Kürt partiler Kürdistan Cumhuriyetinin kuruluşunda ortak açıklama yayınladı: Kürdistan Cumhuriyeti bütün Kürdistanlıların gururudur

Kürt partiler: Kürdistan Cumhuriyeti bütün Kürdistanlıların gururudur

Diyarbakır’da bir araya gelen Hak ve Özgürlükler partisi (HAK-PAR), Kurdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kurd Demokrat Parti (KDP), Kürdistan Demokrat Parti-Bakur (KDP-BAKUR), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) ve Kürdistan Demokratik Hareketi (TDK-TEVGER) yöneticileri, ortak bir açıklama ile Kürdistan Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümünü kutladı.

Kürdistan Cumhuriyeti’ni anlatan sinevizyon gösterimi ile başlayan programda, Rojhılatlı Kürt partilerin çatı oluşumu İran Kurdistan Partileri İşbirliği Merkezi’nin mesajı TDK-TEVGER Sözcüsü Cano Amedi tarafından okundu.

Ardından Kürt partiler adına yapılan açıklamanın Kurmanci metnini PAK Sözcüsü Hanifi Turan, Kirmanckî metnini PSK yönetiminden Ramazan Moray ve Türkçesini de PDK Genel Başkanı Reşit Akıncı okudu.

Kürdistan Cumhuriyeti’nin 22 Ocak 1946 yılında Çarçıra Meydanında Qazi Muhammed ve arkadaşlarının öncülüğünde ilan edildiği ve Qazi Muhammed’in ilk Cumhurbaşkanı olarak seçildiği hatırlatılan açıklamada, yaklaşık 11 ay ayakta kalabilen Cumhuriyetin, komşu ve büyük devletlerin desteğiyle 17 Aralık 1946 tarihinde İran devleti tarafından yıkıldığı belirtildi.

“Bütün Doğu Kürdistanlıların devletiydi”

Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed ile devrim önderi 15 arkadaşıının 31 Mart 1947 yılında İran devleti tarafından yine Çarçıra Meydanında idam edildiği ifade edilen açıklamada, şu sözlere yer verildi:

“Kürdistan tarihinde önemli bir yer tutan Kürdistan Cumhuriyeti, dünyadaki bütün Kürdistanlıların gururudur. İkinci Dünya Savaşı sürecinde Kürdistan’ın doğu parçasında oluşan devlet boşluğundan yararlanan Kürtler, Kürdistan Cumhuriyetini ilan etmişlerdi. Kürdistan’ın doğu parçasının üçte biri (1/3) Kürdistan Cumhuriyetinin hâkimiyetindeydi. Ama diğer şehirlerdeki aşiret reisleri, din adamları, kanaat önderleri, aydın ve siyaset adamları da cumhuriyetin ilanı sırasında katılım göstermişlerdi. Bundan dolayıdır ki, Kürdistan Cumhuriyeti sadece Mahabad ve birkaç şehrin devleti değil, bütün Doğu Kürdistanlıların devletiydi. Kürdistan Cumhuriyetinin yöneticileri de kendilerini Doğu Kürdistan’daki bütün halkın yöneticileri olarak görüyorlardı.

Fakat maalesef Azerbaycan ve Kürdistan arasındaki sınır ve coğrafik problemler ve en önemlisi de uluslararası siyasi ve çıkar çelişkileri ve özellikle de Sovyetler Birliği ve ABD ile İngiltere arasındaki problemler, Kürdistan Cumhuriyetinin tarihi sınırlarına kavuşması önünde ciddi engel teşkil ediyorlardı.

Kürdistan Cumhuriyetinin ilan edildiği gün Doğu Kürdistanlıların yanı sıra Kuzey, Güney ve Güneybatı Kürdistan’dan da aşiret reisleri, din adamları, kanaat önderleri, aydın ve siyaset adamları Çarçıra Meydanında hazır bulunmuşlardı. Ağrı isyanın önderlerinden olan İhsan Nuri Paşa, İran devletinin çıkarmış olduğu engelden dolayı katılamamıştır. Kürdistan’ın güney parçasından Mele Mustafa Barzanî büyük bir pêşmerge gücüyle Kürdistan Cumhuriyetinin pêşmerge kuvvetlerine katılmışlardı.”

“Kürdistan’da yaşayan bütün etnik, dini ve farklılıkların cumhuriyetiydi”

Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’in cumhuriyetin ilan edildiği merasiminde yaptığı konuşmada, “En büyük amacım ölmeden dört parçaya böldürülen milletimin birliğini görmekti” şeklindeki sözlerinin hatırlatıldığı açıklamda, “Qazî Mihemed’in konuşması ve diğer parçalardaki katılım gösteriyor ki, hem cumhuriyetin yönetim kadrosu hem de diğer parçalardan gelen temsilciler büyük bir sevinç, inanç ve ulusal refleksle hareket edip, Kürdistan Cumhuriyetini sahiplenmişlerdi” denildi.

