Roboski de genç 34 insanın öldürülmesinin üstünden 8 yıl geçti. 28 Aralık 2011yılında yılbaşına iki gün kala, insanlar yeni yıl umutları beslerken Kürt halkı 34 tane masum insanını uçak vuruşu ile kaybederek, yeni yıla karamsarlık, öfke ve isyan çığlığı ile girdi.
Roboski’de neler oldu?
Kuzey Kürdistan’ın Qulabana bağlı sınır köyleri Güney Kürdistan’la Kuzey Kürdistan arasında kaçak eşya taşıyarak ile hayatını kazanıyordu. Sınır kaçakçığılı nerdeyse sınırda yaşana insanların kaderi gibi. Doğu Kürdistan, Güney kürdistan ve kuzey Kürdistan arasında ki sınırlarda insanlar yıllarca kendi bölünen ülkeleri arasındaki işgalci sınırlarında hayatlarını kazanmak için kaçak mazot, yiyecek gibi şeylerle hayatlarını kazanıyor. Bir Roboskili şehidin annesi “ çocuklarımızın kaçakçılıktan kazandığı para bizim apartmanlar yapmamıza, marketler açmamız için değildi bizim sadece günlük ekmek paramız çıkıyordu o işten” diyerek yaşadıkları mağduriyeti anlatırken. Sadece aç kalmamak için insanlar kar altında çalışıyordu.
o günde Roboskili çocuk ve gençlerden oluşan iki gurup Haftanin bölgesinden aldıkları benzinleri atlar ve katırlarla köylerine doğru götürürken uçakların saldırısına uğradılar. 38 kişiydiler bunlardan 19 tanesi daha 18 yaşından küçük çocuklardı. Yanlarında 50’ye yakın katır vardır. TSK’ya ait F-16 savaş uçakları 4 bomba atarak 34 kişiyi katletti. Hepsi sivil ve çocuk olan gurup kendini koruyamadı. Kurtulan 4 kişi köye gelerek durumu anlattı. Devlet hiçbir yardım ve kurtarma çalışması yapmadı. Köylüler kendi imkanları ile yaralı ve cenazelere ulaştı.
Olay yerine ilk giden görgü tanıklarından Teyfik Encü, “Hepsi keklik yavrusu gibi el ele tutuşarak katırların altında saklanmaya çalışmışlardı. Ben olay yerine gittiğimde çocukların parçalanmış kafasını gördüm. Kendim 7 kişiyi toprak altından çıkardım. Toprak altından çıkardıklarım önce el ele tutuşmuşlardı ve toprak altında da öyle duruyorlardı” diyerek gördüklerini aktarıyordu. Adem Ant (18), Yüksel Ürek (17), Mehmet Encü (15), Serhat Encü (17), Şıvan Encü (14), Erkan Encü (13) ve Seyit Enç’in (22), “belki görmezler diye” katırların arkasına saklanmışlardı ve bombardımandan korunmak için el ele tutuşmuşlardı, cesetlerin toprak altından çıkarılırken de ellerinin kenetli olduğu ortaya çıktı.
Peki, bu masum insanlar için hukuki süreç işlemedi mi? Sorumluluğu kimler aldı? Neler oldu?
HDP’nin sorumsuzluğu davanın kaderini nasıl etkiledi?
Devletin Roboski gibi bir olayı kabul etmeyeceği ve Türkiye’de ki yargı yolları ile suçluların cezalandırılamayacağı biliniyordu. Kaldı ki devlet Roboski’yi sadece uçakların yanlışlığı diye değerlendirdi. Kürtler adına davanın sorumluluğunu HDP üstendi. HDP Türkiye’deki iç yargı yollarının hepsinden dava için sonuç alınamadı. (Avupa insan hakları mahkemesi) AİHM’e başvurmak gerekiyordu. AİHM’ye başvuru yapıldı. Avrupa mahkemesi bu derece önemli bir davayı görmezden gelemezdi. Kürtlerin uluslararası alanda büyük bir mevzi ola bilecek davaya mahkeme heyeti bazı belgelerin eksik olduğunu belirterek, eksik belgeleri istedi. Fakat Roboski avukatları belgeleri geç gönderdiği için Roboski davası AİHM’de red edildi.
Roboskili aileler bu durum karşısında HDP’ye büyük tepki gösterdi. Çünkü HDP tüm davanın sorumluluğunu almıştı. HDP bunu sadece küçük bir kişisel hata olarak değerlendirdi. Davanın avukatı Noşirvan Elçi ise olaydan bir ay sonra tekrardan PKK ve HDP tarafından desteklenerek Şırnak Baro seçimlerinde başkan oldu.
Şimdi herkesin kafasında şu soru var. Kürtler için bu kadar önemli bir konu nasıl olurda üstü kapatılır, nasıl olurda iki sayfalık belge geç gönderilir bu katliam da Türk devleti nasıl cezasız kalır. HDP’nin bu konudaki tutumu sadece bir duyarsızlık değildir. Tüm Kürtlere karşı işlenmiş bir suçtur. Kabul edilemez.
Kaldı ki HDP sözcüsü ve Gurup başkanvekili Ayhan Bilgen’de HDP’nin bu tutumunun kabul edilemez olduğunu belirterek 19 Kasım 2018 günü partideki bu görevlerinden istifa etmiştir.
Maalesef açık söylemek gerekirse Devlet 34 Kürt çocuğunu öldürerek katliam yaparken ne kadar suçluysa HDP’de bu katliamın uluslararası mahkemelerde yargılanmasını önleyerek devleti akladığı için suçludur.
Roboski Türk devlet aklının Kürt halkına karşı yaptığı katliamdır.
KCK yönetimi her yıl olduğu gibi bu yılda bir mesaj yayınlayarak Roboskinin hesabının sorulacağını söyledi. KCK açıklaması şöyle: “Roboskî katliamının emrini bizzat Tayyip Erdoğan vermiştir. Erdoğan’a 40-50 kişi içinde bir tane PKK’li olabilir, ne yapalım diye soruyorlar. Erdoğan da hepsini öldürün diye emir veriyor. Katırla yük taşıyanlar yüz değil, bin çocuk ve genç olsaydı dahi Erdoğan aynı vur emrini verecekti. İşte Kürtlere karşı böyle bir zihniyetle soykırım savaşı yürütülmektedir.”
Açıkça söylemek gerekirse KCK’nin olayı bu biçimde değerlendirmesi bile Türk devletini aklar. Çünkü sanki 97 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihi sanki Kürt katliamı yapmamış sadece AKP katliam yapmış gibi bir durum yaratılıyor. Yani dolaylı olarak Türkiye devleti aklanıp tüm suçlu sadece AKP ve Erdoğan gibi gösteriliyor. KCK bu düşünce yapısı ile maalesef ki hiçbir şeyin hesabını soramaz. Çünkü olaya bakışı yanlıştır.
Kısacası Roboski hala kanayan bir yaradır. 34 Gencin öldürülmesi için talimat verenler cezalandırılmamıştır. Tam tersine HDP ve KCK kendi tespitleri ile olayın uluslararası arenada Türk devletinin yargılandığı bir durum olmaktan çıkarıp tüm suçu Erdoğan’a yıkarak Türk devletini aklamışlardır.