Mayıs ayında yapılan Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra HDP’ye dönük halktan büyük eleştiriler gelişmişti. HDP hem oy kaybı yaşamış hem kitlesi CHP’ye kaymış en önemlisi de Kürtlerin belirleyen pozisyonunu Sinan Oğan gibi isimlere kaptırmıştı. HDP dahi bir açıklama yaparak başarısız olduğunu kabul etmişti. Kuzey Kürdistan’da halk HDP’nin genel stratejisi ve paradigmasının yanlış olduğu konusunda hem fikir ve radikal bir değişim bekliyor. Özellikle HDP’nin radikal tabanı bu durumdan oldukça rahatsız.
Durum buyken KCK Yürütme Konseyi üyeleri ard arda açıklamalar yaparak “radikal bir özeleştiri verilmeyeceğini, HDP’nin Türkiyelileşme çizgisinde ısrar edeceğini” belirttiler. Bu isimlerden biri de PKK yöneticisi ve KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu idi.
PKK’de Türkiyelileşme eğiliminin en güçlü temsilcisi olarak bilenen Karasu’nun konuşmaları seçim sonrası HDP’ye yapılan eleştirilerin tümünü ret etti. Karasu konuşmasında bu eleştirileri KDP ve MİT yapıyor dedi. HDP’nin bir Türkiye partisi olduğunu ve kuruluş çizgisinden geri adım atmayacağını söyledi.
Karasu HDP’nin sahibi gibi konuştu
Röportajın bütününe bakılınca Karasu’nun değerlendirmelerinin Kuzey Kürdistan’daki kurumlarına ve kadrolarına yönelik bir talimat gibi ele alındığı ve PKK’nin resmi görüşünü temsil ettiği söylene bilir.
Karasu zaten tüm değerlendirmesinde HDP’nin sahibi gibi konuşmuş hem eleştirilerinde hem de gelecek planlamalarında da talimat dili kullanmıştır.
Ayrıca Mustafa Karasu değerlendirmesinde “HDP 50 yıllık mücadelemizin bir sonucudur, mücadelemizden kopuk ele alınamaz” diyerek HDP içindeki kliklerin güç çatışmalarına da nokta koymuş ve HDP’nin gerçek sahibini hatırlatmıştır. Bir anlamda Selahattin Demirtaş ve diğer bazı çevreler de hizaya getirmeyi amaçlamıştır.
Karasu: HDP seçimlerde kaybetmedi
Mustafa Karasu HDP’nin seçimlerde kaybetmediğini iddia etti. Karasu “Kurdistan’da eskiye göre tek bir milletvekili bile azalmamıştır. Biraz oy kaybı da anlaşılırdır… Şurada birkaç yüz bin oy kaybı bu gerçeği farklı gösteremez. Buna dayanılarak bir yenilgi ve ciddi bir başarısızlık varmış algısı yaratılamaz. Bu yapılıyorsa burada kesinlikle art niyet aramak gerekir” diyerek HDP’nin kendisinin bile özeleştiri verdiği konuları kabul etmedi.
Mustafa Karasu konuşmasının bir bütününde HDP’nin siyasetinin eleştirisinin arkasında KDP’liler ve milliyetçi Kürtler var diyerek eleştiri yapanların MİT ile ilişki olduğunu iddia etti. Oysa ki HDP’ye dönük eleştirilerin en ağır olanlarını HDP içindeki çevreler ve HDP tabanı yapmıştı.
“Bir kere seçilenlerin yarısı kadındır, bu konu seçilen milletvekili sayısından da daha önemlidir” diyen Karasu seçim sonuçlarını değişik argümanlarla savunmaya devam etti.
Türkiyelileşme çizgisi doğrudur
Seçim sonrası Kürtler HDP’nin siyasi çizgisinin yanlış olduğu, HDP’nin Kürdistan’dan uzaklaştığı yönünde eleştiriler gelmişti. Karasu bu eleştirilere de değinerek. Bu eleştirileri de ret etti. Karasu “Eleştiri adı altında HDP’nin kuruluş felsefesi, ideolojik ve siyasi çizgisine ağır saldırı var” diyerek HDP’nin tabanındaki değişiklik beklentisinin gerçekleşmeyeceğini de açıklamış oldu.
Karasu şu sözlerle HDP çizgisini savundu: “HDP çizgisi ve izlediği politikalar azami yüzde 6,5 olan oyları yüzde 13,5 çıkarmıştır. Bu çizgi tüm tasfiye politikalarına rağmen hala gücünü de etkisini de korumaktadır. Yetersizlikler, eksiklikler ve istenen sonuçlara ulaşamama bu çizginin pratikleştirme sorunlarıyla ilgilidir.”
