PKK’nin Kürtler arası nefreti körükleme siyaseti dur durak bilmiyor. Kürdistan parçalarını birbirine düşman etmeye çalışıyor. Rojavlıları, Güneye düşman ediyor, Ezidileri Kürtlere düşman ediyor. Yani Kürtler arasında nerde bir yara varsa kanatmak için elinden geleni yapıyor PKK. Bu son günlerde Semalka’da kadınlar eylem yapıyor tiyatrosu da Kürtler arasındaki ruhsal parçalanmayı derinleştirme stratejisinin bir parçası. Bu stratejinin mimarı ise Türkiye.
Türkiye Kuzey Kürdistan’da ve diğer parçalarda bütünlüklü bir Kürt ruhsal dünyasının oluşmasını kendisi için çok büyük bir tehlike olarak görüyor. Bunun içinde tek bir kişiyi bile Kürtlere karşı kullana biliyorsa kullanıyor. Çocuklarını istiyorlar diye başta Amed olmak üzere HDP kapılarına devletin döktüğü Kürt kadınları ile PKK’nin Rojava ve Güney Kürdistan arasındaki Semalka sınır kapısına döktüğü kadınların yarattığı sonuç arasında hiç fark yoktur. Her iki tarafta yaptığının ne anlama geldiğini idarek edemeyecek insanları kullanıyor. Ve bu kullanma Kürtlerin hayrına değil şerrinedir. Sadece Kürtler birbirine düşman olsun diye yapılıyor.
Çokta abartmayalım, Semalka sınırında Güney Kürdistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, KDP ve Barzani karşıtı slogan atan kadınlar ve bir gurup insanın varlığı çok da önemsenecek bir şey değil. Çünkü oraya gelme amaçları belli. Çoğu ya kendisi öğretmen, memur veya bu görevleri yapanları anneleri. Yani Rojava’daki Tev-Dem yönetimine muhtaç insanlar. AKP’de böyle yapıyor. İnsanlar devletin ve Erdoğan yönetiminin sağladığı imkanlar ile maaş alıyor sonra çıkıp sağda solda “seninleyiz ey reis” diye slogan atıyor. Yani Semalka’da ki insanlarda bunun hesabı. Bir bölümü çıkarcı bir bölümü ise bilinçsiz, kandırılmış, yönlendirilmiş insanlar. Maalesef ki Ortadoğu’yu bu kadar yaşanılmaz kılan şey de bu denli cahil, kullanılmaya müsait insanların varlığı. Bu insanlar her çeşit kötülük için birer araç olarak kullanılıyorlar. Semalka’daki bağıran kadınlarda öyle.
O kadınlar orada niye bağırıyor? Çünkü PKK kendilerine Xalifan’da 6 gerillanın peşmergeler tarafından öldürüldüğünü söylemiş. KDP de buna gereken yanıtı vermiş, böyle bir olay yoktur demiş. Fakat Qamişlo’dan Semalka’ya kadar PKK’nin Rojava yapılanması Tev-Dem’in otobüslerle taşıdığı kitle acaba olay doğru mu diye bir araştırma yapmıyor. Birer robot gibi söyleneni tekrarlıyor.
Zaten eğer bu insanların sorgulama yeteneği olsa öncelikle gidip PKK’nin yakasına sarılıp PKK’nin vurduğu Rojava’lı gençlerin hesabını sorardı. Önce kendi evlatlarına sahip çıkardı. Mesala Ciwan Areb’in hesabını sorardı.
Ciwan Areb Rojava’da PYD asayişlerinin genel sorumlusuydu. Medyatik biriydi. Sürekli yaptığı açıklamalarla ekranlarda görülüyordu. Kendisi de eski bir PKK yöneticisiydi. Direk Cemil Bayık’ın güvenliğinde kalmıştı. Ciwan Areb asayiş içindeyken sözde bir tarikat şeyhinin müridi olduğu için bir gurup arkadaşı ile tutuklandı. Oradan Gare’ye eğitime gönderildi. Eğitimden sonra PKK kendi kadro yapısına Ciwan’ın bir hava saldırısında vurulduğunu söyledi. Oysaki aklı başında PKK kadroları bile Ciwan Areb’in ölümünün hiçte söylendiği gibi olmadığını ve öldürüldüğünü söylüyorlar. Tüm bunlar çok eski bir tarihte olmadı. 2018 yılından söz ediyoruz. Eğer Semalka’da toplaşan insanlar ila bir cenaze almak istiyorlar önce gidip Cemil Bayık’ın yakasını tutup Ciwan Erebe ne oldu diye sora bilir.
Veya aynı biçimde Dozdar Hamo’nun (Abdurrahman Hamo) hesabını sora bilir. Dozdar Efrin’li, PKK içinde öne çıkan Rojavalı yüzlerden biri. Misyon sahibi. Fakat Dozdar hayat konusunda PKK ile bazen çelişiyor. En son olarak da hakkında para kaybetti vb biçimde bir iddia ortaya atılıyor. 2017’den sonra Rojava’dan çekilen Dozdar’da Gare’ye götürülüyor. Yoğunlaşma, soruşturma, eğitim derken Dozdar’ın izi Gare’de kaybettiriliyor. Sıradanlaştırılıyor ve unutturuluyor. Dozdar görevsiz bir halde KCK’nin kurumlarından birinin yanına bırakılıyor. Dozdar’ın Kandil alanında 2019 yılı Kasım ayında bir hava saldırısında hayatını kaybettiği açıklanıyor PKK tarafından. Ama ne zaman tam bir yıl sonra. Madem Kandil gibi ulaşıla bilecek bir yerde ve bu kadar tanınan bir kadro neden bu kadar uzun zaman gizleniyor. Çünkü aslında Dozdan zaten ölüme terk edilmiş bir durumda. Yani PKK’nin gözden çıkardıkları listesine alınmış.
İşte bizim şuursuzluk dediğimiz durum bu. Kendi evlatları, kendisine yöneticilik yapmış insanlar ortadan kayboluyor, onları sormuyor. Bunların cenazeleri nerde demiyor. Gidip cenazesini getireyim Dozdar’ı Efrin’e, Ciwan’ı Hasekiye gömeyim demiyor. Ama yalan olduğu ispatlanmış bir Xalifan meselesi için gidip cenazeleri alacam diyor.
Evet, kitleler kötü ola bilir, kötü şeyler için kullanıla bilir. Ve işin gerçeği cahil kitleler çok daha kötü olabilir, çok kötü kullanıla bilir. Fakat en kötüsü her şeyi bildiğini sanıp, haddini bilmez ve şuursuz cahil kitlelerdir. Semalka’da hak yok, Kürt davasının anneleri yok, Kürdistan davasının anneleri yok, yurtsever milli anneler yok. PKK’nin müridi bir gurup var. Eğer Güney’den cenaze istiyorlarsa PKK’nin infaz ettiği Ciwan Ereb’in, Dozdar Hamo’nun, Faik’in, Binevş Tirbesipiye’nin ve daha burada ismini sayamayacağımız onlarca insanın cenazesini gidip PKK’den istemeleri gerekir.