Barzaniler Bahane Hedef Kürdistan!

Barzaniler Bahane Hedef Kürdistan! Yalçın Küçük, Ertuğrul Kürkçü, SIrrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan, PKK, Musul-Judaik, Kemalizm, Mustafa Kemal, Mella Mustafa Barzani,

Politik olayların iki yönü vardır: Birincisi görünen ve herkese açık olan İkincisi ise altta yatan görünmeyen ve sadece politikaya yön verenlerin gördüğü bildiği yöndür. Ne yazık ki Kürd politik çevreleri genel olarak görünen yön ile ilgilidirler ve görünmeyen aktörlerin belirlediği açık alanda durmadan didişirler. Altta yatan ve görünmeyen yön görünürde olanı belirlediği için görünür ile yetinenler ne yaparsa yapsın ve ne kadar iyi niyetli olursa olsun politikayı belirleyenlere hizmet etmek dışında bir şeye katkı sunamazlar.

Görünen yön ile politika yapan ve teori üretenlerin ne düşünsel ne de kişilik olarak kendine özgü hiçbir özelliği yoktur: Çünkü belirlenmiş olanın dışına çıkamıyorlar ve belirlenmiş olan da kendileri dışındaki birilerine aittir. Belirlenmiş olanın dışına çıkmak için derine bilinmeyene inmek şarttır. Başka bir deyişle biçimden öze doğru düşünsel yolculuk yapmadan görünüşü aşıp gerçekliğe varmak olanaklı değildir. Politik olaylarla ilgili olarak görüş belirten Kürd politik çevreleri (yazar politikacı analist araştırmacı akademisyen v.s.) Futbol takımlarının fanatik taraftarlarından öteye gidemedikleri için doğruların görünmesine/bilinmesine katkı sunamıyorlar. Dahası kafa karışıklığı yaratarak ve kitleleri galeyana getirerek doğrunun daha da bulanıklaşmasını sağlıyorlar.

 Politik alanda olup biteni anlamak istiyorsak bize sunulan ve görünür olanla yetinmemeliyiz. Nedenlerin peşine derine inerek görünenleri anlamaya çalışmalıyız. Ancak bu şekilde sağlıklı bir değerlendirme yapma olanağı bulabiliriz. Kemalist sol destekli PKK medyasının Barzanilere küstahça saldırmasını da bu çerçevede ele almak ve değerlendirmek gerekiyor. Her şeyden önce neden Barzanilerin hedef seçildiğini anlamak gerekiyor.

Kuşkusuz ki bugün Kürdlerin en büyük ulusal kazanımı olan Güney Kürdistan’ın varlık kazanmasında başta Melle Mistefa Barzani olmak üzere Barzani ailesinin rolü çok büyüktür. Ancak Barzanilerin hedef seçilmesinin tek nedeni sadece bu değildir. Esas neden Barzanilerin Ulusal Kurtuluş Mücadelesiyle özdeşleşmiş olmalarıdır. Eksikleri yanlışları ne kadar fazla olursa olsun Kürdistan politik çevrelerinde Barzanilerden daha fazla Kürdlerin devletleşmesi amacına yakın olan yoktur. Bu nedenle Kürdlerin devletleşmesinden rahatsız olanların bu amaçla özdeşleşmiş olan politik aktörlere saldırması şaşırtıcı değildir.

 Kürdlerin devletleşme hakkına direkt saldırmayı uygun bulmayan (tabanları rahatsız olabilir ve kendilerinin gerçek misyonunu öğrenebilir kaygısıyla) karanlık çevreler Barzaniler/PDK şahsında ve dolaylı yollardan bu amaca saldırıyorlar. Aslında saldırılan Barzaniler değil Kürdlerin devletleşme amacıdır.

Kürdleri Barzanilerden uzaklaştırmakla onları devletleşme talebinden uzaklaştırdıklarının bilincinde olan karanlık ve kirli yapılar yalan haber karalama ve olanı farklı gösterterek bu amaca ulaşmaya çalışıyor. Her zaman olduğu gibi görünüş bilgisiyle yetinen piyonlarını devreye sokan derinler son günlerde hakaret küfür iftiralarla Barzaniler şahsında Kürdlerin temel var olma hakkına küstahça saldırıyorlar.

