Kürtlerin Ape Musa’sı Musa Anter’in katledilmesinin üstünden 30 yıl geçti. Cinayet hala aydınlatılmadı. Hiçbir tarafta aydınlatılmasını istemedi. Musa Anter olayında hiçbir zaman doğru sorular sorulmadı.
Devlet; 2000’li yıllara kadar meseleyi gündeme getirmedi. 2000’den sonra el değiştiren Türk devleti iç çatışmalar nedeni ile Musa Anter olayını kullandı. Fakat hiçbir zaman gerçek anlamda faillerin ortaya çıkmasını istemedi. Bu nedenle sizler bu satırları okuduğunuz zaman büyük ihtimalle Musa Anter davası zaman aşımına uğramış olacak.
PKK; devletin tam tersine Musa Anter olayına sahip çıktı. Adına medya ödülleri koydu. Özellikle 2000’li yıllardan sonra o da Musa Anter cinayetini bir iç siyaset yolu olarak kullandı. Musa Anter’in popülaritesinden faydalandı. Fakat geçmiş tarihi iyi bilenler bilir; PKK Musa Anter’i sağ iken ajan ilan etmişti. Yani PKK Anter’in dirisine değil ölüsüne sahip çıkmıştı. Cinayetin aydınlatılması ile hiç ilgilenmedi.
Maalesef ki Musa Anter olayı PKK ve Türk devletinin arasında kayboldu. Oysa ki gerçekten sorulması gereken doğru sorular hiç sorulmadı.
Musa Anter’in vurulması devletin Kürdistani çizgiyi tüketme siyasetinin bir parçasıdır
Musa Anter, 1920 Mardin’in Nusaybin ilçesi Zivinge köyünde doğdu. Hatta daha önce doğmuş olma ihtimali de var. Yani öldürüldüğü zaman en az 72 yaşındaydı. 72 yaşındaki bir insanı öldürmenin nasıl bir anlamı ola bilir? Elbette ki siyasi bir mesajı vardı.
Musa Anter’in öldürülmesi aslında Kürtler içindeki siyasal ve sosyal bir çizginin öldürülmesiydi. Musa Anter sosyolojik olarak Kürt ve siyasal olarak Kürdistani bir insandı. Daha çocukken Mustafa Kemal’in annesine küfrettiği için tutuklanmıştı. Kuzey Kürdistan’ın en zor dönemi 1950’lerde arkadaşları ile beraber Kürtler için nefes olmaya çalışmıştı. Tüm hayatı boyunca toplam 11 yıl cezaevi yattı.
Türk devleti 1990’lardan sonra Kürt siyaseti içindeki Kürtçü damarı kesmeye karar vermişti. Vedat Aydın’la başlayan cinayetler serisi bilinçli bir siyasetti. Musa Anter’in vurulması bu kapsamdaydı.
Türk devleti Musa Anter’in Kürtlere Kürtlüğü hatırlatması ve Kürt Modernizmin temsilcisi olduğu için düşmandı. En büyük düşmanı da Yalçın Küçük’tü. PKK medyasını 1989 yılından beri kontrol eden Yalçın Küçük 1991 yılında Musa Anter için şunu söyleyecekti: “Biraz fazla Kürt, görür görmez insana Kürtlüğü hatırlatıyor, Kürtlüğünü gözümüze sokuyor. Ayrıca çok lümpen. Faydalanıla bilir ama fazla da vitrin önünde olmasa iyi olur”.
PKK, Musa Anter’i itibarsızlaştırmak istedi
Yalçın Küçük’ün Musa Anter için söylediklerini aynen uyguladı. Musa Anter isminde faydalandı. Musa Anter demek PKK dışında kalan Kürtlerin çekilmesi demekti. Bunun için PKK Musa Anter’in adını kullandı. Fakat hiçbir zaman stratejik bir yer vermedi. Sadece vitrinde kullandı. Fakat alttan alta da itibarını sarsmaya çalışıyordu. Öncelikle ilk olarak 1989 yılında Mardin Eyaleti adına kendisinin yüklü miktarda para vermesi istendi. Vermeyince hakkında bildiriler yayınladı ve ajan ilan edildi. Mardin kırsalında bu yapıldı. PKK’nin bu belgeleri ektedir. İstanbul’da da içkisi, esprileri vb konular üzerinden alttan alta teşhir ediliyordu. Son yıllarında Anter ciddi bir maddi sıkıntı çekiyordu.
