PKK Güney Kürdistan’daki varlığını Kürdistan Bölgesel Yönetimi karşıtlığı üzerine kurmuştur. Bu karşıtlığını gizlemek için sorunu ile KDP arasındaki bir sorun olarak yansıtmaya çalışmaktadır. Bunun için de PKK yönetimi bir büyük KDP’yi karalama kampanyası başlatmıştır. Bu karalama kampanyasının başını ise hiçbir ahlaki ve ilkesel değeri gözetmeyen medyası çekmektedir. Yalan haber yaymak, iftira atmak, gerçekleri ters yüz etmek konusunda bir PKK medyası profesyonel bir performans sergilemektedir. PKK yönetimi de bu medya üzerinden bir yandan kendi reel durumunu gizlerken öte yandan da Kürdistan Ulusal Davasının en önemli taşlarından KDP’yi hedef göstermektedir.
PKK yönetimi özellikle son iki yıldır her kendi her türlü başarısızlığından KDP’yi sorumlu tutmaktadır. Özellikle Mayıs ayı ile beraber PKK “Aslında biz Türkiye’yi yenmek üzereyiz ama KDP bırakmıyor Türkiye’yi yenelim” gibi bir izah yapmak istiyor.
PKK askeri anlamda Türk devleti karşısında Kuzey Kürdistan’da yenilmiştir, hareket edememektedir. Efrin, Serekaniye gibi Rojava pratiklerinde de Türk devletini askeri anlamda durduramayacağı görülmüştür. Her iki Kürdistan parçasında da askeri olarak PKK tek başına bulunmaktadır, fakat hareket edemez durumdadır.
Bu somut duruma rağmen PKK Güney Kürdistan’dan Türkiye’yi yıkacağını iddia etmektir. Kayıplarını ve başarısızlıklarını da KDP ile izah ederek kitlenin kafasını bulandırmaktadır. PKK KDP’nin Türk devletine askeri güçleri konusunda bilgi verdiğini iddia etmektedir. Halkı da Türk devletinin ajanı olmakla suçlamaktadır.
Oysak ki PKK’nin Güney Kürdistan’daki kayıplarının birkaç temel nedeni vardır. Bunlardan birincisi; telefon, telsiz, araba ve motosiklet kullanmalarıdır. Gelişmiş takip sistemleri olan sinyal takip sistemleri ile yerler tespit edilmektedir. Ayrıca SİHA vb. hava araçları da 10-15 ayrı açıdan alanı nerdeyse 4K kalitesindeki kameralara ile görüntülemektedir. Bu kameralar nerdeyse vurduğu aracın her ayrıntısını tespit edebilmektedir.
İkincisi ise; bilgilerin büyük çoğunluğu PKK’nin kendi içinden gitmektedir. PKK’nin hiç sivillerin girmesine izin vermediği sivillerin olmadığı yerlerde büyük kayıplar yaşanıyor. PKK’nin kendisinin Zanyari, İtlaat vb istihbarat örgütleri ile de ilişkileri var. Ayrıca MİT’in kendisi PKK’nin kendi içinde örgütlenmiştir. Süleymaniye’deki resmi MİT binası ile PKK’ni üç ayrı kurumu arasında sadece 1,5 km bir mesafe vardır. Yani PKK ve MİT binaları Süleymaniye’de komşudurlar. Özellikle de Süleymaniye’de ki PKK çevresi, çalışanlarının büyük bölümü MİT ile ilişkilidir. Yani bilginin bir diğeri kaynağı da PKK’nin kendi içinden giden bilgilerdir.
PKK’nin çatışma dışı bölgeler dışında ki hava saldırısı kayıplarının özelliklede yönetici kayıplarının yüzde 80’lik bölümü YNK’nin etkili olduğu Kandil, Asos, Süleymaniye hattında yaşanmaktadır. PKK Buna rağmen yaşanan tüm kayıplarından KDP ve Kürdistan Bölgesel Yönetimini sorumlu tutmaktadır. YNK ile olan ilişkilerine zarar gelmemesi için verdiği kayıpları ve kayıpların nasıl verildiğini gizlemektedir.
