vardır. Referandum yapılmasa Kerkük kaybedilmeyecekti diyenlere şunu sormak gerek Dersim’de referandum mu yapıldı ki katliam oldu, Afrin’de Suriye ve Esat bayrağı kaldırdığı halde işgal oldu. Referandum olsa olmasa Lozan’a dayalı yaşayan siyasal sistem temsilcileri Kerkük’e saldıracaktı.
Kerkük’e saldırı daha Musul operasyonunu başında yapılan bir planlamaydı. Peşmergeleri Musul’da bir batağa çekip Musul operasyonun ihalesi Kürtlere verilecek ardından Arap-Kürt çatışması çıkarılıp Kerkük işgal edilecek hatta halkların birbirini vurması sağlanacaktı. Hayır, böyle olmaz diyenler var? Nasıl ki Raqqa’yı kurtarmak için yüzlerce Kürt genci can verdikten sonra Afrin ve Seri Kaniye Kürtlerden alındıysa aynı plan önce Güney Kürdistan’da verilecektir. Musul için yüzlerce can verilecek ardından da Kerkük yine alınacaktı. Bu siyasal gerçeği görmemek büyük bir hata olur. Bu nedenle aslında Başkan Barzani’nin oyunu gördüm kendi elimi açıyorum demesidir. Mesut Barzani bu kez hele bekleyeyim ne çıkacak bana ne verecekler demedi, Kürtler adına istediğini baştan söyledi: Kürtler bağımsızlık istiyor.
Daha sonrasında yaşan gelişmeler ise Kürt tarihinin bahtsızlığı ile ilgilidir. Yine Kürtlerin içinden bir ihanet kanadı kullanılmıştır. İkinci çizgi dediğimiz ihanet çizgisi hala çabalarına devam ediyor. Bu çabaları açık ve örtülü devam ediyor, hatta bunlar birçok zaman en özgürlükçü, en Kürdistan sever, en ulusal en yurtsever maskesi ile Referanduma saldırıyor.
Dediğimiz gibi Referandum bir turnosol kağıdı rolü oynadı. Referandum yapıldığı zaman PKK adına Cemil Bayık “ biz Barzani’in Miliyetçiliği ile Irak Arap miliyetçiliği arasıda kimseye taraf olmayız” dedi. Yereldeki tüm örgütleri de açık açık bir referanduma karşıyız dedi. 16 Ekim ihanetinden sonra PKK’nin Zılar Sterk isimli bir kadın militanı TV programına çıkıp gülerek şunu söyledi: “Kürdistan’da Barzani çizgisi kaybetti, Başkan APO çizgisi kazandı”. Aynı PKK Kerkük işgalcisi ile işbirliği yaparak Şengal’de Haşdi Şabi’yi meşru güç yaptı. Şimdi ortada bu duruş varken PKK ile ulusal birlik olmaz.
Referandum yapıldığı gün koltukları olmayan bir kargo helikoptari ile Bağdat’a giden Kerkük ihaneti için anlaşmaya yapmaya giden Lahor Cengi ve ekibi ile ulusal birlik olmaz. Çünkü Bunlar tutumları ile Lozan’ı Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesini haklı çıkarmışlardır. Bunlar tutumları ile Kürdistan’ın sömürge pozisyonu meşru gördüklerini açıklamışlardır.
Kürdistan Bağımsızlık Referundumu bir çizgidir, devam ediyor
Oysaki hayatın ve siyasetin hakikati şunu gerekli kılıyor: Gerçek Kürdistanlılık ve gerçek ulusal birlik Referandum ruhunda gizlidir. Referandumu sahiplenmeyen Kürt ile ulusal birlik yapılamaz. Sürekli olarak ulusal birlik istediklerini söyleyenler öncelikle referandum konusundaki tutumlarına karşı öz eleştiri vermeliler.
Referandum bir günlük bir oy verme değildi referandum bir süreçti. Referandum devam ediyor ve devam edecek.
Referandum 21’inci yüzyılda özgür yaşamak isteyen Kürdün sesidir. Bu sese sessini katmayan Kürt Lozan’ın kılıç artığıdır, sömürgecilik şerbetini içmiştir. Referanduma sesini katmayan Türk, Arap, Fars sömürgeciliğinin maşasıdır.