PKK’li kadın yazardan Peşmergeye hakaret

PKK’li kadın yazardan Peşmergeye hakaret Dilazar Dilok, Kürdistan, PKK, Özgür Politika, ANF

25 Mayıs tarihinde ANF’de Dilzar Dilok imzası ile bir makale yayınlandı. “Peşmergelerin duyguları ne anlatıyor” başlıklı yazıda peşmergelere ve Kürdistan Bölgesel yönetimine ağdalı bir dil ve ideolojik kalıplarla hakaret edilmiş.

Makalenin genelinden yazarın siyaset, hayat, hakikat, tarih gibi olgulara yabancı olduğu, sadece partisinin penceresinden hayatı okuya bildiği zaten anlaşılıyor. Çok pervasız biçimde Kürdistan Bölgesel yönetimi için yazıda şu ibareler kullanılmış: “Bölgesel Kürt yönetimi deniyor, ancak bu yönetim bölgenin iradesini, özgürlüğünü, yaşamını sistemleştirmiyor, garanti etmiyor. Tam tersine bu yaşamı tehdit ediyor, toplumsallığını öldürüyor, parçalıyor, dünya insanlığı nezdinde Kürtlüğü zayıflatıyor, küçük düşürüyor, itibarsızlaştırıyor.”

20 yy’den bu yana Kürtlerin dünya sistemi içindeki tek meşru ve tanınmış varlığı Kürdistan Bölgesel yönetimini “dünya insanlığı nezdinde Kürtlüğü zayıflatan taraf”” olarak göstermeye çalışması bile yazarın siyasal bilincinin olmadığı gibi Kürdistan yurtseverliğinden de nasip almadığını göstermeye yetiyor.

Yazar spekülasyon üzerinden Kürdistan Bölgesel Yönetimini karalamak da çok kararlı olduğu için yazının sonunda doğru bir peşmergenin şu sözleri söylediğini iddia ediyor: “Yaptığım her şeyden, yaptığım her şeyin her zerresinden pişmanım”.

Elbette ki bir peşmergenin hatta onlarcasının bunu söylemesi bile anlaşılır. Peşmerge 1800’li yıllardan beri Kürt Ulusal Mücadelesinin fedailiğini yapıyor. 150 yıllık bir zaman içinde binlerce insan peşmerge oldu, on binlerce şehit verildi. Kişisel olarak hayatını başka türlü yürütmek isteyenlerde ola bilir. Fakat IŞiD Kürdistan bölgesine saldırdığı zaman yaşları 70 varan yüzlerce peşmerge elde silah savaş cephesine gitti ve gitmek istedi. DAiŞ savaşında 2000’e yakın peşmerge kahramanca şehit düştü. Şehit düşeceğini bile bile cepheye gitti.

Ve aynı peşmergeler gerektiği zaman kendi sistemlerini, örgütlerini eleştire biliyorlar. Hatta peşmergenin “pişmanım” diye bilme hakkı vardır, kendini ifade edebilir. PKK içinde “ yaptıklarıma pişmanım, ayrılmak istiyorum” deme hakkı bile yoktur. Herkes ölene kadar bile hizmet etmek zorundadır. Dilzar Dilok “ bir maaşla eski peşmergeleri” köşeye atmışlar diyor. Peki, PKK eski gerillaları bırakın maaşı “ihanetçi” damgası vurup köşeye atmıyor mu? Hatta fırsat bulunca hayatlarını tehdit etmiyor mu?

Dilzor Dilok’a ve aynı kılıç artığı tayfaya önerim “ başkasının gözündeki çöpü göreceğinize kendi gözünüzdeki merteği görün”. Mesela PKK içinde pişmanım diyerek öldürülenlerin hikâyelerini yazın. Örneğin Harun Sermezin olarak bilenen Barzan Dürre’nin öldürülmesini yazabilir. Kürdistan’ın tanımmış mellelerinden Muş’lu Abdurrahman Dürre’nin oğlu olan Barzan Dürre “ ben PKK’deki strateji değişimini benimsemiyorum” dediği zaman PKK tarafından kaçarken vuruldu denerek yanındaki Ahmet Konya adlı kişi ile öldürülür. Cenazesi İran karakollarına yakın bir vadide taşların altına konmuştur. Harun Sermezin ben pişmanım de dememişti, sadece yeni siyaseti benimsemiyorum, katılmak istemiyorum demişti.

