HPG Genel Komutanı ve PKK Yürütme Konseyi üyesi olan Murat Karayılan’ın PKK’nin yayın organı ANF’de iki bölümlük bir röportajı yayınlandı. Karayılan röportajın ikinci bölümünü TSK’nın Nisan ayında Kürdistan Bölgesi sınırları içinde başlattığı Pençe Kilit operasyonu ve genel olarak savaş durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Karayılan ayrıca röportajının içeriğinde Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından cevaplanmasını istediği 7 soru sordu.
Karayılan’ın Hulusi Akar’a dönük soruları asker cenazelerini niye almadıkları, cenazeleri neden yaktıkları vb konulara dönük sorulardı. Bir düşmanın gerçekten düşman gördüğü ordunun komutanına “niye askerlerinin cenazelerini yakıyorsun” demesinin ne askeri ne siyasi ne de diplomatik alanda karşılığı yoktur. Savaşan hiçbir gücün komuta kademesi birbirine böyle sorular sormaz.
Ölenlerin cenazeleri meselesi her iki taraf içinde sadece birer propaganda malzemesidir. Her iki tarafta kendi üyelerinin ölümünü engellemeye çalışmamaktadır.
Bu nedenle Karayılan’ın Hulusi Akar’a sorduğu soruların anlamı yoktur. Fakat Kürtlerin Murat Karayılan’a sorması gereken ve sorduğu sorular vardır. Çünkü propaganda sağda solda slogan atacak fanatik taraftarlara biraz daha adrenalin enjekte edilmek için yapılır. Fakat Kürtlerin propagandaya değil gerçek bilgiye ve somut durumun doğru tahliline ihtiyacı vardır.
Hendek savaşından günümüze tükenen gerilla
Eğer Murat Karayılan’ın röportajının somut tahlilini yapacak olursak şu gerçekle karşılaşırız: 2015 yılı Hendek savaşlarından bu yana PKK’nin gerilla gücü Kuzey’de ve Güney’de yenilmiştir. Karayılan bu savaşı birinci düzeyde PKK adına yürüten komutandı. Yenilmiş gerilla savaşı yani yenilmiş Murat Karayılan demektir. Genel olarak savaş stratejisi ile bilgilerin azlığı, coğrafik alanların tanınmamasını bir fırsat bilerek yenilgisinin üstünü örtmek istemiştir.
Bu gerçeğin deşifre edilmesi bir vatanseverlik görevidir. Çünkü PKK’nin bu zafer, başarı, kahramanlık söylemleri teşhir edilmedikçe pervasız biçimde Kürt gençlerini ölüme göndermeye devam etmektedir. PKK ve Karayılan TSK ile arasındaki çatışmayı sadece iki gerillanın on korucu ve askere el bombası atarak bir G3 ele geçirdiği görüntülerden görmemizi istiyor.
Fakat biz bunu ret ediyoruz. PKK 1970’lerden bu yana 5 kuşak Kürt evladını savaşa sürmüştür. Bu savaşın sonucu nedir? Murat Karayılan 1992 yılından bu yana 30 yıldır bu savaşta PKK adına hep en üst düzeyde yer aldı. Bu savaşın sonucu sıfıra sıfır elde var sıfırdır. Buna rağmen bizi zafer varmış gibi kandırmaya çalışmaları kabul edilemez.
Türk devletinin Gabar’da petrol bulması Kuzey’de gerillacılığın geldiği düzeyi gösterir
Karayılan konuşmasında Kuzey’de gerillanın varlığını koruduğu ve tasfiye edilmediğini ısrarla vurgulanmıştır. Oysa ki gerçek Kuzey Kürdistan’da artık bir gerilla gücünün olmadığıdır. Mevsim izin verdiği zaman İran tarafından Agiri, Tendürek tarafına iki üç kişilik timler geçmekte kışın ise geri Dambat’a dönmektedir. Rojava Derik, Kamışlo hattından zaman zaman küçük birimler Mardin’e doğru gitmiş olsa da neredeyse tüm guruplar imha olmuştur. Bunun dışındaki iç bölgelerde ise zaten gerilla iki kişilik birimler biçiminde vardır. Yani Kuzey’de savaş bitmiştir. 2015 yılı Hendek hezimetinden sonra Kuzey’de gerilla adım adım silinmiştir.
Gerillanın Kuzey’den silinmenin en büyük kanıtı Türk devletinin Gabar dağında petrol bulmasıdır. Türk devleti petrol arama çalışmaları gibi yüzlerce ekip, malzeme ve donanım gereken bir çalışmayı Botan’ın kalbi, bir zamanlar gerillanın merkezi Gabar dağında 2020 yılından bu yana hiç engelsiz yapmıştır. Bu da şu anlama gelir Cudi’de, Besta’da, Herekol’da Garısa’da Çırav’da yani Botan’da gidip bu aramayı engelleyecek, engelleyemese bile gidip iki mermi atacak gerilla yoktur.
Gerçekten Botan’da engelleyecek birim mi yok, yoksa PKK Türk devletinin Petrol aramasına izin mi vermiştir? Kürtlerin Hulusi Akar’ın neden askerleri yaktıklarını anlatmasına veya Murat Karayılan’ın Saca’da ölen askerleri anlatmasına gerek yoktur. Karayılan’ın esas cevap vermesi gereken soru budur: Gabar petrollerinin gerçeği nedir?
