Değerli okuyucularımız İran devletinin dünyanın gündemine oturduğu bu günlerde elbetteki bölgedeki önemli bir güç olarak Kürtlerde tartışılıyor. Kürt örgütlerinin iran’la ilişkisi ne düzeyde kim İran’a yakın kimlerin İran’la ne ilişkisi var soruları da sıkça sorulan sorulardan. Özellikle PKK’ye yakınlığı ile bilinen PKK’nin İran devleti ile olan ilişkilerini ve tarihini inceleyen bu yazı dizisini sizler için hazırladık. 5. Bölümlük yazı dizisinin her gün bir bölümünü yayınlacağız.
1. PKK- iran ilişkisinin temelleri nasıl atıldı
İran’da 15 Kasım günü başlayan ve bazı kesimlerin ‘Benzin isyanları’ adını verdiği özümde ise Ayetullahlar rejimine karşı bir kalkışmaya dönen olaylarla beraber İran’da değişim döşüm meselesi tekrar gündeme oturdu. İran meselesi tartışılınca Kürtleri gündeme getirmemek hiç olmaz. İran’da sistemin tekçi ve sömürgeci yönü ile çelişki halinde bulunan birçok gurup bulunuyor. Bunlardan Kürtler, Beluciler, Ahvazlar ve başka küçük inanç gurupları var. Fakat Kürtler sistemi değiştirme gücü ile hepsinden birkaç adım hatta daha fazla önde.
İran’a karşı şu anda örgütü ve silahlı gücü bulunan üç büyük hareket var. Bu örgütlerin İran’da rejim değişikliğini zorlaya bilecek temel güçler olduğu kabul ediliyor. Kürt güçlerinin harekete geçip geçmeyeceği neler yapacağı herkes tarafından yakından izleniyor. Fakat bu üç silahlı güç içinde PJAK( Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) çok farklı bir yerde duruyor.
PKK tarafından 2004 yılında kurulan PJAK’ın İran ile ilişkileri diğer iki örgütten farklı. Ve 2011 yılından beri PJAK ve askeri kanadı HRK (Hezen Rizgariya Rojhilat) İran’a dönük silahlı eylemlerini nerdeyse sıfırladı. Aslında bu PKK ile İran arasında yapılan 2011 tarihli ateşkes anlaşmasının sonucu olan bir sessizlik. Yani ateşkesi yapan PJAK değil PKK. Peki, PKK bu ateşkesi neden yaptı. Belki de doğru soru şu; PKK ile İran arasında bir savaş var mıydı ki ateşkes yapıldı. PKK İran ilişkilerinin geçmişi neye dayanıyor, hangi süreçlerden geçti.
PKK İran flörtleşmesinin başlangıcı: 1982
PKK İran’la çok eski bir tarihe sahiptir. İlk tanışıklığı 1982 yılına kadar gider. Aslında PKK- İran ilişki ve irtibatını ilk sağlayan Suriye’dir. Türkiye’de 1980 sonrası Suriye- Lübnan hattına yerleşen PKK burada Anti Emperyalist cephede yer almak adına İsrail’e karşı olan cepheye geçti.
1982’de Lübnan–İsrail savaşında Filistinlilerle aynı cephede savaşarak 13 kadrosu şehit düştü. Bu durum o zamanda stratejik ortak olan Suriye ve İran için önemli bir kıstastı. Üstelik her iki ülke de bölgede NATO müttefiki olan Türkiye ile çekişme halindeydiler. Türkiye-İran- Suriye arasındaki çelişki ve ilişki biçimi esas olarak PKK’yi şekillendiren ve bu güne getiren ana konudur.
PKK bu üç ülke arasındaki çelişki ve boşluklardan yararlanarak kendini hem önemli bir coğrafyada üstlendirdi hem de güç biriktirdi. PKK bunun karşılığında neler verdi, neler aldı? PKK, İran ve Suriye arasındaki alış veriş gerçekten verimli bir alışveriş miydi? Kürtlerin payına düşen ne oldu?
PKK- İran anlaşmasının ana başlıkları nelerdi
İran Türkiye karşısında PKK’yi bir koz olarak kullanma konusunda ustalıklı bir duruş sergiledi. PKK’ye ihtiyacı olan iletişim, yol güzergâhı vb. temel konularda yol açtı. Birçok PKK yöneticisi Şam Tahran uçağı ile gelip giderek Şemzinan, Xaxurk ve Behdinan hattına yerleşti. PKK için o zaman bu imkânlar altın değerindeydi. İran küçük çaplı silah, lojistik malzemesi, gıda desteği vb. vermeye başladı. Fakat İran öncelikle PKK’nin neler yapa bileceğini görmek için bunları sınırlı olarak yapar. PKK’nin 1984 yılında Silahlı savaşı başlatması ile beraber ilişkiler artır. 1986 yılında ise İran ve PKK arasında ilk resmi karşılıklı görev ve ödevlerin netleştiği bir mutabakat yapılır. Mutabakatın üç temel maddesi vardır.
• PKK İran’ın 50 km sınır hattında eylem yapmayacak,
• İran Kürtleri (Doğu Kürdistan) arasında faaliyet yürütmeyecek ve savaşçı almayacak,
• İran rejimine karşı faaliyet yürüten Doğu Kürdistan’lı partiler ile ilişkilenmeyecek,
• PKK İran ile istihbarat bilgilerini paylaşacaktır.
• Bunun karşılığında İran’da PKK’ye sınır üstünde bazı üs alanları verecek,
• Silah desteği ve ticareti için imkân verecek,
• Sınır üzerinde PKK’nin gümrük çalışması yürütmesini kabul edecek,
• Gerekli durumlarda Kadroların geliş gidişi için kimlik vb sağlanacak,
• Bu temelde taraflar anti-emperyalizme karşıtı bir ittifakın tarafları olmayı kabul edecektir.
Bu anlaşma metni zaman içinde değişikliklere uğrasa da 92 yılına kadar aynı maddeler çerçevesinde ilişkiler yürür.
PKK bu anlaşma çerçevesinde Ağrı şehrinin karşısında bulunan Dambat, Türkiye İran Irak üçgeninin bulunduğu Zagros silsilesinin tepesi, Şehidan alanı vb. alanlara yerleşir.
Şu noktaya dikkat çekmekte fayda var o zaman programında dört parçada sömürgeciliği yıkarak demokratik, birleşik bir Kürdistan devleti kurma amacı yazan PKK’nin bir sömürgeci devletle bu kadar iç içe ilişkilenmesidir. Daha önce KDP-Irak gibi başka partilerde İran’da konumlandılar fakat programları zaten sadece Irak’a dönük olduğu için anlaşılır bir durumdu. Bu konuda PKK’nin bir program ve tüzük partisi olmadığını sonucuna varmak yanlış olmayacaktır. Ayrıca PKK’nin Makyavellisit olduğu sonucuna ulaşa biliriz.
Anlaşma metininde Kürt toplumuna ilişkin herhangi bir madde yoktur. Sadece PKK’nin örgütsel ihtiyaçları üzerinden yapılan bu anlaşma metni basit gibi görünse de aslında bu güne değin uzanan bir stratejik ortaklığın temelini oluşturdu.
Fakat 90’lı yılların başları İran ve Türkiye arasındaki ilişkilerin sadece bir anlaşma metininde öte stratejik bir ortaklığa evirildiği yıllar olmuştur. Bu defa ortak düşman sadece Türkiye değildir?
Yeni düşman kimdi? Hangi iç savaşlara yol açtı? Kürtler bundan ne kaybetti?
Bir sonraki bölümde