Cahilin her türlüsü tehlikelidir. Hele bir de kendini dünyanın merkezi sanan ve her şeyi bildiğini düşünen cahiller vardır onlar sadece tehlikeli değildir, onlar piçlik ve soytarılık kaynağıdır. Onlardan biri de PKK merkez komite üyesi Helin Türk veya Helin Ümit olarak bilinen Nilüfer Çoban’dır. Bu soytarı yine konuşmuş KDP’ye, Güney siyasetine kendine göre ayar vermiş uyarılar yapmış, tarihi hatırlatmış, Türklerin tarihinden söz etmiş.
E Helin Hanım sanıyor ki tüm Kürtler PKK içinde yetkisi ile, Karasu ve Duran Kalkan ile tehdit ettiği zavallı PKK kadroları gibi kendisine evet efendim diyecek vay ne kadar birikimli, ne kadar politik bir arkadaş diyecek. Oysa ki gerçekten biraz Kürt olan, biraz Kürtlük damarı onuru olan Helin’in Kürtler hakkındaki bu pervasız, nefret kokan konuşmalarına karşı ancak ağzına terlik ile vurur. Derki Helin haddini bil, Barzani hareketi Türklerin ne olduğunu senden bin kat iyi biliyor. Senin soyun ile yüz yıl önce mücadele ettiler, asıldılar, öldürüldüler. İçlerinden bir tanesi çıkıp Abdullah Öcalan gibi “benim annem Türk, ben ülkeme hizmet etmek istiyorum” demedi. Sadece bu cümle bile Helin Türk (tabi aslında onu konuşturan PKK kurucuları Kalkan, Karasu ve Bayık’ın da) tüm konuşmalarının ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koyar.
Helin denen zat kalkmış “KDP, Kürt değil, Kürt gladyosu gibi bir şeydir, Türkler tarafından kullanıyorlar” demiş ve eklemiş “KDP Türklerle böyle devam ederse kellesi gide bilir”. E Helin Hanım senin başkan Apo Başkan Apo diye yere göğe koymadığın adam Türk devletine kırk yıldır hizmet ediyor. Devlete hizmet etmek için anasını bile inkar edip, Türk’tür dedi, mahkemede Türk bayrağı önünde eğildi, ölen askerlerin ailelerine affedilmek için yalvardı. Hatta yetmedi İmralı’da bir klozetin yanına oturup Türk askerine “Ben sizin taşeronunuz olmak istiyorum” diye yalvardı. Sen bunları konuşacaksın.
PKK Merkezi Komite üyesi olarak görevlendirilen bu zat şimdilerde Süleymaniye yakınlarındaki PKK merkezinde duruyor. Duran Kalkan ve Mustafa Karasu’nun söylemek istediklerini o söylüyor. Normalde Helin Türk’ün Kürtlere Türklere bile akıl hocası olarak atanmak için hiçbir sıfatı yoktur. Şehre salsanız kendine ekmek bulamaz. Tek özelliği 1998 yılında Öcalan tarafından seçilmiş kişi olmasıdır. Uzun boylu, sarı saçlı bu Türk kız Öcalan tarafından beğenildikten sonra Avrupa’ya PKK televizyonuna gönderilmiş ve daha sonra da Kürtlere akıl hocası olarak atandığı süreç başlamış. Ömründe Kürt köyü şehri görmemiş, Kürt anasının acısana ortak olmamış, Kürt bayrağı, izi bilmeyen Kürt sosyal dokusunu geri, feodal ve cahil gören bu soytarının Kürtlere öğüt verip, yanlışı doğruyu göstermesi Kürtler için acınılacak bir durumdur.
Öyle halkların kardeşliği şu bu değildir mesele. Helin Türkün Kürtlere müfettiş olarak atanması özünde PKK’nin Kürtleri Türklerin uşağı yapma siyasetinin bir prototipidir. Kürtler DEM Parti için ölür, tutuklanır Tülay Hatimoğulları denen bir kadın partinin eş başkanı olur. İşte alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete siyasetidir. Kürtleri hamal yapmanın, Türkleri Kürtleri başına ağa-paşa- hanım ağa- hanım paşa yapmak meselesi öyle geçici bir siyaset değildir. Öcalan İmralı’da ne dedi “Türkler ağacın büyük gövdesi, Kürtler de dalıdır. Bazen ağacın büyümesi için dal kesile bilir” Yani Türkiye’nin Türk kimliğinin büyümesi için Kürtler kurban edile bilir. Evet bu Öcalan’ın düşüncesiydi ve 1999’dan bu yana da bu siyaset devam ediyor. Kürtler sırtında sadece Helin Türk’ü vb Kürtleri taşımıyor. Ayrıca bir de Kürtleri Güney’de Irak’ın, Doğu’da İran’ın hamalı yapmak isteyen Öcalan’ı da taşıyor. Tutuklandığı an itirafçı olan Öcalan, hayatı boyunca Kürtçe tek kelime öğrenmemiş olan Karasu gibi Türk sisteminin elinde sopaya dönmüş sözde Kürtleri taşıyor.
Kürtler açısından at izi it izine karışmıştır. Öcalan’ın 1970’lerde başlayan ajanlığı ve 1999’da ki taşeronluğu netleşmeden, PKK’nin karanlık ilişkileri netleşmeden, PKK’nin bölgenin sömürgeci güçlerinin elinde nasıl bir sopaya dönüp Güney Kürdistan’daki sisteme karşı kullanıldığı netleşmeden Kürtler gün yüzü görmezler.
Evet soytarı Helin yine konuşmuş fakat esas suçlu onu konuşturanlardır.