Türk haber ajanslarının Salih Müslüm’ün yeğeni Dalya Mahmut Müslüm’ün Mersin’de teslim olduğu haberini yapmasından sonra Kürtler için iki gündür yeni bir gündem oluştu. Dalya Müslüm’ü kim teslim etti?
PKK basını ve ona yakın çevreler Dalya Mahmut Müslüm’ün KDP tarafından teslim edildiğini iddia etti. Hatta o kadar ileri gidildi ki PKK’nin Doğu Kürdistan’a yönelik yayın yapan Arya TV’si haber programında Salih Müslüm’ün katıldığı bir TV programında “yeğenim ağır yaralı olarak Hewler’e gitmişti KDP teslim etti” dediğini haberini bile yaptı. Fakat her nedense haberde Salih Müslüm’ün sesi yoktu sadece fotosu vardı. Tanınmış yazar Amberin Zaman’da twitter hesabı üzerinden “ Salih Müslüm ile telefon ile konuştuğunu, Müslüm’ün açıklama bana ait değil Dalya’nın babasına ait iddialar dediğini aktardı. Kendi yöneticisi adını kullanarak yalan haber yapan bir örgütün ahlakı ve güvenirliliği ne kadar ola bilir diye sormadan edemiyor insan.
Haftanin operasyonu ve HDP’li vekil Tuma Çelik’in tecavüz olayının üstü mü kapatılıyor?
PKK’nin kerli ferli tanınmış yazarları, koca koca adamlar hiç ar etmeden olayı Kürt halkının duygularını dramatize edecek biçimde servis ederek “ Dalya Mahmut Müslüm’ün ağır yaralı olduğunu ve tedavi için Erbil’e gittiğini, KDP tarafından teslim edildiğini söylediler”. Stratejik ortakları YNK’nin Mustafa Selimi’yi teslim etmesine, IŞiD’li teröristleri hiç yargılamadan Kerkük valisine teslim etmesine, hatta koskoca şehir Kerkük’ü teslim etmesine ses etmeyenler birden bire aslan kesildi.
PKK dosyasından dolayı İnterpol listesinde aranan Türkiye’nin ödüllü terör listelerinde aranan onlarca insan Hewler’de elini kolunu sallayıp geziyor, Kürdistan yönetimi daha hiç kimseyi teslim etmiş değil. Başta PKK yönetimi, Rojava yönetimi ve hatta Salih Müslüm’ün kendisi olmak üzere herkes Kürdistan Bölgesel Yönetiminin hiç kimseyi Türkiye’ye teslim etmediğini bilir. Türk diplomatı öldüren Mazlum Dağ’ı öldüren Kürdistan Bölgesine ihanet eden Mazlum Dağ ve arkadaşlarını teslim etmeyen KDP 21 yaşındaki küçücük bir Kürt kızını teslim etmez. Dalya Mahmut olayının bu kadar çarpıtma ile servis edilmesi PKK’nin yanlış bilgilenmesi ile ilgili bir konu değildir. Mesele PKK’nin basın ahlakı ile ilgilidir. Aslında bir ahlak yoktur ahlaksızlık vardır.
PKK propaganda ahlakı konusunda AKP’lileşmiştir. AKP ve PKK’nin basın çizgisi birbirinin aynısıdır. Uydurma haberler ile suni gündem yaratma ve gündemi değiştirme konusunda AKP’nin de PKK’nin de uzmanlık konularıdır. Normalde bu günlerde en büyük sorun “Haftanin’de ciddi bir direniş olmadan Türk Ordusunun en stratejik tepeleri alması olmalıyken” herkes 21 yaşındaki bir kızın örgütten ayrılması üzerine konuşuyor.
Geçtiğimiz günlerde HDP’li vekil Tuma Çelik’in bir kadına üç yıl önce bir kadına tecavüz ettiği ve HDP merkezinin üç yıldır olayın üstünü kapatmak istediği haberleri geçiyor. Muhtemelen PKK trolleri bu olayın da üstünü kapatmak için böyle bir yalan haber servis edip olayın üstünü kapatmayı tercih ettiler.