Konuya ilişkin ek bir soru daha soralım: PKK’nin küçük Türk sol yapıları toplayarak 2016 yılında kurduğu Halkların Birleşik Devrim Hareketi adlı gurup 19 Aralık 2022 tarihinde Kürdistan Bölgesinden Ceyhan limanına giden Petrol Boru hattını Maraş yakınlarında patlattı. Elbette ki HBDH paravan bir yapı boru hattını PKK patlattı ve Kürdistan Bölgesi yüzbinlerce dolar zarara uğradı. Tüm bunlar olurken Türk devleti Gabar’da 150 milyon varillik petrol arıyordu. Neden Karayılan onları değil de Kürtlerin tek meşru ve yasal varlığı Kürdistan Bölgesinin petrolleri hedeflendi. Karayılan’ın açıklama yapması gereken soru budur? Niye Türklerin Kürdistan’da petrol çıkarıp satmasını engellemiyorsunuz neden Kürtlerin öz evlatlarının kendi öz petrolüne saldırıyorsunuz?
Şerefliyseniz bir adım öne çıkıp bir somut delil söyleyin
Karayılan tüm konuşması boyunca ısrarla ve üstüne basa basa “PDK’nin Türk devletine yardım ettiğini” iddia etti. PKK, Nisan ayının başından beri medyası, siyasetçisi, kadrosu ile bunu söyleyip duruyor.
Karayılan konuşmasının bir bölümünde “ölçümüz; doğruluk, dürüstlük, mertlik ve açıklıktır” demiş. Zaten sık sık konuşmalarında şereften, onurdan söz eder. Eğer biraz onuru varsa bir adım öne çıkıp şunu PDK’nin Türk devletine ne yardım ettiğine dair tek bir somut bilgi vermelidir. PKK medyası “Türk ordusunun tankları Amediye’den orduya yardıma gediyor” diyordu. Madem Murat Karayılan bu kadar şerefine düşkün bir adım önce çıkıp tek bir Türk tankının Amediye şehrinden geçtiğini ispat etmelidir.
İnsanların coğrafyayı bilmemesini kullanarak 100 yıldır Peşmerge’nin olduğu Amediye çevresindeki tepelere yapılan yoları bile Türk devletine yapılıyor diye verdiler. Türk devletine yapamadığı askeri saldırıyı Kürtlerin öz gücü Peşmergeye yapıyor, Türk devletine atmadığı iftirayı Peşmergeye atıyor. Bunun şerefle alakası yoktur. Şerefsizlikle, Kürt düşmanlığı ile alakası vardır?
Türk ordusu çekildi mi?
PKK bir suistimal hareketidir. İnsanlar coğrafyayı bilmemesinden faydalanarak bilinçli bir yalıtma içinde girmektedirler. Karayılan da röportajında bunu yapmaya çalışmıştır. Özellikle de Türk devletinin Nisan ayında başlattığı Pençe kilit operasyonuna dönük verdiği bilgiler tümden bir yanıltmadır. Türk devleti hiçbir engelle karşılaşmadan PKK’nin 1982 yılından beri var olduğu Zap Vadisinin iki yakasındaki stratejik tepelere girmiştir. Alandaki gerilla hareketini yüzde 90 oranında kısıtlamıştır. Gerilla Murat Karayılan’ın o çok övündüğü ve savaş tüneli dediği ölüm koridorlarına mahkûm kalmıştır.
Türk ordusunun bazı yerlerden çekildiği doğrudur. Fakat bu çekilme gerillanını saldırıları ile alakalı değildir. Türk ordusu zaten tek tek tepe tepe, vadi vadi tüm Zap, Avaşin hattını tutamaz. Bu denli ayrıntısı olan bir arazinin tümünü tutmak için onbinlerce asker gerekir.
Türk devletinin stratejisi stratejik yerlere yerleşmektir. Yaz boyunca kendini savunmak ve arazi taramak için tuttuğu yerlerden çekilmiştir. Fakat esas stratejik yerlerden çekilmemiştir. Şikefta Brindara, Çiyaye Reş, Cehennem Tepesi gibi en stratejik yerleri tutmuştur. Bıraktığı yerler kalmasına gerek olmayan yerlerdir.
Türk devleti askerim ölüyor diye hiçbir yerden çekilmemiştir. Türk devleti kendi askerine, PKK ise kendi gerillasına aynı gaddarlıkla yaklaşmaktadır. İki tarafta ölümleri tali konular, propaganda konuları olarak görmektedir. Nasıl ki Karayılan öleceğini bile bile gençleri ölüm koridorlarına mahkum etmişse Türk devleti de mahkum eder. Yeter ki amacına ulaşsın.
Ayrıca parantez içinde şunu da söyleye biliriz: Türk devletini dizginleyen ve bazı yerleşim yerlerinden uzaklaşmasını sağlayan da Kürdistan Bölgesi ve Irak’ın diplomatik görüşmeleridir.
Karayılan mağdur, mağrur rolünü oynamak konusunda zaman içinde ustalaşmış bir meddahtır. Sık sık şereften, onurdan söz eder. Fakat yalan söylemekten hiç çekinmez, insanları ölüme göndermekten korkmaz, gençlerin hayatları üzerinden ahkam kesmeyi kendi doğal hakkı görür. Pençe Kilit operasyonu içinde Karayılan sadece bir yalan başarısı yarata bilir. Özünde yenilmiş bir komutandır. Bu yenilgi artık gizlenemeyecek kadar büyüktür.
