Zine Werte provokasyonu ve Öcalan’ın açıklaması

Zine Werte provokasyonu ve Öcalan’ın açıklaması

PKK tüm baharlarda olduğu gibi bu baharda kendi kitlesine ve kamuoyuna ve kitlesine kendini mağdur gösterecek bir konu yarattı ve Zine Werte meselesini gündeme koydu. Yalnız PKK bu kez sert bir kayaya çarptığını, dünyanın ve siyasetin onun algı operasyonlarından daha geniş olduğunu olayın sonunda anladı. Zine Werte’de geri adım attı. Fakat PKK olay etrafından birkaç kazanç sağlamak istiyor ve planı devam ediyor. Tam KCK’nin ajandası işlerken araya 21 yıl tutukluluktan sonra ilk kez telefonla konuşan Abdullah Öcalan’da girdi.

Abdullah Öcalan Zine Werte’yi nerden biliyor?

Abdullah Öcalan’ın telefon konuşması çok dikkat çekiciydi.  Çünkü Abdullah Öcalan tüm konuşmasını Zine Werte ve Güney Kürdistan etrafındaki olaylar eksenli yapmıştı. Demek ki Abdullah Öcalan Zine Werteyi takip etmişti. İlginç olan Zine Werte ve son 20 gündür Güney Kürdistan’da yaşanan gerilimi bilmesiydi. Abdullah Öcalan bunu nasıl öğrenmişti?

PKK’nin uzun yıllardır propaganda konusu yaptığı durum Abdullah Öcalan’ın ağır tecrit altında olduğu, dışarısı ile ilişkisinin olmadığı. Türk devlet görevlileri ve Abdullah Öcalan daha önce 47 ekran bir televizyonu olduğunu söylemişti. Zaten tuhaf durum da buradan başlıyor. Çünkü Türk televizyonları ve basını Zine Werte olayını bu biçimde vermedi Öcalan’ın bu kadar kapsamlı bilgiyi kimden aldı. Mademki adada Türk devletinden başka kimse yok o zaman bilgiyi devletten aldı.

Öcalan’ın telefon görüşmesinin en önemli hususu buydu. Bunun bize hatırlattığı şey şudur Öcalan devlet elinde bir esirdir, söylediklerini tartışmasız doğru kabul eden herkesin öncelikle Abdullah Öcalan’ın devletle ilişkisi konusunu düşünmesi lazım.

Öcalan perspektifi örgütüne mi yoksa devlete mi veriyor?

Diğer bir husus ta şu; Öcalan ne zaman örgütü PKK’ye bir perspektif verip stratejik hususlara değenmişse devlet ondan önce adım atmıştır. Aslında kafa karıştıran husus şudur Öcalan perpektifi örgütüne mi veriyor. Öcalan zamanında “Afrin’i alan Hatay’ı da alır, YPG Afrin’i bırakmasın” dedi.  Türkler Afrin’i aldı. Öcalan  “iran- Türkiye- ırak üçgeni olan Bradost mıntıkasını alan Ortadoğu siyasetinde etkin olur. Bizimkiler orayı alsın İran’a müdahale olursa orada doğu Kürdistanlı göçmenleri toplarlar, şehirler kurarlar, İran’a karşı tüm dünyanın ittifak yaptığı güç olurlar” dedi. Türkiye Bradost mıntıkasına göz dikti. Öcalan’ın stratejik dediği Xaxurke, Şekif dağını Türkler işgal etti.

Son yirmi yıldır Abdullah Öcalan’ın açıklamalarını takip eden herkes bilir ki Öcalan’ın söyledikleri ile yapılanlar arasında büyük bir fark vardır.  Şimdi ulusal birlik sürecine işaret etmişse en çok bu süreçte Kürtler arası huzursuzluk ve gerginlik yaratılacaktır.  Zaten Zine Werte olayının yaşandığı süreçte Türkiye’nin de PKK’nin yaptığı propagandayı destekleyecek adımlar attığını söyleye biliriz.  Çünkü PKK’nin Zine Werte meselesini “ KDP-Türkiye Planı” olarak lanse ederken 15 Nisan günü Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı savaş uçakları Mahmur Kampını bombaladı ve üç PKK gerillası kadın hayatını kaybetti. Böylelikle PKK’nin işi KDP’ye yıkma senaryosu desteklendi.