Hem Karasu’nun hem de PKK’li diğer isimlerine göre tek sorun “önderlik çizgisini anlamamak, pratik gereklilikleri yerine getirmemek” olarak gösterildi.
Ayrıca karasu konuşmasında Türk solu ile yapılan ittifakların da doğru olduğunu söyleyerek eğer bu ittifak olmasa HDP’nin yüzde 10 barajını aşamayacağını söyledi ve “Sol ittifak HDP’ye kazandırdı, sol ittifak olmasa HDP meclise giremezdi” dedi. Ayrıca Karasu “eskiden beri sol ve sosyalist Türk adayları destekliyoruz” dedi. Sol ile ittifakı eleştirenlere karşı ise “HDP’nin KDP olmasını istiyorlar” diyerek cevap verdi. Oysa ki HDP’nin sol ittifaklarının toplam oy oranı bir vekil bile çıkarmaya yetmiyor. Buna rağmen her bir partiye ikiden fazla kota veriliyor. Hatta Sezai Temelli gibi isimler de Kürdistan’dan aday çıkarıyor.
Karasu Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesinin de doğru olduğunu, hatta “geçmiş belediye seçimlerinde CHP’ye oy verilmesinin de doğru olduğunu” söyledi.
HDP Kürt partisi değildir
Karasu konuşmasının pek çok yerinde “HDP’nin bir Kürt partisi değildir” dedi ve ekledi “Milliyetçi bir parti değildir. Aslında HDP’yi dayandığı 50 yıllık mücadele çizgisinden koparıp Kürtlere kaybettirecek bir milliyetçi çizgiye çekmek istiyorlar” dedi. Ayrıca Karasu konuşmasında HDP” Başkan Apo’nun ulus devlet karşıtı paradigmasına göre kuruldu” dedi.
Karasu konuşmasında ayrıca çok ilginç bir noktaya çekerek Kürtleri bölen bir ifade kullandı. “KDP’de somutlaşan Kürtlük kullanılarak Amed merkezli özgür Kürtlük tasfiye edilmek isteniyor. Amed merkezli Kürtlüğe yönelik bir saldırı yapılmaktadır.” dedi.
Karasu bu biçimde Kürt sosyal yapısını birbirine karşı kışkırtan bir çizgi izledi.
Özeleştiri süreci kapanmış oldu
Karasu’nun açıklamaları PKK’nin resmi görüşü olduğu biliniyor. Şu sonuç ortaya çıkıyor; Birkaç kişi siyasetten elenecek – Zaten Karasu konuşmasında Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın görevden çekilme kararının doğru olduğunu söyleyerek bu isimlerin değişeceğini söyledi- fakat HDP çizgisini değiştirmeyecek.
Binlerce HDP seçmeninin günlerdir beklediği özeleştiri sürecinin sonunda halka yapılan açıklama şu: “Önderliği yeterince anlamadık, parti çizgisin uygulamadık”.
Esasen Karasu’nun HDP’nin çizgisini bu denli savunmasının nedeni Öcalan ve PKK çizgisini savunmaktır. Zaten HDP PKK’nin direktifleri dışında bir karar alamazdı. Baştan itibaren HDP’nin günlük direktifleri ile idare edilen, sadece kararları yerine getiren bir yapıydı. Bu nedenle zaten sorumluluk PKK’nindi.
HDP’nin Türkiyelileşme çizgisini bırakması demek İmralı ve PKK’nin çizgisini bırakması demektir.
PKK birkaç küçük restorasyonla, belki bir iki Kürdistani yüz, bir iki daha muhafazakâr İslamcı yüz ile HPD’nin görüntüsünde bir iki düzeltme yapacaktır. Fakat bunun ötesi olmayacak Kuzey Kürdistan’da Kürt siyasetinin HDP şahsındaki kaybı devam edecektir.
Karasu’nun konuşmasında Selahattin Demirtaş’in ismini bile anmamış hatta onun için atılan “idam” sloganına değinmemiş olması PKK’nin Demirtaş’ı daha da siyaset dışına öteleyeceği ve PKK’li kadroların HDP’de tartışmasız üstünlük sağlayacağı olarak görmek yanlış olmayacaktır.
Büyük ihtimal Karasu’nu konuşmaları PKK’nin ana hattını belirlemiştir. Bundan sonraki yöneticiler aynı sözleri değişik bir biçimde söyleyecektir. Kuzey’de HDP aynı şeyi söyleyecektir. Buna göre HDP’ni özeleştiri süreci bitmiştir.