Öcalan, Anter’in yazdığı “Hatıralarım” kitabının bir nüshasını getirmiş 1991 yılının ilk ayında Şam’da yanında bulunan kişilere verip okuyun, benimle ilgili bölümleri bana aktarın demişti. Kitapta Öcalan’a ilişkin hiçbir bölüm olmadığı anlaşıldı. Öcalan “nerde bir zibidi varsa bir şeyler söylemiş, benim önderlik gerçeğimin yarattığı hiçbir etkiye değinmemiş” diyerek kitabı oturduğu koltuktan kütüphaneye fırlatmıştır. Tabi mesele sadece bu değildir.
Musa Anter’i neden Amed’e gitti?
Musa Anter’in katilleri aslında PKK açısında da Türk devleti açısından da biliniyor. Fakat iki tarafın “üzerine konuşulması yasak” konuları arasında olduğu için iki tarafta olayın üstünü örtüyor. Olaylar değişik biçimlerde anlatılıyor. Olayın içindeki tüm isimler PKK ve devlet patentli isimler. Kesişme noktaları ise JİTEM’dir.
Musa Anter normalde İstanbul’da yaşıyor. Amed’e o dönem gitmesinin nedeni medyaya Kültür Sana Festivali gibi gösterilse de aslında Anter Abdullah Öcalan’ın talebi ile Diyarbakır’a gidiyor. Öcalan Musa Anter’den “PKK’den ayrılmış bir üst düzey yöneticiyi tekrar PKK’ye gelmek istediğini, Anter’in arabuluculuk yapmasını” istiyor. Öcalan o dönem Şam’da ki “onuncu kat” denen evdeki telefonla İstanbul ile günlük irtibat kura biliyor. İşin ilginci aynı binada bir Türk Ateşesinin de Öcalan’la aynı binada oturmasıydı. Öcalan bu evden İstanbul merkezli medyayı ise günlük olarak yönlendirebiliyor. O dönem ki PKK medya sorumlusunun Anter’e Öcalan’ın mesajının iletildiği biliniyor. Anter böylesi önemli bir görev kendisine verildiği için memnun biçimde gidiyor.
Devlet bilinçli biçimde ise olayı çarpıtarak Yeşil kod adlı JİTEM çalışanı Mahmut Yıldırım’ın Anter’i Amed’e getirmek için bir PKK’liyi kendisi ile görüştürdüğünü söylüyor.
Peki Musa Anter’in PKK ile barıştırmak için yanına gittiği PKK’li kim?
Hogir (Cemil Işık) PKK tarihinde adı çokça geçen bir isim. 1984 katılımlı ve Öcalan’ın 3. Kongre sonrası öne çıkardığı biri. Hogir daha sonra PKK ile arasında çelişkiler yaşanır. 1990 yılında örgütten ayrılarak Türkiye’ye gider. Orda JİTEM tarafından kullanıldığına dair belgelerde adı geçer. Musa Anter’in Amed’e PKK’ye geri götürmek için gittiği isim Hogir’dir. Hogir 1994 yılı başında Almanya’ya gider.
Hogir Almanya’da özellikle aile çevresinin baskısı ile PKK’ye “özeleştiri vermek istediğine” dair haber gönderir. Yani Hogir JİTEM ’den sonra yine PKK’ye dönüş yapar. O dönem Avrupa sorumlusu PKK’nin Ankara gurubundan olan Mustafa Karasu’dur. Normal koşullarda eğer PKK Hogir’e öldürülmeme garantisi verse veya rapor istese tüm gerçekler açığa çıkacaktır.
