Kürdistan Bölgesinin başkenti Hewler’de yayın yapan Rudaw Şiilerin Irak’taki egemenliklerini genişletmelerini ve bunun Sünniler üzerindeki etkisini inceleyen özel bir haber hazırladı. Yayınlanan özel dosyada Şiilerin Kendi aralarındaki askeri, dini ve ekonomik işbirliği ile uyguladıkları yayılma politikası işleniyor. Musul, Kerkük, Diyala ve Selahattin Eyaletinin tümündeki Şii hegemonyasının amacı hakkında bilgiler veriliyor:
Şiiler arası yüksek işbirliği
Şiiler, Sünni nüfusun çoğunlukta bulunduğu Musul, Kerkük, Selahaddin ve Diyala’da nüfuzlarını gittikçe arttırıyor. Bu vilayetlerde Şiilik mezhep olarak dini otorite, askeri ve ekonomik güç işbirliği ile kapsamlı bir yayılma politikası izliyor.
Çoğunluğu Sünni olan ve Baas rejiminin yıkılmasının ardından uzun yıllar Sünnilerin direniş kalesi haline gelen, 3 yıl boyunca da IŞİD’in işgali altında bulunan Musul kenti şimdi artık Şii egemenliği altında.
Musul’da Şii Vakfı, on bir Hüseyniye ve Şii güçlere ait onlarca askeri karakol hep birlikte kentin mezhebi kimliğini değiştirmek için çalışıyor. Irak’ta Sünnilerin yaşadığı bölgelerde Şii hakimiyeti gittikçe genişliyor, bu bölgelerdeki ekonomik, askeri ve idari tüm odaklar Şiiler tarafından kontrol ediliyor.
Hüseyniyeler Şiiliği yaymanın merkezi
Rûdaw’a konuşan Musul sakinlerinden Emed Sami, kentte son yılarda sayıları artan Hüseyniyelerin işlevi hakkında şunları söylüyor:
“Hüseyniyeler birlikte birçok faaliyet hakkında karar aldığımız yerlerdir. Birincisi; belki de gençlerimizin bir çoğunun bir saat veya 10 dakikalığına bazı konularda tembih ve uyarılara ihtiyacı vardır. Bu tembih ve uyarıları ne televizyon, ne medya, ne de anne ve babalarından duymamış olabilirler. Bu nedenle Hüseyniyeler bu tür dersleri alabilecekleri en iyi yerlerdir. Hüseyniyeler için bu sözü söyleyenler, İmam Ali’nin (Allah’ın selamı üzerine olsun) adalet, hoşgörü ve ötekine sevgi gibi sıfatlarını dikkate alarak söylemiştir. Dolayısıyla açıkça söylemeliyim ki bu bakış açsının amacı, temeli adalet olan bir devlet inşasıdır.”
Şii gruplara ait poster, bayrak, afiş ve semboller Musul’un dört bir yanında asılı duruyor. Eski İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, Heşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis’e ait posterleri her sokakta görmek mümkün. Çeşitli hayır işleri ve projeler aracılığıyla Sünnilere Şii olmaları yönünde çağrı yapılıyor. Onlar için askeri kuvvetler kuruluyor. IŞİD’in ardından geçen 4 yıl içerisinde Musul’daki Sünniler için iki Heşdi Şabi ve bir de Heşdi Eşairi tugayı kuruldu.
