Medya ve Başkan Berzani’yi anlamamak!

Medya ve Başkan Berzani’yi anlamamak! PKK Süleymaniye Süleyman Akkoyun

Başkan Berzani’yi anlamak, Bağımsızlığa odaklanmaktır!

Başkan Berzani’yi genel olarak politikacı liderlerden farklı kılan bazı özellikleri vardır. Bu özellikler arasında; mütevazılıği, ilişkilerde yapıcı ama ilkelerinde çok katı oluşu, az konuşması, olaylardan ziyade olgulardan söz etmesi, olayları konuşmak zorunda kaldığında ise ayrıntıya girmeyip genel çerçeveyi çizmekle yetinmesi, ekranları ve mikrofonları pek sevmemesi, Pêşmerge kimliğini (Başkanlık dâhil) tüm sıfatlardan üstün ve yeterli bulması dikkat çekiyor.

Kürdlerin devletleşmesi konusunda da Berzani; pragmatik ve konjonktürel yaklaşımlar yerine ısrarla doğal haklara atıfta bulunarak klasik siyasetçilerin ötesinde bir profil çiziyor. Berzani’nin doğal haklar vurgusu, egemenlerin ve Kürdlerin devletleşmesine karşı olan tüm kesimlerin argümanlarını çürütüyor.

Çünkü

a-Doğal haklar; düşünce tarihinde 2000 yılı aşkındır düşünürlerin/filozofların dillendirdiği felsefi bir derinliğe, tarihselliğe ve evrenselliğe sahiptir; Entelektüel/modern geçinenlerin söyleyecek sözü kalmıyor.

b-Doğal haklar; birçok idealist düşünür tarafından “Tanrısal/İlahi haklar” olarak yorumlanmıştır ve doğuştan herkesin aynı haklara sahip olduğu gerçeği Dinsel/Tanrısal bir güvence olarak değerlendirilmiştir; dini siyaset aracı yaparak (özellikle de işgalci devletler ve taşeronları) Kürdlerin devletleşmesine “dini fetva” arayan sahtekarların da söyleyecek sözü kalmıyor.

c-Doğal haklar; (BM) İnsan Hakları Evrensel beyannamesi dahil, Avrupa/Batı medeniyetinin pozitif Hukuku kaynağını doğal Hukuktan/haklardan alıyor ve doğal haklar ile örtüştüğü oranda eşitlik-özgürlük ve demokratlık noktasında inandırıcı olabiliyor; Demokrasi/özgürlük/eşitlikten dem vuranların “Kürdlerin devletleşme hakkına” karşı söyleyecek sözleri kalmıyor!…

Başkan Berzani, söylediği sözlerin nereye varacağını ve neleri kapsadığını çok iyi biliyor. Bu derinlikli sözleri/düşünceleri doğru algılayan ve uygulayan bir Kürd partisinin (KDP dâhil) ve basınının (başta Güney basını olmak üzere) olmayışı Kürdler açısından büyük bir eksikliktir. “Aydın/yazar” diye geçinenlerin yetersizliği yanında popülist ve korkak olmaları da bu yetersizliği daha çok hissettiriyor. Bu eksiklik, Berzani’nin düşünsel derinliğinin ve verdiği mesajların kitlelerde doğru algılanamaması gibi ciddi bir problem yaşatıyor.

Yukarıda belirtildiği gibi, Berzani günlük olaylara fazla değinmiyor; değindiğinde ise ayrıntıya girme gereği duymuyor. Bu nedenle söyledikleri farklı farklı yorumlara neden olabiliyor. Oysa Berzani’nin genel duruşu, anlayışı, düşüncesi ve Kürdlerin devletleşme hakkı noktasındaki kararlılığı dikkate alınırsa, farklı farklı yorumlanamayacak kadar net ve herkes tarafından doğru anlaşılabilir mesajlar verdiği görülür.

Başkan Berzani ile Güney basını arasındaki ruh farklılığı

Özellikle yazılı basın, bir açıklamayı/konuşmayı yayınlarken önemli gördüğü noktaların altını çizer ve açıklamanın en can alıcı bölümünü manşete taşır. Bu açıdan bakıldığında her yazılı metin aynı zamanda bir yorumlamadır. Aynı haberin farklı basın kurumları tarafından farklı farklı başlıklarla verilmesi, farklı fotoğrafların kullanılması ve her birinin yazma gereği duymadığı bazı bölümlerin de farklı olması basında “objektiflik” adı altında ortak bir tutumun olmadığını/olamayacağını gösteriyor. Her basın kuruluşu, yayınladığı açıklamalarda/haberlerde aslında kendi yorumunu katıyor ve açıklamanın/haberin kendi düşünceleri doğrultusunda anlaşılması için özel bir çaba sarf ediyor.

Başkan Berzani’nin açıklamalarında (bazı konularda, özellikle de PKK’ye dair açıklamalarda) özü yansıtmayan Güney medyası ya yetersizliğinden ya da bam başka (art niyetli olarak) nedenlerle bunu yapıyor.