Hogir’i PKK’nin Ankara gurubunun önemli bir ismi susturdu
Hogir 1994 yılında Almanya’nın Wuppertal şehrinde öldürülür. Cinayet bizzat Mustafa Karasu tarafından organize edilir. Mustafa Karasu cinayeti işlemeye kendi kuzeninin gönderir. Hogir’in cenazesi hala bulunmamıştır. PKK Hogir olayını zaman üslenmedi. Abdullan Öcalan 1999 yılında Hogir’i vurdurduğunu söyledi.
Asıl sorulardan biri şudur: “Almanya’da o dönem insanları aylarca tutuklaya bilen, PKK’den ayrılan başka kadrolarına mahkeme yapan, soruşturmalar yapan PKK neden Hogir gibi önemli bir ismi konuşturmak yerine susturdu?”.
Türk devleti kendisine bu denli hizmet ettiği söylenen Hogir’i neden PKK’nin bu denli güçlü olduğu Almanya’ya gönderdi? Öldürülmesi için mi?
Öyle görünüyor ki olayın gerçek şahidi Hogir PKK ve Türk devletinin sessiz sedası anlaşması ile ortadan kaldırıldı?
Şu anda Musa Anter cinayetine ilişkin eldeki veriler Abdülkadir Aygan’ın açıklamalarıdır. O da PKK’den devlete, devletten tekrar PKK’ye gitmiş bir isimdir: Açıklamaları yönlendirilmiştir. Yeşil Musa Anter’i Amed’e yönlendirdi açıklaması tamamen yanlıştır. Anter’i devlet ve PKK beraber Amed’e getirdi.
Yalçın Küçük ve PKK hep bir ağızdan Orhan Miroğlu’nu hedef gösterdi
Musa Anter vurulunca yanında akrabası ve PKK’ye yakın HADEP ev DEHAP genel başkan yardımcılığı yapan Orhan Miroğlu vardı. Miroğlu 2014 yılına değin PKK çevresindeki siyasal harekette yol aldı. Daha sonra AKP’den vekil oldu.
O döneme değin kimse Miroğlu’na dönük ajandır, Musa Anter’in vurulmasında payı var demedi. Kendisi de zaten ağır yaralanmıştı.
Fakat ilk olarak 2016 yılında Yalçın Küçük bir makale yazarak “Miroğlu’nu ajan gösterdi” hemen arkasında ise PKK basını. Bu yazının amacı Miroğlu’nu aklamak değil. Herkes kendi cevabını verir. Fakat Yalçın Küçük ve PKK’nin danışıklı hareket etmesi ve her iki tarafında Musa Anter’e tepkili olması dikkat çekicidir. Her iki kesimin de yaptığı gerçek katili gizlemek gibidir. Özellikle her Kürdün Yalçın Küçük’ün Kürtlerin hayrına bir şey söylemeyeceğini bilmelidir.
Olaya dönük en açık açıklamaları yapan kişi Abdulkadir Aygan’dır. Aygan önce PKK’li iken Türk devletine sığınmış pek çok cinayete karışmış bir isimdir. Daha sonra yine PKK’ye gidip bu defa devlete karşı açıklamalar yapmıştır. Bu nedenle konuşmalarının manipüle edilmiş olması olasılığı her zaman vardır. Açıklamaları katili ortaya çıkarmaya yetmez.
Musa Anter’e asıl mermileri sıkan ve tespit edilen Hamit Yıldırım ise hala yaşıyor. Musa Anter’i vurduğu için beş yıl tutuklu kalmış. Suç ispat edilmeyince bırakılmış. Onun mermileri sıktığına dair hiçbir kuşku yoktur. Fakat bu şahıs PKK’nin her gün giriş çıkış yaptığı Şırnak’ta yıllarca yaşamıştır. PKK tarafından tek bir biçimde tehdit edilmemiştir. Yani katil PKK’nin komşusudur.
Tüm bilgiler bir araya gelince görünen şudur: Musa Anter’in cinayetini aydınlata bilecek tek kişi Hogir- Cemil Işık PKK ve Türk devleti tarafından susturulmuştur. Fakat Musa Anter cinayeti PKK ve Türk devleti etrafında dönmüş bir olaydır.