Kürdistan Cumhuriyeti’nin sadece Kürtlerin değildi, o dönem Kürdistan’da yaşayan bütün etnik, dini ve farklı kesimlerin cumhuriyeti olduğuna ve her kesimden temsilcilerin Çarçıra Meydanında hazır bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Kürdistan Cumhuriyeti, Kürtlerin ilk devletiydi”

“Kürdistan Cumhuriyeti, kendisini ‘Özerk Cumhuriyet’ olarak tanıtıyordu, ama bir yandan da federe veya bağımsız bir devletin zeminini oluşturmaya hazırlanıyordu. Her ne kadar Sovyetler Birliğinin temsilcileri Kürdistan Cumhuriyetini Azerbaycan Cumhuriyetinin bir parçası olarak tasarladıysalar da Cumhurbaşkanı Qazî Mihemed ve arkadaşları bunu kabul etmediler ve ayrı bir cumhuriyet olarak ilan ettiler. Onların bu tutumu ve pêşmerge kuvvetlerinin örgütlenme biçimi, ulusal kurum ve kuruluşların kurulması gösteriyor ki, Qazî Mihemed ve arkadaşlarının asıl amacı devletleşmenin zeminini hazırlamaktı.

Yönetim biçimi ‘Cumhuriyet’ olarak ilan edilen Kürdistan Cumhuriyeti, Kürtlerin ilk devletiydi. Bütün vatandaşlar için demokratik ve hukuki bir sistem kurulmuştu. Devlet ve toplumsal işlerin yürütülmesi için bir yerel meclis kurulmuştu. Devletin temsilcileri yerel halktan seçilmişti. Toplumun bütün kesimlerinin haklarının korunması ve güvence altına alınması için yasa ve kanunlar yapıldı. Kürdistan bayrağı, ulusal marş (Ey Reqîb) ve diğer ukusal değer ve semboller Kürdistan Cumhuriyetinin değerleri olarak kabul edildi. Kürd dili resmi ve eğitim dili olarak kabul edildi.

Kürdistan Cumhuriyeti, Ortadoğu’daki sömürgeci ve diktatör devletlere karşın demokratik ve özgürlükçü bir anlayışla örnek olabilecek adımlar attı. Belki de en büyük talihsizliği devletleşme deneyiminin olmaması ve yönetsel ve idari konusunda yeterli kadroya sahip değildi.

Aynı zamanda ulusal bir ordunun kurulması için harcadıkları çaba ve emek, toplumsal gerçeklik, aşiretler arası problemler, çevre ülkelerin gizli ve açık müdahaleleri ve diğer iç ve dış etkenlerle baş edemediler.”

“O gün attığı tohumlar, bugün ‘Kürdistan Federe Bölgesi’ olarak yeşerdi”

“Kürdistan Cumhuriyetinin o gün attığı tohumlar, bugün Kürdistan’ın güneyinde ‘Kürdistan Federe Bölgesi’ olarak yeşermiştir” ifadelerine yer verilen açıklamda, Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed’in vasiyetnamesinin bir bölümünde söylediği şu sözlere yer verildi:

“Kürdistan bayrağına sahip çıkın. Kürd Halkının ve Kürdistan’ın varlığı, devletleşme ve özgürlüğü savunmak siyasetinizin temeli olsun. Birbirinize düşmanlık yapmayın. Düşmanlarınıza kanmayın. Birlik, ittifak, dayanışma, yardımlaşma ve işbirliğini elden bırakmayın. Kürdistan’ın özgürlük mücadelesinde şehit düşen, bu kutsal yolda emek sarf eden bütün kardeşlerinize saygı gösterin. Bilinmelidir ki, günü geldiğinde şuan yargılandığım bu yapının tepesinde Kürdistan bayrağı dalgalanacaktır.”

“Qazî Mihemed’in vasiyetini yerine getirmek, kürdüm diyen herkesin asli görevi”

Cumhurbaşkanı Qazi Muhammed tarafından o gün Mele Mustafa Barzani’ye teslim edilen Kürdistan bayrağının bugün Federe Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’nda dalgalandığına değinilen açıklamada, şu şunlar kaydedildi:

“Cumhurbaşkanı Qazî Mihemed’in o günkü çağrısı, bugün dünyaya dağılan 50 milyon kürdün temsilcisi durumunda olanlar için halen geçerliliğini koruyor; ‘Çalışın, öğrenin, okuyun, mücadele edin, halkınızın arasında olun, halkınızla olun, gençleri, kadınları ve toplumun bütün katmanlarını örgütleyin. Ulusal ve kitlesel örgüt ve parti kurun. Düşünce, dava ve programınızı halkınıza kabul ettirin’ diyor.

Cumhurbaşkanı Qazî Mihemed’in vasiyetini yerine getirmek, kürdüm diyen herkesin asli görevi olmalı. Çünkü dört parçanın özgürlük mücadelesinde yolumuzu aydınlatan bir manifestodur o.

Bu vasiyetnameye uygun davranırsak, bilmeliyiz ki, Şêx Seîd, Xalid Begê Cibrî, Îhsan Nûrî Paşa, Seyîd Riza, Qazî Mihemed, Mele Mistifa Barzanî ve bütün Kürdistan şehitlerinin ruhu şad olacaktır.

Kürdistan Cumhuriyetinin 77. Kuruluş yıldönümünde başta Cumhurbaşkanı Qazî Mihemed olmak üzere, kuruluşunda emeği geçen bütün kahramanları ve Kürdistan’ın özgürlük mücadelesinde canını veren bütün şehitlerimizi saygı ve hürmetle anıyoruz.”

Diğer Haberler