Bu konuda yaşanmış çarpıcı iki örnekle yetineceğiz!

Birincisi;

IŞİD barbarlarının Şengal’e saldırmasının 2. Yıl dönümü nedeniyle Başkan Berzani’nin yaptığı açıklamadır!

Bu açıklamada Berzani, “Peşmerge Güçleri gelip Şengal yolunu açana kadar ortalıkta hiç kimse yoktu. O güne kadar neredeydiniz? Şengal’in nasıl ve kim tarafında kurtarıldığını en iyi Şengal halkı bilir. Hainlerin arkadan sırtımıza hançer saplamasına izin vermeyeceğiz” demişti.

Bu sözlerin direkt PKK’yi hedef aldığını (aptallar dâhil) herkes biliyordu. Berzani’nin isim vermemesi, muhatabı belirsiz kılmıyordu; aksine tam da “PKK sana söylüyorum” deniliyordu.

PKK medyası iki yıl boyunca (hala yapıyor) “Pêşmerge kaçtı, Şengal’i 7 kişi ile kurtardık, Pêşmerge Kürd Êzidîleri sattı” propagandasını yaptı. Dahası, o kadar çirkinleşti/adileşti ki, “pêşmerge kafa kesiyor, tecavüz ediyor” bile diyebildiler. Bu iğrenç saldırılarda, Kuzey’in orta yolcu medyası ve Güney medyası da “Gerilla-Pêşmerge yan yana savaşıyor, PKK birliği Pêşmergeye yardıma gitti” türü yalanlarla/yaranmalarla kirli bir rol oynadı.

Berzani’nin açıklaması tüm bu yalanlara/hakaret ve iftiralara kısa ve net bir cevaptı! Berzani, ‘PKK’nin yalancı ve Kürdlere arkadan hançer saplamaya çalışan hain bir kurum olduğunu söylüyordu açıklamasında.

Bu açıklamanın en çarpıcı bölümü, Berzani’nin PKK’ye verdiği net mesajdı. Ancak Güney medyası bu açıklamadan bambaşka noktaları öne çıkararak PKK’ye verilen mesajın ortada kaynamasını sağladı. Dahası, bu açıklamadan bir gün sonra Güney’deki en büyük TV kanalı Şengal’de bir PKK’liyi konuşturarak resmen Berzani’nin açıklamalarını boşa çıkartmaya çalıştı. Çünkü konuşan PKK’li, Berzani’nin söylediklerinin tam tersini iddia ediyordu. Söz konusu TV kanalının bu tutumunu “acemiliğine” bağlamak saflık olur…

Kuşkusuz ki, PKK’nin sistemli yalanları/hakaret ve karalamalarının muhatabı Berzani olmamalı ve bu basit insanların her açıklamasına cevap vermemeli. Tam da yaptığı gibi arada bir genel hatlarıyla “siz busunuz” demesi en uygunudur. Ama Kürd partileri, okur-yazarları ve basını bu noktada üzerine düşeni yaparak PKK yalanlarını yalanlamalı/boşa çıkarmalıydı. Ne yazık ki bu noktada basının, okur-yazarların ve siyasi partilerin oynadığı olumlu bir rolden (genel olarak) söz etmek hala da olanaklı değildir.

İkincisi;

“ABD Kürdleri kullanıyor mu” sorusuna  Başkan Berzani, ”Sorunuz yanlıştır. ABD Kürdleri kullanmıyor. Biz kendimiz için savaşıyoruz, ABD için değil. Ancak ABD’ye ve yardım eden bütün ülkelere teşekkür ediyoruz” diyerek cevaplamıştı. Kuşkusuz ki bu cevap, art niyetli soruya verilebilecek en net cevaptı; aynı zamanda egemen güçlerin ve taşeronlarının “Kürdler Amerika için savaşıyor” yalanlarına da/propagandalarına da net bir cevap ve yalanlama idi.

Söz konusu açıklamada belki de en önemli nokta, Rakka ile ilgili soru ve cevaptı. Ne yazık ki Kürd medyası bu önemli konu üzerinde durmadı. Kimi haberi ortalarda vererek önemsiz göstermeye çalıştı, kimi de bu haberi verme gereği bile duymadı.

