19 Aralık 1978 yılında Kuzey Kürdistan’ın Maraş şehrinde yaşayan Alevi Kürtler hedeflendiği, 500’e yakın kişinin işkence ile öldürüldüğü olayların 42. Yıl dönümü. Davalar 1991 yılına kadar devam etti. Hiç kimse cezalandırılmadı. Olayları devletin yaptığına dönük birçok kanıt ele geçti. Maraş’tan Kürtler kaçırtıldı ve Maraş büyük çoğunlukla Türkleştirildi.
.Devlet Kuzey Kürdistan’da Kürt şehirlerini Türklerle iç içe yaşadığı yerlerde Türkleştirmek ve Kürtlükten uzak tutmak istiyordu. Maraş, Adıyaman, Malatya, Sıvas, Erzincan, Urfa, Erzurum gibi Kürdistan sınır bölgelerine karşı özel bir proje belirlendi.
Osmanlı devleti 1915 yılında Ermenileri sürmek için Tehcir Kanunu resmi adı ile Sevk ve iskân kanunu çıkarmıştı. Yani bu kanuna dayanarak 1 milyondan fazla Ermeni’yi katlettiler. Devlet 1970’lerde bu kanunu açıktan uygulayamadığı için daha sinsi ve örtülü bir biçimde Kürtleri yerlerinden etmek istedi. Bunun başlangıcı aslında Maraş katliamıdır.
Kürtlerle Türklerin beraber iç içe yaşadığı Maraş Türkiye açısından önemli bir yerdi. Hem dağlık coğrafyası, hem halkının yurtsever oluşu ve Kürdistani değerlere bağlı oluşu gibi nedenlerle devlet tarafından özel bir programa tabi tutuldu. Aslında o gün Maraş katliamı ile yapılan program bu güne değin devam ediyor. Maraş olayları basında sürekli olarak Alevi ve Sünnilerin çatışması olarak gösterilse de özünde Kürtlerin katledilmesidir.
Maraş’ta Neler Oldu?
Maraş olaylarının devlete bağlı güçler tarafından tasarlandığı belgelerle de ispatlandı. Çünkü katliam baştan beri belli olduğu hiçbir tedbir alınmamıştır.
Olayların başlangıcı 19 Aralık günüdür. Sağcıların sinemasına bir patlayıcı atılır. Sağ görüşlü, Türk gurup bununu katliamın gerekçesi yapar. Aynı gün üç Alevi öldürülür. Öldürülenlerin cenazelerinin camilere götürülmesini kabul etmezler. Kürtler ve Sağcı Türkler arasında sokak çatışmaları yaşanır. Bazı Türk imamlar camilerde vaaz verirken “ bir alevi öldüren beş kez hacca gitmiş sayılır” diye halkı galeyana getirir. Devlet polisle halk çatışa bilir gerekçesi ile Polisi devre dışı bırakır. 23 Aralık günü Kürt mahallelerine saldırı başları. Gençler sokak başlarında kendilerini korumak için barikatlar yapar fakat ellerinde silah yoktur. Sünni Türk kesimi ise silahlıdır ve evleri basarlar. Katliam başlamıştır.
Ayın 26’sına kadar devam eden olaylarda resmi rakamlara göre 150 kişi öldürüldü dense de olayı yaşayanların ifadelerine göre 500 insan öldürülmüştür. 200’den fazla ev 100’den fazla iş yeri yakıldı. Yüzlerce yaralı vardı. Kadınlar karınlarındaki bebeklerle öldürüldü. Çocukların bedenleri delik deşik edildi. Bazıları ise kaçırıldı.
Sayısız zulüm yapıldı. Döndü Ünver’i yedi buçuk aylık, Esma Suna’yı dokuz aylık bebeğiyle birlikte katletmişlerdir. Ali Traş’ı parçalara ayırıp kazana akıttıkları kanında kaynatmışlardır. Tecavüzler, çocuklara el koymalar, cenazeleri toprakta saklama gibi onlarca olay vardır. Ayın 26’sında olaylar durur. Fakat Kürtlerin artık orda yaşama şansı kalmamıştır. Olaylar Maraş şehir merkezinde olur. Ama Maraş’ın Pazarcık, Elbistan, Avşin gibi başka ilçelerinde de Kürtler vardır. Ve artık Kürtler Maraş’ta güvende değildir. Hepsi yavaş yavaş yurdunu terk eder. Gerek Türkiye şehirlerine en çok da Avrupa’ya giderler. Maraş’ta çoğunluk olan Kürt nüfusu nerdeyse azınlık olur. Maraş artık Kürtlerin şehrinden çok ülkücü faşist Türkler ile anılan bir şehir olmuştur.
Maraş olaylarının devlet bilgisi ile yapıldığına dair pek çok belge vardır. Mesela gazeteci Rıdvan Akar ve Can Dündar’ın Ecevit’in arşivinden elde ettiği raporda, “Yeni vuku bulan Kahramanmaraş olayı başta Türkeş, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yusuf Ö. olmak üzere, MİT’ten Şahap H. Ali K., Mehmet K., Avukat Metin E., Nart K.’nın müşterek planlamaları ile çıkarılmış” deniliyor.
Maraş katliamı Türk devlet aklının bir planıdır. Günümüze kadar devam etmektedir. Devletin neden özellikle Maraş’ı seçtiği Afrin olayları ile daha çok netleşti. Kobani karşısında Urfa olduğu için aylarca direndi ve sınırın karşısında direnişi ses buldu. Oysa Afrin’in karşısında Kürtlerin azınlığa düşürüldüğü bir Maraş vardı. Aslında Afrin olayları bir nevi Maraş’taki planların devam etmesidir. Amaç Kürtleri binlerce yıllık toprağından çıkarmaktır. Bu gün Rojava Kürdistan’ın da ki demografiyi değiştirme olaylarının bir benzeridir.
Maraş olayları Türk devlet aklının Kürt soykırımcı zihniyetinin dışa vurumudur. Bu akla karşı tek yol Kürt halkının kendi ulusal değerlerine sahip çıkarak, Kürdistani bir çizgiden taviz vermemesidir. Çünkü bu soy kırımcı zihniyeti durduracak tek şey kendi varlığı ve özgürlüğünde ısrar eden Kürt halkıdır.