Musul’daki Hüseyniyelerden birinin vaizi Seyid Ahmed Veli, Musul’daki bu değişikliği şöyle izah ediyor:
“Şiiler Musul’da eskiden beri vardı, göçten önce de vardı fakat gizli bir şekilde. Halk korkuyordu, koşullar elverişli değildi. Devlet yoktu, güvenlik yoktu. Bu nedenle inancını gizlemek zorunda kalıyordu, neden? Ailesini koruyabilmek için. Fakat Ali’yi gördüğünde peygamberinin izine geri dönüp ben Şiiyim diyor… Şii kelimrsi kutsal kitabımız Kur’anda geçiyor. Hz. Musa’nın (sav) hikayesini anlatan ayette söz ediliyor. Şii, Musa’nın izinden gidenler anlamında kullanılıyor. Musa’ya düşman olanlar Allah’ın da düşmanıdır. Şii yani Allah, madem Şii Musa’ya aittir, o zaman Allah’a da aittir. Kutsal atabeler burada Ninova ovasında hastane kurmuşlar, yani Musul’da hastane yapmışlar. Bu da Seyid Sistani’nin sayesinde oldu, Allah ondan razı olsun. Yüce merci atebe ile birlikte hastane kurdular. Bakın, Şiilerden önca Sünni kardeşlerimiz için bunu yaptılar.”
Kerkük’te Kürt gençler Şii gruplara alınıyor
Üç yıldan fazla bir süredir Kerkük vilayeti de aynı Şii hakimiyet altına girmiş bulunuyor. Peşmergelerin kanları ile savunduğu şehirde şimdi onlarca Şii liderin posteri ve Şii gruplara ait binlerce bayrak dalgalanıyor. Kerkük’ün güvenliği adı altında kente 21 farklı silahlı grup yerleştirilmiş, Kürtlere ait onlarca dönümlük araziye, hatta cami ve Sünnilere ait vakıflara da el konulmuş.
Kerkük’teki Rewşit Camii İmamı Şemal Bazyani, bu durumu şu sözlerle dile getiriyor:
“Silah gücü ile Kerkük’e geldiler. Sünni vakfına ait bir çok mal ve mülkü Şii vakfına devrettiler. Sanırım Kerkük’ün demografisini ve mezhebi yapısını değiştirmeye yönelik bu uygulamalar devam edecek. Genelde Irak ve özelde de Kerkük’te Sünnilere dönük büyük bir komplo devrede. Bu işi yapanların Şiilerin gerçek temsilcisi olduğunu söylemiyorum. Dini anlayış, akide ve görüşler konusunda farklılığımız olabilir. İnsanlar farklılıklarına rağmen bir birleri ile yaşayabilir. Fakat sanırın ikinci tarafın yaptıkları siyaset icabıdır, meşru değil.”
16 Ekim 2017’den sonra Kerkük’te Şiiler için üç yeni mahalle oluşturuldu. Bunlardan en büyüğü Bedir mahallesidir ki Şiilerin dışında hiç kimse bu mahallelerde ikamet edemez.
Şii güçler Kerkük’te de Sünnileri ve Kürtleri Şiiliğe çekmeye çalışıyor. Gençleri çekmek için askeri birlikler kuruyorlar. Resmi olmayan verilere göre şimdiye kadar 150 Kürt genci Heşdi Şabi saflarında silah altına alındı.
Heşdi Şabi üyesi M.H. isimli Kürt genç, Hedşi Şabi ile olan ilişkisini şöyle anlatıyor:
“Bazı arkadaşlarım bana Heşdi Şabi saflarında Kakai bölüğü kurulduğundan bahsetti. Biz de gittik, arabulucu da devreye koyduk ama ‘olmaz, Kakai olmanız gerekiyor, bu bölük sadece Kakailere ait’ dediler. Daha sonra bir bölük komutanı bulduk, biz 12 Kürdüz, Heşdi Şabi’ye katılmak istiyoruz dedik. İki yıldan fazladır Heşdi Şabi saflarındayız. Doğrusu kendim de kimsenin nerede görev yaptığımı bilmesini istemiyorum.”
Kadın Komutan: Heşdi Şabi feshediliyor diyen yalan konuşuyor, Başbakan olsa dahi
Tikrit kenti Selahaddin vilayetinin merkezi. Burada da halkın büyük çoğunluğu Sünni fakat asılı poster, afiş ve bayraklarıdan buranın da Şii hakimiyeti altında olduğu anlaşılıyor. Hüseynilerdeki hoperlörlerden Şiiler okuduğu tarzda ezan sesi yükseliyor. Vilayetin güvenlik idaresi Şiiler ve müttefiklerine verilmiş. Bu nedenle çoğu zaman Sünniler ile Şiiler arasında kavga çıkıyor.
