NATO Toplantısı sonrası Türkiye’nin Rojava’ya 4000 polis gücü yerleştirmesi ve akla gelen sorular

NATO Toplantısı sonrası Türkiye’nin Rojava’ya 4000 polis gücü yerleştirmesi ve akla gelen sorular

NATO toplantısının görünen sonuçları ve görünmeyen yönleri neler oldu. Kürtleri neler bekliyor?

NATO’nun 70. Yıl dönümü nedeni ile NATO liderleri toplantısı 3-4 Aralık tarihlerinde yapıldı. Toplantı sonuç bildirgesi genel geçer bir takım doğrularla yazılmıştı. Siyasette az biraz ilgilenen tüm insanlar böylesi toplantıların sonuç bildirgelerinden çok asıl görünmeyen tartışma ve ittifakların önemli olduğunu bilir.

NATO toplantısı öncesi bir kaşık suda fırtına koparan YPG konusunu gündem yapan Türkiye görünüşe göre toplantıdan istediğini alamadı. Elbette Avrupa birliği ve NATO üyesi ülkelerin hiç biri Erdoğan’a Suriye’de harika bir iş başarıyorsun devam eden minvalinden bir şey söylemedi. Fakat Türkiye Cumhuriyetinin Rojava’yı işgal planı ve bu işgal içiresinde uluslararası hukuk normlarına göre işlenen savaş suçlarının hiç biri gündeme gelmedi. Türkiye’nin yaptıklarını görmezden gelen bir yaklaşım vardı.

Erdoğan’da toplantı öncesi YPG’yi terör örgütü olarak tanısınlar vb. söylemlerini tekrarlamadı. Yani Kısacası görünen tartışmaların dışındı sessiz bir uzlaşı ve Türkiye’ye onay verme durumu gelişti. Zaten toplantı boyunca Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dışında hiç kimsede Türkiye’yi direk hedef alan bir açıklama yapmadı.

Sonuç olarak NATO toplantısı Kürt’lere statü ve Suriye sorunun çözümünde Kürtlere rol vermek gibi bir yolu işaret etmedi. Tam tersine Türkiye’ye sessiz onay verildi.

Türkiye Serekaniye ve Gire Spi’ye 4000 Polis yerleştirecek

Toplantının hemen ardından 6 Kasım günü Mevlit Çavuşoğlu “ Suriye’de siyasal çözüm gelişmeyene kadar çıkamayacağız” dedi. Yani varlığını kalıcılaştırmak için adımlar atacaklar.

Bu konuda da geç kalmadan adımlar atılmaya başlandı. Urfa valisi ilk olarak Sere Kani ve Gıre Spi alanlarına kaymakam atandığını duyurdu. Daha sonra ise dün kapsamlı bir toplantı gerçekleştirildi.

Urfa Valisi Abdullah Erin beraberinde 2’nci Ordu Komutan Vekili ve 7’nci Kolordu Komutanı Korgeneral Sinan Yayla, sorumlu Koordinatör Vali Yardımcıları, kamu kuruluşları temsilcileri ve Gıre Spi  ‘Yerel Meclis’ üyeleri ile Suriye Milli Ordusu (SMO) temsilcilerinin katılımıyla Gire Spi’de bir toplantı yaptı. Toplantıda işgal edilen Gire Spi ve Sere Kaniye alanlarının nasıl idare edileceği tartışıldı.

Kaymakam atanması dışında her iki kasabaya 4000 polisini yerleştirilmesinin planlandığı açıklandı.

Sayının yüksel tutulmasının nedeni ne?

Türkiye’nin Rojava’ya yönelik işgal harekâtının ardından Rusya ile yaptığı Soçi mutabakatına göre kontrolünü ele geçirdiği Serekaniye ve Girê Spi’ye 4 bin yerel polis yerleştirileceği açıklandı.

Serekaniye ve Girê Spi’de yerel toplantılar yapan Urfa Valisi Abdullah Erin, 1800 civarındaki Suriyeli gencin bir hafta içerisinde eğitimlerine başlanacağını ve ardından polis gücü olarak görevlendirileceğini belirtti. Ve esasa hedefin ise 3500-4000 arası gencin görevlendirmesi olduğunu belirtti.

Sayının bu kadar çok olmasının birinci nedeni işgalci gücün yerli halkı alandan çıkarıp kaçırtmak için aşırı güce ihtiyaç duyması. Ayrıca daha önce Suriye’den Türkiye’ye göç eden halkın büyük çoğunluğu Suriye’ye geri dönmek istemiyor. Polis teşkilatı adı altında gençleri maaşa bağlayarak geri göndermeye teşvik etmek istiyorlar. Amaç SMO adını alan ve ÖSO’nun savaş suçları ile gündem ola bileceğini hesaplayarak sözde bir yerel güç yaratarak meşruiyet sağlamaya çalışıyor.

Türkiye Bir Arap devleti temeli mi hazırlıyor?

Türk devletinin işgal planına göre Kürtlerin yerlerinden sürgün edilmesi gerekiyor. Çünkü amaç Türkiye ile Kürtler arasına bir Arap kuşağı yerleştirmek. Bu Arap kuşağı Türkiye için kuluçkadaki yumurta gibi bir kazanım. Eğer direk kendine bağlama şansı varsa yeni bir bölge yaratarak kendine bağlamaya çalışıyor. Zaten daha önce Türkiye daha önce de Cerablus ve El Bab gibi bölgelere kaymakam atamış, PTT açmış, Antep Üniversitesi’ne bağlı fakülteler ve yüksekokulları kurmuştu. Aynı biçimde Afrin’de de Türkiye Cumhuriyeti menşeli devlet kuruluşları yerleştirildi.  Yani Türkiye gerçek anlamda burada kalıcı. Bu kalıcılığı direk buraları kendi şehri olarak mı ilan ederek sağlayacak veya ortam olmazsa burada SMO’ya bağlı bir küçük Arap devleti mi kuracak netleşmeyen şimdilik bu. Türkiye her halükarda Kürt inkârcılığı nedeni ile bir Sünni Arap güçlenmesine yol açacak bir proje izliyor.

NATO buna ne der?

NATO toplantısında Türkiye’yi durduracak bir adımın atılmaması NATO’nun bu duruma razı olduğu anlamına geliyor bir anlamda. Bu nedenle Kürtlerin öncelikle bu durumu gözeterek bir politika izlemesi bir zorunluluk. ABD’nin de şu ana kadar Kürtleri anayasa yazım komisyonu vb. kurumlara almaması da ABD’nin de bu plana razı olduğu veya bilgisi dahilinde yapıldığı düşüncesi yaratıyor.

Diğer Haberler