 Yaşananların bilincinde olan az sayıdaki politik aktör ise ne yazık ki kişilikli davranamıyorlar ve derinlerin belirlediği kirli oyunu deşifre/ mahkûm etmek için gerekeni yapmıyorlar. Dün Yalçın Küçük’ün oynadığı rolü bugün S.S. Önder Ertuğrul Kürkçü ve benzeri Kemalist kadrolar oynuyorlar. Oyun aynı sadece aktörler değişmiştir. Ve tabii ki bu Kemalist kadroları meşrulaştıran konuşturan PKK…

Sol faşizm denilince ilk akla gelen isim olan Yalçın Küçük’ün 2007’yılında yaptığı bazı açıklamalardan olduğu gibi alıntılayarak bazı bölümleri aşağıya aktarıyorum. Bu açıklamalar dün de bugün de yaşanan ve Kürdlerin özgürlük mücadelesinde Ulusal değerleri/amaçları/aktörleri hedef alan olayların altında yatan gerçek nedeni görmek zor değildir.

 Sol faşizmin duayenlerinden Yalçın Küçük’ün aşağıdaki açıklamaları, Barzani düşmanlığının nedenlerini/kaynağını ve PKK’nin kirli misyonunu çok iyi gösteriyor:

Alıntı1- Yalçın Küçük: “Ben Bekaa Vadisinde, Abdullah Öcalan ile Musul meselesini çok konuştum” dedi. Orada ne yaptıysam, şimdi de aynısını yapıyorum. Benim hiç değişmediğimi söylüyorlar ve öyle olmak istiyorum. Aynı yerdeyiz, Kürtler olmadan ve PKK’lılar dahil, Musul’daki Kürdo-Judaik oluşumu önleyemeyiz. Kürtler ile yakınlığım, şu anda daha değerlidir.”

Alıntı2- Yalçın Küçük “Daima da şunu söylüyoruz; biz Türkiye’nin onurunu, bu toprakların onurunu savunuyoruz. Bundan daha fazla millicilik nasıl olur; böyle anlıyorum. Öcalan’ın Barzani devleti ve liderliğini ve Musul’un, bazılarının sözüyle, “ikinci İsrail” olmasını kabul etmeyeceğini tahmin ediyordum. Etmemektedir. Kürtlerle ilgileniyorum. Biz bir iş yapıyoruz. Gücüne ve kuvvetine bakarız. Demin de açık olarak söyledim. Öcalan şimdi hapistedir. Ama diğer yandan, isim de verdim, bir mülakatımda, “bugün Kandil Dağlarında şunları şunları tanırım, onlar, bir Barzani devletini kabul etmezler” demiştim. Beni ilgilendiren mesele, Barzani devletini kabul ediyorlar mı etmiyorlar mı? Envanter yapıyorum, beş taş oynamıyorum.”

Alıntı 3-Yalçın Küçük: “Yalçın Küçük Abdullah Öcalan’ı etkilemiş olabilir; o kadar söyleniyor ki bunu kabul etmek zorunda kalıyorum. Öcalan’ın, ki Türkiye Kürtleri üzerindeki siyasi etkisi İmralı’dan beri artmıştır, Barzani’yi reddetmesi önemlidir. Bundan dolayı bana bir pay veriyorlarsa ne yapabilirim ki, yaptıklarımda bir devamlılık var. İlk mülakatımda kendisine söylemiştim, “Apo, sen de hep biz Türkleri seviyorsun, hiç Kürtleri sevmiyorsun” demiştim. Abdullah Öcalan’da abartılı bir Mustafa Kemal hayranlığı vardır. Ey Devlet Bahçeli, ey Doğu Perinçek, Musul’da Kürdo-Jüdaik bir devlet çıkıyor, görmüyorlar. Ben görüyorum” …

Not: Bu alıntılar Yalçın Küçük’ün 2007’de yaptığı bazı açıklamalardan alınmıştır

Diğer Haberler