İki gencin aşk hikayesinden partisel çıkar yaratma, siyasal süs vermede PKK’nin basın başarısının ve ahlaksızlığının da göstergesi oluyor.
Tüm Kürtlerin sığındığı güvenli liman
PKK’den ayrılan binlerce insan Kürdistan Bölgesi yönetimine sığınıyor. Kürdistan Bölgesel Yönetimi Irak kanunları gereği eski PKK kadrolarına vatandaşlık veremese bile hepsine oturum veriyor. Kanunlara göre verilmiş tüm haklardan faydalanıyor. 20 yıllık zaman zarfında 10 binden fazla kişinin bu biçimde Kürdistan bölgesine PKK’den ayrılarak sığındığı düşünülüyor.
Ayrıca Türkiye’den siyasi nedenlerle gelmiş binlerce Kürt Kürdistan Bölgesel yönetimi alanlarına geliyor. Doğu, Kuzey Kürdistan’dan ve Rojava’dan gelen binlerce Kürt var. Bunlardan hiç biri şu ana kadar teslim edilmedi. Geçtiğimiz aylarda İran cezaevinden kaçıp Süleymaniye’ye gelip YNK’nin partisel tasarrufu ile teslim edilen Mustafa Selimi de münferit bir olaydır. Yoksa Hewler ve Duhok’ta KDP’ye karşı anti-propaganda yapan, PKK için çalışan PKK’ye milislik yapmış, legal alan kadrosu olan, KCK vb. davalardan dolayı Kuzey’den kaçarak Güney’e sığınmış binlerce insan var. Tüm KDP karşıtlıklarına rağmen KDP’nin otorite olduğu bölgelerde inşat, gastronomi, dekorasyon vb. birçok alanda rahatlıkla çalışıyorlar, ekonomik yatırımlar yapıyorlar. Fakat sınır dışı edilmiyorlar, kimseye teslim edilmiyorlar. Kürdistan Bölge Yönetimine bu yönlü suçlama yapanlar o zaman neden Türkiye’den kaçınca Rojava’ya değil de Kürdistan Bölgesel Yönetimi denetimindeki şehirlere geliyorlar.
Eğer PKK’nin kadroları, milisleri, çalışanları zerre ucu kadar Kürdistan Bölgesel Yönetiminin kendilerini Türkiye’ye teslim edeceğinden kaygı duysalar Hewler ve Duhok’a yerleşmezlerdi, gider Qamışlo’ya yerleşirlerdi.
Hatta PKK taraftarları yerleştikleri Kürdistan Bölgesinde KDP’den kaynaklı bu iyi niyeti suiistimal ediyorlar. Kürdistan Bölgesel Yönetimi istikrarını bozacak istihbarat çalışmaları yapıyorlar, bir nevi vatana ihanet suçu işliyorlar ama yine de Kürdistan Bölgesel Yönetimine sığınıyorlar ve Kürdistan Bölgesinin sunduğu imkanlar ile yaşıyorlar.
PKK kendi otoritesi olan alanlarda “Biji Serok APO” sloganı atmadığı için insanları yargılıyor. Ama Kürdistan Bölge Hükümeti kendisini yıkmak için çalışan insanları yaşatıyor.
Belki de sorun Kürdistan Bölgesel Yönetimin bu iyi niyetli ve hoş görülü yaklaşımındadır. Belki de Kürdistan Bölgesini yıkmak isteyenleri ayrıştırma zamanı gelmiştir?
Kürdistan Bölgesinden Türkiye’ye giden var mı?
Ölmeyi göze alarak PKK’den ayrılıp Kürdistan Bölgesine geçen kişiler belli yasal prosedürden sonra normal hayata katılıyor. Türkiye’ye geçmek isteyenler içinde uyulması zorunlu bir prosedür var. Eğer Türkiye’ye gitmek isteyen PKK kadrosu 18 yaşından küçükse ailesinin onayı alınıyor, yoksa direk kendisi bir belge imzalayıp gitme sorumluluğunun kendisinde olduğunu söylüyor. Daha sonra BM temsilcilerinin nezdinde geçiyorlar. Tüm dünyada sınır ihlali için olan süreç işliyor yani. Kimse zorla verilmiyor. Giden kişisel iradesi ile gidiyor. Yani Salih Müslüm’ün yeğeni Dalya Mahmut Müslüm’ün zorla verilmesi gibi bir şey yoktur. Zaten şimdiye kadar verilen hiç kimse yoktur.
