Ankara’da yapılan intihar eylemi ve şaibeler

Ankara’da yapılan intihar eylemi ve şabiler, PKK Ölümsüzler taburu, Kayseri veteriner öldürüldü, Süleyman soylu, klik çatışması,

Dün Ankara’da İçişleri Bakanlığı önünde bir intihar saldırısı yapıldı. İki gencin hayatını kaybettiği olayı birkaç saat sonra HPG üslendi.  Geçmiş tarihlerde yapılan eylemleri PKK’nin yan örgütü olan TAK üsleniyordu. PKK’nin eylemi direk üslenmesine rağmen yapılan eylem hakkındaki şaibeler eylemin sonuçlarından daha çok tartışılıyor.

Eylemin biçiminde ki şaibeler, sorular

Eylemin ayrıntıları nasıl gerçekleştiği vb. konularda pek somut bilgi yok. Net bilinen şey eylemi gerçekleştiren iki kişinin Kayseri’de ormanlık alanda otostop yaptıkları, aracına bindikleri 24 yaşındaki veterineri başından vurarak öldürdükleri ve arabası ile Ankara’ya giderek eylemi gerçekleştirdikleri.

Eylemi yapan iki kişinin Kayseri’ye dağ yolu boyunca yürüdükleri tahmin ediliyor.  Gece boyunca da yakın alanlarda oyalanmışlar. Daha sonra Ankara’da patlama yapılmış.

Fakat burada sorular ve şaibeler başlıyor. Şaibeleri özetlersek

  • Aracın gasp edildiği Kayseri’nin Develi ilçesi ile Ankara arası mesafe 370 km. Bu kadar uzun bir yol da aracın hiç polis çevirmesine takılmaması ilginç görünüyor. Ayrıca araçta silah ve cephanede var. Bu da şaibeyi arttırıyor.
  • Eylemciler Veteriner Mikail Bozdağ’ı vurup kaçıyorlar. Bozdağın ailesi aracın çalındığı ve oğullarının vurulduğunu polise bildiriyor. Yani araç aranan bir araç, normalde Kayseri-Ankara arası normal araçlar ile polis kontrolünde durdurulurken eylemcilerin aracı hiç durdurulmuyor. Yol hattı boyunca araç plakası tanıma sistemleri de var.
  • Aracın asıl sahibi MHP’nin Kayseri Develi’deki yöneticilerinden birinin adına kayıtlı. Eylem yapıldıktan sonra bu kayıt resim gazeteden siliniyor. Devlet neden MHP adını sildirdi sorusu da şaibe yaratan sorulardan biri. Eğer olay normal bir gasp  ise neden  MHP’li kişinin adı sicil gazetesinden silindi?

Tüm bu sorular kafa karıştırmaya devam ediyor. Ve elbette eyleme birilerinin göz yumduğu intibasını güçlendiriyor. Bu konuda genel olarak yaygın olan iki unsur var. Birincisi içişleri Bakanlığı içindeki değişik kliklerin birbirine karşı kullanmak için eyleme göz yumduğu. İkincisi ise direk devletin eyleme göz yumduğu yönündeki yorumlar.

İçişleri Bakanlığında klik çatışması

Türkiye’nin içişleri Eski bakanı Süleyman Soylu’nun tekrar göreve gelmemeyi hazmedemediği ve Soylu’ya bağlı ekibin bakanlık içindeki yeni ekiple çatışmalı olduğu biliniyor.  Soylu ekibine ait sosyal medya hesaplarının eylem karşısındaki tutumu da dikkatlerden kaçmadı. Soyluya bağlı hesaplar yeni içişleri bakanını suçladı. Bazı çevreler Soylu ekibinin Kayseri’de güçlü olduğunu ve eyleme göz yumarak yeni bakan Ali Çetinkaya’ya ile hesaplaşmak istediğini düşünüyor.

Eylem Türk devletine yaradı mı?

Fakat daha önemli bir iddia var ki oda şu: “Bu eylem Türkiye hükümetine atılmış bir can simidi gibi oldu. Eyleme direk devletin derinleri yani MİT göz yumdu.” Geçmişte de PKK’nin direk devlet içinde değişik kliklerin göz yumması ile yaptığı eylemler var. Özellikle 2015 yılında devlet içindeki bazı yapılar hendek kazmalara göz yummuştu. Suruç eylemi vb eylemlerde PKK ve devleti arasında ki şaibeli eylemler arasında.

Türkiye’nin diplomatik-siyasi-ekonomik olarak arada kaldığı ve yeni siyaset üretemediği bir dönem yaşanıyor. Öncelikle, Türkiye PKK Rojava’da yapmak istediği operasyonları yapamadı. Buna ABD kadar Rusya’da engel oldu. Şu anda Türkiye’nin Suriye’den çıkması için her iki taraftan da yapılan baskı var.  Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara eyleminin hemen ardından sosyal medya hesabından “Güney sınırlarımızı en az 30 kilometre derinliğinde güvenlik şeridiyle koruma, ötesindeki faaliyetleri denetimde tutma stratejimiz bakidir.” diyerek. Suriye ve Irak’taki operasyonlarını meşrulaştırdı”. Yani Türk devleti bu eylem ile Rojava’ya yeni operasyon yapmak için olmasa da kalmak için bir elini güçlendirdi.

Ayrıca Türk devleti yeni meclis açılış yıl dönümünde İsveç’in NATO üyeliğini onaylama sözü vermişti. Bu konuda Rusya’da Türkiye’ye onaylamama baskısı yapıyordu. Eylem tam da TBMM açıldığı gün yapıldı. Bu eylem ile Türk devleti İsveç’ten daha çok şey isteye bilir. Süreci uzata bilir ve her iki tarafı da biraz ötelemiş ola bilir.

Ayrıca Türkiye ekonomik olarak büyük sıkışmışlık yaşıyor. IMF Türk ekonomisini günlük olarak kontrol ediyor. Bu da siyasetini kontrol etmesi demek. Ankara eylemi ile Türkiye biraz daha pozisyonunu güçlendirmiş demektir.

Eylemin yapılma biçimi, seçilen hedef, kullanılan silahın Rus yapımı olması, eylem yapanların Rojava’dan gelmesi vb. tüm hususlar bir araya gelince şu gerçek ortaya çıkıyor: Bu eylem Türk devletine nefes aldıran bir eylemdir.

Peki eylemin Kürtlere bir şey kazandırdığı var mı? Hayır. Türk devleti dönem itibarı ile Kürt sorunun çözmeye hazır mıdır? Hayır. Fakat topluma biraz nefes aldıracak küçük bir iki adım atılması bekleniyor. Özellik de Türkiye’de 29 Ekim Cumhuriyet’in yıl dönümünde bir af beklentisi vardı. PKK eylemi biraz da bu küçük bazı adımları da geriletmiş oldu. Kürtler açısından daha fazla tutuklanma, baskı yarattı. Kuzey Kürdistan’daki Kürt meselesi daha fazla terör ile anıldı.

Bu yönleri ile bakıldığında bu eylemin daha çok tartışılacağı görülüyor. Özellikle Kürtlerin, Kürt aydınlarının şapkayı önüne koyup bu tür eylemlerin kime ve neye hizmet ettiğini düşünme zamanı gelmiştir.

Diğer Haberler