Bölgedeki en büyük Şii silahlı gruba komutanlık eden Um Henadi adlı kadın aslen bir Sünni. Şiicilik tüm benliğini kuşatmış, öyle ki sadece Heşdi Şabi’ye değil, İran’a da söz vermiş. Tamamıyla Sünni olan bir bölgede bilinçli bir şekilde Şii kuralları uyguluyor.
Şergat Heşdi Şabi Komutanı Um Henadi, bu silahlı gücün varlık nedenini şöyle özetliyor:
“Açık söyleyeyim, Heşdi Şabi olmasa topraklarımıza adım bile atamazdık. Şiiler, Şii liderler ve Şii evlatların kanı akmamış olsaydı bu topraklar kurtarılamazdı. Herşeyden önce bağlılığımız yüce Allah’a, peygambere, daha sonra Ehli Beyt’e ve Şii dini merciinedir. Çünkü eğer dini merci olmasaydı Heşdi Şabi diye bir güç olmayacaktı. İkinci derecede ise şehit, mücahit Hacı Ebu Mehdi Mühendis ve şehit Hacı Kasım Süleymani’ye. Onlar Heşdi Şabi’yi kurdu. Bize öyle bir miras bıraktılar ki bir daha asla zihinlerden silinmeyecek. Hacı herşeyden önce bize baba gibiydi. Başkandan çok liderdi. Heşdi Şabi feshediliyor diyen yalan konuşuyor, Başbakan dahi olsa. Heşdi Şabi feshedilse bile, Irak üzerinde en ufak bir tehlike gözüktüğünde yine kurulur.”
Diyala’dan Kerkük’e, oradan Musul ve Suriye sınırına uzanan köprü
Diyala vileyetinde IŞİD’den önce Şii ve Sunnilerin nüfusu neredeyse birbirine eşitti. Fakat IŞİD işgali ile birlikte onlarca Kürt ve Sunni Arap köyü yıkıldı. IŞİD zayıflayınca da bölgede Şii hakimiyeti güçlendi. Şimdi vilayet nüfusunun dörtte üçünü Şiiler oluşturuyor. Silahlı güç Şiilerin kontrolünde, kentin girişleri ve petrol yatakları da Şiilerin kontrolünde.
Diyala sakinlerinden Ali Beyder, kentteki değişimi şöyle anlatıyor:
“IŞİD’in ortaya çıkması, mezhebi sülietleri çok açık olan bu Şii silahlı grupların ortaya çıkması için iyi bir bahane oldu. Şehirler kurtarıldıktan sonra bu gruplar IŞİD’le savaşmakla meşgul olmadı, aksine Sünni Arapların topraklarında yayıldılar. Gençleri merkezlere ve mezhebi atebiyelere gönderdiler. Şii hakimiyeti kurmak amacıyla Irak devletinin tüm imkan ve olanakları onlar için seferber edildi. Şimdiye kdar da bu amaçlarında başarılı oldular. Amaçlarını hayata geçirebilmek için birçok Sünni kesimi de kendi taraflarına almayı başardılar. Bunlar mevali oldu. Görünüşte Sünnileri temsil ediyorlar ama gerçekte bazı Sünni Arap şahsiyetler tamamıyla İran’a biat ediyorlar.”
İran, kendi topraklarından Akdeniz’e ve İsrail’a kadarki geniş bir coğrafyada Şii Hilali oluşturmakla itham ediliyor. Şimdi ise İran yanlısı Şii gruplar, Sünnilerin çoğunlukta yaşadığı kentlerde kendi nüfuzlarını genişletme arayışı içerisinde. Bununla da Diyala’dan başlayarak Kerkük’e, oradan da Musul ve Suriye sınırına kadar uzanan bölümdeki köprüyü inşa ediyorlar.
Yazının orjinaline şu linkten ulaşa bilirisiniz https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/iraq/08022021