PKK’nin gizlediği hikâyeler
Diyar Xarip
PKK kadrosu ve Başkanlık Konseyi üyesi ve PÇDK eski Eşbaşkanı Süleymaniye’li Diyar Xaribin hedeflenmesi olayında da PKK yine KDP’yi hedef gösterdi, Kürdistan Bölge Hükümetini suçladı. Oysaki Diyar Xarip YNK’nin denemindeki Qaladize kasabasına gitmiş, burada Süleymaniye’den davet ettiği bazı YNK’li dostları ve halkla görüşmüştü. Xarib daha sonra 27 Haziran 2019 tarihinde Qaladize’den ayrılarak Kandil’e doğru gitmiş. Yolda Sersenge kasabasındaki YNK’ye ait kontrol noktasında ki görevlilerle selamlaşmıştı. 20 dakika sonra ise aracı Türk savaş uçakları tarafından Kortek virajında hedef alındı. Türk savaş uçakları öncelikle Diyar Xarib’in bulunduğu aracın arkasındaki sivil bir aracı hedef aldı. İkinci roket ise Diyar Xarib’in bulunduğu araca isabet etti. PKK Diyar Xarib’in hayatını kaybettiğini gizlemek istedi. Medyasında sadece sivil araçta hayatını kaybeden 4 sivil ve 5 yaralıyı haber yaptı. Fakat Türk devletinin 7 Temmuz günü “Diyar Xarib vuruldu” açıklamasından sonra PKK gerçek olay tarihini değiştirdi. Diyar Xaribin 5 Temmuz’da vuruldu diyerek olayın gerçek yüzünü kapatmak istedi.
Diyar Xarib vurulduğu zaman yanında yine üst düzey bir kadro olan ve Türk devletinin ismini turuncu listeye aldığı Devran Kod adlı Murat Gündüz’de bulunmaktaydı.
Kasım Engin
YNK sahasında hayatını kaybeden ve diğer bir üst düzey PKK yöneticisi ise Kasım Engin oldu. Kasım Engin’in vurulma hikayesi de PKK tarafından değiştirildi. PKK MK üyesi olan Kasım Engin 27 Mayıs tarihinde Mawet kasabasına bağlı Sefreyi köyünde dört gerilla ile beraber hedef alındı. Mawet Süleymaniye şehrinin sadece 65 km uzağında buluyordu. PKK buna rağmen YNK ile ilişkilerine gölge düşmemesi için olayın tarihini ve yerini değiştirdi. Kayıplarında yer belirtmeyen PKK Kasım Engin’nin Bradost alanında vurulduğunu açıkladı. Bradost alanı KDP’nin denetiminde bir alan. Böylelikle PKK yine olayı tahrif etti ve YNK’nin rolünü gizledi.
Hedef PKK’nin üç dış ilişkiler komitesi üyeleri mi, Rıza Altun mu?
2019 yılı 21 Mart günü Kandil’den yola çıkıp Qaladize’nin Jarawa köyüne doğru yola çıkan iki araçtan birinde PKK yöneticisi Rıza Altun diğerinde ise Serhat Varto (Emrullah Dursun), Sinane Sor (Ali Aktaş) ve Navdar Amed ( Mikail Özdemir) vardı. Diyar Xaribin vurulduğu istikameteydiler. YNK denetimindeydi ve YNK’nin kontrol noktalarından geçiyordular. Türk savaş uçakları bu araçlardan ilkine ilk roketti attığında üç PKK Dış İlişkiler komitesi üyesi hayatını kaybetti. Rıza Altun’un aracı ise roketten az zararla kurtuldu. Rıza Altun yaralandı. Araç şoförü aracı Qaladize’ye doğru sürdü. Hem şehirde izini kaybettirmek, hem Rıza Altun’u hastaneye götürmek istiyordu. Uçaklar burada tekrar araca saldırdı, bu kez ise roket patlamadı.
YNK ve PKK o yıl Newrozu beraber kutlama kararı almışlardı. KCK dış ilişkiler komitesi üyeleri Newroz hazırlıkları için YNK’li alan yetkilisi ile sürekli irtibat halindeydiler. Araçları vurulmadan dört saat öncede YNK’lilerle telefon görüşmeleri yapmıştılar. PKK Rıza Altun’un yaralandığını sakladı. Geri kalan üç yöneticisi ve yanlarındaki diğer iki kişinin hayatını kaybetmesini verince yine halkı “kendini satmak ve ajanlıkla suçladı”. Hayatını kaybedenlerin YNK ile sürekli irtibat halinde olduğu gerçeğini ise sakladı.