Kuşkusuz ki Rakka sorusu aynı zamanda Güneybatı Kürdistan’da (Rojava) egemen güç olan PKK/PYD ile ilgiliydi direkt olarak. Başkan Berzani’nin, ‘Rakka meselesinden haberdar değiliz. Suriye cephesinden haberimiz yok. O başka bir yer ve cephedir’ sözleri belki de açıklamanın en önemli kısmıydı. Çünkü yıllardır Kürd medyası (Güney medyası da) Güneybatı Kürdistan’daki olayları sistemli olarak veriyor ve ısrarla PKK/PYD için “Kürd güçleri” tanımlaması yapıyordu/hala da yapıyor. İlan edilen “Kanton” tiyatrosunda Kürdlere/Kürdistan dair ulusal hiçbir şey olmadığı; yine ilan edilen “Kuzey Suriye Federasyonu”nda da Kürdlerin ulusal haklarına dair tek vurgu olmadığı, dahası sırf Güneybatı Kürdistan ismi ile anılıp ulusal bir nitelik kazanmasın diye özellikle “Kuzey Suriye” tanımlaması yapıldığı görülmesine rağmen, Güney medyasının Kantonları ulusal bir kurum, Kuzey Suriye Federasyonunu da Ulusal bir federasyon gibi yansıtması dikkat çekiciydi.

Birçok yayın organı Kuzey Suriye Federasyonundan söz ederken bilerek “Rojava Federasyonu” tanımlamasını kullandı/kullanıyor. Ve birçok değerlendirmede, Esed yönetiminin paralı askerliğini yapan PKK/PYD’nin oynadığı rol için “Kürdlerin Akdeniz’e açılması” gibi Büyük Kürdistan’ı çağrıştıran söylemler yine Güney medyası tarafından bilinçli olarak kullanılarak PKK/PYD’ye ulusal zeminde meşruiyet kazandırılmaya çalışıldı/çalışılıyor.

PKK/PYD’nin Güneybatı Kürdistan’da ulusal nitelikteki Kürdlere karşı faşizan baskıları hala devam ederken;

Partisinde (PYD) ve askeri gücünde (YPG) Kürd/Kürdistan kelimeleri bile geçmezken;   YPG, Suriye Demokratik Güçlerinin bir bileşeni/parçası olmuşken ve PKK medyasında tüm bileşenlerle birlikte “Devrimci güçler” olarak anılırken;

Genel olarak Kürd medyasının, özel olarak ta Güney medyasının ısrarla “Kürd güçleri” demesinin anlaşılır ve kabul edilebilir bir tarafı yoktur!

Başkan Berzani’nin, “Biz Kendimiz için savaşıyoruz” dedikten hemen sonra, “Rakka meselesinden haberdar değiliz. Suriye cephesinden haberimiz yok. O başka bir yer ve cephedir” demesi çok anlamlıydı. Berzani, ‘Biz kendimiz için savaşıyoruz’; ama PKK/PYD Kürdler için savaşmıyor’u dolaylı olarak söylemiş oluyordu. Kuşkusuz bu değerlendirme sadece PKK/PYD’yi doğru tanımlamakla kalmıyor, aynı zamanda halkın kafasındaki soru işaretlerini de giderecek önemdeydi. Ama Medya bu haberi önemsemedi; çünkü yıllardır yaptıkları propagandayı da boşa çıkaran bir değerlendirmeydi…

Süleymaniye merkezli medyanın Berzani’yi (aynı zamanda bağımsızlığa giden yolu) anlamak istememesi ve bilinçli olarak yanlış aktarması anlaşılırdır. Kuzey’deki orta yolcu medyanın da (korku, PKK/HDP vasıtasıyla bir sıfat elde etme beklentisi v.s) kendince sebepleri vardır; her ne kadar utanç verici sebepler olsa da…

Ancak Güney’deki Kürd medyasının, özellikle de PDK/Berzani’ye yakın (dahası onlar tarafından kurulup finanse edilen medya) medyanın Berzani’yi anlamak istememesi, söylemlerinin farklı algılanması için özel bir çaba sarf etmesinin mantıklı bir açıklaması olamaz! Olsa olsa kripto Apoculuklarıyla açıklanabilir! Yoksa Berzani’nin bağımsızlık ruhunu, PKK’nin entegrasyoncu ruhuyla gölgelemeye çalışmazlardı.

Kuzey’i tahrip edip ulusal dinamikleri yok eden PKK, Güneybatı Kürdistan’da da açıkça ulusal bir kazanıma engel oldu şu ana kadar. Tüm enerjisini Güney’in devletleşmemesi için harcayan PKK’yi doğru tanımlayıp mahkûm etmek, Bağımsızlığa giden yolda en önemli engelin aşılmasına katkı sunmaktır.

Sonuç olarak;

Başkan Berzani’nin bağımsızlık ruhu, Güney medyası tarafından bilinçli olarak yansıtılmıyor! Dahası, bu bağımsızlıkçı ruh, PKK’nin ruhsuzluğuyla gölgelenmeye çalışılıyor.

Güney Kürdistan Yönetimi, kendi medyasını ulusal bir çizgiye çektiği ve bağımsızlık ruhunu egemen kıldığı an, bağımsızlık yolunda çok ciddi bir mesafe kat etmiş olacaktır. Umarız ki gecikmeden bu iç sorunu aşmanın ve Kürdistani bir ruh kazandırmanın bir yolunu bulurlar…

Süleyman Akkoyun

Diğer Haberler