Kürt lider Abdurrahman Kasımlo’nun 13 Temmuz 1989 yılında Viyana’da İran devleti tarafından şehit edilmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Qasimlo Rojhelat’ta yükselen Kürdistani dalgının en dinamik ve güçlü isimlerinden biriydi.
20’yüzyıldaki krizin son çeyreğinde Doğu merkezli bir çıkışa öncülük ediyordu ve başarılıydı. İran devleti kendi tarihi karakterinin en kötü en sinsi ve en kalleş eylemlerini yine Kürtlere karşı gerçekleştirme kararı aldı ve savaşla, şiddetle yenemediği Qasimlo’yu bir komplo ile yenmeye karar verdi.
İran Kürdistan Demokrat Partisi (KDP-İ) Genel Sekreteri Abdurrahman Kasımlo, 13 Temmuz 1989’da İranlı Hükümet yetkilileri ile görüşme yapmak üzere gittiği Avusturya’nın başkenti Viyana’da, İran ajanları tarafından barış masasında öldürüldü.
1930’da Rojhılat’ın Urmiye kentinde dünyaya gelen Qasimlo daha
1945’te Kürdistan Demokrat Gençleri Birliği’ne üye oldu.
eğitimine Çekoslovakya’da devam etti. Bu arada Avrupa’da pek çok Kürt aydın ile tanıştı.
Mussaddık döneminde yeniden canlanan Kürt siyasi faaliyetlerine katıldı, ama monarşinin kanlı restorasyonundan sonra yeniden İran’dan ayrılıp Çekoslovakya’ya yerleşti. Fakat daha sonra yine İran’dan ayrılmak zorunda kaldı ve
1961-1976 yılları arasında Prag Ekonomi Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı.
11 Mart 1970’te Mele Mustafa Barzani ile Saddam arasında imzalanan Kürt özerkliği anlaşmasının yarattığı barış ortamında Bağdat’a yerleşti ve orada Devlet Planlama Müdürü görevine getirildi.
1970 yılında İran KDP’sinin Merkez Komitesi’ne, 1973’te de genel sekreterliğine seçildi. Kürtlere karşı savaşın yeniden başlatıldığı 1974 baharında Bağdat’tan ayrılıp yeniden Prag’a yerleşti. Orada bir süre meslek yasaklısı olarak yaşadıktan sonra Fransa’daki dostlarının davetiyle 1976’da Paris’e yerleşti ve Doğu Dilleri Ulusal Enstitüsü’nde Kürt dili ve edebiyatı öğretim görevlisi oldu.
Görevinin yanında yaklaşan İran Devriminin hazırlıkları için partisini yeniden düzenledi ve 1978 sonbaharında gizlice Rojhılat’ta döndü.
Humeyni İran’a dönmüştü ve fakat azınlıkların haklarını kabul etmiyordu. “İslam’da Kürt, Azeri, Fars, ulus, azınlık yok. Hepimiz Allah’ın ümmetindeniz” denerek Kürtlere teslimiyet dayatılıyordu. Qasimlo ise meydanlarda “Biliyorsunuz, biz Kürtler hainlerimize ‘cehş’ diyoruz, işte bu andan itibaren Humeyni’nin sözlerine kanan her Kürt haindir.” diye bağırıyordu. Qasimlo ulusal haklardan özelikle de anadil hakkından asla taviz vermedi.
17 Ağustos’ta 1979’da Humeyni, Qasimlo’yu “Allah’ın düşmanı” ilan etti, Kürdistan 20. yüzyılın ikinci yarısındaki en büyük kıyımlardan birisiyle karşı karşıyaydı. Bu tarihlerde en az 10 binden fazla Kürt sivil katledildi.
İran-Irak savaşı başlamıştı ve İran’ın durumu yatıştırmak için Kürtleri oyalaması gerekiyordu. Bunun üzerine İran, Kürtleri müzakare masasına çağırdı. ilk kez 30 Aralık 1988’de Viyana’da görüşme yapıldı. Dr. Qasimlo “Kürtçe anadilde eğitim, Kürtçe ikinci resmi dil” talebinden vazgeçmedi ve görüşmeler kesildi.
Humeyne ölünce görüşmeler yeniden başladı
Humeyni ölünce, yerine gelen Rafsancani Dr. Qasimlo ile yeni bir müzakere için düğmeye bastı. İran devleti görüşmeler için Viyana’yı dayattı, Qasimlo ise görüşmelerin Paris’te olmasını istiyordu. Sonuçta Viyana’ya gitti.
Viyan’nın komplodaki rolü hala çözülemedi
Dr. Qasimlo 13 Temmuz akşamı İranlılar ile yapacağı görüşme öncesinde saat 16.00’da Avusturya İçişleri Bakanlığı’ndan randevu aldı. Görüşme bakanın başdanışmanı Manfred Matzka ile gerçekleşecekti. Ancak Matzka’nın sekreteri randevunun iptal edildiğini söyledi. Görüşmenin neden iptal edildiği ve Dr. Qasimlo’nun Avusturya hükümetine ne söylemeyi düşündüğü cinayette hala çözülemeyen en kritik ayrıntı olarak dikkat çekiyor. Ayrıca Viyana daha sonra katilleri de serbest bıraktı
Ahmed’i Nejat’ta Komploda yer aldı
İran heyetinde Cafer Sahraroodi, Mustafa Ajvadi ve Amir Mansour Bozorgian bulunuyordu.. Her üç isim diplomat pasaportlarıyla 10 Temmuz’da Viyana’ya gelmişlerdi. Daha sonra ‘Tanık D’ kodlu bir görgü tanığı o gün, 2005 yılında cumhurbaşkanı olacak Mahmut Ahmedinejad’ın da onlarla birlikte olduğunu ve keşif yaptığını söyleyecekti.
Görüşme başladı ve toplantı hem yazılı hem de sesli kayıt altına alınıyordu. Daha sonra kayıtlarda Qasimlo’nun “Hem eli boş döneceğim hem de İran söz verdiği otonomi için çalışıyor diyemem” dediği görülüyor. Qasimlo görüşmelerin bir oyalama olduğunu görüyordu. Masada bunu açık söyledi. Katiller zaten görüşme için değil öldürmek için gelmişlerdi. Ve Qasimlo’nun bu sözlerinden sonra kayıtlarda kurşu sesleri duyuluyor.
O gün unutulan bir ayrıntı vardı. 13 Temmuz 1989; 3 Haziran 1989’da ölen İran İslam devriminin lideri Humeyni’nin 40. yas günüydü.
Viyana katilleri İran’a teslim etti.
İran’ın Kürtlere karşı komplosu devam ediyor
İran’ın Viyana komplosu İran’ın Kürdistan karşısındaki gerçek kimliğini ortaya koyar. Diğer sömürgecilere göre İran göreceli olarak Kürtleri tanımaktadır. Oysa ki bakılırsa Qazi Muhammed, Qasimlo ve Şerefkendi karşısındaki tutumu Kürtleri nasıl bir sisteme maruz bıraktığını çok daha net göstermektedir.
İran devleti Rojhelat devriminin öncü isimlerini hala hedeflemektedir. Ve bunun yanında ayrıca kendine ait bir hain Kürt kesimini de elinde tutuyor. İran devletinin Jina Amini’nin katledilmesinden sonraki süreçteki tutumları İran’ın Kürtlere karşı kirli bir siyaset başlattığını ortaya koyuyor. Bazı Kürt partilerini kullanarak Kürtleri gerçek taleplerinden uzaklaştırmak istiyor.