KCK’den ilginç YNK açıklaması

KCK’den ilginç YNK açıklaması

26 Haziran tarihinde KCK Yürütme Konseyi adına bir açıklama yapıldı. PKK’nin yayın organında yayınlanan bildiride Türk Devletinin Süleymaniye’nin Kunemasi bölgesinde yaptığı hava saldırısına dönük değerlendirmeler yer alıyordu.

PKK bildiride kendi Süleymaniye’de ki varlığına resmi bir konum kazandırıyor. Bilindiği gibi Türk Dış işleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “ PKK Süleymaniye’de şehre indi orayı kontrol ediyor” demişti. Ardında Devlet Bahçeli benzer ifadeler kullandı. Bu ifadelerin kendisi bile Süleymaniye’nin hedef yapılacağının belirtisiydi. PKK’nin buna rağmen yayınladığı bildiride  “ evet biz Süleymaniye’de eskiden beri varız” diye beyanatta bulunması birçok çevre tarafından kuşku ile karşılandı. Terör listesinde olan ve yöneticilerinin başına ödül konan PKK’nin biz Süleymaniye’deyiz, hatta “ bizi çıkaramazsınız” minvalinde bir şeyler söylemesi birazda Türkiye’ye Süleymaniye’ye gelin demek oluyor.

PKK’nin hassasiyetleri gözetmedeki çifte standart yaklaşım gösterdi.
Mesela Türk uçakları Kunemasi’yi hedeflerken sivillerin bombalandığı görüntüler Türkiye’yi zora soktu. Ama olaydan iki gün sonra PJAK bir açıklama yaparak bombalananların kendi aracı olduğunu söyledi. Böylelikle Türk devletinin Kunemasi’yi vurması üzerindeki gölge kalkmış oldu. Türkiye’nin vuruşu sadece hedefte hata olarak kaldı. Oysaki daha birkaç gün önce Kobani’nin Hallince köyünde bir SiHA sivilleri hedef almıştı ve içine KJK Yönetme Konseyi üyesi Leyla Van’da yer alıyordu. PKK Rojava’ya saldırıyı meşrulaştırmamak için bu tanınmış kadrosunu resmi olarak açıklamadı. Kobani’ye gösterdiği hassasiyeti PKK neden Süleymaniye’ye göstermedi.

Çünkü PKK’nin gizli bir ajandası var. Aslında biraz objektif olanların görebileceği bir ajanda bu. PKK Güney Kürdistan’ın savaş alanı olmasını kendi çıkarına görüyor. PKK her bahar Türkiye’nin Güney Kürdistanı işgal planı olduğunu söylüyor ve buna izin vermeyeceğini söylüyor.   Sonuç olarak ise Türk devleti her son bahar 15-20 km sınırı işgal ediyor. PKK geri çekiliyor. Türkiye’yi demokratikleştirme ve AKP-MHP faşizmini yıkıp Türkiye halklarının birliğini sağlama amacı için Güney Kürdistan köyleri vuruluyor. Bahçeler yakılıyor, insanlar ölüyor PKK savaşı nerdeyse Duhok ve Hewler il sınırlarının içine kadar getiriyor.

Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesi için Kürdistan coğrafyasının feda edilmesi neden, Kürt gençlerinin öldürülmesi neden?  Ve neden Güney Kürdistan’ın Türkiye demokrasisi için bedel vermesi gereksin ki?

PKK kendi kitlesini, yurtsever insanları direniş, şehit, kahramanlık kavramları ile uyuştururken aslında kendisi pragmatik ve reel bir politika yapıyor. Çıkarları için her şeyi,  herkesi, her şehri, her dağı feda ede bilir. 2015-2016 yılı boyunca Nusaybin, Cizre, Silopi vb. bir şehri feda etti şimdi ise sıra Güney Kürdistan’da.                                                                                                                                              PKK kendi varlığının devamı için savaşı Güney Kürdistan’da verme çabası içinde. Bu biçimi ile kendine Güney’de bir iktidar alanı yaratmak istiyor. Ve PKK kendi iktidarı için feda etmeyeceği hiçbir değer yoktur. PKK kendi düşmanına benzemiştir. PKK’nin iktidar olma anlayışı Türk devlet aklının iktidar olma anlayışına benziyor. Türk devleti nasıl ki devletin bekası ve sürekliliği için kardeşini boğdurtan bir iktidar anlayışına sahipse aynı zihniyet yapısı PKK’de de var. PKK ve Türk devleti birbirine benzeşmiştir. PKK de şimdi kendi bekası için tüm Kürdistan Bölgesel Yönetimini feda etmeyi bile göze almış durumdadır.

PKK Güney’de ki amacına ulaşmak için öncelikle var olan siyasi güçleri birbirine karşı kışkırtmak ve kullanmak için çaba harcıyor. PKK şunun çok iyi bilincinde YNK ve KDP’nin tüm çelişkilerine rağmen aralarında bir varlıksal ilişki vardır. Bu iki örgüt çelişki ve ilişki diyalektiğine göre vardırlar. Ve birinin yokluğu diğerinin de yokluğu anlamına gelmektedir. PKK bu diyalektiği çözdüğü için YNK ve KDP’yi karşı karşıya getirerek aslında her ikisini de zayıflatmayı amaçlamaktadır.

PKK’nin bu denli tarafgir davranarak YNK’yi açık ve üstü kapalı biçimde KDP’ye kışkırtmasının altında bu amaç yatmaktadır. PKK’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne karşı siyaseti tıpkı sömürgecilerin siyaseti “ böl-parçala-yönet” siyasetine benzemektedir. PKK’nin Güneydeki partilerle görüşme trafiği, alçak gönüllü olması, herkese bir şeyler ve bir yerler veriyor gibi yapmasının nedeni esasen “ulusal birliğe” olan saygısından değil, bölüp-parçalayıp- yönetme arzusundan ileri gelmektedir.

KCK bildirisinde “Türk devleti bizi YNK’yi karşı karşıya getiremeyecek” demiştir. Peki, neden Türk devletinin PKK’yi Kürdistan Bölgesel yönetimine karşı kışkırtmasına bir şey demiyor KCK yönetimi.
KCK yönetimi yayınladığı bildiri de İbrahim Ahmet ve Celal Talabani’nin ismini beraber anarak dostluğunun bu iki kesime dayandığını söylemiştir. Böylelikle YNK içindeki her iki temel güç odağına da mesaj vermiştir. Oysaki PKK’nin başta YNK lideri Celal Talabani ve YNK için yaptığı değerlendirmeler çok nettir.  PKK ve lideri Abdullah Öcalan YNK lideri Celal Talabani için siyasi fahişe deyimini kullanacak kadar YNK’ye eleştirileri olan bir harekettir. Şimdi ise bir bildiri ile her şeyin üstünü örtmek istemektedir.

Kısacası: KCK’nin 26 Haziran tarihli bildirisi Türk devletinin Süleymaniye saldırılarını meşrulaştırmaktan başka bir herhangi bir amaç içermiyor. PKK kendi çıkarları için Güney Kürdistanı feda ediyor. PKK güneyin iki büyük gücünü bir birine düşürmek için büyük bir fitne fesat planı devreye koymuş durumda. PKK ve Türk devleti bir ahenk içinde Türk devletinin Misakı Milli hedeflerine ulaşması için çalışıyor.

Diğer Haberler