Taçsız Kraliçe Ayşe Şan’ı kaybedişimizin 23’üncü yılı…

Taçsız Kraliçe Ayşe Şan’ı kaybedişimizin 23’üncü yılı…

Kürt sanatçı Ayşe Şan’ın ölümünün üzerinden 23 yıl geçti. “Taçsız-Tahtsız kraliçe” olarak bilinen Ayşe Şan, hayatında tanık olduğu yalnızlık ve baskıyı şarkılarında dillendirdi.

Ortadoğu ve Kürdistan coğrafyasında 1950-60 yıllar gibi en katı feodalizmin yaşandığı yıllardı. İşte bu yıllarda verdiği ağır bedellerle tarihe adını yazan Kürt Kadın Sanatçı Ayşe Şan 1938’de Diyarbakır’da dünyaya geldi. Ayşe Şan, babasının dengbêj olması nedeniyle küçük yaşta müzikle tanıştı. Müzik hayatına Diyarbakır’da kadın cemaatlerinde ilahiler söyleyerek başlayan Şan, Eyşana Kurd, Eyşe Xan, Eyşana Elî olarak da tanındı. “Qederê”, “Dayikê” gibi unutulmaz şarkılara ruh ve can veren sanatçı, yaşadığı toplumda kadınların şarkı söylemesinin “günah”, “ayıp” olarak görülmesi nedeniyle maruz kaldığı baskılar sonucu, Diyarbakır’dan ayrılıp Antep’e gitmek zorunda kaldı. Bu ayrılık, hayata veda ettiği güne kadar sürecek bir sıla özleminin de başlangıcı oldu Ayşe Şan için.

Kürtçe yasağına rağmen Kürtçe şarkılar söyledi

Antep’te sanat yaşamına ilk adımını atan Ayşe Şan, Kürtçenin yasak olması nedeniyle çalıştığı radyoda iki yıl boyunca Türkçe şarkılar seslendirmek zorunda kaldı. 1963 yıllında sanatın merkezi olarak görülen İstanbul’a yönünü çeviren Ayşe Şan, “Ez Xezalım” adlı parçasıyla ünlendi ve çıkardığı Kürtçe-Türkçe ilk kaseti, onun tanınmasını sağladı. Tanınması ile birlikte Kürtçe müziğin yasak olduğu yıllarda baskılara daha fazla dayanamayan Ayşe Şan, Almanya’ya gitti. 18 aylık kızı Şahnaz’ı yitiren Ayşe Şan, dillere destan “Qederê” adlı parçasını kızı için yazarak seslendirdi. Almanya’da bir süre sonra üç çocuklu bir anne olarak İstanbul’a geri dönen Ayşe Şan, bu kez, ailesinin baskılarının yanı sıra söylediği şarkılar nedeniyle de tehditler ile karşılaştı. Çocuklarının da kendisini yalnız bırakması üzerine 1979 yılında Bağdat’a gider.

Bağdat yılları ve Özgür ülke özlemi

Bağdat radyosunda çalışmaya başlayan Ayşe Şan’ın sesi artık Bağdat radyosundan dinlenir. O dönemde Bağdat radyosunda Kürtçe dilinde kültür-sanat ağırlıklı programlar yapılmasına izin verilir. Tıpkı Erivan Radyosu gibi Kürt müziği ve kültürünün yaşatılmasında önemli katkılara sahip Bağdat Radyosuda birçok Kürt müzisyenin yetişmesine ev sahipliği yapar. Bağdat Radyosu’nda o dönemde Mihemed Arif ve Hesen Cizrawî, Mihemed Şêxo, Tehsîn Taha, Meryem Xan, Ayşe Şan, Îsa Bervarî, Kawîs Axa, Gûlbahar, NesrînSêrwan, CemîlêHoro en çok ilgi gören ve dinlenen müzisyenlerdendir. Ayşe Şan burada Kürt müziğinin birçok önemli ismiyle tanışma, birlikte çalışma ve konser verme imkanı yakalar ve Eyşana Elî adıyla sesini duyurmaya başlar. 1990’lı yıllara gelindiğinde Kürt hareketinin yükselen özgürlük ve demokrasi mücadelesine Ayşe Şan da “WerinPêşmerge”, “Newroz û Dîyarbêkîr” şarkılarıyla ses verir. Yaşadığı zorlu hayatı; “Ezilmişlik, kendisiyle beraber büyük acı ve keder yaratır. Eğer bizim de özgür bir ülkemiz olsaydı, halkımız da kendi değerlerinin kıymetini bilirdi. Biz halkımızın ve ülkemizin ezilmişliğine feda olacağız.” diyerek anlatır.

Direnmek ve keder arasında geçen bir hayat

Ayşe Şan’ın toplumun sınırlarına karşı gösterdiği başkaldırı o dönemde akraba çevresi tarafından kabul görülmedi. Bu nedenle sürekli ölüm tehditleri aldığından Diyarbakır’a gidemedi. Öyle ki annesinin, kendisini görme isteği bile gerçekleşmedi. Bu nedenle ölümünden önce son kez Ayşe Şan’ı görmek isteyen anneye akrabaları izin vermediği gibi, Ayşe Şan’ın, annesinin mezarını bile bir kez olsun ziyaret etmesine izin vermediler. Bu olay Ayşe Şan’ın hayatında büyük bir yara açtı ve duygularını her zaman olduğu gibi şarkılara akıttı. “Dayike” şarkısını böyle bir dönemde yazan Ayşe Şan’ın acı ve keder dolu yaşamına kanser de eklendi. Hayatı boyunca sürgünde yaşayan ve içinde ülke aşkı bulunduran Ayşe Şan, 18 Aralık 1996’da kansere yenik düşerek, tek başına yaşadığı evde hayata gözlerini yumar. Cenazesinin Diyarbakır’a defnedilmesini vasiyet etmesine rağmen bu isteği gerçekleşmez ve cenazesi İzmir’de çok az kişi tarafından defnedilir.

Acı, keder, başkaldırı ve yalnızlıkla geçen hayatından geriye şarkılarını, beslediği acıları ve mücadelesini bıraktı.

Diğer Haberler