Efrin’in Türk devleti ve ona bağlı SMO güçleri tarafından işgal edilmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Efrin’in yaraları hala sarılmadı ve işgal denen sürecin Öcalan ve Türk devleti arasındaki bir anlaşmaya mı dayandığı hususu ise hala aydınlatılmadı…
Türk devletinin Çanakkale Zaferi dediği 18 Mayıs’ta Efrin’de bir anda yapılan geri çekilmenin arkasında askeri bir durumdan çok siyasi bir durum olduğu yönünde yaygın bir kanı var. Efrin’deki YPG güçleri birkaç gün önce yavaş yavaş çekilmiş, YPG ve PKK’li yöneticilerin aileleri gizli gizli çıkarılmış, binlerce savaşçı ağır silahları ile beraber şehirden çıkmıştı. Fakat iki gün süren bu geri çekilmede Türk devleti hiçbir şekilde geri çekilenleri hedeflemedi. Bu durum YPG’nin çekilmesi için Öcalan ve Türk devleti arasındaki bir anlaşmanın olduğunu ve geri çekilmenin Türk devletinin bilgisi dahilinde olduğu yönündeki işaretleri daha da güçlendirdi.
Karayılan Efrin döneminde Öcalan’ı işaret etti…
PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, kendi yayın organları Denge Welat’a yaptığı açıklamada: “Türkiye ve Rusya arasında stratejik bir ittifak yapılmıştır. Afrin’deki direnişi durdurmak için bir heyet olarak İmralı’ya gitmişler” dedi.
Öcalan’a baskı yapıldığını iddia eden Karayılan, bununla birlikte bu talebin Öcalan tarafından reddedildiğini de ifade etmiş. Bu durumun çok önemli olduğunu belirten Karayılan, konuyla ilgili olarak “Örgütümüz bu konuda geniş ve resmi bir açıklama yapacak” demişti. Karayılan ayrıca “Çünkü bu durum çok önemlidir” de demişti.
Fakat o tarihten sonra PKK hiçbir zaman bu konuyu gündeme almadı. Bu konuda bir açıklama yapılmadı. PKK’nin bu bilgileri nereden aldığı meselesi de olayda daha fazla kafa karışıklığı yarattı.
Kürtlerin özgür geleceği için stratejik önemdeki Efrin’nin kaderini PKK’nin gizli kapılar ardındaki görüşmelere mahkum etmesi Efrin’in bu gün yaşadığı felakette belirleyici olmuştur. Öcalan’ın 26 Şubat’ta yaptığı açıklama ile Rojava meselesinin Türk devleti ve PKK arasındaki gizli pazarlık ve ajandanın bir parçası olduğunu zaten gösteriyor.
Kürdistan Bölgesel Yönetiminin Efrin çabası
Efrin işgaline karşı tüm Kürtler kenetlendi. Mesut Barzani “Efrin’de Kürtlerin maruz kaldığı felaket ve zulüm zincirinin halkasıdır” demişti. Barzani’nin bu tespiti nedeni ile Kürdistan Bölgesindeki tüm kurumlar Efrin için harekete geçti.
Daha Efrin işgal edilmeden önce Kürdistan Bölgesi Parlamentosundan bir heyet Efrin’i ziyarete ederek tutumunu ortaya koydu. Ayrıca 30 Ocak günü toplanarak IKBY Parlamentosu dün Afrin gündemiyle toplandı. Parlamento TSK’nın Afrin’e düzenlediği operasyonu kınadığını açıkladı.
Parlamentonun yaptığı açıklamada Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplumdan Zeytin Dalı operasyonuna karşı acil tavır talebinde bulunuldu.
Mesut Barzani Efrin için BBC gibi uluslararası medyaya konuşarak Efrin için kamuoyu yaratmak istedi. Ayrıca ABD’ye ve Türk devletine de direk çağrı yaptı.
Zamanın Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani’de yine Efrin için uluslararası kamuoyuna çağrı yaptı.
Tüm resmi girişimlerin yanı sıra Kürdistan Bölgesi Efrin için savaşçı ve insani yardım için kapıları açık tuttu. Efrin’de mağdur olan halka yardım gönderildi. Ayrıca Efrin’den Kürdistan Bölgesine gelen göçzedelere de yardımlar yapıldı.
Efrin’nin karşı karşıya kaldığı züllümün istatistikleri
18 Mart 2018’den beri Efrin’in demografik yapısı Türkiye tarafından sistematik olarak değiştirildi. Kürtlerden boşaltılan bölgeye 650 bin Arap ve Türkmen yerleştirildi.
Efrin’in Türk ordusu ve bağlı silahlı gruplar tarafından kontrol edilmesinden bu yana, daha önce nüfusunun yüzde 98’i Kürt olan bölgenin demografisi tamamen değiştirildi.
Yüz binlerce Arap ve Türkmen bölgeye yerleştirildi ve Kürt nüfusun yüzde 60’ından fazlası yerinden edildi.
650 bin Arap ve Türkmen yerleştirildi
Bölgede 250 bin ila 300 bin Kürt kaldı
Kalan Kürt nüfus sadece yüzde 35
Şehba’ya 100 bin Kürt göç etti
Şehba’da 5 mülteci kampı bulunuyor
Efrin’in ele geçirilmesinden sonra yaklaşık 300 bin Kürt göç etmek zorunda kaldı. Göçmenlerin bir kısmı Halep, Kobani ve Cizre’ye gitti. Bazıları da Türkiye, Kürdistan Bölgesi ve Avrupa ülkelerine geçti. 100 bin göçmen de Şehba bölgesindeki kamplara veya Şehba yakınlardaki köy ve kasabalara yerleşti. Esad rejiminin düşmesinden sonra Efrinliler yine göç etmek zorunda kaldılar.