Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katilamı Dersim Katilamı 84’üncü yıl dönümünde hala tanınmış değil

Dersimlilerin Tertele (tufan, yıkım, yok oluş) ve Roza Şaye (kara gün) dedikleri dersim katliamının 84’üncü yıl dönümünde acılar hala devam ediyor.

Dersimlilerin Tertele (tufan, yıkım, yok oluş) ve Roza Şaye (kara gün) dedikleri dersim katliamının 84’üncü yıl dönümünde acılar hala devam ediyor.

Türk devletinin 20 yüzyıldaki en büyük iki katilamından biri Ermeni diğeri de Kürt katliamıdır. Kürt katlimaları içinde de en büyüğü de Dersim’de yapılmıştır. Ermeni katilamı artık tüm dünyanın bir katilam olurken Türkiye Cumhuriyetinin Kürtlere dönük katliamları ise hala yüzleşilmemiştir.

Dersim Katliamı’nın üzerinden 84 yıl geçti. 1939’a kadar süren harekatta resmi rakamlara göre 16 bin, resmi olmayan rakamlara göre 72 bin kişi katledildi. Binlerce çocuk ailelerinden koparıldı, yüzlerce aile sürgün edildi.

4 Mayıs Dersim 1937-1938 Katliamı’nın üzerinden tam 84 yıl geçti. Dersim Tertelesi sıradan bir katliam değildi. Resmi rakamlara göre 16 bin, resmi olmayan rakamlara göre 72 bin kişi katledilmiş, binlerce insan sürgün edilmiş ve binlerce Dersimli çocuk, özellikle kız çocukları evlatlık verilerek ailelerinden koparılmıştır. Dersim’in kendine özgü yaşam tarzı, siyasi, sosyal ve kültürel kimliği ortadan kaldırılmak istenmiştir. Dersimlilerden ve Türkiye toplumundan resmi olarak özür dilenmesi talepler arasında bulunuyor.

4 Mayıs 1937 Dersim Katliamı süreci 25 Aralık 1935 tarihli Tunceli vilayetinin hakkındaki raporla başlamış ve son olarak 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla tedip ve tenkil içeren askeri operasyona dönüşmüştü.

“Gayet Gizlidir” ibareli yarım sayfadan oluşan karar en önemli cümlesi şöyle:

“Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimi olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki, silah kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar vermeyecek hale getirmek, köyleri kamilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür.”

Bu karar Dersim Katliamı’nın resmi belgesi olarak tarihe geçti. Bu nedenle 4 Mayıs tarihi Dersim Katliamı’nın başlatıldığı gün olarak kabul ediliyor.

1939 yılına kadar süren harekât ile resmi rakamlara göre 16 bin, resmi olmayan rakamlara göre 72 bin kişi katledilmiş, binlerce insan sürgün edilmiş ve binlerce Dersimli çocuk, özellikle kız çocukları evlatlık verilerek ailelerinden koparılmıştır.

Dersim’deki operasyon sadece insanlarla sınırlı kalmadı. Dersim coğrafyasının yaşam kaynakları, inanç yerleri, dergâhları da bombalanarak, ateşe verilerek imha edildi. Sayısız kadına tecavüz edildi. Tecavüzden kaçan yüzlerce kadın ve genç kız Munzur suyuna atlayarak ölümü seçti.

Dersim Katliamı ile Dersimliler şahsında bir kültür, bir inanç, bir coğrafya ve bir bütün tarih hedef alınmıştır. Katliamın tanıklarından Dışişleri eski Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, “Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısından atılan zehirli gaz ile fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler” sözleriyle katliamın vahşetini resmi olarak dillendirmiştir.

Muhsin Batur, 1985 yılında yayınlanan “Anılar ve Görüşler” adlı kitabında, ‘Dersim Katliamı’na ilişkin şu yazıyı yazmıştı:
“Günlerden bir gün alayımıza emir geldi… Tren yoluyla Elazığ’a intikal edilecek, bir süre orada eğitim gördükten sonra o zamanlar Dersim denilen bölgeye gideceğiz. Tren yolculuğumuz 40 kişinin paylaştığı kapalı yük vagonlarında pek ilkel ve zor koşullar altında gerçekleşti. Elazığ’ın biraz uzağında Harput’un eteklerinde çadırlı ordugâh kurduk ve bir müddet sonra ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik ve iki ayı aşkın bir süre özel görev yaptık. Okuyucularımızdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum…”  anlatılamayacak korkunç olan o gerçekle hala yüzleşilmiş değil.

Diğer Haberler