TSK’nın Mahmur Kampına saldırısı Kürdistan Bölgesel Yönetimini hedefliyordu

TSK neden o gün bombalama yaptı? Türkiye’nin tam o gergin ortamda o gün bombalama yapmasında iki aynı temel neden vardı. O günü seçti.  Hâlbuki Mahmur Kampı’nda ki PKK gerillaları yıllardır orda, anlaşılan Türk devleti bir yandan PKK’nin propagandasını destekleyerek Kürtlerin Kürdistan Bölgesel Yönetimine olan sempatisini kırmak istedi. PKK’nin KDP adı altında aslında Kürdistan Bölgesel Yönetimine karşı anti propagandasına su taşıdı.

Öcalan İrancı kanada uyarı mı yaptı?

Ama Türk devletinin diğer bir amacı da PKK içindeki İrancı kanada bir ayar vermekti. Dikkat edilirse Zine Werte meselesini basında sürekli dile getiren ve PKK’nin iran’a yakın isimlerinden Mustafa Karasu oldu. Konu askeri bir konu olmasına rağmen PKK’nin askeri konulardan uzman ve sorumlu kişisi Murat Karayılan’ın sesi soluğu çıkmadı. PKK’ye yakın kişiler Mustafa Karasu= Cemil Bayık olduğunu söyler.  Zine Werte meselesi bir İran planıydı. PKK içindeki İrancı kanat ve YNK’nin İrancı kanadı da planını uygulayıcısı oldu.
Devletin tamda böyle bir süreçte 21’yıldan sonra Abdullah Öcalan’a telefon izni vermesi bu nedenledir. Öcalan İrancı kanadı uyarmak için konuştu.

Bundan sonraki süreç nasıl gelişecek büyük ihtimal PKK Zine Werte’den vazgeçmeyecek, araziye gizli gizli yerleşmeye çalışacak, fakat artık PKK’nin ılımlı ismi ve daha Kürdi görülen Murat Karayılan ortama girecek “ Kek Mesut daha önce söyledi Kürtler arası savaş olmamalı” vb. biçimdeki ılımlı ve topluma bakın biz iyiyiz, suçsuzuz mesajını verecek. Yine de İrancı kanat geri adım atmayacak sadece yaptığı Zine Werte provakasyonunu daha üstü kapalı yapacak.

KCK’nin açıklaması

KCK’nin aslında Zine Werte meselesinden kendisine büyük bir pay kalmayacağını anladı. 27 Nisan tarihindeki KCK açıklaması da biraz buna dönüktü. Türk atasözü der ki “ Yanlış Hesap Bağdat’tan döner” bu kez KCK’nin yanlış hesabı Hewler’den dönmüştü.  KCK şimdi 24 Mart tarihinden bu yana ortaya çıkan medya propagandasının sonuçlarını toplamaya çalışıyor.

KCK açıklamasında “ Kürdistan’da ki demokratik kurum ve şahsiyetlerin çağrılarına ve beklentilerine büyük değer verdiklerini” söyledi. Daha sonra sırası ile de sanatçılar, basın emekçileri, KNK vb. başka isimler saydı. Aslında bunların hepsi PKK tarafından yapılmış kurumlardı. Çok bağımsız gibi gösterdiği KNK’nin eş başkanı bile PKK’nin 25 yıllık kadrosu Nilüfer Koç. Basın dediği ise zaten Zine Werte olayında tansiyonu arttıran Mustafa Karasu’nun yönettiği medya çalışanları.
Kısacası PKK bildirisi ile oyunda emeği geçenlere teşekkür etti. Daha sonra yine bir halk kartını kullanmak istedi ve kendi taraftarlarını Zine Werteye yürütmek istedi. 30 kişilik bir gurubu yola çıkardı. Onlarda Ranya tarafında YNK asayişi tarafından engellendi. Zaten yürüyüş dostlar alış verişte görsün yürüyüşüydü.

Sonuç olarak: PKK Zine Werte meselesinde PKK’de ki İrancı kanadın provokasyonuydu, Kürdistan Bölgesel Yönetimi olayı sessizce çözdü,

PKK Türk devletinden ve Abdullah Öcalan’dan bir ihtar aldı. Yani Türklerin kandil için Zine Werte’ye gelmesine gerek yok, Kandilin kilidi zaten İmralı’da.

Ve en önemli sonuç; Kürtlerin gözü Kürdistan Bölge yönetimine zarar vermek isteyenlerde olsun. Unutmayalım Kürdistan Bölgesel Yönetimi bir parti değil, 40 milyon kürdün dünyada resmi tanındığı tek yer, hepimiz ona zarar vermek isteyenlere karşı uyanık olalım. Kürt ulusunun birliği Kürdistan Bölgesinin öncülüğüne ihtiyaç duyuyor.

Diğer Haberler