Dün sabah saat 10 sıralarında PKK’ye bağlı güçler Amediye-Şeladize arasındaki yolda bulanan Peşmerge kontrol noktasına saldırdılar. Saldırı yapılan kontrol noktası 10 yılı aşkın bir zamandır burada bulunuyor. Yani ne PKK için kurulmuş bir yer ne de orada olmalarının PKK ile ilgisi var. Ayrıca PKK’ye saldırı yapılmamış PKK’liler burada bulunan Zerevani güçlerini hedefleyerek saldırmışlardır.
Peki bu münferit bir olay mı veya tesadüf mü? Hayır hiçbiri değil olay tamamen “başını Şii- İran devletinin çektiği, Kürt- Kürdistan karşıtı cephenin ajandası” ile ilgilidir. Bu nedenle bu saldırıyı PKK geçti, Peşmerge durdu şu bu ayrıntılarla anlamaya çalışmak yerine bölgedeki genel siyasi durumla ele almak en uygundur. Net olarak söylemek gerek “İran Devrim Muhafızlarının 15 Ocak Erbil saldırısı ile PKK’nin 24 Ocak Amediye saldırısı” ortak bir planın adımlarıdır. Hatta buna Haşdi Şabi’nin bir parçası olan İslami Direniş adlı yapının ABD’yi vuruyoruz diye Hewler’i vurmasını da ekleyebiliriz. Yani Devrim Muhafızları- PKK’nin askeri kanadı HPG – Haşdi Şabi milisleri yan yana, kol kola Kürdistan Bölgesine saldırmaktadır.
Kürt toplumu, aydını ve vatanseverleri şu gerçeği deşifre etmek zorundadır: PKK, pratik alanda 2014 yılından sonra yavaş yavaş eksen değiştirmiştir. 2014 yılı sonrası yaşanan Hendek savaşları, barış görüşmelerinin bitmesi, Rojava’daki gelişmeler, PKK’nin Şengal’i Haşdi Şabileştirmesi hepsi ama hepsi PKK’nin İran ile ilişkileri perspektifinden bakınca anlaşılır olmaktadır. PKK ve HPG’nin Güney Kürdistan’daki konumu da bu çerçeveden yorumlanmak zorundadır. PKK’nin ve askeri kanadı HPG’nin Kürdistan Bölgesel sınırları içindeki tüm faaliyetleri İran devletinin ajandasına göre yürütülmektedir.
Nasıl ki Haşdi Şabi, İran Devrim Muhafızlarının dolaylı bir parçası ise HPG’de artık İran Devrim Muhafızlarının dolaylı bir parçasıdır. Hattta dolaylı değil sadece gizli bir parçasıdır.
HPG’nin tüm hareketleri de buna göre organize edilmiştir. Öyle görülüyor ki baharın başı ile beraber İran Devrim Muhafızları-Haşdi Şabi ve PKK’nin yani şer üçlüsünün Kürdistan üzerindeki saldırıları devam edecektir. PKK’nin misyonu bir yandan medyası ile Kürt toplumunu psikolojik olarak Kürdistan Bölgesine yapılan saldırıları meşru göstermektir. Öte yandan ise askeri olarak Kürtlere karşı kullanmaktır. HPG’nin önümüzdeki süreçte Peşmerge güçlerine daha aktif saldıracağı ve bu yönlü bir planının olduğu görülmektedir.
Önümüzdeki dönemde PKK’nin üç temel hatta Peşmergeye dönük bazı aksiyonlar göstermesi bekleniyor.
Bunlardan birincisi Bıradost hattıdır. İran, HPG güçlerinin kendi karakollarının arkasındaki Milgever- Tilgever- Piranşar hattına yerleştirmiştir. Buradan hareket eden güçler Xinere-Lolan-Goşine hattında Peşmerege güçlerine karşı harekete geçecektir.
İkinci alan; Amediye-Şeladize hattıdır. PKK burada özellikle yol güvenliği ve karakollara karşı provakatif eylemler yapma ve buradaki bazı Peşmerge noktalarını Türk devletinin noktaları gibi göstererek vuracaktır.
Üçüncü olarak Gare’den Halifan ve Revanduza kadar uzanan hatta bazı provakatif çıkışlar bekleniyor.
Elbette PKK’nin Peşmerge’ye karşı psikolojik ve askeri savaşı kapsamlı olarak ele alınacak bir konudur. Unutmamak gerekir ki bu savaşın esas sahibi zaten PKK değil İran’dır. Bu nedenle her şeyden önce PKK’nin İran’ın bir paramiliter gücü olarak gerçeğini teşhir etmek askeri tedbirler kadar önemli bir husustur.