Veya başka öneriler de yapa biliriz, mesela Şoreş Şırnak olarak bilinen Osman Baliç’i de yaza bilir. 1989 yılında PKK’ye katılan Şahin Baliç ömrünü Kürdistan dağlarında, savaşın merkezi Botan’da geçirdikten tam 15 yıl sonra PKK’ye dönük eleştiriler yapar ve ayrılır. Elbette hain damgası yer, kendi imkanları ile kıt kanat geçinir, çalışır ve bir gece üç yaşında ki kızı Rewşen’le beraber yemek yerken uzun namlulu silahlarla taranarak öldürülür. Evet, Dilzar Dilok bu kadar duygu yüklü bir insansa bizzat Murat Karayılan ve Cemil Bayık’ın emri ile PKK özel kuvvetleri tarafından öldürülen 3 yaşındaki Rewşen’in hikâyesini yaza bilir.

12 yaşında 13 kurşun ile öldürülen Uğur Kaymaz’ın hikayesi kadar acıklıdır 3 yaşında iki kurşunla öldürülen Rewşen Baliç’in hikayesi. Eğer acıyı, ölümü, üzüntüyü, yası, parçalanmış hayatları yazacaksınız küçük Rewşen Baliç’i yazın.

Her gün örgütünüzden ayrılan Kürdistan Bölgesel Yönetimine sığınmış binlerce insanı yazın. Nasıl hayata tutunmaya çalıştıklarını yazın.

Mesela 1982’yılında PKK’ye katılan ve tam 20 yıllık dağ hayatı yaşayan, Zagros’lardan Amed’e Serhat’a kadar komutanlık yapmış olan Nasır’ı (Faruk Bozkurt) yazın. PKK başkanlık Konseyinin nasıl oturup artık Nasır yaşamamalı diye tartışıp ortak kararla Nasırı öldürttüğünü yazın. Nasır gerillacılık yaptığıma pişmanım dememişti, sadece Kürdistan mücadelesi böyle verilmez demişti. Ama yere göğe sığdıramadığınız demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum paradigmanız bu eleştiriyi kabul etmeyerek Nasır’ı katletti. Sisteminizin ne kadar hoşgörüsüz, tekçi, tahammülsüz, iktidarcı, tektipleştirici olduğu bu olaylardan da anlaşılıyor. Tıpkı Osmanlı padişahlarının iktidar için kardeşlerini boğdurması gibi partiniz de iktidar içinde kendi yol arkadaşlarını vuruyor.

Dilzar Dilok veya başka biri fark etmez PKK’nin medyasında yazan, çizen, muhabir olan böyle sadece particilik yapan, kafası ekoloji,  jineoloji, gibi kavramlarla karışmış bir kuşak var. Bunlara PKK medyasının “kılıç artıkları” demek yerinde olur. 1990’larda ki Kürdistani, yurtsever, ulusalcı, milli duyguları güçlü kuşak bir yandan Türk devleti bir yandan PKK tarafından biçile biçile böyle bir kılıç artığı kuşak kaldı. Hüseyin Deniz, Nazım Babaoğlu, Kemal Kılıç ve Gurbetelli Ersöz gibi Kürdistan aşkı ile dolu olan kuşak yok edildi. Meydan köksüzlere kaldı.

 7/24 Kürdistan bölgesel yönetimi karşıtı, Barzani karşıtı, peşmerge karşıtı yazan bu yazarlarda tüm köksüzlerde olduğu gibi bir haddini bilmezlik var.

Tüm dünyayı sadece kendini anladığını sanan, geri kalan herkesi eğitimsiz, cahil, yönlendirilmesi gereken sürü olarak göre bu PKK medya çalışanlarının bu denli pervasız olmasının nedeni de elbette ki çoğu zaman kendilerine tepki verilmemesidir. PKK’ye kendi tarihlerinin hatırlatılması bir zorunluluktur. Çünkü onlar kendi partilerinin çıkarlarına göre bir tarih yazıyor. Bizler Kürt ulusunun özgürlüğüne ve kendini yönetme hakkına inanlar buna dur demeliyiz.

Kürtler artık beş on yıl önceki kadar gözü kapalı değiller, kan ve inanç kullanılarak bu Kürdistan toplumunu Kürtlükten uzaklaştırmayı kabul etmeyeceğiz. Bir avuç gence de ne peşmergeye, ne Kürdistan Bölgesel Yönetimine, ne ulusal özgürlük davamıza hakaret izni de vermeyeceğiz.

Diğer Haberler