Azmar Dağında Saldırı
PKK’nin iki önemli ismi KCK Dış İlişkiler Komitesi üyesi ve PKK’nin YNK ile ilişkilerinden birinci derece sorumlu ismi Demhat Agit (Seyitxan Ayaz) ve Cemil Amed (Eser Irmak) 15 Ekim tarihinde Azmar dağında SİHA’lar ile vuruldular. Olayda PKK’nin NLP- İstihbarat sorumlusu yaralı olarak kurtuldu. Azmar dağı Süleymaniye’nin hemen bitişiği, içinde küçük seyfiye yerlerinin olduğu bir yer. Seyitxan Ayaz ve yaralı kurtulan istihbarat sorumlusu Ahmet kod adlı kişi PKK adına YNK ile tüm ilişkileri düzenleyen iki kişidir. Seyitxan Ayaz günlük olarak Lahor Cengi ve YNK istihbaratı Zanyari’nin çalışanları ile iletişim halindedir. İstihbarat sorumlusu Ahmet Aşil’de birçok YNK’li ile ilişkili iki insan. Bu biçimde hedeflenmeleri YNK ve PKK arasında kısa süreli bir gerginlik yarattı. YNK Süleymaniye merkezde cenaze töreni düzenlenmesini kabul etmedi. Cenazelere konvoy eşlik etmesin diye hastaneden cenazeleri kaçırarak Kandil yoluna kadar götürdü. Cenazeye Kandile köylerinden küçük bir gurup katıldı. PKK YNK’nin merasimi engelleme ve cenaze kaçırmasını hiçbir şekilde medyaya yansıtmadı. YNK’yi suçlamadı. Bir yıl sonra olayın yıl dönümünde yayınladığı yıl dönümünde yine YNK’yi değil KDP’yi suçladı.
Yine Qaladize, yine YNK, yine Telefon
13 Haziran tarihinde Türk savaş uçakları Qaladize’nin Darişmene köyünde sivil görünümlü bir aracı vurdu ve dört kişi hayatını kaybetti. Araçta PKK yöneticilerinden Ulaş Dersim kod adlı Ulaş Doğan ve üç diğer gerillanın hedeflendiği belirlendi. HPG Komuta Konseyi üyesi olan Ulaş Dersim Kandil’den Xaxurkeye kadar olan Eyaletin genel komutanıydı ayrıca Öz savunma güçlerini de yönettiği iddia edildi. Araçta Qaladize’de oturan Bekir Tefiq isimli sivil vatandaşta bulunuyordu. PKK bu olayı da Türk devleti Ulaş Dersim’i vurduğunu açıklayana değin açıklamadı. Olaydaki tüm hayatını kaybedenleri sivil gibi gösterdi.
Kandil’deki kayıplar
Tüm bunların dışında PKK’nin Kandil dağında pek çok yönetici kadrosu hava saldırısının hedefi oldu. Geliş gidiş hatları Ranya, Sengeser olan ve YNK’nin Kandil’deki etkili köylerinde üslenen, telefon kullanan başka birçok yöneticide Kandil dağında direk hedeflendi.
İşte bunlardan bazılarının isimleri:
- Doğan Nurhak kod adlı Erdoğan Ünal; PKK’nin istihabarat çalışması NLP adlı gurubun yönetiminde olan Doğan Nurhak teknolojik birimin sorumlusuydu 24 Temmuz 2019 tarihindeki hava saldırısında hayatını kaybetti.
- Dozdar Hamo kod adlı Abdurrahman Hamo, PKK’nin ve Rojava’nın uzun yıllar üst düzey çalışmalarında bulunmuştur. En son Rojava’da iken Suriye devletine kaçak petrol satma, yolsuzluk suçlaması ile Kandile getirilen ve ölümü üzerinde şaibe bulanan Hamo’nun Kandil’de bir hava saldırısında vurulduğu iddia edildi.
- Renas Aydın kod adlı Ömer Aydın, PKK’nin gümrük çalışmalarından sorumlu Aydın 2 Şubat 2021 tarihinde hava saldırısı ile hayatını kaybetti.
- Ayten Amed’( Halide Tarı) Kandil alanı genel koordinesi ve KJK Yürütme Konseyi üyesi olan Amed 9 Mart 2020 tarihinde Kandilde hedeflendi. PKK hala hakkında açıklama yapmadı
- Delal Nurhak kod adlı Esme Erat, PAJK ve KJK Yürütme Konseyi üyesi olan Nurhak 2019 yılı Eylül ayında Kandil’de hedeflendi. PKK açıklama yapmadı
- Jiyan kod adlı Saliha Kaytar; KCK yürütme konseyi üyeliği, Rusya koordinasyon üyeliği gibi önemli görevlerde yer alan Kaytar 19 Ağustos 2019 tarihinde Kandil’de hayatını kaybetti. PKK açıklama yapmadı
- Hacer Goyi kod adlı Nazife Bilen ise 20 Mart 2020 tarihinde yine Kandil’de hedeflendi.
PKK’nin 2019 yılından bu yana yani iki yıllık bir zaman zarfında YNK’nin etkili olduğu alanlarında sadece basına yansıyan 16 yönetici kadrosu hayatını kaybetmiştir. PKK bu şehitlerinin hepsini YNK ile yaptığı ortaklık için görmezden gelmiş, ailelerine ve halkı yanlış bilgiler vermiş, her zaman olduğu gibi KDP ve Kürdistan Bölgesel Yönetimini suçlu göstermiştir.