PKK her şeyden propaganda malzemesi üretiyor
Gerçek şu ki PKK kendine katılan kişiyi kendi mülkü görüyor. Tıpkı bir koyunun etinden, sütünden, yününden, tezeğinden faydalanmak anlayışı ile yaklaşıyor kadrolarına. Yaşarken fizikleri, emekleri ve cesaretlerinden faydalanıyor her şeylerini sömürüp kendileri için hiçbir şey yapmasına için vermiyor. Öldürülüyorlar bu kez de “şehidimiz” diyerek üzerine propaganda yapıyor. Ailesini, aşiretini kendine bağlıyor. Örgüte dayanamayıp ayrılınca bu kez “bunlar hain, düşkün” onlar gibi olmayın diyerek propaganda yapıyor. Yani yaşarken de ölürken de, kaçarken de insanları sömürüyor. Dalya Mahmut Müslüm’ün de artık son sömürülecek yönü kalmıştı onun üzerinden Kürdistan Bölgesel Yönetimini karalamak. Normalde hain, düşkün bir erkekle basit ilişkiler için kaçtı diyecekleri kişiden de faydalanma yolunu buldular bunu üzerinde KDP’ye saldırdılar.
PKK’nin propaganda ve siyaset ilkelerinden en temeli şudur: Duvara çamur at, tutmazsa izi kalır
PKK’ye bağlı medya kuruluşları onlarca yalan habere imza atmışlardır. Mesela 16 Nisan 2020 tarihinde dronların bir metre yerden yüksekte uçup Bradost bölgesinde ot toplayan köylüleri tehdit ettiğini, soyunmalarını istediğini yazdı. Hatta bu arada iki metre uzaktaki bir kişi video çekti dedi. Çocukların bile daha iyisini kurgulaya bileceği bir yalan vardı. Ortada Bunun da suçunu yine Kürdistan bölgesel yönetimine attı. Herkes kendi taraftarları bile buna inanmadı ama kimse sesini çıkarmadı. Adının açıklanmasını istenmeyen kaynaklar, yerel güçler, halktan insanlar adına binlerce yalan ve düzmece haber düzenlendi. Zaman bu haberlerinin doğru olmadığını gösterdi ama PKK’nin Kürtler arası yarattığı nefret baki kaldı. Bu nedenle PKK’nin yalan haberleri sadece KDP’ye zarar vermiyor Kürt sosyolojine, ruhsal yapısına zarar veriyor. Ama PKK ben yalan haber söyleyeyim, nefret aşılayayım demekten hiç geri kalmıyor.
PKK medya organları ve sosyal medya trolleri her ne kadar çarpıtmak isterse istesin Dalya Mahmut Müslüm olayı 21 yaşındaki bir genç kızın üzücü bir aşk olayıdır. Eğer PKK Türkiye’ye teslim olma olaylarını açıklama istiyorsa öncelikle Rojava sınırından Türk devletine teslim olan kadrolarını açıklamalıdır. Komuta kademesinden, maliyecisinden binlerce insan on binlerce dolar para ile kaçıp Türkiye’ye gittiğini açıklamalıdır. HSD sözcüsü Talal Sülo’nun 2017 tarihinde kaçarak Özgür Suriye Ordusuna ve oradan da Türkiye’ye teslim olduğunu açıklamalılar.
Eğer PKK medyası Türk devleti ve istihbaratı ile ilişkileri deşifre etmek istiyorsa öncelikle kendi yönetiminin, kendi liderleri Abdullah Öcalan’ın Türk MİT’i ile olan ilişkilerini teşhir etmelidir. Hiç tereddütsüz şu gerçeği her fırsatta söylemek gerek: Kürt hareketleri içinde başta Türk devleti olmak üzere sömürgeci istihbaratlarla ilişkili yegane hareket PKK’nin kendisidir. Dalya Mahmut Müslüm bize tekrar bu gerçeği hatırlattı.